Elimde Tolstoy’un ‘’Diriliş’’ romanı vardı. Tolstoy’dan konuştuğumuzu anımsıyorum uzun uzun.
*****************************
Bana; ‘’roman yazsana’’ demişti; ‘’roman kalıcıdır, köşe yazları uçar gider.’’
Mahcupça başımı eğmiştim haklısınız dercesine.
Hava serinleyip, karanlık çökünce kalkmıştık; el sıkıştık, daha sık görüşme dileklerimizle ayrıldık.
Tuhaf bir hisle geri dönüp arkasından bakmıştım.O son görüşmemizdi.
**************************
Bir isim bu kadar mı denk düşer bir insanın kişiliğine.
Eğitimci yazar Nadir Gezer gerçekten nadir bir insandı.
**************************
Gazi Eğitim Enstitüsü Fen Bölümüve Arifiye Köy Enstitüsü mezunu olan Gezer’in bir önemli özelliği şuydu: Köy Enstitülerinin kuruluş felsefesi, eğitim ilkeleri onda ete kemiğe bürünmüştü.
Nadir Gezer Anadolu aydınlanmacısıydı; Atatürkçüydü, cumhuriyet ve demokrasi değerlerine gönülden bağlıydı.
Aydınlanmacı olduğu için; hayatı, deney ve gözleme dayanan bilimsel metot ölçeğiyle değerlendirir; akla dayalı bir toplumsal yaşamı ve laik eğitimi savunurdu. Yurdun değişik yörelerinde öğretmenlik yaparak o değerleri öğrencilerine aktarmaya çalıştı.
Üretkendi, mücadeleciydi, nazikti, çelebi meşrepti, bilgi edinmeye bilgisini paylaşmaya tutkuyla bağlıydı; güleç yüzünün işaret ettiği gibi yaşama sevinciyle, varoluş enerjisiyle doluydu.
*****************************
Sık sık kitapçılarda karşılaşır, birbirimize aldığımız kitapları gösterir ayaküstü sohbet ederdik.
Sağ olsun yazılarımı okur, destekler, moral verir; bazen de önerilerde bulunurdu. Onun için köşe yazıları yazmıştım; AS TV’de Haber Turu programında birlikte olmuştuk.
Yazdığı her kitabı bana imzalayarak vermiştir; çalışkanlığa hayranlık beslerdim.
İnegöl’ün Eymir köyünden Nadir Gezer’in kitapları kaldı yadigâr: Hanife Nine’den Öyküler, Yürüyen Gece, Puslu Hüzün, Yalnız Adamın Düşleri, Atatürk’ün Ulusal Eğitim Anlayışı ve Köy Enstitüleri, Uludağ Eteklerinden Sis Dağına; Kırılgan Umutlar, Boşluktaki Adam, Aydınlığa Yürüyenler,
*****************
Nadir Abi, lütfen bağışlayın…
Son yıllarda daha sık görmem gerekirdi sizi. Hayatın hay huyu içinde sevdiklerimizi ihmal ediyoruz maalesef.
Ama söz; her sonbahar Mahfel’euğrayacağım çay içeceğim; bir tane kendime bir tane size söyleyeceğim.
Arada gözüm kapıya dalacak, çıkar gelirsiniz belki; o ince o sımsıcak gülümseyişinizle.
Tolstoy’danÇehov’dan, Gorki’den konuşuruz.
Belki de evren; şu sonsuz zamanın mekânın gizemi içinde; sevdiklerimizi, özlediklerimizi tekrar bizimle buluşturacak şefkati de taşıyordur içinde.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
CAN ERTAN
NADİR BİR İNSANDI NADİR GEZER
Elimde Tolstoy’un ‘’Diriliş’’ romanı vardı. Tolstoy’dan konuştuğumuzu anımsıyorum uzun uzun.
*****************************
Bana; ‘’roman yazsana’’ demişti; ‘’roman kalıcıdır, köşe yazları uçar gider.’’
Mahcupça başımı eğmiştim haklısınız dercesine.
Hava serinleyip, karanlık çökünce kalkmıştık; el sıkıştık, daha sık görüşme dileklerimizle ayrıldık.
Tuhaf bir hisle geri dönüp arkasından bakmıştım.O son görüşmemizdi.
**************************
Bir isim bu kadar mı denk düşer bir insanın kişiliğine.
Eğitimci yazar Nadir Gezer gerçekten nadir bir insandı.
**************************
Gazi Eğitim Enstitüsü Fen Bölümüve Arifiye Köy Enstitüsü mezunu olan Gezer’in bir önemli özelliği şuydu: Köy Enstitülerinin kuruluş felsefesi, eğitim ilkeleri onda ete kemiğe bürünmüştü.
Nadir Gezer Anadolu aydınlanmacısıydı; Atatürkçüydü, cumhuriyet ve demokrasi değerlerine gönülden bağlıydı.
Aydınlanmacı olduğu için; hayatı, deney ve gözleme dayanan bilimsel metot ölçeğiyle değerlendirir; akla dayalı bir toplumsal yaşamı ve laik eğitimi savunurdu. Yurdun değişik yörelerinde öğretmenlik yaparak o değerleri öğrencilerine aktarmaya çalıştı.
Üretkendi, mücadeleciydi, nazikti, çelebi meşrepti, bilgi edinmeye bilgisini paylaşmaya tutkuyla bağlıydı; güleç yüzünün işaret ettiği gibi yaşama sevinciyle, varoluş enerjisiyle doluydu.
*****************************
Sık sık kitapçılarda karşılaşır, birbirimize aldığımız kitapları gösterir ayaküstü sohbet ederdik.
Sağ olsun yazılarımı okur, destekler, moral verir; bazen de önerilerde bulunurdu. Onun için köşe yazıları yazmıştım; AS TV’de Haber Turu programında birlikte olmuştuk.
Yazdığı her kitabı bana imzalayarak vermiştir; çalışkanlığa hayranlık beslerdim.
Şehrimizin en değerli aydınlarındandı.
******************************
Nadir Gezer’de uçup gitti şu yalan dünyadan.
İz bırakarak gitti ama; fayda yaratarak, sevgiyi bilgiyi yayarak, eğilmeden bükülmeden yaşayıp gitti.
İnegöl’ün Eymir köyünden Nadir Gezer’in kitapları kaldı yadigâr: Hanife Nine’den Öyküler, Yürüyen Gece, Puslu Hüzün, Yalnız Adamın Düşleri, Atatürk’ün Ulusal Eğitim Anlayışı ve Köy Enstitüleri, Uludağ Eteklerinden Sis Dağına; Kırılgan Umutlar, Boşluktaki Adam, Aydınlığa Yürüyenler,
*****************
Nadir Abi, lütfen bağışlayın…
Son yıllarda daha sık görmem gerekirdi sizi. Hayatın hay huyu içinde sevdiklerimizi ihmal ediyoruz maalesef.
Ama söz; her sonbahar Mahfel’euğrayacağım çay içeceğim; bir tane kendime bir tane size söyleyeceğim.
Arada gözüm kapıya dalacak, çıkar gelirsiniz belki; o ince o sımsıcak gülümseyişinizle.
Tolstoy’danÇehov’dan, Gorki’den konuşuruz.
Belki de evren; şu sonsuz zamanın mekânın gizemi içinde; sevdiklerimizi, özlediklerimizi tekrar bizimle buluşturacak şefkati de taşıyordur içinde.