HAYATLARIMIZDAKİ NATÜRMORT FİGÜRLER AZALIR MI BİR GÜN?..
Yazının Giriş Tarihi: 26.08.2021 16:20
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.08.2021 16:20
İyimserlik ve karamsarlık…
Birbiri ile tam çelişik bu 2 kavram arasında bocalıyoruz. Ama ne yazık ki özellikle son 2 yıldır hayatlarımız; karamsar bir fotoğraf sunuyor herkese…
Siz ne dersiniz?
Çevremizdeki yaşama dair negatiflerinin giderek çoğalması mı, yaşama sevinçlerimizi gitgide azaltan faktör acaba?
Yoksa ardı-ardına çekilmiş fotoğraf kareleri gibi çoğalan olumsuzluklar mı?
Ya da hayatın tam göbeğindeki gerçekçi sorunlar; yaşantılarımızı hüzünlü bir şekle sokarak, hepimizin gelecek güzel günlere duyduğu umudu mu yok ediyor?
Bunu anlamak için… Hayatın tam içindeki görüntülere bakalım şimdi…
KATLİAM GİBİ KAZALAR YAŞANIYOR
TV ekranlarında; bir plastik oyuncak gibi kırılıp-bükülmüş otobüsler-otomobiller görmek; trafik kazaları hüznünün bir yanını oluştururken, öte yanda üstünkörü örtülmüş ceset parçaları kahırla karışık bazı duygular da yaratıyor herkeste… Sonra; bu ülkenin kaderi midir bu trafik kazaları diye hayıflanıp duruyoruz.
Son bir ayda üst-üste meydana gelen 2 büyük otobüs kazasında 22 vatandaşımızı yitirdik. Soma ve Edremit’de meydana gelen katliam gibi otobüs kazaları sonrasındaki görüntüler hepimizi derinden yaraladı.
Ya terör olayları… Sokaklara-caddelere taşan kavgalar, tartışmalar ve hatta cinayetler…
Kadına şiddet, gasp ve yaralama olayları, uyuşturucu krizleri, dolandırıcılık ve kapkaç vakaları…
Ve de göç yolları… Suriyeli göçmenlerden sonra Afgan göçmenlere de kapılarını açan Türkiye’de, “Bir göçmen toplama merkezi mi oluyoruz” endişeleri doğuyor toplumda…
Her gün artan koronavirüslü hasta ve ölü sayısı da hayatımızdaki streslerden bir tanesi…
Kısacası; topyekün gerginlikler ve acılar içindeyiz.
Bu sorunlar da; kaos ortamı içinde yapılmış bir resim tablosundaki natürmort bir figür gibi hayatlarımızı zehir ediyor hepimizin… Üst-üste konulduğunda; acısı giderek katlanan bir toplumun zorunlu kaderi oluyor bu durum belki de…
İYİMSER OLMAK MÜMKÜN MÜ BU ŞARTLARDA?..
Ölümle, acıyla, üzüntüyle ve kanla iç içe olan, kaybetmeyi seven ve de acılarla yaşamayı hüner sayan bir toplumun negatif durumudur artık anlatılan… Ağırlıklı olarak TV haberleri ve sosyal medyada yaratılan ortam; kan, et ve barut kokularının ekrandan çıkıp odalarımıza dolmasına neden oluyor. Komşu ülkelerdeki iç savaşlar ve terör sinsi bir şekilde çocuklarımızı zehirlerken, herkesin ruh derinliklerinde de onarılmaz yaralar açıyor.
Günlerce süren orman yangınları, sel baskınları ve büyük deprem beklentisi…
Banka borcu intiharları, kan davaları, kadın cinayetleri ve cinnet olayları yaşamın negatif görüntülerini çoğaltırken, maalesef insan yaşamının çok ucuz olduğunu da kanıtlıyor.
