Hatırlatmakta fayda var ama, bu sıkıntılı günlerde, herkes geçim derdini de biliyorum.Yanı sıra, yüz yıllık çağdaş bir devletin kapı kilidini açan “Büyük Taarruz’u hatırlamak/hatırlatmak da gerek.O; çok kanlı ve zafer ile biten son savaşın olduğu yerde bulunması gerekenler,bu gün orada bulunmayacak… Olsun, en azından genç kuşakları da bu konularda aydınlatmak gerek. Doğal olarak bu destanın yazarı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten ve kahraman silah ve yol arkadaşlarından söz ediyorum.
..Ve o yüzyılın dehasının yapabildiklerine bakarak, sadece gıpta ediyor, ama yine de şaşırıyorum.B ir faninin bunları yapabilme zekâsına dair bir kemle bulamıyorum... Bunu söylerken sadece savaş meydanlarında kazanılan zaferleri değil, her alandaki gelişmeleri de kast ediyorum. Tarımda, finans sektöründe, eğitimde, yaşam biçiminde ve sanayileşmede bu dehanın önerisi ve bu yeniliklerin yapılması için doğru kişileri onların başına getirme yeteneğine, yüz bir yıl sonra hayret, şaşkınlık ve de gururla bakıyorum.
Ama bazı gelişmelere de ,artık alıştık düşüncesine rağmen, duyduklarımın bazısına yine de şaşırıyorum!
Bir gazete haberinde gördüm. Bursa’da genç bir sınıf öğretmeni, öyle bir cümle kurmuş ki, şaşırırken üzüntüm onu bastırdı. ÇEDES Projesi’ne tümüyle karşı olan ve bu nedenle sürgün edilen Serkan Bebek adındaki bu genç adam diyor ki “Okulumuzda bazı öğrenciler var, paranın üzerindeki Atatürk fotoğrafını gördüklerinde korkup elleyemiyorlar…” Bu haber yazıldı geçildi gidildi. Okul belirtilmemiş, o bölgedeki bir tarikat yapılanması var, adı söylenmemiş. Çünke genç öğretmen sürgüne gönderilmiş ve belki de işinden olacak. Ya da bir saldırıdan korkuyor olabilir. İlgili makamlar, b unun önce doğruluğu ve söz konusu okul öğrencilerinin hangisi/hangileri olduğu araştırılmalı ve o yavruları bu hale kimler getirdiyse gereken yapılmalı. Bu konuda beklentim var mı ?
Var diyemem, genç öğretmen yetkili kurumların bazı gerçekleri ve de velilerin şikâyetlerini görmezden gelerek,soruşturmayı başka gerekçelere dayandırarak yapıyormuş.İşte masal, pardon gerçek böyle…Ve gençlik kimlerin elinde!
Savaş artık yaşayabilmek için!
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, yaşamak için tam anlamı ile savaş veren toplumun büyük bölümü, bu acı sözler ile bile ilgilenemeyecektir. Çünkü, elinde ulaşabileceği, sözde para ödemeyeceği kağıt üzerinde de olsa sadece hava ve su var. O da tam değil. Havanın tam olarak temiz olduğunu, özellikle büyük şehirler için kim iddia edebilir? Suya gelince aklınız da başınıza gelir. Yerel yönetimlerden gelen su faturalarının dışında,bir pet plastik şişeye veya bir damacana suyunun yanına yanaşıp fiyatına bakınca, “bedava” kelimesinin ne kadar boş olduğuna nasıl inanırsınız bilemem ! Ülke ve önemli bir kesimi, freni boşalmış bir aracın içinde nereye kadar sürüklenecek onun korkusu içinde. İşte bu durum, çağdaş cumhuriyeti ve ona uygun bir yaşamı sunan en önemli insana yapılan saygısızlıklar ile boğuşacak güç ve takati bırakmıyor sanki…
Buna şaşırmak mı gerek, yoksa bu kadar da olmaz deyip öfkelenmek mi ?
