Ülkemizin dağ gibi sorunları arasında, son yıllarda çok öne çıkan, ama ülke yönetiminin öne çıkmasından doğal olarak hoşlanmadığı bir önemli sorunumuz var. O da kadın cinayetleri veya onların şüpheli ölümleri…Bu konuyu ele almamın en önemli nedenlerinden biri de, 5 Aralık 1934 tarihindeki bir yasa ile Türkiye’de, bir çok Avrupa ülkesinden önce, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi ve yıl dönümünün bir kez daha idrak edilmesiydi. Daha önemlisi de, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, her alanda olduğu gibi, kadınlara hak ettikleri önemi vermesiydi. Tam 90 yıl önce, erkek ile her konuda eşit koşullara ve haklara sahip olan Türk kadınları, son dönemde, nedenleri belli olan / olmayan ölümler ile karşılaşıyor. Bir anlamda geçmişte, kadının sosyal hayattan uzak oluşu ile maddi ve manevi olarak, ev yönetiminde söz sahibi olmayışı ile sadece söz dinleyen ve kaderine razı bir konumdaydı. O dönemdeki erkek egemenliğinin ağırlığının özlemi ile nedeniyle,son yıllarda bir kısım erkeğin, geçmişe öykünerek, eşleri ile, birlikte oldukları veya sokakta peşlerine takıldıkları kadınları darp etmek, tehdit etmek ve hatta öldürmek gibi sapkınlıkların hakkı olduğuna inanmış gibi hareket ediyor. İşte konuya dair bazı rakamlar…2024 yılının başından Ekim ayına kadar 296 kadın cinayeti işlenirken, bu 10 aylık süreçte ise toplamda 184 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuş. Sayın Cumhurbaşkanı’nın sıkça kullandığı gibi “Nereden nereye?” geldik! Yedi düvel ile savaşan, onları yenilgiye uğratan ve yepyeni ve çağdaş bir devlet kuran o büyük deha, bir süre sonra kadınların da her alanda yer almaları ve söz sahibi olmaları için, yasal düzenlemeleri yapma bilincini, gereğini ve gayretini göstermişti.Günümüz Türkiye Cumhuriyeti ve onun bir anlamda erkek egemen düzeni, bunun tam tersi bir anlayışı sergileyenler ile baş edemiyor ve bu garip istatistiklerin ortaya çıkmasını önleyemiyor. “Nereden nereye…” Acaba neden bu hale geldik ? Soru bu, ama yanıt herkesin kendi inanç dünyası, görgüsü, sapkınlıkları ve gelenekleri ile şekilleniyor. O muazzam kadın haklarını bırakın, kadınları bile yok edebiliyor. Tam 90 yıl önce bu muazzam eşitliği hiç düşünmeden kadınlara sunan Atatürk, seçme hakkını kullanan ve bu sayede seçilen kadınları teşvik için, bizzat onları desteklemiş. Ulu Önder’in bu müthiş yeniliğinin ilk örneği kadınların, nerelerde ve nasıl seçildiğine bir bakalım. Kadınları seçme ve seçilme hakkı 5 Aralık 1934 yılında yasalaşmasına karşın, daha önce ilk adım atılarak 1930 yerel seçimlerinde kadınlar ilk kez bu haklarını kullanmışlar ve bir çok yerde önemli mevkilere seçilmişler. Bu konuda araştırma yaptığınızda İstanbul, İzmir ve de Anadolu’nun küçük bir beldesinde de seçilen ilk kadınları görebilirsiniz, ama Bursa’yı göremezsiniz nedense... Oysa bu konuda da ilk örnekleri veren Bursa da vardır bu gelişmede...Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren, hemen her alanda yaşanan devrimler ve de yönetim biçimlerinin en önemli olanlarından biri de şehirlerin kendi yönetimlerini seçmesidir. 1930 yılında çıkarılan Belediye Yasası’ndan tam dört yıl sonra ilk uygulaması yapılan yerel seçim, Osmanlı döneminde de belediyecilik anlamında bir ilk olan Kanunname-i İhtisab-ı Bursa gibi bir standart yasasına ev sahipliği yapan Bursa’ya, yine bir ilk olma başarısı getirir. Bu topraklarda ilk kez bir kadın Zehra Budunç seçimi kazanır ve “Belediye Başkan Vekili” unvanı ile görev yapar. Yıl 1934 olmuştur. O yıl bu değişim ile birlikte kadınlara genel seçimde de seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Kadınlar, ilk kez seçilme hakkı elde ettikleri 8 Şubat 1935 seçimlerine, soyadları ile birlikte girer. Yurdun dört bir köşesinden tam 18 kadın, milletvekili seçilir. Aralarında, Kurtuluş Savaşı’nın efsane isimlerinden Satı Kadın da vardır.