Bakıyoruz çevremize…
Bu ülkede yaşayıp da, iyimser olabilen insan sayısı o kadar az ki… İyimser olabilmek için nedenimiz çok az çünkü… Etrafımızı puslu bir kış sabahı gibi saran arabesk tempo, yaşamın güzel yönlerini görmemizi engelliyor. Hırsızlıklar, dolandırıcılıklar ve yolsuzluklar da tuzu biberi oluyor hayatın natürmortlarının… Ama ya bazı istatistikçilerce hazırlanan “Biz çok mutlu toplumuz” masallarına ne demeli?
Hepsinden acısı, bir ikiyüzlülük değil mi bu zaten…
Cenaze evinde düğün mü olur?..
YARINLARDA HAYAT VAR BELKİ DE?..
Ama… Yine de gelecek güzel günlere olan umudunu yitirmeyen cesur yürekler de var aramızda… Çevresine pozitif enerji saçan ve “Bu günlerde geçer” diyen bu iyimser insanlar, karamsarlıkların yok olmasını sağlayan yaşam tezleri ile önümüzü aydınlatıyorlar.
Natürmort abonesi olmuş bu toplumun ilacı, belki de iyimser yani optimist insanlardır.
Negatif duygulardan arınmış ve insan olmanın onuru ile kendilerine farklı bir hayat ısmarlayan bu tür olumlu insanlar, mutlu ve barışçıl felsefeleri ile belki de bir ÜTOPYA’yı hayata geçiriyorlar çevremizde…
Dedik ya… İyimserlik ile karamsarlık arasında gidip-geliyor duygularımız…
Bugünlerimiz belki biraz fazlaca karamsar ve yorucu…
Ama yarınlar?..
Belki de yarınlarda HAYAT var ve hepimizi içtenlikle kucaklayacak.
Kim bilir?..
Tüm dünyada barış ve kardeşlik oluşacak.
ÖZLÜ SÖZLER: İyiliği ancak iyiler anlar. Fenalığı herkes… (Cenap ŞAHABETTİN)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
BİNAY KAZAN
HAYATLARIMIZDAKİ NATÜRMORT FİGÜRLER AZALIR MI BİR GÜN?..
İyimserlik ve karamsarlık…
Birbiri ile tam çelişik bu 2 kavram arasında bocalıyoruz. Ama ne yazık ki özellikle son 2 yıldır hayatlarımız; karamsar bir fotoğraf sunuyor herkese…
Siz ne dersiniz?
Çevremizdeki yaşama dair negatiflerinin giderek çoğalması mı, yaşama sevinçlerimizi gitgide azaltan faktör acaba?
Yoksa ardı-ardına çekilmiş fotoğraf kareleri gibi çoğalan olumsuzluklar mı?
Ya da hayatın tam göbeğindeki gerçekçi sorunlar; yaşantılarımızı hüzünlü bir şekle sokarak, hepimizin gelecek güzel günlere duyduğu umudu mu yok ediyor?
Bunu anlamak için… Hayatın tam içindeki görüntülere bakalım şimdi…
KATLİAM GİBİ KAZALAR YAŞANIYOR
TV ekranlarında; bir plastik oyuncak gibi kırılıp-bükülmüş otobüsler-otomobiller görmek; trafik kazaları hüznünün bir yanını oluştururken, öte yanda üstünkörü örtülmüş ceset parçaları kahırla karışık bazı duygular da yaratıyor herkeste… Sonra; bu ülkenin kaderi midir bu trafik kazaları diye hayıflanıp duruyoruz.
Son bir ayda üst-üste meydana gelen 2 büyük otobüs kazasında 22 vatandaşımızı yitirdik. Soma ve Edremit’de meydana gelen katliam gibi otobüs kazaları sonrasındaki görüntüler hepimizi derinden yaraladı.
