Arabama atlar; doğaya kitap okumaya kaçardım. Uygun bir yer buldum mu açılır kapanır sandalyeme oturur; yanımda getirdiğim meyvelerden tada tada, termostaki çayımı limonatamı yudumlaya yudumlaya;doğanın ışığıyla, kokularıyla, sesleriyle, renkleriyle çevrelenmiş olarak kitap okumak nasıl da açardı zihnimi; okuduğum her şeyi kolayca kavrardım.
En çok da çime oturup sırtımı bir ağaca verip; toprak kokusunu içime çeke çeke satırların arasında gözlerimi gezdirmeye tutkundum.
Bahçeli bir evde büyümenin mutlaka büyük rolü var bunda.
Şimdilerde; şu soğuk gri, şu çok katlı,şu iç içe geçmiş; insanların yalnızlığını koyultan apartmanlarda ve sitelerde insanın okuma hevesi de sönüyor.
Evet filmlerle ve müziklerle dolu günlerim; ama, acıyla fark ettim ki az kitap okuyorum son zamanlarda. Oysa neredeyse üç günde bir kitap bitirirdim ben.
Şiirlerle başladım tekrar okumaya; umarım kavuşurum eski tempoma.
SEVGİLERDE
Çok sevdiğim Nilüfer Gençlik Parkı’ndayım…
Sabahın ilk ışıkları yüzümde, saçlarımda inceden esen yel; elimde Behçet Necatigil’in ‘Sevgilerde’ şiir kitabı var. Arada termostaki çay eşliğinde simidimi yiyorum.
İçime işliyor dünya edebiyatının en güzel dizelerinden bir bölümünü içeren ‘Sevgilerde’ adlı olağanüstü şiir:
‘’Sevgileri yarınlara bıraktınız/ Çekingen, tutuk, saygılı./ Bütün yakınlarınız/ Sizi yanlış tanıdı. / Bitmeyen işler yüzünden/ (Siz böyle olsun istemezdiniz)/ Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi/ Kalbinizi dolduran duygular/ Kalbinizde kaldı. / Siz geniş zamanlar umuyordunuz/ Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek./Yılların telâşlarda bu kadar çabuk/ Geçeceği aklınıza gelmezdi. / Gizli bahçenizde/ Açan çiçekler vardı,/ Gecelerde ve yalnız./ Vermeye az buldunuz/ Yahut vaktiniz olmadı.’’
Söylenememiş aşklar; yarım kalmış sevdalar; yitirilen duygular; sevdiğiyle evlenememe; aradığı aşkı bulamama; anlaşılamama, yalnızlaşma, kalbi yoran özlemler, ayrılıklar, engeller.
‘’Sevgileri yarınlara bıraktınız’’ diyor şair.
‘’Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek’’ diyor şair.
‘’Gizli bahçenizde açan çiçekler’’den söz ediyor şair.
Ve şu sarsıcı dize: ‘’Yılların telâşlarda bu kadar çabuk/ Geçeceği aklınıza gelmezdi.’’
*********************************
Aşkın zamanı şimdidir, şu andır. Sonsuz şimdi. Aşk daimadır; sevilen birtanem değil tek tanemdir; birini sevmeye başlamışsanız hayatınız kurtulmuştur; aşk sonsuzluğu başlatır;sevgi emektir; geçen zamanla artar yoğunlaşır, değerlenir; biriken anılarla, birbirinin tanığı olmayla ömre kök salar.
Kalabalık şehirlerde kapana kısılmışız.
Çok hızlı hayatlar yaşıyoruz; telaşlar, koşturmalar. Bir acelecilik, bir zamana sığamama;daima biryerlere, bir şeylere yetişme hali. Görevler, sorumluluklar.
İnsan kendine kalamıyor, ömrünü kaçırıyor; onca koşturma içinde kendine yine de yetişemiyor.
Tüketim toplumu döngüsünde; kar, rant, güç elde etme çabası; sahip olma, mal mülk edinme hırsı; kariyer tutkusu; mevki makam budalalığı; roller, statüler, hiyerarşiler.
Kapitalizmin en büyük hilelerinden biri; düşünmeye, kendimiz olmaya vakit bırakmaması; hep bir belirsiz yarın için şimdiyi ertelemeye zorluyor bizi düzen.
*********************
Yavaşlamalı; şimdi sevmeli, şimdi söylemeli sevdiğini, şimdi yaşamalı aşkı, dostluğu.
