Ekrem İmamoğlu her hareketi, her sözü ile alem bir adam.Soyadı bile günümüzün siyaseti için çarpıcı. Rakibi, dini bütün insanların bir araya gelerek kurduğu mütedeyyin bir kesimin kurduğu parti ve onun ezeli ve ebedi başkanı..Diğer yandan, İmamoğlu da sosyal demokrat CeHaPe’nin olası bir seçimde cumhurbaşkanı aday adayı… Bir tarafta, alınlarının secdeye değdiğini ifade edenler, diğer yandaki aday, bunu bile söylemesine bile gerek olmadan soyadı ile her şeyi anlatabilecek bir zat… Böyle bir yarışa kendimi bildiğimden beri hiç rastlamamıştım ! Sizce de ilginç değil mi ? Erdoğan’ın karşısındaki bu kez deneyimli sayılabilecek rakip, onu delirtecek kadar belagate (ifade) sahip kurnaz bir politikacı. Futbol merakı, köfteci dükkanı açacak kadar esnaflığa yatkın oluşu ve de yüz küsur yıllık bir partide, ilk kez genel başkanı bile ekarte ederek, olası bir seçimde en yüksek makama gelmek için elini kolunu sallayarak aday oluşu ile renkli, emsali görülmemiş orta yaşlı kurnaz bir adam. Bu öz güveninin bir nedeni olsa gerek diye düşünmüyor da değilim! Çünkü, daha önce, kendisi gibi belediye başkanlığından gelen ve de yeni kurduğu partinin seçimi kazanacağı bile belli olmadan,yani başbakan adaylığı daha netleşmeden, ilginç ve anlaşılması zor bir suç ile kısa süreli bir hapishane deneyimi yaşayan rakibine sanki gönderme yapıyor İmamoğlu. Üstelik bir avantajı da var, soyadı nedeni ile bir imamın, ya da dini bütün bir ailenin ferdi gibi oluşu ile benziyor rakibine…Tek eksiği var bana göre! Henüz, önceden hazırlanan tek kişilik dayalı , döşeli bir koğuşa henüz girmemiş olması! Belki de bu metodun zamanı geçmiştir diye düşündüm bir an için…Onun yerine, bu kez ortaya atılan bir test sorusu, sahte, yada yetersiz DİPLOMA…Çünkü, seçim kazanıldığında oturulacak koltuk sadece dört yıllık üniversite mezunlarına veriliyor. Pazar çok karışık bu anlamda…İmamoğlu, iki aşamalı üniversite diplomasını şimdilik ispat etti gibi, ama bir pürüz var galiba…Kıbrıs’tan yatay geçiş yaptığı okul, iddiaya göre galiba iki yıllıkmış. Bu durumda dört yıllık bir eğitim kurumuna girişi mümkün değilmiş. Ama diploması varmış. İmamoğlu’nun en sağlam desteği bu galiba. Adaylığın kesinleşeceği süreçte, YSK Başkanı mı veya bir başka yetkili mi olur, böyle bir merci mi olur bilemem, işte o merci ne ise, her ikisine de çıkarın diplomalarınızı derse ne olacak ? Bir tarafta hiç görülmeyen, diğer yanda sahte olduğu iddia edilen bir diploma var.
Ne karışık değil mi bu durum ? Bırakın halk kimi beğeniyorsa onu seçsin!!! İktidar partisine gönülden bağlı yaşlı amcalar kısa birkaç yıl önce, yoksulluk bu kadar azmadan sokakta , “geçinemiyoruz” diyen gençleri durdurup, “çıkar telefonunu “ diyorlardı ya, bu durum da ona benzeyecek sanırım.! Bırakınız yapsınlar, bırakınız seçsinler…Bunun aslı bırakınız geçsinler olacaktı. Bir yerlerden biliyorum ama şimdi çıkaramadım. Bir Frenk bilim insanının mı, yoksa bir psikoloğun mu mottosuydu galiba ! İşte pazar böylesine karışık.Bu durum nereden mi aklıma geldi ? Bir iki gün önce, ekranda Bursa lafını duyunca, baktım Ekrem İmamoğlu, Nilüfer’deki voleybol salonunda partililere hitap ediyor. Salonun havasından olsa gerek, arada bir yükseliyor ve smacını vurdukça vuruyordu. Onu gören taraftarı da kendinden geçiyordu.
