Bayram ertesi, uzunca bir süreden beri uğrayamadığım çukur kahveye gitmek istedim. Galiba erken gitmişim, dört masanın ikisi boştu. Tahir gazeteyi kapmış, şair Mikail de elindeki telefonu kurcalıyordu. Belli ki mesajları okuyordu. Doğal olarak yaşıtım Kadir’in masasın oturdum. Selam, kelam derken içeriye Tayfun giriverdi. Ama elinde ekmek vardı. Bu nedenle eve gideceğini söylemek istemiş. Sonra da “Arkamdan konuşmayın” dedi ve evin yolunu tuttu. Bu kadar kısa bir görüntü bile neşenin kaybolduğu izlenimi veriyordu. Çünkü suratlar asıktı. Üstelik bayram gibi bizi birbirimize yakınlaştıran, az da olsa neşeli görünmemizi sağlayan bu manevi günlerde.. Sanki eskiden daha renkli ve heyecanlı geçerdi diye içimden düşünürken, içeriye marangoz Turan damlayıverdi. “Ne o be suratlar asık, Karadeniz’de gemileriniz mi battı? Mikail Turan’ın sözünü kesti ve “ Bin liraları beklerken bayramımızın tadı kaçtı da ondan…” Bu sözler kimseyi tatmin etmemişti. Kadir de konuya bodoslama daldı.”Oğlum, bin lira erken gelse ne olur, geç gelse ne olur. Sanki bir işimizi görcek, biz neden bu gecikme oldu ona kızıyoz.”
Bu sözlerden sonra ilk çay servisi başladı. Bizlerde çayları yudumluyorduk ki, Tayfun hızla içeri daldı. “Ne kaynatıyonuz gene? Bayram ikramiyesi neyinize yetmiyo? dedi ve gülerek devam etti. Şimdi telefona baktım elektriğe yüzde yirmi beş zam yapılmış. Mübarek olsun. Kadir elindeki gazeteyi top yaptı ve Tayfun’a fırlattı. Sonra da “Şakanın da yeri zamanı var, zaten herkes düşünceli…Ramazan iyiydi, en azından seni görmedik kahveye gelmediğimiz için.” Tayfun biraz alındı bu sözlere ve Kadir’e dönerek “Abi sizi kızdırmak istemedim, biraz gülelim istedim. Baksana herkesin yüzü mahkeme duvarı gibi…” Elektrik zammı da gerçekten yapılmış. Bu açıklamanın üzerine bu kez Mikail devreye girdi “Tayfun mahkeme duvarı nasıl oluyo biliyon mu ?” Bu kez yüzlerde tebessüm başlamıştı. Tayfun lafın altında kalır mı, hemen yapıştırdı “ Televizyondaki haberler beni böyle düşündürdü. Silivri mesela…Tam dört kadar şehir plancısı varmış cezaevinde. Acaba onları ne yapacaklar burada. Yeni bir hapishane mi yaptırcaklar, ya da İstanbul’u istedikleri gibi yapılaştırmak için mi ? “ Can yakıcı bir soruydu Tayfun’unki…Bir an sessizlik oldu, içeri yeni giren kahveci Oğuz soruyu patlattı; “Kimler CHP boykotuna katıldı? “ Kadir araya girdi “Napcan oğlum, şikâyet mi etcen katılanları…Zaten herkesin cebi delik, biz sürekli boykottayız, senin aklına ne geldi, kime yaranmak istiyon?” İş giderek kızışıyordu. Oğuz’un İktidar yanlısı gibi konuşmasına cevap Mikail’den geldi. “Sen boykotu bırak da biraz gazete falan oku, ya da haberleri izle…Bursa’nın eski belediye başkanı ne yapmış biliyonuz mu ?” Kimseden ses çıkmayınca Mikail devam etti. “ Yapılmayan iftar için para ödemiş, hem de faturası bile varmış.” Oğuz konuyu kapatmak istedi ve “Eski defterleri