İnsanlığın çaresiz kaldığı koronavirüsüne karşı verilen mücadelede bazı gerçeklerin de çeşitli açılardan gün yüzüne çıktığına şahit oluyoruz.
Her ne kadar Bursa'nın en önemli sorunu trafik olarak öne çıksa da gerçek bu değildir.
Çünkü insanlar, sorunu ve sorunsuzluğu günlük yaşamlarındaki kıstaslar üzerinden değerlendiriyor.
Bu açıdan bakıldığında doğru.
Ama kentimizi sanayi şehri yapan, 2 bini sorunlu 11 bin işletmenin olduğu 24 organize sanayi bölgesi ile dördüncüsü yolda olan 3 otomobil fabrikası var.
Yeri gelmişken belirtelim, kentimizde olmayan önemli bir eksiklik de sanayi atıklarının zararsız bir şekilde bertaraf edilebilmesi için katı atık tesisimizin olmayışıdır.
Bu yüzden farkında olmadığımız sanayi kuruluşlarının bazı atıkları toprağımıza, suyumuza, çevreye daha sonra da bizlere kadar ulaşıyor.
Gelmek istediğim konu şudur.
Covid 19 salgınının önüne geçebilmek için pek çok ülkede olduğu gibi şehrimizde de binlerce insanımızın çalıştığı organize sanayi bölgelerindeki fabrikalar üretime ara vermek zorunda kalmıştır.
Aynı şekilde uygulaması zorunlu olan kural ve yasaklar neticesi şehir içindeki motorlu taşın sirkülasyonu yüzde 70 azalmıştır.
Hal böyle olunca ortaya koronavirüsü öncesi ileri yaşlı insanların ölümlerine neden olan, vatandaşın sağlıklı yaşam kalitesini etkileyen, soluduğumuzda bazen genizlerimizin yandığını hissettiğimiz o puslu gri hava gitmiş yerine derin derin nefes almayı arzuladığımız tertemiz hava gelivermiş.
Bu durum sadece kentimiz için değil bizim gibi sanayi şehri pek çok kente de aynı olduğunun en güzel örneği, havanın açık olduğunda İstanbul'dan bakıldığında Uludağ'ın dolayısıyla Bursa'nın rahatlıkla görülebilmesidir.
Ne kadar ilginç değil mi?
Demek ki, kentimizin yaşam kalitesini düşüren havayı, suyu, toprağı, akarsularımızı kirleten en önemli etken sorumsuzca işletilen fabrikalardır.
En kötüsü de sokaktaki yurttaşın hava kirliliğine neden olan unsurları bildiğini, gördüğünü maalesef başta Valilik makamı olmak üzere Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün sözde görmemesidir!
Yazık çok yazık.
Her canlının sağlıklı koşullarda ve ortamda yaşaması anayasal hak olmasına rağmen Yaradanın sunduğu yaşama hakkını daha fazla para kazanmak hırsına yedik düşün ve de bu duruma göz yuman sorumluların her canlının vebali boynunadır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ERSEL PEKER
İSTANBUL'DAN BAKINCA BURSA'YI GÖREBİLMEK...
İnsanlığın çaresiz kaldığı koronavirüsüne karşı verilen mücadelede bazı gerçeklerin de çeşitli açılardan gün yüzüne çıktığına şahit oluyoruz.
Her ne kadar Bursa'nın en önemli sorunu trafik olarak öne çıksa da gerçek bu değildir.
Çünkü insanlar, sorunu ve sorunsuzluğu günlük yaşamlarındaki kıstaslar üzerinden değerlendiriyor.
Bu açıdan bakıldığında doğru.
Ama kentimizi sanayi şehri yapan, 2 bini sorunlu 11 bin işletmenin olduğu 24 organize sanayi bölgesi ile dördüncüsü yolda olan 3 otomobil fabrikası var.
Yeri gelmişken belirtelim, kentimizde olmayan önemli bir eksiklik de sanayi atıklarının zararsız bir şekilde bertaraf edilebilmesi için katı atık tesisimizin olmayışıdır.
Bu yüzden farkında olmadığımız sanayi kuruluşlarının bazı atıkları toprağımıza, suyumuza, çevreye daha sonra da bizlere kadar ulaşıyor.
Gelmek istediğim konu şudur.
Covid 19 salgınının önüne geçebilmek için pek çok ülkede olduğu gibi şehrimizde de binlerce insanımızın çalıştığı organize sanayi bölgelerindeki fabrikalar üretime ara vermek zorunda kalmıştır.
Aynı şekilde uygulaması zorunlu olan kural ve yasaklar neticesi şehir içindeki motorlu taşın sirkülasyonu yüzde 70 azalmıştır.
Hal böyle olunca ortaya koronavirüsü öncesi ileri yaşlı insanların ölümlerine neden olan, vatandaşın sağlıklı yaşam kalitesini etkileyen, soluduğumuzda bazen genizlerimizin yandığını hissettiğimiz o puslu gri hava gitmiş yerine derin derin nefes almayı arzuladığımız tertemiz hava gelivermiş.
Bu durum sadece kentimiz için değil bizim gibi sanayi şehri pek çok kente de aynı olduğunun en güzel örneği, havanın açık olduğunda İstanbul'dan bakıldığında Uludağ'ın dolayısıyla Bursa'nın rahatlıkla görülebilmesidir.
Ne kadar ilginç değil mi?
Demek ki, kentimizin yaşam kalitesini düşüren havayı, suyu, toprağı, akarsularımızı kirleten en önemli etken sorumsuzca işletilen fabrikalardır.
En kötüsü de sokaktaki yurttaşın hava kirliliğine neden olan unsurları bildiğini, gördüğünü maalesef başta Valilik makamı olmak üzere Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün sözde görmemesidir!
Yazık çok yazık.
Her canlının sağlıklı koşullarda ve ortamda yaşaması anayasal hak olmasına rağmen Yaradanın sunduğu yaşama hakkını daha fazla para kazanmak hırsına yedik düşün ve de bu duruma göz yuman sorumluların her canlının vebali boynunadır.