Uzun yıllar Bursa’da öğretmenlik yapan Fakiha Öymen ve Bursa’dan seçilen Şekibe İnsel de TBMM’ne girer. İnsel, 1886 yılında İstanbul’da doğmuş, orta okul mezunu ama Almanca bilen bir kadındır. İnegöl’de ziraatla uğraştığı biliniyor. Bilinmeyen ise, neden Bursa’ya geldiğidir. Kadın milletvekillerinin dağılımına bakıldığında, her yöreden seçildikleri görülür. Bu durum, sanki onların önceden belirlendiği ve bazı yörelerde öncü olmaları için milletvekili adayı yapıldığı izlenimi verir. Çünkü, o dönem seçilen kadın milletvekili sayısına 2007 seçimine kadar ulaşılamaz.
Öte yandan 1930 yılından itibaren belediye seçimlerine kadınların katılımının ilk örneği,daha önce belirttiğimiz gibi Zehra Hanım (Budunç) ile verilmiştir. Belediye meclis üyeliğine seçilen Zehra Budunç, Türkiye’de ilk kez belediye başkan vekilliğine de seçilen kadın olur. 1963 yılına kadar, belediye başkanları tek dereceli olarak seçilmez ve meclis üyeleri aralarından birini belediye başkan vekili olarak seçer. Budunç’un belediye başkanvekili seçilmesini, Bursa gazetelerinden Kardeş, 14 Kasım 1934 günü aynen şöyle verir:
“Yeni Belediye Meclisimiz bir belediye reis muavinliğinin ihdasına karar vermiş ve bu muavinliğe daimi encümen azasından sabık (eski) Bizim Mektep müdürü Zehra Hanım seçilmiştir.Bir hanımın belediye reis muavini seçilmesi Türkiye'de ilk defa vukua gelen bir hadise olmak itibariyle, Bursa bu işte memlekete örnek teşkil etmesi lazım gelen bir yenilik göstermiştir.”
İlk kadın Spor Kulübü Başkanı da İnegöl’de seçildi
1934 yılındaki iki büyük devrim, doğaldır ki, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi ile Soyadı Kanunu olur. Bunun sonuçları spor kulüplerinde de görülür. 30 Ocak 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi gelişmeyi şöyle verir:
“ Spor idarecisi bir Türk kadınıbir genç kız İnegöl İdmanyurdu reisi oldu”Bu başlığın ardından haberdeki bazı cümleler çok anlamlıdır:
“Yeni idare heyetinde reisliğe, orta mekteb resim muallimi Vahide seçilmişlerdir. Bu mesai taksimi İnegöl’de büyük bir konuşmayı temin etmiş bulunuyor. Çünkü Türkiye’de kadınlara cemiyet hayatında yer verildiği gün, birinci ve ilk olarak bir kadın arkadaş spor kulübünde reis bulunuyor.”İnegöl İdmanyurdu başkanlığına seçilen Vahide Birkey, İnegöl Ortaokulu’nda 1934-1937 tarihleri arasında resim öğretmeni olarak görev yapar. Vahide Hanım1937 tarihinde İzmit Ortaokulu’na tayini çıkar ve İnegöl’den ayrılır.
