Yurdun bir çok yerinde, rezerv alan adı ile veya endüstri bölgesi kuruluyor gibi dolambaçlı yollar izlenerek, bazı şirketler kamu eliyle ihya ediliyor. Bunun son örneği de İznik’te yaşanmış. Böyle bir haber bir süre önce gözüme çarpmıştı. Konuya dair bir açıklama görebilirmiyim diye, küçük bir araştırma ile b kaynağı bularak ip ucunu yakaladım. İznik Gölü’nün hemen dibinde yer alan bir arazi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla “Varaka Kağıt Sanayi Anonim Şirketi Özel Endüstri Bölgesi” ilan edilmiş.Varaka Kağıt, Albayrak Grubu’na aitmiş.Bir diğer haberde görmüştüm, söz konusu projeye ilişkin, “Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” kararı da ilginç diyecektim ama vazgeçtim. Bu tür alanlar genelde, böyle bir muafiyet ile destekleniyor çünkü… Çevreci bazı sivil toplum örgütleri buranın kurtarılması için destek vermişler. İşin püf noktasına gelince... Söz konusu bölgenin “Özel Endüstri Bölgesi” ilan edilmesi ile birlikte şirket, birçok harç ve vergiden de muaf olacakmış… Şaşırdık mı, tabii hayır…Ama İznik tam anlamı ile turistik bir bölge olma şansı da olan bir yer. Daha önce de bu satırlarda belirttim… Osmanlı dönemine de, öncesindeki Hıristiyanlık dönemine de ev sahipliği yapmış.Dünya mirası olabilecek bazı eserleri ile bunu yaşatan bir ilçemiz. Hıristiyan inancının pekiştiren İkinci Konsül toplantısının yapıldığı bir mekana ev sahipliği yapıyor aynı zamanda… Yapı da dimdik ayakta… Bu gerçeğe karşın, Batı Dünyası’nın bundan haberi olsa bile, gezip görmeye olanağı var mı? Bence yok? Bursa’nın Avrupa’ya açılan bir hava ulaşımı yok çünkü…Bursa bildiğiniz gibi nüfus açısından Türkiye’nin dördüncü sıradaki ili. İstanbul ve Ankara için yurt dışı hava bağlantısı en büyük ihtiyaç. İzmir için ne söylenebilir? Bazı Avrupa ülkelerine ve de Azerbaycan’a seferler yapılıyormuş. Buna karşın Bursa ne yapıyor ? İstanbul’a Bursa’dan uçak yolcusu taşıyor belediye otobüsleri ile ! Ne güzel değil mi bu hizmet ?

Bakın nereden nereye geldik. Doğanın korunması ve pek de önemi olmayan bir kağıt sanayi için ev sahipliğine zorlanmasından, bir başka soruna geldik İznik’e ve Bursa’ya dair. Bursa’da Büyükşehir ve Osmangazi gibi iki önemli belediyede yönetim kadroları değişti. Bu konuda yapılacaklar kesinlikle vardır. Benim ısrarla üzerinde durduğum, ama geçerlikteki gücünü bilemediğim, 2040 Çevre Düzeni Planı içinde, böylesi bir yerin korunması ve de bu tarihi özellikleri ile yurt dışı turizmine açılması mümkün olur mu bilemem…Zaten bu plan tamamlanarak işlerliğe kondu mu, onu da duyamadım ne yazık ki…Tamam 30 Ağustos’u her zamankinden, daha fazla ilgi gösterilen ve bir ölçüde daha renkli ve anlamına uygun kutlamışken, diğer konulara ve köklü değişimlere de vakit ayrılması gerektiği kanısındayım. İznik de bir koruma projesine kavuşmalıdır diye düşünüyorum… Daha önce belirttiğim gibi tarihsel önemi, çevresini saran yüzlerce yıllık ve de dünyanın ikinci uzunluktaki surları, çininin merkezi olması ile florası ve zeytini ile üzerine titizlikle eğilmek gereken bir yöremizdir. Dilerim bundan sonra, bu tür endüstri amaçlı faaliyetler yerine, doğayı koruyacak,yurt içi ve dışına açılacak bir İznik’in doğuşuna tanık oluruz.

Gemlik ve depremsellik

Konu İznik olunca Gemlik’e uğramadan da olmaz. Son yıllarda bu önemli ilçemiz sadece depremselliği ile anılır oldu. Ama geçmişteki plansızlık veya yanlış tercihler ile, sanki Bursa merkezi kadar veya ona yakın önemde bir sanayi kenti oluverdi. Öte yandan bilim insanlarının, uzmanların saptaması ile depreme çok açık bir bölgemiz. Ama buna karşın her türlü sanayi faaliyetini yürüten, Türkiye için önemli bir sanayi şehri gibi Gemlik…Acaba bu tesisler kurulurken, bilimsel verilere bakarak, depremsellik saptanmamış mıydı? Aslında bu konudaki ilk adım Cumhuriyet’in ilk yıllarında Sunğipek Fabrikası ile atılmış. Şimdi atıl durumda zaten…Ama sanayi açısından ilk adımların atıldığı güzel bir örnek.O dönemde depremsellik açısından bilgiler yetersiz kalmış olabilir.Yine de buranın da üzerinde durulması gerekiyor…Yeter ki, iyi niyetli, akılcı yolu seçen, cesur yöneticilerimizi çoğaltalım…Ve böylece önemli tehlikelerin azaltılmasına da tanık oluruz.