Önümde 9 günlük bayram tatilinin yedinci güne dair bilanço duruyor. Gazetelere bakıyorum yine aynı üzücü olaylar, ekranlarda da sayılar, kurtarma ekiplerinin o görkemli anlatımı ile yürekleri yakan trafik kazaları…Yetmedi, bu kez ülkenin ciğerlerini kavuran anız ve orman yangınları….Ve belki de ilk kez rastladığımız anız yangını ölümleri...
Tatilin yedinci günü sonunda, binlerce yol kazasında ölenlerin sayısı 62, anız yangınında hayatını kaybeden tam 12 can. Yanı sıra binlerce kazazede…
Bu kaza ve ölüm haberlerini her gün hava raporu gibi anında duyuran, arı gibi çalışan bir İçişleri Bakanımız var! Üstelik sahadaki onca memur ile yapılan denetimlere karşın böyle bir kara tablo… Öte yandan, bayram öncesi gündemdeki en önemli konu da, kurbanlık fiyatlarıydı. Dar ve sabit gelirli aileler bile “kurban kesemiyoruz” diye hayıflanmıştı. Oysa, kurbanın gerçek amacı, sadece hayvan kesmek ve de toplumun önemli bir kesiminin kullandığı gibi “kan akıtmak” mıydı ? Tabii ki değildi. Daha önce de belirttim, bu vecibenin yerine getirildiği ilk yıllarda, insanların en değerli varlığı kesim hayvanlarıydı. Bunu feda etmenin anlamı büyüktü. Üstelik, kesim sonrası dağıtılan et de, yardımlaşmanın simgesiydi. Şimdi de günümüze gelelim.
Gelir seviyesi yerinde olanlar için, özellikle uzatılmış tatil günlerinde, birbiri ile yarışırcasına tatil keyfi, turistik yerlerde denize girmek ve eğlenmek demek.
Dar ve sabit gelirliler içinde, eş, dost akraba ziyareti ve bunun için yapılan uzun yolculuklarla sınırlı. O da parasal anlamda yolculuğa gücü yetenler için.
Bir ülke tatilde geçici olarak neden göç eder ?
Şimdi de trafik kazalarının nedeni olan kara yollarındaki yoğunluğa gelelim. 1950 sonrasında başlayan, yatağını, yorganını alarak İstanbul ve diğer batı kentlerine yapılan toplu göçün yarattığı bir gerçekliktir bu durum…Üstelik yakın geçmişe kadar,12 Eylül İhtilali’nin de etkisi ile bu göçün büyüklüğü katlanarak artıyordu. Son üç, dört yıldan beri, bu kez fahiş bilet paraları az da olsa bu “geçici akraba göçü” konusunu engelledi. Bu nedenle, bu yılki, kaza ve ölüm sayısının eskiye oranla düşük olmasının birinci nedeni bence bu durumdur. Yaşam maliyetinin giderek artışı, zaten yoksulluk ve açlık sınırının altındaki aileleri evinde oturmaya mahkûm ediyor. İstanbul başta olmak üzere, batı kentlerine olan ilgi ve göç ise neden durmuyor ? Nedeni oldukça fazla… Öncelikli olarak, son yıllarda köy okullarının kapatılışı sonucu ve en azından, çocuğunun eğitimi için, kırsal kesimdeki ailelerin önemli bir bölümü en yakındaki bir il, yada batıya gitmeyi göze alıyor. Acaba durum bilinçli olarak bir iktidar politikası olarak mı görülmüştü ? Kilit nokta işte burası. Önce şunu belirteyim. Arkadaşım ve Bursa eski milletvekili Kemal Demirel, tek başına bu konunu üzerine gitmiş, kapatılan okullara ulaşıp fotoğraflarını çekmiş ve sergiler yaparak, çoğu kez de açıklamaları ile onların açılmasını sağlamaya çalışmıştı. Ne yazık ki, aramızdan erken ayrıldı ve bu hareketin sonucunu göremedi. Zaten bir sonuç da alınamadı. Öte yandan, geçen yıl, cumhurbaşkanlığı adaylarından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçim çalışmaları sırasında, köylere özel bir önem verileceği vaadinde bulunmuştu. Bu kapsamda, kapatılan köy okullarına öğretmen atanarak, orada bir devlet görevlisinin bulunuşu sağlanacaktı. Böylece köyler, sadece imamın bulunduğu yerleşim alanı olmaktan çıkacaktı. İlaveten köylere ziraat teknisyenleri ve sürekli olmasa da ziraat mühendisleri gönderilerek, ürün artışı sağlanacaktı. Tarımsal üretimin bilimsel metotlar ile artması yanında, köyden kente göç de bir anlamda önlenecekti. Seçim kaybedilince Kılıçdaroğlu ve köyler de bu değişim şansını kaybetti!