karıştırma, oldu bitti, Ramazan geldi geçti, şimdi sırası mı ? “ diye söylenince, bu kez Kadir ortamı yumuşatmak istedi. Kısa bir sessizliğin ardından kapıdan içeriye Himmet abi girdi ve geçmiş bayramımızı kutladı, sonra da Kadir’in yanına oturdu. “Ne tartışıyonuz anlamadım, sesleri duydum da…” Kadir beklenmedik sakin bir üslupla, “İktidar-Muhalefet çekişmesin Silivri cezaevi üzerinden konuşuyoduk.” dedi. Himmet abi de “Bursa’da içerde tutulan çocuklaa vamış.” deyince yeni bir tartışmanın kapısı aralandı. Tayfun çabuk davrandı ve “Benim oğlum o tip işlere girse evden kovarım.” Bu sözler kahveyi iyice elektriklendirdi. Mikail bu kez ciddi bir poz takınarak “ Neden böyle söyledin. Haksızlıklara karşı tepki vermek suç mu ? O çocuklar biz gittikten sonra memleketi idare etcekler. Bence siyasetle ilgilenmeleri normal değil mi ? Böyle bir şey olur, mu ? Mitinge gittin, gel bakalım kodese…Böyle olur mu ? “ Kısa bir sessizlik sonrası Oğuz yine ortaya daldı “Senin çocuklar evlensin, torunlarını eylemci yaparsın o zaman, keyfini sonraya sakla…” Bu cümle fitili iyice ateşledi. Öğrencilerin eylem yapması, yapmaması kavgası işi karıştırdı.Bu tartışma elektriğe yapılan yüzde yirmi beşlik zammı bir kez daha hatırlattı. Kadir atıldı ve son noktayı koydu. “Herkes kendine göre haklı, ama bir şey var, hepimiz emekli maaşına mahkumuz, bırakın bu işleri, kendi hakkımız için ne yapılacaksa yapalım. Aç karnına politika olmuyo…Ben gidiyom, size iyi münakaşalar “ dedi ve çıktı gitti. Kısa bir sessizlik sonrası ben de bu tatsız oturumu terk ettim.Eminim benim gibi tüm kahve halkı da, bu kez elektriğin çarpan zammını düşünüyordu. Bir kez daha hayat pahalılığına yenilmiş biçimde yeni bir güne başlayacaktık.. Ve yine kendi kendimize söylenerek duracağız. Çünkü elimizden gelen sadece bu kadardı!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Milli Egemenlik Haftası ve Türkiye
21.04.2025 19:54
Ülkemiz siyasetinin giderek sertleştiği ve kutuplaşmanın dozunun iyice arttığı dönemleri ilk kez yaşamıyoruz. Cumhuriyet’in ilanından günümüze kadar, bazen toplumu oluşturan bireyler arasında da çekişme ve kutuplaşmaya sıkça rastlanır. Bu gibi zamanlarda, ayrışma tehlikeli bir hal aldıysa sonuç pe
Yeni bir haftaya iyi bir başlangıç yapmak hepimizin ortak arzusudur. Ama, geçen haftadan kalan, çok ilginç ya da çok can sıkıcı davranışları yan yana görmek de çok kolay bizim güzel vatanımızda…Gelelim, bu ilginç haberin ilkine…İlginç bir sağlık haberi.Bizi haftaya sağlıklı başlatacak kadar da önem
Genç Türkiye Cumhuriyeti için kuruluşundan bir süre sonra, iyi niyetle yapılan bir eğitim reformunun meyvesi kabul edilen Köy Enstitüleri, bundan tam 85 yıl önce bir 17 Nisan günü kurulmuştu.Önceki gün, bu önemli girişim ve kuruluşun 85. Yılını idrak ettik. Gerçekten de başlığımdaki gibi “Kayıp gide
Çukur kahve yoksulluk diyor başka bir şey demiyor!