1324 (1908/1909) İstanbul doğumlu Vahide Hanım hem eğitimci, hem de başkan olarak İnegöl’de derin iz bırakır. Vahide Birkey’in İnegöl İdmanyurdu Başkanı oluşundan yaklaşık 4 ay sonra, Spor Alemi Mecmuası’nın ‘Ehemmiyetli Malumat’ bölümünde şöyle bir bilgi verilir:
“9 Haziran 1935 Pazar: Adana; Muallim Bayan Huriye, Seyhanspor Başkanı oldu. Huriye Hanım memleketimizde bir spor kulübüne reis seçilen ilk kadın olma şerefine nail oldu zannediyorum.”
Haberi yazanın zannetmesi doğrudur. Çünkü daha önce, İnegöl İdmanyurdu kadın başkanını seçmiştir. Bu iki haber, kadın başkanların bu alanda öncülük yaptıkları ve bunun bir proje dahilinde uygulandığı gibi de düşünülebilir. Seçme ve seçilme hakkının verilmesinin ardından, Bursa’da Zehra Budunç’un önce belediye meclis üyeliğine, ardından belediye başkanvekilliğine seçilmesi de buna tipik bir örnektir. Şimdi de Cumhuriyet’in ikinci yüz yılında ve 2024 yılına ait bazı rakamlar verelim. Rakam derken bir yanlışa düşmek de istemem. Çünkü bu sayılar kadınlar ve ellerinden alınan yaşamların adıdır.
2024 yılının başından Ekim ayına kadar 296 kadın cinayeti işlenmiş, bu 10 aylık süreçte ise toplamda 184 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuş. Bu ay 34 kadın cinayeti işlenmiş, 20 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuş. Öldürülen 34 kadından 12'si boşanmayı istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi istememek gibi nedenler ile canlarına kıyılmış.... İşte ülkemizden çok bir üzücü görünüm…
Atatürk dönemi ve bu günkü Türkiye…Nereden nereye…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Atatürk ve kadın hakları nereden nereye
Ülkemizin dağ gibi sorunları arasında, son yıllarda çok öne çıkan, ama ülke yönetiminin öne çıkmasından doğal olarak hoşlanmadığı bir önemli sorunumuz var. O da kadın cinayetleri veya onların şüpheli ölümleri…Bu konuyu ele almamın en önemli nedenlerinden biri de, 5 Aralık 1934 tarihindeki bir yasa ile Türkiye’de, bir çok Avrupa ülkesinden önce, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi ve yıl dönümünün bir kez daha idrak edilmesiydi. Daha önemlisi de, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, her alanda olduğu gibi, kadınlara hak ettikleri önemi vermesiydi. Tam 90 yıl önce, erkek ile her konuda eşit koşullara ve haklara sahip olan Türk kadınları, son dönemde, nedenleri belli olan / olmayan ölümler ile karşılaşıyor. Bir anlamda geçmişte, kadının sosyal hayattan uzak oluşu ile maddi ve manevi olarak, ev yönetiminde söz sahibi olmayışı ile sadece söz dinleyen ve kaderine razı bir konumdaydı. O dönemdeki erkek egemenliğinin ağırlığının özlemi ile nedeniyle,son yıllarda bir kısım erkeğin, geçmişe öykünerek, eşleri ile, birlikte oldukları veya sokakta peşlerine takıldıkları kadınları darp etmek, tehdit etmek ve hatta öldürmek gibi sapkınlıkların hakkı olduğuna inanmış gibi hareket ediyor. İşte konuya dair bazı rakamlar…2024 yılının başından Ekim ayına kadar 296 kadın cinayeti işlenirken, bu 10 aylık süreçte ise toplamda 184 