Sonuç; bayramda bile yakınlarına ulaşamayan, büyük kentlerin yoksul sakinleri giderek arttı. Seyahat olanağına sahip olanlar da, yollarda trafik kazaları sonucu yine ölümden kurtulamadı. Bu kayıpların, çok büyük bir kitlenin, batıdan doğuya yapılan “kavimler göçü” gibi bir bayram seyahati tek neden değildi. Kim tarafından ve nasıl bir eğitim sonucu ehliyete kavuşulan bir sistemin sonucu da, bu elim kazaların bir nedeni mi olmuştu ? Özetle, ehliyet almanın kolaylaşması, bunun yanında yolcu otobüslerinde, eksik personel sonucu, kazaya neden olan sürücüler miydi bu kayıpların nedeni ? Hepsi irdelenmeye değecek gelişmeler… Sonuç; uzun tatili çok fazla seven bir toplum, yanı sıra sıla hasreti nedeni ile, her bayram, binlerce kilometre yol kat ederek, yakınları yerine ölüm ile buluşan yüzlerce insan ve bayram sevincini yasa çeviren trafik faciaları…Bu arada şunu da unutmayalım, bu uzun seferler sonucu, kışlık erzakların, sıladan temin edilmesini yabana atmayalım. Her şeye ve gerekçeye rağmen, yine aynı tablo, yine aynı kayıplar…Ve bu arada Temmuz ayı başında hepimizi dört gözle bekleyen, yeni vergiler! Yollarda telef olmadıysanız, ödediğiniz ve ödeyeceğiniz “dolaylı vergiler” ile bu kez açlığın pençesinde kalmaya mahkûm olacak / olacağız milyonlarca dar ve sabit gelirli vatandaş…
Geçmiş bayramınız kutlu olsun !
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Bayram sevinci yerine acı bilanço
Önümde 9 günlük bayram tatilinin yedinci güne dair bilanço duruyor. Gazetelere bakıyorum yine aynı üzücü olaylar, ekranlarda da sayılar, kurtarma ekiplerinin o görkemli anlatımı ile yürekleri yakan trafik kazaları…Yetmedi, bu kez ülkenin ciğerlerini kavuran anız ve orman yangınları….Ve belki de ilk kez rastladığımız anız yangını ölümleri...
Tatilin yedinci günü sonunda, binlerce yol kazasında ölenlerin sayısı 62, anız yangınında hayatını kaybeden tam 12 can. Yanı sıra binlerce kazazede…
Bu kaza ve ölüm haberlerini her gün hava raporu gibi anında duyuran, arı gibi çalışan bir İçişleri Bakanımız var! Üstelik sahadaki onca memur ile yapılan denetimlere karşın böyle bir kara tablo… Öte yandan, bayram öncesi gündemdeki en önemli konu da, kurbanlık fiyatlarıydı. Dar ve sabit gelirli aileler bile “kurban kesemiyoruz” diye hayıflanmıştı. Oysa, kurbanın gerçek amacı, sadece hayvan kesmek ve de toplumun önemli bir kesiminin kullandığı gibi “kan akıtmak” mıydı ? Tabii ki değildi. Daha önce de belirttim, bu vecibenin yerine getirildiği ilk yıllarda, insanların en değerli varlığı kesim hayvanlarıydı. Bunu feda etmenin anlamı büyüktü. Üstelik, kesim sonrası dağıtılan et de, yardımlaşmanın simgesiydi. Şimdi de günümüze gelelim.
Gelir seviyesi yerinde olanlar için, özellikle uzatılmış tatil günlerinde, birbiri ile yarışırcasına tatil keyfi, turistik yerlerde denize girmek ve eğlenmek demek.
Dar ve sabit gelirliler içinde, eş, dost akraba ziyareti ve bunun için yapılan uzun yolculuklarla sınırlı. O da parasal anlamda yolculuğa gücü yetenler için.
Bir ülke tatilde geçici olarak neden göç eder ?