17.04.2025 19:13
Malum, Mart ayından sonra Nisan da, ayın ilk yarısına kadar soğukla boğuşturdu bizleri…Doğalgaz ya da kullanıcısına göre diğer yakıtlar vatandaşın belini büktü. Bu arada ben de, gerekmedikçe dışarıya çıkamadım. Biraz güneşi görünce de, neşeleneyim diye çukur kahveye doğru harekete geçtim. Çoğunluk
Latinceden ülkemize de gelmiş bu kelimenin anlamı, “tasarı, tasarlanmış bir şey” diye tanımlanabiliyor.Genellikle devasa yapılar ya da çok özellikli, toplumu rahatlatacak düzeyde çok büyük tasarımlar için kullanılır. Ülkemizde de, Örneğin; kısa adı GAP olan Güneydoğu Anadolu Projesi gibi. Amaç bu yö
Yaşam tarzımızın, koşullar nedeniyle hızla değişmesinin yanı sıra, toplum olarak bazı hasletleri çok gerilerde bıraktık izlenimi ediniyoruz. Örneğin yaşlıya, özürlü bireylere ve de çocuklara karşı beslediğimiz halisane duygular giderek köreliyor sanki…İşte size son bir örnek. Ankara’nın Sincan ilçes
İngiliz yazar Simon Kuper'in yazdığı kitaba ismini veren, 'Futbol Asla Sadece Futbol Değildir' sözü, o kadar ilginçtir ki, herkesin, her toplumun, her ülke yöneticisinin farklı anlamlar yüklediği sihirli bir cümledir. Bunun yorumunu yapmakta herkes özgürdür. Kimine göre, geniş toplum kesimlerini diğ
Gazeteciler ve televizyonda program yapanlar, ellerindeki bilgi, belge, hikâye gibi konuların dikkat çekmesini ister ve bu yönde ilginç yöntemler kullanırlar. Ben de bu yöntem uyarak böyle bir başlık attım. Bu ibareyi de bir gazete sayfasında fark ettim. Ülkemiz dünya altıncısı dedikten sonra, açıkl
Ekranda sabah haberciliğinin önemli isimlerinden İsmail Küçükkaya var. Yüzlerce gencin protesto gösterilerine katıldıkları için, şu anda neden cezaevlerinde olduğu konusunu tartışıyor ve konuğuna da görüşünü soruyor. Saraçhane olayları sırasında tutuklanan gençlerin yanında olmak için bazı ünlüleri
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Yeni Marmara Gazetesi
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Çukur kahve bayram yorgunu
Bayram ertesi, uzunca bir süreden beri uğrayamadığım çukur kahveye gitmek istedim. Galiba erken gitmişim, dört masanın ikisi boştu. Tahir gazeteyi kapmış, şair Mikail de elindeki telefonu kurcalıyordu. Belli ki mesajları okuyordu. Doğal olarak yaşıtım Kadir’in masasın oturdum. Selam, kelam derken içeriye Tayfun giriverdi. Ama elinde ekmek vardı. Bu nedenle eve gideceğini söylemek istemiş. Sonra da “Arkamdan konuşmayın” dedi ve evin yolunu tuttu. Bu kadar kısa bir görüntü bile neşenin kaybolduğu izlenimi veriyordu. Çünkü suratlar asıktı. Üstelik bayram gibi bizi birbirimize yakınlaştıran, az da olsa neşeli görünmemizi sağlayan bu manevi günlerde.. Sanki eskiden daha renkli ve heyecanlı geçerdi diye içimden düşünürken, içeriye marangoz Turan damlayıverdi. “Ne o be suratlar asık, Karadeniz’de gemileriniz mi battı? Mikail Turan’ın sözünü kesti ve “ Bin liraları beklerken bayramımızın tadı kaçtı da ondan…” Bu sözler kimseyi tatmin etmemişti. Kadir de konuya bodoslama daldı.”Oğlum, bin lira erken gelse ne olur, geç gelse ne olur. Sanki bir işimizi görcek, biz neden bu gecikme oldu ona kızıyoz.”
