Eski mahallemden birkaç arkadaşım, uzun süre görüşmedikleri için bir araya gelmişler. Onlar da benim gibi başka semtlerde oturuyor . O nedenle hasret gidermek için sözleşmişler ve beni de mahalleye davet ettiler. Önce evlerimizin hemen yanında yeni açılmış küçük bir kahveye girdik. Sohbet derken, konu geldi bebek katilleri mevzsuna dayandı. Para için insanlıktan çıkan, içlerinde tıp mensuplarının da olduğu bir güruhun akı almaz cinayet dosyası. Alfred Hictkok bile böylesi bir roman yazamazdı insanlığı nedeniyle…Bu arada ortam kalabalıklaştı,kağıt oyunları başladı biz de biraz yürüyelim diye ayaklandık. Meğer ayaklarımız bizi çukur kahveye götürüyormuş, ilk anda anlayamadık. Birkaç kişi içerideydi, bizi görenlerin bir kaçı da bahçeden kahveye doğru yöneldi. Karşısında bizi gören marangoz Turan her zamanki gibi iğneyi hazırlamış batıracak belli… “ İşiniz kebap. Yüksek maaşlar ile emekli oldunuz şimdi gezip duruyonuz. Biz napalım, iki bin yılından sonra emekli olduk diye kuş kadar maaş alıyoz. Sizin keyfiniz beyde yok be…Yan gel yat, ay sonu güzel maaşı kap, keyfiniz kebap…”Belli ki bebek cinayetleri buraya da uğramamış.Bu nedenle Turan’ın sözleri can sıksa da arkadaşlarım yanıt vermek istemedi. Turan’ın lafazanlığına saydılar ama, Tayfun gollük fırsatı bulmuş kaçırır mı ? “Hey Turan, duydun mu oğlum, Meclis’e kebapçı alıncakmış. Yani aralarda bahçeye çıkıp kebap yapsınlar diye…” Sonra da kahkahayı patlattı. Bu kez dağlı Himmet abi söze girdi. “Geçenlede televizyon da görmüşdük, bir kaç vekil mangalın başındadılaaa…Sonra da mangal yaptık ama yemedik “dedileee. “ Memur Orhan ses verdi “Biz de yidik dimi abi…?” Önce berbat bir gülüş ve ardından komik Tayfun’un sesi

” Haaa…Haaa…Orhan abi onlar sizin partidendi bilmiyon galiba…” Orhan öyle bir baktı ki, Tayfun’un sesi kesiliverdi. Mikail bu tatlı ve kebap gibi sohbeti bitirmek istemiyordu. “Buna benzer bir olay Rize’de olmuş. Belediye Başkanı, İsrailli bir yiyecek firmasının yeni şubesini kurdele keserek açmış. Bu sahne gazete ve televizyonlara yansıyınca da demiş ki ‘Açtım ama bir şey yemedim’ Ne kurnaz cevap dimi? “ O sırada dışarıdan konuyu dinleyen minibüsçü arkadaş kafasını camdan soktu “Ha o adam var ya, Bizim köyün lazlarindandir. Kafasi da çok çalişiyy. Bakmış iş kötü, çevirmiş sözi…Çevir kazi yakmasin lazi.”Gülüşmeler sonrası delikanlı Kadir, bilmecesini bitirmiş herhalde, gazeteyi kapattı ve işin içine girdi…”Şimdi Ender aga olsaydı neler söylerdi bunlar hakkında…Verir veriştirirdi…Adamlar bir halta yaramıyo Meclis’te, bir de bahçede kebap yapıyo. O görüntüler çıkmasa bi güzel yerlerdi kebabı… Ama zaten işleri kebap adamların, pardon kadınlar da var sahi…Kaldır parmak indir parmak…İktidar vekiliysen Türkiye’de onlara her şey kebap tadında. Biraz önce kim ne demişti emekli maaşları için konuşmuştu?” Marangoz Turan öğrenci gibi parmak kaldırdı “Bendim abi… Ama yanımda tanımadığım bir arkadaş vardı, gitmeden önce kulağıma fısıldadı ‘Aslında milletvekilleri alıyo çifter çifter maaşları…Çünkü emekli olduktan sonra yine milletvekili seçilenler de var. Onlara ikinci bir maaş bağlanır mı bilmem ama, mutlaka bir avantajları oluyodur’ dedi ve dışarı çıkarken de ekledi. “Asıl kebabı onlar bahçede değil, içerde yapıyorlarmış meğer…” Gülüşmeler arasında çaylar da geldi o arada…Bu duruma yorumu yine Tahir yaptı…”Ender aga olsaydı neler anlatırdı bunun üzerine, bu arada çaylara zam bile yapardı çaktırmadan…Olsun O’nu da analım arada bir, baksanıza artık kimseyi tanımıyomuş. Efsane üçlünün son adamı da kötüledi…Neydi be onların şakaları muhabbetleri…Ne üçlüydü bee..vak vak Fedai, yan takke Ender ve lodos Miço…Arada bir onlara en kıdemlileri gaz kesmez baba Hüso da katılırdı iğneli laflarıyla…Muhabbet o zaman vardı. Biz de hazır lafa güler, burada kebap yapardık… Hadi afiyet olsun çaylar da benden olsun…”

Bu sözler öyle bir alkış aldı ki, karşıdaki evlerde oturanlar bile duymuş ki cama çıktılar. İşte böyle…Çukur kahve hangi konuya girse, panel tadında bitiyor sonunda…Biz de bu tadı aldıktan sonra her zamanki gibi evlerin yolunu tuttuk.