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuş. Sayın Cumhurbaşkanı’nın sıkça kullandığı gibi “Nereden nereye?” geldik! Yedi düvel ile savaşan, onları yenilgiye uğratan ve yepyeni ve çağdaş bir devlet kuran o büyük deha, bir süre sonra kadınların da her alanda yer almaları ve söz sahibi olmaları için, yasal düzenlemeleri yapma bilincini, gereğini ve gayretini göstermişti.Günümüz Türkiye Cumhuriyeti ve onun bir anlamda erkek egemen düzeni, bunun tam tersi bir anlayışı sergileyenler ile baş edemiyor ve bu garip istatistiklerin ortaya çıkmasını önleyemiyor. “Nereden nereye…” Acaba neden bu hale geldik ? Soru bu, ama yanıt herkesin kendi inanç dünyası, görgüsü, sapkınlıkları ve gelenekleri ile şekilleniyor. O muazzam kadın haklarını bırakın, kadınları bile yok edebiliyor. Tam 90 yıl önce bu muazzam eşitliği hiç düşünmeden kadınlara sunan Atatürk, seçme hakkını kullanan ve bu sayede seçilen kadınları teşvik için, bizzat onları desteklemiş. Ulu Önder’in bu müthiş yeniliğinin ilk örneği kadınların, nerelerde ve nasıl seçildiğine bir bakalım. Kadınları seçme ve seçilme hakkı 5 Aralık 1934 yılında yasalaşmasına karşın, daha önce ilk adım atılarak 1930 yerel seçimlerinde kadınlar ilk kez bu haklarını kullanmışlar ve bir çok yerde önemli mevkilere seçilmişler. Bu konuda araştırma yaptığınızda İstanbul, İzmir ve de Anadolu’nun küçük bir beldesinde de seçilen ilk kadınları görebilirsiniz, ama Bursa’yı göremezsiniz nedense... Oysa bu konuda da ilk örnekleri veren Bursa da vardır bu gelişmede...Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren, hemen her alanda yaşanan devrimler ve de yönetim biçimlerinin en önemli olanlarından biri de şehirlerin kendi yönetimlerini seçmesidir. 1930 yılında çıkarılan Belediye Yasası’ndan tam dört yıl sonra ilk uygulaması yapılan yerel seçim, Osmanlı döneminde de belediyecilik anlamında bir ilk olan Kanunname-i İhtisab-ı Bursa gibi bir standart yasasına ev sahipliği yapan Bursa’ya, yine bir ilk olma başarısı getirir. Bu topraklarda ilk kez bir kadın Zehra Budunç seçimi kazanır ve “Belediye Başkan Vekili” unvanı ile görev yapar. Yıl 1934 olmuştur. O yıl bu değişim ile birlikte kadınlara genel seçimde de seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Kadınlar, ilk kez seçilme hakkı elde ettikleri 8 Şubat 1935 seçimlerine, soyadları ile birlikte girer. Yurdun dört bir köşesinden tam 18 kadın, milletvekili seçilir. Aralarında, Kurtuluş Savaşı’nın efsane isimlerinden Satı Kadın da vardır.
Uzun yıllar Bursa’da öğretmenlik yapan Fakiha Öymen ve Bursa’dan seçilen Şekibe İnsel de TBMM’ne girer. İnsel, 1886 yılında İstanbul’da doğmuş, orta okul mezunu ama Almanca bilen bir kadındır. İnegöl’de ziraatla uğraştığı biliniyor. Bilinmeyen ise, neden Bursa’ya geldiğidir. Kadın milletvekillerinin dağılımına bakıldığında, her yöreden seçildikleri görülür. Bu durum, sanki onların önceden belirlendiği ve bazı yörelerde öncü olmaları için milletvekili adayı yapıldığı izlenimi verir. Çünkü, o dönem seçilen kadın milletvekili sayısına 2007 seçimine kadar ulaşılamaz.
