Bu haftanın en önemli cümlesi bu sanırım…Bu harika cümle, bir cevval gazetecinin, Meclis çıkışı. Cumhurbaşkanı’na soru sorması ile ortaya çıktı ve bir anda herkesin aklında yer etti. Çünkü, genç kadın gazetecinin, tüm cesaretini toplayarak, “Efendim emeklilerin bayram ikramiyesine bin lira zam yapıldı. Bunu artırmayı düşünüyor musunuz? “ biçimindeki sorusu ülke gündemine oturuverdi. Çünkü, yanıt sorudan da ilginçti…
“Kızım sen beni gaza getirmeye mi çalışıyorsun, bin lira artırdık işte daha ne olsun ?
Bu yanıtın neresinden başlayacağımı gerçekten bilemedim. Birincisi NOW Haber muhabiri genç kadının cesaretinden mi başlayayım, yoksa Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, yürüyüp gitmek yerine, bu ısrarlı soruya yanıt vermesinden mi söz edeyim. Çünkü bu gibi durumlarda Sayın Cumhurbaşkanı, soru sahibine şöyle bir bakar, sert bir ifade ile yürür giderdi. Acaba bilinç altında,”Galiba az bir artış yaptık ikramiyelere... Bu bizim başımıza iş açmasın” gibi falan mı düşündü de, genç gazeteciye yanıt verme ihtiyacı ile, hem de çok şeddeli ve hafif argo içiren bu cümleyi kurdu. Bunu yorumlamak, rüya tabiri yapmaktan da zor!
Belki de, yıllardır kol kanat gerdiği, gereken yardımı yapıverdiği kemik seçmenine, biraz halk ağzı, biraz da Kasımpaşalı argosu içeren bu yanıtı bilerek vermiş de olabilir. Yani bu ilginç yanıt, muhalif emeklilere bir gönderme yerine, kendisine ölesiye inanmış kesime “Bakın ben buradayım, dimdik ayaktayım, sakın ola, bir başkasına kanıp da, bir maaş zammı için yönünüzü değiştirmeyin “ mi demek istedi diye içimden geçirdim. Bakın burası çok önemli…
Bu cümle de bir ara çok moda idi. Lider çok güçlü ve tek karar verici olduğunda, en ufak bir argo cümle bile ülke siyasetini lokomotifi oluyor ve saatlerce konuşulabiliyor. Bunun nedeni, ne soruda, ne emeklinin sıkıntısında ne de gazetecinin cesaretinde…Tek bir gerçek var o da liderin toplum üzerindeki dayanılmaz gücü... Bunu bilir bunu söylerim. Bunu sadece ben mi biliyorum, başta kendi yönetim kadrosu, milletin seçtiği vekiller ve de bunu her gün halka anlatan yayın organlarının yöneticileri falan…Kısaca, yediden yetmişe Türkiye halkı da bu konuda aynı görüşte. Yoksa, masum sayılabilecek bir soru, bunun karşılığında verilen kısa bir yanıt cümlesi, böylesi ses getirir miydi? Bu konunun uzmanları üzerine düşünmüş, belki de yeni bir halka hitap biçimini ortaya koymuş da olabilirler. Şimdi “Daha ne olsun?” cümlesini kullanma sırası ben de…Aslında çok gerçekçi bir yanıt. Bunu inanarak söylüyorum. Çünkü, emekliye daha fazlasını verme şansı yok ülke yönetiminin. Çünkü bu daha önce belirtilmişti ilgilileri tarafından . Ne kadar fazla zam yaparsanız o kadar harcama yapılacak bu da enflasyonu daha da azdıracak ve önüne geçilemez bir durum yaratacak korkusuydu bunun adı. Konu bu kadar basit. Bir yanlış yola girilmiş ve geri dönmenin imkanı yok İktidar için… Cumhurbaşkanı’nın yanıtı da bunu açıkça anlattı zaten.Neyse, ülkenin sorunu sadece emekli ikramiye zammı mı ? Değil tabii…Hak arayışları var, gerçeklerin ortaya çıkarılması var. Bir olumsuzlukta, kimlerin sorumlu olduğunu öğrenme ve yeterli ceza almalarını sağlamak var.
KARTALKAYA SORUŞTURMASI NE OLDU?
Bir süre ülke gündeminin tek maddesi olan ve 78 canın cayır cayır yandığı bir Kartalkaya faciası vardı yürekleri dağlayan…Bu faciayı unutturmama gayretindeki duyarlı vatandaş ve kurumlar, sanırım bu konuda henüz net bir karar çıkmadığını görerek, kimlerin sorumlu olduğuna dair aynı soruyu bir kez daha sormuş, sorgulamışlar. Yetkililerin yanıtı da çok aydınlatıcı olmuş! “Bilirkişi henüz incelemeyi tamamlayamadı.” Buyur buradan yak. Yangının izleri büyük olasılıkla bu saate kadar silinmiştir. Bu kadar geciktikten sonra, birincinin raporu beğenilmediği için yeniden atanan bu yeni “Bilirkişi” bu saatte hangi delile ulaşacak. Zaten bir denetleme yapıldıysa ona dair raporun aranacağı yer kamu binaları değil mi ? Aslında her şey çok açık ve bize gülümsüyor.!!! Daha ne olsun?
Aslında gerçek “BİLİR KİŞİ” kararını vermese, yangın faciasından en önemli sorumlu kişi şimdi nerede olurdu ? Buyur buradan yak…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Yeni Marmara Gazetesi
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Daha ne olsun ?
