Sosyal medyadaki haberi midemde kasılmayla, altüst olarak okudum:
Bursa’da bir adam hayatının baharında olan (25 yaşında) bir kadını göğsünden tek kurşunla vurarak öldürmüştü.
Olay, Nilüfer'de Çalı Kavşağı yakınlarında meydana gelmişti. Haberin devamında çiftin boşanma aşamasında olduğu yazıyordu.
Bir gün önce de Bursa'nın Osmangazi ilçesinde, kocasının bıçakladığı 35 yaşındaki kadın yaşamını yitirmişti.
*********************
Türkiye'de, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'na göre 2019’da 474 kadın öldürüldü. On yılda öldürülen kadın sayısı 3 bine yaklaştı.
*********************
Choderlos De Laclos’un klasikleşen romanı “Tehlikeli İlişkiler’’i okumuşsanız veya Jean Paul Sartre’ın “cehennem başkalarıdır’’ sözünü duymuşsanız; başta evlilik olmak üzere her türden insan ilişkisinin; eğer o ilişki doğru kurulmamışsa; eğer, kişiliklerden kaynaklanan uyumsuzluklar varsa dramatik sonuçları olabileceğini bilirsiniz.
Her kadın cinayetinde hemen aklıma gelir bu.
EVLİLİK CEHENNEMLERİ
Kavgayı bırakın, bir çift kem söz edilmez; onu da bırakın, karşılıklı sesleri dahi yükselmezdi annemin babamın.
O nedenle; her evliliği, böyle huzurlu; karşılıklı saygıya dayalı;asla boşanılmayan mutlu bir birliktelik sandım ve fena halde yanıldım.
Yanıldım; çünkü zamanla fark ettim ki; nice evlilik bir bataklıktı; şiddetin hüküm sürdüğü bir işkenceydi; birinin diğerine acımasızca hükmettiği, ruhunu çürüttüğü bir hapishaneydi.
Ve bedelini; dövülerek, yaralanarak, öldürülerek kadınlar ödeyebiliyordu.
*********************
Ve tabi çiftin aileleri de bazen evliliğin içine o kadar müdahil oluyorlardı ki; aşk iki kişilik kalmıyordu. Kimi aileler çocuklarının büyümesine asla izin vermiyorlar. Yani evlenirken eşinizin ailesiyle de evlenmiş oluyorsunuz.
Yakın zamanda Bursa’da intihar eden bir evli kadının o iç yakan son mektubu geldi şimdi aklıma. Aile baskısına somut bir örnekti.
Şu da önemli bir soru: Evlilikler özgür irade ile mi; yoksa, geleneklerin, ailelerin baskısıyla mı kuruluyor?
ZOR KİŞİLİKLERLE YAŞAMAK
Konu aşka evliliğe gelince, gençlere,”önce tanıyın sonra sevin;önce sevip sonra tanımaya kalkmayın’’ deyip ekliyorum; “bir insanda sevilmeye değer en önemli şey kişiliktir.Ten tutkusu; güzellik, yakışıklılık güvenilmezdir.’’
*********************
Ve bir kitabı da mutlaka öneriyorum: “Zor kişiliklerle Yaşamak’’.
Kitabı yazan François Lelord ve Christophe André, (psikiyatr ve psikoterapi uzmanıdırlar) paranoyak kişilik, narsist kişilik, oyuncu kişilik, şizoit kişilik, bağımlı kişilik gibi 12 kişilik tipini yalın, akıcı, hikâyeleştirilmiş biçimde anlatıyorlar.
Kitap şundan önemli: Eşimiz, iş arkadaşımız, komşumuz, akrabamız, dostumuz olarak zor kişiliklerle yolumuz kesişiyor ve onları tanımıyor, onlara nasıl davranacağımızı bilmiyorsak öldürülmek dâhil, ağır bedeller ödüyoruz.