Ulu Önder Atatürk ve Bursa ilişkisi
İlk Bursa gezisini, kentin düşman işgalinden kurtuluşundan sadece 40 (kırk) gün sonra yapan Gazi Mustafa Kemal, aramızdan ayrıldığı 1938 yılı da dahil olmak üzere tam 18 kez Bursa’ya gelmiş bir cumhurbaşkanı…Bu süre içinde bir başka şehre bu kadar gidip, temas ve önemli açıklamalarda bulunmuş mu, henüz saptayamadım. Belki konumundan veya ilk yıllarda İstanbul’un çok güvenli olamayacağından, İzmir ile Ankara’ya uzaklığı da etken olabilir Bursa tercihi…Çok önemli açıklama ve yenilikler ile, şehre has yenilikleri tanıtmak için de Bursa’ya bu kadar çok gelmiş olabilir. Özellikle, henüz cumhuriyet ilan edilmeden, Bursa’da Amerikalı bir gazeteciye yaptığı açıklamada, devletin yönetim biçimini anlatarak başlayan bu ilginç seferler, bazen dinci bir kalkışma sonrası öfke ile gelmesine ve de bir türlü netleşmeyen “Bursa Nutku”nu ifade ile devam etmiştir. Bazen de İpekiş’in temelini atmak, Merinos ve Sunğipek’in açılışlarını yapmak, şapka devrimini pekiştirmek için de tercih etmiştir şehrimizi… Yeni alfabe çalışmaları için yaptığı Bursa ve yurt gezilerini de hatırlamak gerek. O zaman bir sorum var, Ulu Önder’in Bursa ilgisine dair…Şehrimizde, her gelişini anlatacak, onun dışında devrimlerinden örnekler verecek, hatta futbol alanındaki desteklerini gösterecek “Dört dörtlük” bir “Atatürk ve Bursa Müzemiz” var mı? Bu konuya ilgi duyan olursa, yeri konusunda da öneride bulunacağım. Yok canım, ne işimiz olur böyle bir proje ile derseniz, şaşırmam ve sesimi de çıkarmam!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Bugün 26 Ağustos hava su bedava ya şaşırmak?
Hatırlatmakta fayda var ama, bu sıkıntılı günlerde, herkes geçim derdini de biliyorum.Yanı sıra, yüz yıllık çağdaş bir devletin kapı kilidini açan “Büyük Taarruz’u hatırlamak/hatırlatmak da gerek.O; çok kanlı ve zafer ile biten son savaşın olduğu yerde bulunması gerekenler,bu gün orada bulunmayacak… Olsun, en azından genç kuşakları da bu konularda aydınlatmak gerek. Doğal olarak bu destanın yazarı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten ve kahraman silah ve yol arkadaşlarından söz ediyorum.
..Ve o yüzyılın dehasının yapabildiklerine bakarak, sadece gıpta ediyor, ama yine de şaşırıyorum.B ir faninin bunları yapabilme zekâsına dair bir kemle bulamıyorum... Bunu söylerken sadece savaş meydanlarında kazanılan zaferleri değil, her alandaki gelişmeleri de kast ediyorum. Tarımda, finans sektöründe, eğitimde, yaşam biçiminde ve sanayileşmede bu dehanın önerisi ve bu yeniliklerin yapılması için doğru kişileri onların başına getirme yeteneğine, yüz bir yıl sonra hayret, şaşkınlık ve de gururla bakıyorum.
Ama bazı gelişmelere de ,artık alıştık düşüncesine rağmen, duyduklarımın bazısına yine de şaşırıyorum!
Bir gazete haberinde gördüm. Bursa’da genç bir sınıf öğretmeni, öyle bir cümle kurmuş ki, şaşırırken üzüntüm onu bastırdı. ÇEDES Projesi’ne tümüyle karşı olan ve bu nedenle sürgün edilen Serkan Bebek adındaki bu genç adam diyor ki “Okulumuzda bazı öğrenciler var, paranın üzerindeki Atatürk fotoğrafını gördüklerinde korkup elleyemiyorlar…” Bu haber yazıldı geçildi gidildi. Okul belirtilmemiş, o bölgedeki bir tarikat yapılanması var, adı söylenmemiş. Çünke genç öğretmen sürgüne gönderilmiş ve belki de işinden olacak. Ya da bir saldırıdan korkuyor olabilir. İlgili makamlar, b unun önce doğruluğu ve söz konusu okul öğrencilerinin hangisi/hangileri olduğu araştırılmalı ve o yavruları bu hale kimler getirdiyse gereken yapılmalı. Bu konuda beklentim var mı ?