Bu sözlerden sonra ilk çay servisi başladı. Bizlerde çayları yudumluyorduk ki, Tayfun hızla içeri daldı. “Ne kaynatıyonuz gene? Bayram ikramiyesi neyinize yetmiyo? dedi ve gülerek devam etti. Şimdi telefona baktım elektriğe yüzde yirmi beş zam yapılmış. Mübarek olsun. Kadir elindeki gazeteyi top yaptı ve Tayfun’a fırlattı. Sonra da “Şakanın da yeri zamanı var, zaten herkes düşünceli…Ramazan iyiydi, en azından seni görmedik kahveye gelmediğimiz için.” Tayfun biraz alındı bu sözlere ve Kadir’e dönerek “Abi sizi kızdırmak istemedim, biraz gülelim istedim. Baksana herkesin yüzü mahkeme duvarı gibi…” Elektrik zammı da gerçekten yapılmış. Bu açıklamanın üzerine bu kez Mikail devreye girdi “Tayfun mahkeme duvarı nasıl oluyo biliyon mu ?” Bu kez yüzlerde tebessüm başlamıştı. Tayfun lafın altında kalır mı, hemen yapıştırdı “ Televizyondaki haberler beni böyle düşündürdü. Silivri mesela…Tam dört kadar şehir plancısı varmış cezaevinde. Acaba onları ne yapacaklar burada. Yeni bir hapishane mi yaptırcaklar, ya da İstanbul’u istedikleri gibi yapılaştırmak için mi ? “ Can yakıcı bir soruydu Tayfun’unki…Bir an sessizlik oldu, içeri yeni giren kahveci Oğuz soruyu patlattı; “Kimler CHP boykotuna katıldı? “ Kadir araya girdi “Napcan oğlum, şikâyet mi etcen katılanları…Zaten herkesin cebi delik, biz sürekli boykottayız, senin aklına ne geldi, kime yaranmak istiyon?” İş giderek kızışıyordu. Oğuz’un İktidar yanlısı gibi konuşmasına cevap Mikail’den geldi. “Sen boykotu bırak da biraz gazete falan oku, ya da haberleri izle…Bursa’nın eski belediye başkanı ne yapmış biliyonuz mu ?” Kimseden ses çıkmayınca Mikail devam etti. “ Yapılmayan iftar için para ödemiş, hem de faturası bile varmış.” Oğuz konuyu kapatmak istedi ve “Eski defterleri karıştırma, oldu bitti, Ramazan geldi geçti, şimdi sırası mı ? “ diye söylenince, bu kez Kadir ortamı yumuşatmak istedi. Kısa bir sessizliğin ardından kapıdan içeriye Himmet abi girdi ve geçmiş bayramımızı kutladı, sonra da Kadir’in yanına oturdu. “Ne tartışıyonuz anlamadım, sesleri duydum da…” Kadir beklenmedik sakin bir üslupla, “İktidar-Muhalefet çekişmesin Silivri cezaevi üzerinden konuşuyoduk.” dedi. Himmet abi de “Bursa’da içerde tutulan çocuklaa vamış.” deyince yeni bir tartışmanın kapısı aralandı. Tayfun çabuk davrandı ve “Benim oğlum o tip işlere girse evden kovarım.” Bu sözler kahveyi iyice elektriklendirdi. Mikail bu kez ciddi bir poz takınarak “ Neden böyle söyledin. Haksızlıklara karşı tepki vermek suç mu ? O çocuklar biz gittikten sonra memleketi idare etcekler. Bence siyasetle ilgilenmeleri normal değil mi ? Böyle bir şey olur, mu ? Mitinge gittin, gel bakalım kodese…Böyle olur mu ? “ Kısa bir sessizlik sonrası Oğuz yine ortaya daldı “Senin çocuklar evlensin, torunlarını eylemci yaparsın o zaman, keyfini sonraya sakla…” Bu cümle fitili iyice ateşledi. Öğrencilerin eylem yapması, yapmaması kavgası işi karıştırdı.Bu tartışma elektriğe yapılan yüzde yirmi beşlik zammı bir kez daha hatırlattı. Kadir atıldı ve son noktayı koydu. “Herkes kendine göre haklı, ama bir şey var, hepimiz emekli maaşına mahkumuz, bırakın bu işleri, kendi hakkımız için ne yapılacaksa yapalım. Aç karnına politika olmuyo…Ben gidiyom, size iyi münakaşalar “ dedi ve çıktı gitti. Kısa bir sessizlik sonrası ben de bu tatsız oturumu terk ettim.Eminim benim gibi tüm kahve halkı da, bu kez elektriğin çarpan zammını düşünüyordu. Bir kez daha hayat pahalılığına yenilmiş biçimde yeni bir güne başlayacaktık.. Ve yine kendi kendimize söylenerek duracağız. Çünkü elimizden gelen sadece bu kadardı!