*********************
Bilgi özgürleştiricidir; unutmayınız.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
CAN ERTAN
BURSA’DA İKİ KADIN KATLEDİLDİ… “TEHLİKELİ İLİŞKİLER’’
Sosyal medyadaki haberi midemde kasılmayla, altüst olarak okudum:
Bursa’da bir adam hayatının baharında olan (25 yaşında) bir kadını göğsünden tek kurşunla vurarak öldürmüştü.
Olay, Nilüfer'de Çalı Kavşağı yakınlarında meydana gelmişti. Haberin devamında çiftin boşanma aşamasında olduğu yazıyordu.
Bir gün önce de Bursa'nın Osmangazi ilçesinde, kocasının bıçakladığı 35 yaşındaki kadın yaşamını yitirmişti.
*********************
Türkiye'de, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'na göre 2019’da 474 kadın öldürüldü. On yılda öldürülen kadın sayısı 3 bine yaklaştı.
*********************
Choderlos De Laclos’un klasikleşen romanı “Tehlikeli İlişkiler’’i okumuşsanız veya Jean Paul Sartre’ın “cehennem başkalarıdır’’ sözünü duymuşsanız; başta evlilik olmak üzere her türden insan ilişkisinin; eğer o ilişki doğru kurulmamışsa; eğer, kişiliklerden kaynaklanan uyumsuzluklar varsa dramatik sonuçları olabileceğini bilirsiniz.
Her kadın cinayetinde hemen aklıma gelir bu.
EVLİLİK CEHENNEMLERİ
Kavgayı bırakın, bir çift kem söz edilmez; onu da bırakın, karşılıklı sesleri dahi yükselmezdi annemin babamın.
O nedenle; her evliliği, böyle huzurlu; karşılıklı saygıya dayalı;asla boşanılmayan mutlu bir birliktelik sandım ve fena halde yanıldım.
Yanıldım; çünkü zamanla fark ettim ki; nice evlilik bir bataklıktı; şiddetin hüküm sürdüğü bir işkenceydi; birinin diğerine acımasızca hükmettiği, ruhunu çürüttüğü bir hapishaneydi.
Ve bedelini; dövülerek, yaralanarak, öldürülerek kadınlar ödeyebiliyordu.
*********************
Ve tabi çiftin aileleri de bazen evliliğin içine o kadar müdahil oluyorlardı ki; aşk iki kişilik kalmıyordu. Kimi aileler çocuklarının büyümesine asla izin vermiyorlar. Yani evlenirken eşinizin ailesiyle de evlenmiş oluyorsunuz.
Yakın zamanda Bursa’da intihar eden bir evli kadının o iç yakan son mektubu geldi şimdi aklıma. Aile baskısına somut bir örnekti.
Şu da önemli bir soru: Evlilikler özgür irade ile mi; yoksa, geleneklerin, ailelerin baskısıyla mı kuruluyor?
ZOR KİŞİLİKLERLE YAŞAMAK
Konu aşka evliliğe gelince, gençlere,”önce tanıyın sonra sevin;önce sevip sonra tanımaya kalkmayın’’ deyip ekliyorum; “bir insanda sevilmeye değer en önemli şey kişiliktir.Ten tutkusu; güzellik, yakışıklılık güvenilmezdir.’’
*********************
Ve bir kitabı da mutlaka öneriyorum: “Zor kişiliklerle Yaşamak’’.
Kitabı yazan François Lelord ve Christophe André, (psikiyatr ve psikoterapi uzmanıdırlar) paranoyak kişilik, narsist kişilik, oyuncu kişilik, şizoit kişilik, bağımlı kişilik gibi 12 kişilik tipini yalın, akıcı, hikâyeleştirilmiş biçimde anlatıyorlar.
Kitap şundan önemli: Eşimiz, iş arkadaşımız, komşumuz, akrabamız, dostumuz olarak zor kişiliklerle yolumuz kesişiyor ve onları tanımıyor, onlara nasıl davranacağımızı bilmiyorsak öldürülmek dâhil, ağır bedeller ödüyoruz.
*********************
Bilgi özgürleştiricidir; unutmayınız.