Var diyemem, genç öğretmen yetkili kurumların bazı gerçekleri ve de velilerin şikâyetlerini görmezden gelerek,soruşturmayı başka gerekçelere dayandırarak yapıyormuş.İşte masal, pardon gerçek böyle…Ve gençlik kimlerin elinde!
Savaş artık yaşayabilmek için!
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, yaşamak için tam anlamı ile savaş veren toplumun büyük bölümü, bu acı sözler ile bile ilgilenemeyecektir. Çünkü, elinde ulaşabileceği, sözde para ödemeyeceği kağıt üzerinde de olsa sadece hava ve su var. O da tam değil. Havanın tam olarak temiz olduğunu, özellikle büyük şehirler için kim iddia edebilir? Suya gelince aklınız da başınıza gelir. Yerel yönetimlerden gelen su faturalarının dışında,bir pet plastik şişeye veya bir damacana suyunun yanına yanaşıp fiyatına bakınca, “bedava” kelimesinin ne kadar boş olduğuna nasıl inanırsınız bilemem ! Ülke ve önemli bir kesimi, freni boşalmış bir aracın içinde nereye kadar sürüklenecek onun korkusu içinde. İşte bu durum, çağdaş cumhuriyeti ve ona uygun bir yaşamı sunan en önemli insana yapılan saygısızlıklar ile boğuşacak güç ve takati bırakmıyor sanki…
Buna şaşırmak mı gerek, yoksa bu kadar da olmaz deyip öfkelenmek mi ?
Ulu Önder Atatürk ve Bursa ilişkisi
İlk Bursa gezisini, kentin düşman işgalinden kurtuluşundan sadece 40 (kırk) gün sonra yapan Gazi Mustafa Kemal, aramızdan ayrıldığı 1938 yılı da dahil olmak üzere tam 18 kez Bursa’ya gelmiş bir cumhurbaşkanı…Bu süre içinde bir başka şehre bu kadar gidip, temas ve önemli açıklamalarda bulunmuş mu, henüz saptayamadım. Belki konumundan veya ilk yıllarda İstanbul’un çok güvenli olamayacağından, İzmir ile Ankara’ya uzaklığı da etken olabilir Bursa tercihi…Çok önemli açıklama ve yenilikler ile, şehre has yenilikleri tanıtmak için de Bursa’ya bu kadar çok gelmiş olabilir. Özellikle, henüz cumhuriyet ilan edilmeden, Bursa’da Amerikalı bir gazeteciye yaptığı açıklamada, devletin yönetim biçimini anlatarak başlayan bu ilginç seferler, bazen dinci bir kalkışma sonrası öfke ile gelmesine ve de bir türlü netleşmeyen “Bursa Nutku”nu ifade ile devam etmiştir. Bazen de İpekiş’in temelini atmak, Merinos ve Sunğipek’in açılışlarını yapmak, şapka devrimini pekiştirmek için de tercih etmiştir şehrimizi… Yeni alfabe çalışmaları için yaptığı Bursa ve yurt gezilerini de hatırlamak gerek. O zaman bir sorum var, Ulu Önder’in Bursa ilgisine dair…Şehrimizde, her gelişini anlatacak, onun dışında devrimlerinden örnekler verecek, hatta futbol alanındaki desteklerini gösterecek “Dört dörtlük” bir “Atatürk ve Bursa Müzemiz” var mı? Bu konuya ilgi duyan olursa, yeri konusunda da öneride bulunacağım. Yok canım, ne işimiz olur böyle bir proje ile derseniz, şaşırmam ve sesimi de çıkarmam!