Geçen hafta, beni alt üst eden bir trajedi yaşandı şehrimizde.
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bir doktor kardeşimiz Uludağ’da hayatına kıydı.
Genç doktorun basına sızan veda mektubu; o mektuptaki hayatın saçmalığına ilişkin yargısı; yaşamaktan zevk almadığını, çok acı çektiğini ifade edişi üzerine yazmak istedim ama bu gücü ancak şimdi bulabildim.
*******************************************
Ömrümün bir döneminde ben de intiharı düşünmüştüm.
Çok yalnızdım, çok acı çekiyordum, hayatın peş peşe indirdiği darbelerden bunalmıştım.
Başıma gelenleri sanki bir başkasıymışım gibi bir buzlu camın ardından izliyordum. Bulanıktı her şey; silik bir gölgem düşüyordu mekânlara, eşyalara, giysilere, sokaklara.
Sonra fark ettim ki; intihar etmek yaşamaktan daha zor.
Ayrıca şiddetten nefret ediyordum, intiharla kendime şiddet uygulayamazdım.
Anılarıma da ihanet edemezdim; sevdiğim ve kaybettiğim insanları, onlarla yaşadıklarımı sık sık anımsıyor, ben anımsadıkça onlar bende yaşamaya devam ediyorlardı. Ölürsem bir kere daha ölmüş olmazlar mıydı?
Ve aslında hayata bağlıydım; neşeli, iyimser, kolay mutlu olabilen, sevgi dolu bir kişiliğim vardı.
Uçtu gitti aklımdan o düşünce.
Ama o dönem, intihar edenleri anlamaya en çok yaklaştığım zamandı.
ALBERT CAMUS
Her birini etkilenerek okuduğum; “Veba’’, “Yabancı’’, “Düşüş’’ romanlarının; “Doğrular’’ oyununun yazarı Fransız varoluşçu düşünür, yazar Albert Camus; II. Dünya Savaşı ortasında yayımlanan deneme kitabı; “Sisifos Söyleni’’nin girişinde, felsefe tarihinin en önemli sorusunun; “yaşamın yaşanmaya değip değmediği” olduğunu yazmıştır.
*********************************
Yani; “İntihar mı yaşamaya devam mı?’’.
Benim yanıtım elbette yaşamaya devamdır.
HAYATIN ANLAMI
‘’Peki; hayatın bir anlamı var mı?’’ derseniz…
‘’Hayır yok!..’’ derim ve eklerim; ‘’ ömrünüze; aklınızla, vicdanınızla, emeğinizle, yeteneğinizle anlam katacak olan sizsiniz.’’
****************************
İnsan bilgi üretir; bilim ve felsefe.
İnsan duygu üretir; aşk ve dostluk
İnan güzellik üretir; sanat
Ve insan değerler erdemler üretir; ahlak.
Hayatın anlamı bunların toplamıdır.
*********************
Ve şu da çok önemli: Mutluluk toplumsaldır; siyasaldır.
Bir insanın tek başına mutlu olmaya çalışması hem boş çabadır hem de ahlaksızlıktır.
İnsan insanla empati kuracak, omuz omuza verecek, dayanışacak, adilce bölüşecek ki huzur bulabilsin.
Doğayla barışık olmayan; doğaya rağmen girişilen her çaba ise çıkmaz sokaktır.
Albert Camus’la başladım onunla bitireyim.
Camus’un “Doğrular’’ oyununda Dora der ki:
“Tek çıkar yol ölümse, biz doğru yolda değiliz. Doğru yol insanları yaşama, güneşe götürendir.”
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
CAN ERTAN
İNTİHAR... HAYAT YAŞANMAYA DEĞER Mİ?
Geçen hafta, beni alt üst eden bir trajedi yaşandı şehrimizde.
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bir doktor kardeşimiz Uludağ’da hayatına kıydı.
Genç doktorun basına sızan veda mektubu; o mektuptaki hayatın saçmalığına ilişkin yargısı; yaşamaktan zevk almadığını, çok acı çektiğini ifade edişi üzerine yazmak istedim ama bu gücü ancak şimdi bulabildim.
*******************************************
Ömrümün bir döneminde ben de intiharı düşünmüştüm.
Çok yalnızdım, çok acı çekiyordum, hayatın peş peşe indirdiği darbelerden bunalmıştım.
Başıma gelenleri sanki bir başkasıymışım gibi bir buzlu camın ardından izliyordum. Bulanıktı her şey; silik bir gölgem düşüyordu mekânlara, eşyalara, giysilere, sokaklara.
Sonra fark ettim ki; intihar etmek yaşamaktan daha zor.
Ayrıca şiddetten nefret ediyordum, intiharla kendime şiddet uygulayamazdım.
Anılarıma da ihanet edemezdim; sevdiğim ve kaybettiğim insanları, onlarla yaşadıklarımı sık sık anımsıyor, ben anımsadıkça onlar bende yaşamaya devam ediyorlardı. Ölürsem bir kere daha ölmüş olmazlar mıydı?
Ve aslında hayata bağlıydım; neşeli, iyimser, kolay mutlu olabilen, sevgi dolu bir kişiliğim vardı.
Uçtu gitti aklımdan o düşünce.
Ama o dönem, intihar edenleri anlamaya en çok yaklaştığım zamandı.
ALBERT CAMUS
Her birini etkilenerek okuduğum; “Veba’’, “Yabancı’’, “Düşüş’’ romanlarının; “Doğrular’’ oyununun yazarı Fransız varoluşçu düşünür, yazar Albert Camus; II. Dünya Savaşı ortasında yayımlanan deneme kitabı; “Sisifos Söyleni’’nin girişinde, felsefe tarihinin en önemli sorusunun; “yaşamın yaşanmaya değip değmediği” olduğunu yazmıştır.
*********************************
Yani; “İntihar mı yaşamaya devam mı?’’.
Benim yanıtım elbette yaşamaya devamdır.
HAYATIN ANLAMI
‘’Peki; hayatın bir anlamı var mı?’’ derseniz…
‘’Hayır yok!..’’ derim ve eklerim; ‘’ ömrünüze; aklınızla, vicdanınızla, emeğinizle, yeteneğinizle anlam katacak olan sizsiniz.’’
****************************
İnsan bilgi üretir; bilim ve felsefe.
İnsan duygu üretir; aşk ve dostluk
İnan güzellik üretir; sanat
Ve insan değerler erdemler üretir; ahlak.
Hayatın anlamı bunların toplamıdır.
*********************
Ve şu da çok önemli: Mutluluk toplumsaldır; siyasaldır.
Bir insanın tek başına mutlu olmaya çalışması hem boş çabadır hem de ahlaksızlıktır.
İnsan insanla empati kuracak, omuz omuza verecek, dayanışacak, adilce bölüşecek ki huzur bulabilsin.
Doğayla barışık olmayan; doğaya rağmen girişilen her çaba ise çıkmaz sokaktır.
Albert Camus’la başladım onunla bitireyim.
Camus’un “Doğrular’’ oyununda Dora der ki:
“Tek çıkar yol ölümse, biz doğru yolda değiliz. Doğru yol insanları yaşama, güneşe götürendir.”