Öte yandan 1930 yılından itibaren belediye seçimlerine kadınların katılımının ilk örneği,daha önce belirttiğimiz gibi Zehra Hanım (Budunç) ile verilmiştir. Belediye meclis üyeliğine seçilen Zehra Budunç, Türkiye’de ilk kez belediye başkan vekilliğine de seçilen kadın olur. 1963 yılına kadar, belediye başkanları tek dereceli olarak seçilmez ve meclis üyeleri aralarından birini belediye başkan vekili olarak seçer. Budunç’un belediye başkanvekili seçilmesini, Bursa gazetelerinden Kardeş, 14 Kasım 1934 günü aynen şöyle verir:
“Yeni Belediye Meclisimiz bir belediye reis muavinliğinin ihdasına karar vermiş ve bu muavinliğe daimi encümen azasından sabık (eski) Bizim Mektep müdürü Zehra Hanım seçilmiştir. Bir hanımın belediye reis muavini seçilmesi Türkiye'de ilk defa vukua gelen bir hadise olmak itibariyle, Bursa bu işte memlekete örnek teşkil etmesi lazım gelen bir yenilik göstermiştir.”
İlk kadın Spor Kulübü Başkanı da İnegöl’de seçildi
1934 yılındaki iki büyük devrim, doğaldır ki, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi ile Soyadı Kanunu olur. Bunun sonuçları spor kulüplerinde de görülür. 30 Ocak 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi gelişmeyi şöyle verir:
“ Spor idarecisi bir Türk kadını bir genç kız İnegöl İdmanyurdu reisi oldu” Bu başlığın ardından haberdeki bazı cümleler çok anlamlıdır:
“Yeni idare heyetinde reisliğe, orta mekteb resim muallimi Vahide seçilmişlerdir. Bu mesai taksimi İnegöl’de büyük bir konuşmayı temin etmiş bulunuyor. Çünkü Türkiye’de kadınlara cemiyet hayatında yer verildiği gün, birinci ve ilk olarak bir kadın arkadaş spor kulübünde reis bulunuyor.”İnegöl İdmanyurdu başkanlığına seçilen Vahide Birkey, İnegöl Ortaokulu’nda 1934-1937 tarihleri arasında resim öğretmeni olarak görev yapar. Vahide Hanım1937 tarihinde İzmit Ortaokulu’na tayini çıkar ve İnegöl’den ayrılır.
1324 (1908/1909) İstanbul doğumlu Vahide Hanım hem eğitimci, hem de başkan olarak İnegöl’de derin iz bırakır. Vahide Birkey’in İnegöl İdmanyurdu Başkanı oluşundan yaklaşık 4 ay sonra, Spor Alemi Mecmuası’nın ‘Ehemmiyetli Malumat’ bölümünde şöyle bir bilgi verilir:
“9 Haziran 1935 Pazar: Adana; Muallim Bayan Huriye, Seyhanspor Başkanı oldu. Huriye Hanım memleketimizde bir spor kulübüne reis seçilen ilk kadın olma şerefine nail oldu zannediyorum.”
Haberi yazanın zannetmesi doğrudur. Çünkü daha önce, İnegöl İdmanyurdu kadın başkanını seçmiştir. Bu iki haber, kadın başkanların bu alanda öncülük yaptıkları ve bunun bir proje dahilinde uygulandığı gibi de düşünülebilir. Seçme ve seçilme hakkının verilmesinin ardından, Bursa’da Zehra Budunç’un önce belediye meclis üyeliğine, ardından belediye başkanvekilliğine seçilmesi de buna tipik bir örnektir. Şimdi de Cumhuriyet’in ikinci yüz yılında ve 2024 yılına ait bazı rakamlar verelim. Rakam derken bir yanlışa düşmek de istemem. Çünkü bu sayılar kadınlar ve ellerinden alınan yaşamların adıdır.
2024 yılının başından Ekim ayına kadar 296 kadın cinayeti işlenmiş, bu 10 aylık süreçte ise toplamda 184 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuş. Bu ay 34 kadın cinayeti işlenmiş, 20 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuş. Öldürülen 34 kadından 12'si boşanmayı istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi istememek gibi nedenler ile canlarına kıyılmış.... İşte ülkemizden çok bir üzücü görünüm…
Atatürk dönemi ve bu günkü Türkiye…Nereden nereye…