Milli Egemenlik Haftası ve Türkiye
21.04.2025 19:54Ülkemiz siyasetinin giderek sertleştiği ve kutuplaşmanın dozunun iyice arttığı dönemleri ilk kez yaşamıyoruz. Cumhuriyet’in ilanından günümüze kadar, bazen toplumu oluşturan bireyler arasında da çekişme ve kutuplaşmaya sıkça rastlanır. Bu gibi zamanlarda, ayrışma tehlikeli bir hal aldıysa sonuç pe
Somali’ye var ama Somalıya yok!
20.04.2025 19:34Yeni bir haftaya iyi bir başlangıç yapmak hepimizin ortak arzusudur. Ama, geçen haftadan kalan, çok ilginç ya da çok can sıkıcı davranışları yan yana görmek de çok kolay bizim güzel vatanımızda…Gelelim, bu ilginç haberin ilkine…İlginç bir sağlık haberi.Bizi haftaya sağlıklı başlatacak kadar da önem
Kayıp Giden Yıldız Köy Enstitüleri
18.04.2025 17:37Genç Türkiye Cumhuriyeti için kuruluşundan bir süre sonra, iyi niyetle yapılan bir eğitim reformunun meyvesi kabul edilen Köy Enstitüleri, bundan tam 85 yıl önce bir 17 Nisan günü kurulmuştu.Önceki gün, bu önemli girişim ve kuruluşun 85. Yılını idrak ettik. Gerçekten de başlığımdaki gibi “Kayıp gide
Çukur kahve yoksulluk diyor başka bir şey demiyor!
17.04.2025 19:13Malum, Mart ayından sonra Nisan da, ayın ilk yarısına kadar soğukla boğuşturdu bizleri…Doğalgaz ya da kullanıcısına göre diğer yakıtlar vatandaşın belini büktü. Bu arada ben de, gerekmedikçe dışarıya çıkamadım. Biraz güneşi görünce de, neşeleneyim diye çukur kahveye doğru harekete geçtim. Çoğunluk
Proje
16.04.2025 22:50Latinceden ülkemize de gelmiş bu kelimenin anlamı, “tasarı, tasarlanmış bir şey” diye tanımlanabiliyor.Genellikle devasa yapılar ya da çok özellikli, toplumu rahatlatacak düzeyde çok büyük tasarımlar için kullanılır. Ülkemizde de, Örneğin; kısa adı GAP olan Güneydoğu Anadolu Projesi gibi. Amaç bu yö
Bu topluma ne oldu böyle?
15.04.2025 19:59Yaşam tarzımızın, koşullar nedeniyle hızla değişmesinin yanı sıra, toplum olarak bazı hasletleri çok gerilerde bıraktık izlenimi ediniyoruz. Örneğin yaşlıya, özürlü bireylere ve de çocuklara karşı beslediğimiz halisane duygular giderek köreliyor sanki…İşte size son bir örnek. Ankara’nın Sincan ilçes
Futbol asla futbol değildir !!!
14.04.2025 18:08İngiliz yazar Simon Kuper'in yazdığı kitaba ismini veren, 'Futbol Asla Sadece Futbol Değildir' sözü, o kadar ilginçtir ki, herkesin, her toplumun, her ülke yöneticisinin farklı anlamlar yüklediği sihirli bir cümledir. Bunun yorumunu yapmakta herkes özgürdür. Kimine göre, geniş toplum kesimlerini diğ
Kartalkaya ülkemize altıncılık getirmiş!
13.04.2025 17:36Gazeteciler ve televizyonda program yapanlar, ellerindeki bilgi, belge, hikâye gibi konuların dikkat çekmesini ister ve bu yönde ilginç yöntemler kullanırlar. Ben de bu yöntem uyarak böyle bir başlık attım. Bu ibareyi de bir gazete sayfasında fark ettim. Ülkemiz dünya altıncısı dedikten sonra, açıkl
Eski Türkiye’de bir ünlüler protestosu!
11.04.2025 19:33Ekranda sabah haberciliğinin önemli isimlerinden İsmail Küçükkaya var. Yüzlerce gencin protesto gösterilerine katıldıkları için, şu anda neden cezaevlerinde olduğu konusunu tartışıyor ve konuğuna da görüşünü soruyor. Saraçhane olayları sırasında tutuklanan gençlerin yanında olmak için bazı ünlüleri