Ya terör olayları… Sokaklara-caddelere taşan kavgalar, tartışmalar ve hatta cinayetler…
Kadına şiddet, gasp ve yaralama olayları, uyuşturucu krizleri, dolandırıcılık ve kapkaç vakaları…
Ve de göç yolları… Suriyeli göçmenlerden sonra Afgan göçmenlere de kapılarını açan Türkiye’de, “Bir göçmen toplama merkezi mi oluyoruz” endişeleri doğuyor toplumda…
Her gün artan koronavirüslü hasta ve ölü sayısı da hayatımızdaki streslerden bir tanesi…
Kısacası; topyekün gerginlikler ve acılar içindeyiz.
Bu sorunlar da; kaos ortamı içinde yapılmış bir resim tablosundaki natürmort bir figür gibi hayatlarımızı zehir ediyor hepimizin… Üst-üste konulduğunda; acısı giderek katlanan bir toplumun zorunlu kaderi oluyor bu durum belki de…
İYİMSER OLMAK MÜMKÜN MÜ BU ŞARTLARDA?..
Ölümle, acıyla, üzüntüyle ve kanla iç içe olan, kaybetmeyi seven ve de acılarla yaşamayı hüner sayan bir toplumun negatif durumudur artık anlatılan… Ağırlıklı olarak TV haberleri ve sosyal medyada yaratılan ortam; kan, et ve barut kokularının ekrandan çıkıp odalarımıza dolmasına neden oluyor. Komşu ülkelerdeki iç savaşlar ve terör sinsi bir şekilde çocuklarımızı zehirlerken, herkesin ruh derinliklerinde de onarılmaz yaralar açıyor.
Günlerce süren orman yangınları, sel baskınları ve büyük deprem beklentisi…
Banka borcu intiharları, kan davaları, kadın cinayetleri ve cinnet olayları yaşamın negatif görüntülerini çoğaltırken, maalesef insan yaşamının çok ucuz olduğunu da kanıtlıyor.
Bakıyoruz çevremize…
Bu ülkede yaşayıp da, iyimser olabilen insan sayısı o kadar az ki… İyimser olabilmek için nedenimiz çok az çünkü… Etrafımızı puslu bir kış sabahı gibi saran arabesk tempo, yaşamın güzel yönlerini görmemizi engelliyor. Hırsızlıklar, dolandırıcılıklar ve yolsuzluklar da tuzu biberi oluyor hayatın natürmortlarının… Ama ya bazı istatistikçilerce hazırlanan “Biz çok mutlu toplumuz” masallarına ne demeli?
Hepsinden acısı, bir ikiyüzlülük değil mi bu zaten…
Cenaze evinde düğün mü olur?..
YARINLARDA HAYAT VAR BELKİ DE?..
Ama… Yine de gelecek güzel günlere olan umudunu yitirmeyen cesur yürekler de var aramızda… Çevresine pozitif enerji saçan ve “Bu günlerde geçer” diyen bu iyimser insanlar, karamsarlıkların yok olmasını sağlayan yaşam tezleri ile önümüzü aydınlatıyorlar.
Natürmort abonesi olmuş bu toplumun ilacı, belki de iyimser yani optimist insanlardır.
Negatif duygulardan arınmış ve insan olmanın onuru ile kendilerine farklı bir hayat ısmarlayan bu tür olumlu insanlar, mutlu ve barışçıl felsefeleri ile belki de bir ÜTOPYA’yı hayata geçiriyorlar çevremizde…
Dedik ya… İyimserlik ile karamsarlık arasında gidip-geliyor duygularımız…
Bugünlerimiz belki biraz fazlaca karamsar ve yorucu…
Ama yarınlar?..
Belki de yarınlarda HAYAT var ve hepimizi içtenlikle kucaklayacak.
Kim bilir?..
Tüm dünyada barış ve kardeşlik oluşacak.
ÖZLÜ SÖZLER: İyiliği ancak iyiler anlar. Fenalığı herkes… (Cenap ŞAHABETTİN)