Bu haftanın en önemli cümlesi bu sanırım…Bu harika cümle, bir cevval gazetecinin, Meclis çıkışı. Cumhurbaşkanı’na soru sorması ile ortaya çıktı ve bir anda herkesin aklında yer etti. Çünkü, genç kadın gazetecinin, tüm cesaretini toplayarak, “Efendim emeklilerin bayram ikramiyesine bin lira zam yapıldı. Bunu artırmayı düşünüyor musunuz? “ biçimindeki sorusu ülke gündemine oturuverdi. Çünkü, yanıt sorudan da ilginçti…
“Kızım sen beni gaza getirmeye mi çalışıyorsun, bin lira artırdık işte daha ne olsun ?
Bu yanıtın neresinden başlayacağımı gerçekten bilemedim. Birincisi NOW Haber muhabiri genç kadının cesaretinden mi başlayayım, yoksa Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, yürüyüp gitmek yerine, bu ısrarlı soruya yanıt vermesinden mi söz edeyim. Çünkü bu gibi durumlarda Sayın Cumhurbaşkanı, soru sahibine şöyle bir bakar, sert bir ifade ile yürür giderdi. Acaba bilinç altında,”Galiba az bir artış yaptık ikramiyelere... Bu bizim başımıza iş açmasın” gibi falan mı düşündü de, genç gazeteciye yanıt verme ihtiyacı ile, hem de çok şeddeli ve hafif argo içiren bu cümleyi kurdu. Bunu yorumlamak, rüya tabiri yapmaktan da zor!
Belki de, yıllardır kol kanat gerdiği, gereken yardımı yapıverdiği kemik seçmenine, biraz halk ağzı, biraz da Kasımpaşalı argosu içeren bu yanıtı bilerek vermiş de olabilir. Yani bu ilginç yanıt, muhalif emeklilere bir gönderme yerine, kendisine ölesiye inanmış kesime “Bakın ben buradayım, dimdik ayaktayım, sakın ola, bir başkasına kanıp da, bir maaş zammı için yönünüzü değiştirmeyin “ mi demek istedi diye içimden geçirdim. Bakın burası çok önemli…
Bu cümle de bir ara çok moda idi. Lider çok güçlü ve tek karar verici olduğunda, en ufak bir argo cümle bile ülke siyasetini lokomotifi oluyor ve saatlerce konuşulabiliyor. Bunun nedeni, ne soruda, ne emeklinin sıkıntısında ne de gazetecinin cesaretinde…Tek bir gerçek var o da liderin toplum üzerindeki dayanılmaz gücü... Bunu bilir bunu söylerim. Bunu sadece ben mi biliyorum, başta kendi yönetim kadrosu, milletin seçtiği vekiller ve de bunu her gün halka anlatan yayın organlarının yöneticileri falan…Kısaca, yediden yetmişe Türkiye halkı da bu konuda aynı görüşte. Yoksa, masum sayılabilecek bir soru, bunun karşılığında verilen kısa bir yanıt cümlesi, böylesi ses getirir miydi? Bu konunun uzmanları üzerine düşünmüş, belki de yeni bir halka hitap biçimini ortaya koymuş da olabilirler. Şimdi “Daha ne olsun?” cümlesini kullanma sırası ben de…Aslında çok gerçekçi bir yanıt. Bunu inanarak söylüyorum. Çünkü, emekliye daha fazlasını verme şansı yok ülke yönetiminin. Çünkü bu daha önce belirtilmişti ilgilileri tarafından . Ne kadar fazla zam yaparsanız o kadar harcama yapılacak bu da enflasyonu daha da azdıracak ve önüne geçilemez bir durum yaratacak korkusuydu bunun adı. Konu bu kadar basit. Bir yanlış yola girilmiş ve geri dönmenin imkanı yok İktidar için… Cumhurbaşkanı’nın yanıtı da bunu açıkça anlattı zaten.Neyse, ülkenin sorunu sadece emekli ikramiye zammı mı ? Değil tabii…Hak arayışları var, gerçeklerin ortaya çıkarılması var. Bir olumsuzlukta, kimlerin sorumlu olduğunu öğrenme ve yeterli ceza almalarını sağlamak var.
KARTALKAYA SORUŞTURMASI NE OLDU?
Bir süre ülke gündeminin tek maddesi olan ve 78 canın cayır cayır yandığı bir Kartalkaya faciası vardı yürekleri dağlayan…Bu faciayı unutturmama gayretindeki duyarlı vatandaş ve kurumlar, sanırım bu konuda henüz net bir karar çıkmadığını görerek, kimlerin sorumlu olduğuna dair aynı soruyu bir kez daha sormuş, sorgulamışlar. Yetkililerin yanıtı da çok aydınlatıcı olmuş! “Bilirkişi henüz incelemeyi tamamlayamadı.” Buyur buradan yak. Yangının izleri büyük olasılıkla bu saate kadar silinmiştir. Bu kadar geciktikten sonra, birincinin raporu beğenilmediği için yeniden atanan bu yeni “Bilirkişi” bu saatte hangi delile ulaşacak. Zaten bir denetleme yapıldıysa ona dair raporun aranacağı yer kamu binaları değil mi ? Aslında her şey çok açık ve bize gülümsüyor.!!! Daha ne olsun?
Aslında gerçek “BİLİR KİŞİ” kararını vermese, yangın faciasından en önemli sorumlu kişi şimdi nerede olurdu ? Buyur buradan yak…