Ne yalan söyleyeyim, bu güne değin, cumhurbaşkanlığı için böyle bir seçim yarışı görmedim, göremedim. Çünkü Erdoğan öncesinde, bu makama kıdemli bir general getirilir, ülkenin bekası için orada oturur ve günlük işlere dair etliye sütlüye pek karışmazdı. Sonra ne oldu ise yöntem değişiverdi alel acele bir referandum ile…Cumhurbaşkanını halk seçecek ve tüm yetkiyi ona verecekti. Henüz kimse bu sistemi çözemeden, Erdoğan’a bir rakip bulundu. Rastlantı bu ya, Adamın Adı Ekmelettin, soyadı, İnsanoğlu mu yoksa İhsanoğlu mu idi.
Ne garip değil mi ? Belki de, mütedeyyin kesime bir mesaj verilmiş de olabilirdi bu aday ile. İhsanoğlu İslamoğlu olarak algılanabilirdi belki de…Neyse, o günler çok geride kaldı.
O seçim öncesi propaganda çalışmaları sırasında, bu isme çok uyan “Ekmek için Ekmelettin” parolası yayıldı bir anda... Demek ki, kimsenin ekmek ile bir alış verişi yokmuş ki, ezici üstünlük ile Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu. Bir sonraki seçimin sıcaklığı da henüz geçmedi ve henüz unutmadık, rakibin müthiş bir sloganı vardı. Bir film sahnesinden esinlenerek danışmanların bulduğu dahiyane bir buluştu !. “Ben Kemal geliyorum” sloganı ile yarışa giren Kemal Kılıçdaroğlu deneyimli ve ezeli rakibini zorladı ama, bir türlü Beştepe bayırını çıkamadı. Şimdi sahnede çok güçlü ve dini bütün bir Cumhurbaşkanı ile, karşısında soyadının yanı sıra cin fikirliliği ile rakibin hırpalamaya çalışan İmamoğlu var. Biz izleyiciler olarak sadece, isimler zikredilirken, en fazla alkışı kimin hak edeceğine karar vereceğiz. Gerisi bizi ilgilendirmez ! Adaylara dair bir arıza çıkmadıktan sonra, adil, renkli ve hakça bir seçim gecesi(!) izleyeceğiz koltuğumuzda oturarak…Güzel bir yarışı izleyecek ve kim seçilirse, seçilsin, karnımızdaki, etsiz, sütsüz besinler kadar hazmedeceğiz !
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Yeni Marmara Gazetesi
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Diploma
Ekrem İmamoğlu her hareketi, her sözü ile alem bir adam.Soyadı bile günümüzün siyaseti için çarpıcı. Rakibi, dini bütün insanların bir araya gelerek kurduğu mütedeyyin bir kesimin kurduğu parti ve onun ezeli ve ebedi başkanı..Diğer yandan, İmamoğlu da sosyal demokrat CeHaPe’nin olası bir seçimde cumhurbaşkanı aday adayı… Bir tarafta, alınlarının secdeye değdiğini ifade edenler, diğer yandaki aday, bunu bile söylemesine bile gerek olmadan soyadı ile her şeyi anlatabilecek bir zat… Böyle bir yarışa kendimi bildiğimden beri hiç rastlamamıştım ! Sizce de ilginç değil mi ? Erdoğan’ın karşısındaki bu kez deneyimli sayılabilecek rakip, onu delirtecek kadar belagate (ifade) sahip kurnaz bir politikacı. Futbol merakı, köfteci dükkanı açacak kadar esnaflığa yatkın oluşu ve de yüz küsur yıllık bir partide, ilk kez genel başkanı bile ekarte ederek, olası bir seçimde en yüksek makama gelmek için elini kolunu sallayarak aday oluşu ile renkli, emsali görülmemiş orta yaşlı kurnaz bir adam. Bu öz güveninin bir nedeni olsa gerek diye düşünmüyor da değilim! Çünkü, daha önce, kendisi gibi belediye başkanlığından gelen ve de yeni kurduğu partinin seçimi kazanacağı bile belli olmadan,yani başbakan adaylığı daha netleşmeden, ilginç ve anlaşılması zor bir suç ile kısa süreli bir hapishane deneyimi yaşayan rakibine sanki gönderme yapıyor İmamoğlu. Üstelik bir avantajı da var, soyadı nedeni ile bir imamın, ya da dini bütün bir ailenin ferdi gibi oluşu ile benziyor rakibine…Tek eksiği var bana göre! Henüz, önceden hazırlanan tek kişilik dayalı , döşeli bir koğuşa henüz girmemiş olması! Belki de bu metodun zamanı geçmiştir diye düşündüm bir an için…Onun yerine, bu kez ortaya atılan bir test sorusu, sahte, yada yetersiz DİPLOMA…Çünkü, seçim kazanıldığında oturulacak koltuk sadece dört yıllık üniversite mezunlarına veriliyor. Pazar çok karışık bu anlamda…İmamoğlu, iki aşamalı üniversite diplomasını şimdilik ispat etti gibi, ama bir pürüz var galiba…Kıbrıs’tan yatay geçiş yaptığı okul, iddiaya göre galiba iki yıllıkmış. Bu durumda dört yıllık bir eğitim kurumuna girişi mümkün değilmiş. Ama diploması varmış. İmamoğlu’nun en sağlam desteği bu galiba. Adaylığın kesinleşeceği süreçte, YSK Başkanı mı veya bir başka yetkili mi olur, böyle bir merci mi olur bilemem, işte o merci ne ise, her ikisine de çıkarın diplomalarınızı derse ne olacak ? Bir tarafta hiç görülmeyen, diğer yanda sahte olduğu iddia edilen bir diploma var.