Şimdi de trafik kazalarının nedeni olan kara yollarındaki yoğunluğa gelelim. 1950 sonrasında başlayan, yatağını, yorganını alarak İstanbul ve diğer batı kentlerine yapılan toplu göçün yarattığı bir gerçekliktir bu durum…Üstelik yakın geçmişe kadar,12 Eylül İhtilali’nin de etkisi ile bu göçün büyüklüğü katlanarak artıyordu. Son üç, dört yıldan beri, bu kez fahiş bilet paraları az da olsa bu “geçici akraba göçü” konusunu engelledi. Bu nedenle, bu yılki, kaza ve ölüm sayısının eskiye oranla düşük olmasının birinci nedeni bence bu durumdur. Yaşam maliyetinin giderek artışı, zaten yoksulluk ve açlık sınırının altındaki aileleri evinde oturmaya mahkûm ediyor. İstanbul başta olmak üzere, batı kentlerine olan ilgi ve göç ise neden durmuyor ? Nedeni oldukça fazla… Öncelikli olarak, son yıllarda köy okullarının kapatılışı sonucu ve en azından, çocuğunun eğitimi için, kırsal kesimdeki ailelerin önemli bir bölümü en yakındaki bir il, yada batıya gitmeyi göze alıyor. Acaba durum bilinçli olarak bir iktidar politikası olarak mı görülmüştü ? Kilit nokta işte burası. Önce şunu belirteyim. Arkadaşım ve Bursa eski milletvekili Kemal Demirel, tek başına bu konunu üzerine gitmiş, kapatılan okullara ulaşıp fotoğraflarını çekmiş ve sergiler yaparak, çoğu kez de açıklamaları ile onların açılmasını sağlamaya çalışmıştı. Ne yazık ki, aramızdan erken ayrıldı ve bu hareketin sonucunu göremedi. Zaten bir sonuç da alınamadı. Öte yandan, geçen yıl, cumhurbaşkanlığı adaylarından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçim çalışmaları sırasında, köylere özel bir önem verileceği vaadinde bulunmuştu. Bu kapsamda, kapatılan köy okullarına öğretmen atanarak, orada bir devlet görevlisinin bulunuşu sağlanacaktı. Böylece köyler, sadece imamın bulunduğu yerleşim alanı olmaktan çıkacaktı. İlaveten köylere ziraat teknisyenleri ve sürekli olmasa da ziraat mühendisleri gönderilerek, ürün artışı sağlanacaktı. Tarımsal üretimin bilimsel metotlar ile artması yanında, köyden kente göç de bir anlamda önlenecekti. Seçim kaybedilince Kılıçdaroğlu ve köyler de bu değişim şansını kaybetti!
Sonuç; bayramda bile yakınlarına ulaşamayan, büyük kentlerin yoksul sakinleri giderek arttı. Seyahat olanağına sahip olanlar da, yollarda trafik kazaları sonucu yine ölümden kurtulamadı. Bu kayıpların, çok büyük bir kitlenin, batıdan doğuya yapılan “kavimler göçü” gibi bir bayram seyahati tek neden değildi. Kim tarafından ve nasıl bir eğitim sonucu ehliyete kavuşulan bir sistemin sonucu da, bu elim kazaların bir nedeni mi olmuştu ? Özetle, ehliyet almanın kolaylaşması, bunun yanında yolcu otobüslerinde, eksik personel sonucu, kazaya neden olan sürücüler miydi bu kayıpların nedeni ? Hepsi irdelenmeye değecek gelişmeler… Sonuç; uzun tatili çok fazla seven bir toplum, yanı sıra sıla hasreti nedeni ile, her bayram, binlerce kilometre yol kat ederek, yakınları yerine ölüm ile buluşan yüzlerce insan ve bayram sevincini yasa çeviren trafik faciaları…Bu arada şunu da unutmayalım, bu uzun seferler sonucu, kışlık erzakların, sıladan temin edilmesini yabana atmayalım. Her şeye ve gerekçeye rağmen, yine aynı tablo, yine aynı kayıplar…Ve bu arada Temmuz ayı başında hepimizi dört gözle bekleyen, yeni vergiler! Yollarda telef olmadıysanız, ödediğiniz ve ödeyeceğiniz “dolaylı vergiler” ile bu kez açlığın pençesinde kalmaya mahkûm olacak / olacağız milyonlarca dar ve sabit gelirli vatandaş…
Geçmiş bayramınız kutlu olsun !