Kendine geç kalmamalı; ömrünü çaldırmamalı insan.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
CAN ERTAN
DAR VAKİTLERDE YARINLARA BIRAKILMIŞ SEVGİLER
Arabama atlar; doğaya kitap okumaya kaçardım. Uygun bir yer buldum mu açılır kapanır sandalyeme oturur; yanımda getirdiğim meyvelerden tada tada, termostaki çayımı limonatamı yudumlaya yudumlaya;doğanın ışığıyla, kokularıyla, sesleriyle, renkleriyle çevrelenmiş olarak kitap okumak nasıl da açardı zihnimi; okuduğum her şeyi kolayca kavrardım.
En çok da çime oturup sırtımı bir ağaca verip; toprak kokusunu içime çeke çeke satırların arasında gözlerimi gezdirmeye tutkundum.
Bahçeli bir evde büyümenin mutlaka büyük rolü var bunda.
Şimdilerde; şu soğuk gri, şu çok katlı,şu iç içe geçmiş; insanların yalnızlığını koyultan apartmanlarda ve sitelerde insanın okuma hevesi de sönüyor.
Evet filmlerle ve müziklerle dolu günlerim; ama, acıyla fark ettim ki az kitap okuyorum son zamanlarda. Oysa neredeyse üç günde bir kitap bitirirdim ben.
Şiirlerle başladım tekrar okumaya; umarım kavuşurum eski tempoma.
SEVGİLERDE
Çok sevdiğim Nilüfer Gençlik Parkı’ndayım…
Sabahın ilk ışıkları yüzümde, saçlarımda inceden esen yel; elimde Behçet Necatigil’in ‘Sevgilerde’ şiir kitabı var. Arada termostaki çay eşliğinde simidimi yiyorum.
İçime işliyor dünya edebiyatının en güzel dizelerinden bir bölümünü içeren ‘Sevgilerde’ adlı olağanüstü şiir:
‘’Sevgileri yarınlara bıraktınız/ Çekingen, tutuk, saygılı./ Bütün yakınlarınız/ Sizi yanlış tanıdı. / Bitmeyen işler yüzünden/ (Siz böyle olsun istemezdiniz)/ Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi/ Kalbinizi dolduran duygular/ Kalbinizde kaldı. / Siz geniş zamanlar umuyordunuz/ Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek./Yılların telâşlarda bu kadar çabuk/ Geçeceği aklınıza gelmezdi. / Gizli bahçenizde/ Açan çiçekler vardı,/ Gecelerde ve yalnız./ Vermeye az buldunuz/ Yahut vaktiniz olmadı.’’
Söylenememiş aşklar; yarım kalmış sevdalar; yitirilen duygular; sevdiğiyle evlenememe; aradığı aşkı bulamama; anlaşılamama, yalnızlaşma, kalbi yoran özlemler, ayrılıklar, engeller.
‘’Sevgileri yarınlara bıraktınız’’ diyor şair.
‘’Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek’’ diyor şair.
‘’Gizli bahçenizde açan çiçekler’’den söz ediyor şair.
Ve şu sarsıcı dize: ‘’Yılların telâşlarda bu kadar çabuk/ Geçeceği aklınıza gelmezdi.’’
*********************************
Aşkın zamanı şimdidir, şu andır. Sonsuz şimdi. Aşk daimadır; sevilen birtanem değil tek tanemdir; birini sevmeye başlamışsanız hayatınız kurtulmuştur; aşk sonsuzluğu başlatır;sevgi emektir; geçen zamanla artar yoğunlaşır, değerlenir; biriken anılarla, birbirinin tanığı olmayla ömre kök salar.
Kalabalık şehirlerde kapana kısılmışız.
Çok hızlı hayatlar yaşıyoruz; telaşlar, koşturmalar. Bir acelecilik, bir zamana sığamama;daima biryerlere, bir şeylere yetişme hali. Görevler, sorumluluklar.
İnsan kendine kalamıyor, ömrünü kaçırıyor; onca koşturma içinde kendine yine de yetişemiyor.
Tüketim toplumu döngüsünde; kar, rant, güç elde etme çabası; sahip olma, mal mülk edinme hırsı; kariyer tutkusu; mevki makam budalalığı; roller, statüler, hiyerarşiler.
Kapitalizmin en büyük hilelerinden biri; düşünmeye, kendimiz olmaya vakit bırakmaması; hep bir belirsiz yarın için şimdiyi ertelemeye zorluyor bizi düzen.
*********************
Yavaşlamalı; şimdi sevmeli, şimdi söylemeli sevdiğini, şimdi yaşamalı aşkı, dostluğu.
Kendine geç kalmamalı; ömrünü çaldırmamalı insan.