Ne karışık değil mi bu durum ? Bırakın halk kimi beğeniyorsa onu seçsin!!! İktidar partisine gönülden bağlı yaşlı amcalar kısa birkaç yıl önce, yoksulluk bu kadar azmadan sokakta , “geçinemiyoruz” diyen gençleri durdurup, “çıkar telefonunu “ diyorlardı ya, bu durum da ona benzeyecek sanırım.! Bırakınız yapsınlar, bırakınız seçsinler…Bunun aslı bırakınız geçsinler olacaktı. Bir yerlerden biliyorum ama şimdi çıkaramadım. Bir Frenk bilim insanının mı, yoksa bir psikoloğun mu mottosuydu galiba ! İşte pazar böylesine karışık.Bu durum nereden mi aklıma geldi ? Bir iki gün önce, ekranda Bursa lafını duyunca, baktım Ekrem İmamoğlu, Nilüfer’deki voleybol salonunda partililere hitap ediyor. Salonun havasından olsa gerek, arada bir yükseliyor ve smacını vurdukça vuruyordu. Onu gören taraftarı da kendinden geçiyordu.
Ne yalan söyleyeyim, bu güne değin, cumhurbaşkanlığı için böyle bir seçim yarışı görmedim, göremedim. Çünkü Erdoğan öncesinde, bu makama kıdemli bir general getirilir, ülkenin bekası için orada oturur ve günlük işlere dair etliye sütlüye pek karışmazdı. Sonra ne oldu ise yöntem değişiverdi alel acele bir referandum ile…Cumhurbaşkanını halk seçecek ve tüm yetkiyi ona verecekti. Henüz kimse bu sistemi çözemeden, Erdoğan’a bir rakip bulundu. Rastlantı bu ya, Adamın Adı Ekmelettin, soyadı, İnsanoğlu mu yoksa İhsanoğlu mu idi.
Ne garip değil mi ? Belki de, mütedeyyin kesime bir mesaj verilmiş de olabilirdi bu aday ile. İhsanoğlu İslamoğlu olarak algılanabilirdi belki de…Neyse, o günler çok geride kaldı.
O seçim öncesi propaganda çalışmaları sırasında, bu isme çok uyan “Ekmek için Ekmelettin” parolası yayıldı bir anda... Demek ki, kimsenin ekmek ile bir alış verişi yokmuş ki, ezici üstünlük ile Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu. Bir sonraki seçimin sıcaklığı da henüz geçmedi ve henüz unutmadık, rakibin müthiş bir sloganı vardı. Bir film sahnesinden esinlenerek danışmanların bulduğu dahiyane bir buluştu !. “Ben Kemal geliyorum” sloganı ile yarışa giren Kemal Kılıçdaroğlu deneyimli ve ezeli rakibini zorladı ama, bir türlü Beştepe bayırını çıkamadı. Şimdi sahnede çok güçlü ve dini bütün bir Cumhurbaşkanı ile, karşısında soyadının yanı sıra cin fikirliliği ile rakibin hırpalamaya çalışan İmamoğlu var. Biz izleyiciler olarak sadece, isimler zikredilirken, en fazla alkışı kimin hak edeceğine karar vereceğiz. Gerisi bizi ilgilendirmez ! Adaylara dair bir arıza çıkmadıktan sonra, adil, renkli ve hakça bir seçim gecesi(!) izleyeceğiz koltuğumuzda oturarak…Güzel bir yarışı izleyecek ve kim seçilirse, seçilsin, karnımızdaki, etsiz, sütsüz besinler kadar hazmedeceğiz !