Küresel bazda 1,5 yılı aşkın süredir pandemi salgınına karşı başta aşılama olmak üzere uygulanan kurallar bu husumetten kurtulmamızın önünü açmıştır.
Salgınla mücadelenin sürdürülebilir olması için de pek çok alışkanlıklarımızı değiştirmek, yaşam tarzımızı yeniden şekillendirmek zorunda kaldık.
Sanki bunlar hiç yaşanmamış, ülke muasır medeniyetler seviyesine ulaşmış, hayat günlük gülistanlıkmışçasına suya, elektriğe ve doğal gaza gelen zamlara şimdi de temel gıda maddelerindeki fahiş fiyat artışı dar gelirli vatandaşın belini bükmüş durumda.
Hayatımızı idame ettirebilmek adına kullandığımız, yediğimiz, içtiğimiz her ürüne yüzde 50'leri hatta 100'de yüzleri bulan fiyat artışlarıyla karşı karşıyayız.
Şu sıralar vatandaşın pandemi salgınının dahi önüne geçen en önemli gündemi zamlar.
İki kişi bir araya geldiğinde hal hatır sormanın ardından söz mutlaka zamlara geliyor.
Yurttaşın temel gıda maddesi fiyat artışlarına isyan eder tarzındaki öfkesi fiyat artışlarının denetlenmemesine.
Bu gibi konularla en çok da biz gazeteciler muhatap oluyoruz.
Karşılaştığımız dostlarımızla görüşmemizde hatta telefon ederek, "Yazsanıza çarşı pazarın ateş pahası olduğunu. Siz burada yaşamıyor musunuz? Ay sonunu getirmek, para harcamamak için evden çıkamaz olduk" şeklinde sitem ediyorlar.
Yanı sıra bir diğer sıkça dile getirilen şikâyet ise herhangi bir marketten alınan gıda maddesinin farklı bir markette aynı marka ürünün 100'de 50 daha ucuz ya da daha pahalı satılması.
Dolayısıyla satış ücretlerinin denetlenmeyişinin başıboşluk yarattığını belirten vatandaş adeta burnundan soluyor.
Kime dinleseniz üretici de, satıcı da tüketici de haklı.
Herkes hayat pahalılığından dert yanıyor.
Hal böyle olunca da Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte reel olarak yüzde 21,7 büyüyerek bir rekora imza atması vatandaşın umurunda değil.
Ülkenin gelişimiyle orantısız reel büyümenin enflasyonu tavan yaptırdığı gibi büyüme hızının altında ezilen yurttaşın beklentisi aşırı fiyat artışı yapılan temel gıda maddelerinin denetlenip kontrol altına alınarak gerçek fiyatında satılmasıdır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ERSEL PEKER
TÜRKİYE YÜZDE 21,7 BÜYÜMÜŞ KİMİN UMURUNDA...
Küresel bazda 1,5 yılı aşkın süredir pandemi salgınına karşı başta aşılama olmak üzere uygulanan kurallar bu husumetten kurtulmamızın önünü açmıştır.
Salgınla mücadelenin sürdürülebilir olması için de pek çok alışkanlıklarımızı değiştirmek, yaşam tarzımızı yeniden şekillendirmek zorunda kaldık.
Sanki bunlar hiç yaşanmamış, ülke muasır medeniyetler seviyesine ulaşmış, hayat günlük gülistanlıkmışçasına suya, elektriğe ve doğal gaza gelen zamlara şimdi de temel gıda maddelerindeki fahiş fiyat artışı dar gelirli vatandaşın belini bükmüş durumda.
Hayatımızı idame ettirebilmek adına kullandığımız, yediğimiz, içtiğimiz her ürüne yüzde 50'leri hatta 100'de yüzleri bulan fiyat artışlarıyla karşı karşıyayız.
Şu sıralar vatandaşın pandemi salgınının dahi önüne geçen en önemli gündemi zamlar.
İki kişi bir araya geldiğinde hal hatır sormanın ardından söz mutlaka zamlara geliyor.
Yurttaşın temel gıda maddesi fiyat artışlarına isyan eder tarzındaki öfkesi fiyat artışlarının denetlenmemesine.
Bu gibi konularla en çok da biz gazeteciler muhatap oluyoruz.
Karşılaştığımız dostlarımızla görüşmemizde hatta telefon ederek, "Yazsanıza çarşı pazarın ateş pahası olduğunu. Siz burada yaşamıyor musunuz? Ay sonunu getirmek, para harcamamak için evden çıkamaz olduk" şeklinde sitem ediyorlar.
Yanı sıra bir diğer sıkça dile getirilen şikâyet ise herhangi bir marketten alınan gıda maddesinin farklı bir markette aynı marka ürünün 100'de 50 daha ucuz ya da daha pahalı satılması.
Dolayısıyla satış ücretlerinin denetlenmeyişinin başıboşluk yarattığını belirten vatandaş adeta burnundan soluyor.
Kime dinleseniz üretici de, satıcı da tüketici de haklı.
Herkes hayat pahalılığından dert yanıyor.
Hal böyle olunca da Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte reel olarak yüzde 21,7 büyüyerek bir rekora imza atması vatandaşın umurunda değil.
Ülkenin gelişimiyle orantısız reel büyümenin enflasyonu tavan yaptırdığı gibi büyüme hızının altında ezilen yurttaşın beklentisi aşırı fiyat artışı yapılan temel gıda maddelerinin denetlenip kontrol altına alınarak gerçek fiyatında satılmasıdır.