Bu sezon Bursaspor maçlarını biri dışında ekranda izlemeyi tercih ediyorum. Daha derinlikli bir yorum yapabilme olanağı yakalamak ve de beş altı yıldan beri futbol ile arama mesafe koyduğum için oluştu bu durum... Zaten, maç ve futbol performansına yorum getirecek değilim şimdi de…Bundan ısrarla kaçınıyorum, çünkü siyasetten bile yavan geliyor artık…Özellikle yaygın mecraların, ekrandaki yorumcularının kurduğu cümleler ve uzmanlık gösterileri, benzeri pek görülmemiş ve çok yaygın bir yoksulluk döneminde, beni futboldan iyice uzaklaştırıyor. Kendim ve ülkem kadar kentimi de sevdiğim için, sadece Bursaspor maçları ve ulusal karşılaşmaları baştan sona izliyorum.
Geçtiğimiz cumartesi günü yine şehrimizde bir Bursaspor maçı vardı. Dikkat ettiyseniz yaygın kanallar da, bu maçların peşine takılıyor artık… Öncelikli neden, taraftarın çok büyük bir toplulukla maç izlemesi ve bunun sonucu reklam gelirleri! Yine de yaygın kanalların bu ilgisini sadece reklama bağlamak da istemem. Profesyonel futbol şubesi olan hiçbir kulübün çizgisi ve ona toplumun ilgi ve sevgisi Bursaspor ve de Bursa’da yaşandığı gibi olamaz. Olmayan müzesi yerine, kulüp tesislerinde, Türkiye İkinci Ligi Şampiyonluk Kupası, Türkiye Kupası ve de şimdiki adı ile Süper Lig Şampiyonluğu Kupası, ona ilaveten, profesyonel İkinci ligde de ikinci takımı ile yer alan ve orada da şampiyon olarak Süper Lig’e yükselen ama, bir kulübün iki ayrı takımı aynı ligde oynama olanağından yoksun olduğu için bu ligde yer alamayıp, sonra da dağılan bir takıma sahipti Bursaspor…Ve de bu ilginç ve garip kupaya da sahip olan tek kulüptür Bursaspor... Önce bunları hatırlayalım. Şimdi de futboldan, bir devre arası kadar uzaklaşarak şehrin tamamına bir göz atalım. Cumhuriyet’in kuruluş ve gelişme aşamasında, tüm yenilik ve inkılapların, kamuoyuna bizzat kurucu baba Atatürk’ün ağzından ülkeye açıklanan şehirdir Bursa…Şunu da unutmayalım, Atatürk bunları açıklarken, Bursa’nın işgalden kurtuluş yılı 1922’den ölümüne kadar, yani 16 yılda tam 18 ziyareti yapmıştır şehrimize... Bunun dışında bazen siyaset sahnesindeki hamleleri, kimi zaman önemli yatırımların öncüsü olma özelliği ile de dikkati çekmiştir Bursa…Türkiye İkinci Ligi oluşturulurken, İstanbul, Ankara ve İzmir’in Mahalli Profesyonel liglerinde yer alan takımların ve de müessese kulübü olarak onlar ile lige katılan müessese kulübü olarak lige alınan Adana Demirspor dışında, amatör beş kulübün birleşmesi yolu ile bu lige alının ilk örnektir Bursaspor….Bursa da kulübü gibi bazı önemli ilklere imza atılan şehirdir. Bunları biraz açıvereyim hemen… Osmanlı’nın İmparatorluğa giden yoldaki ilk payitahtı… Osmanlı’nın Devlet’ten İmparatorluğa giden yolu açan ilk 6 padişahın kabrine ev sahipliği yapan da Bursa’dır., İtilaf devletlerinin Anadolu topraklarını işgal ettiği günün hemen ardından, O günkü Millet Meclisi’nde kürsüye siyah örtünün örtülmesine yol açan tek şehirdir aynı zamanda...Cumhuriyet döneminde de ilkleri var kadim şehrimizin... Türk-İş Konfederasyonunun kurulduğu yerdir. Türkiye’de ilk yasal grevin yapıldığı kenttir aynı zamanda… Türkiye’nin ilk Organize Sanayi Bölgesi’nin oluşturulduğu ve de aynı yıllarda ülkemizde festival adı ile yapılan şenliklerin ilk uygulayıcısı da Bursa’dır. Bilmem anlatabildim mi bu şehri önemini yansıtacak özellikleri ile…Şimdi asıl konuya gelelim. Dikkatli bir TV izleyicisi ve de gazete okuyucusu iseniz söyleyeceklerimi daha iyi anlayabilirsiniz. Türkiye dendiğinde, yayın organlarının ilk sırası, İstanbul, Ankara ve İzmir olarak yapılır. Son yıllarda onlara Antalya , Gaziantep, Trabzon ve hatta Mersin bile eklendi. Tüm haberler bu saydığım şehirlere dair verilir, hatta, meteoroloji bültenlerinde bile isimleri daha önce anılır bu illerin…Sanki, kendi başına bir köşeye çekilmiş ve kendi içinde sevinç ve üzüntüleri yaşar gibi bir Bursa var karşımızda. Hemen hiçbir konuda, buna politika dahil, hiçbir gelişme ile anılmayan bu kadim şehrimiz ve övünç kaynağı Bursamız, ancak trafik kazaları ve de bazı absürt gelişmeler ile anılır oldu yurt sathında… Hatta öğrenci sayısı 40 binleri aşan üniversitesi bile hiç anılmaz Bursa’nın… Çevresindeki daha küçük illere, uluslar arası hava yolculuğu olanağı tanınırken, Bursa, sanayi ve ticaretteki gücüne karşın hep ES geçilir oldu.Şimdi bu gelişmeleri toparlayayım. İşte bu durum, belki de stadyuma kombinesi ile gelen yaklaşık 30 bin kişi ve bazen bu rakam 40 bine de çıkıyormuş bu durumu farkında olmadan tribünlerden oynadıkları maç ile tüm yurda “Biz Bursayız, biz varız bu alanda, hangi ligde oynarsak oynayalım, biz lideriz, birinciyiz arkadaş” demek istiyor gibi, belki de bunun özlemini duyuyor bilinç altında. Bu benim gözlemim…Son maçta da bu görüldü. Yeni ve bir semtin kulübü olduğundan olsa gerek,akibin kim olduğunu anlamak için oldukça zorlandım. Ama tribünlere bakınca, bu durumun önemi olmadığı, tek hedefin seyircinin kendini göstermek olduğunu bir kez daha anladım. Çünkü hakemin ilk düdüğü sonrasında, maç bitinceye kadar, hiç susmadan, ses ve gövdeleri ile harekete hiç ara vermeden 90 dakikayı tamamlayan bu taraftar topluluğu, sanki sahadakilerden bile daha dinamik biçimde maçını oynadı ve sonrasında mutlu, mesut biçimde evlerine döndü… Hele Ankara-İzmir yolu güzergahında, maç bitiminde görülen,çok büyük bir kervandır maç sonrası yaşanan görüntü… Taraftar maçını oynuyor, yorgun ama mutlu biçimde evine dönüyor ve işte Bursa budur diyor bilinç altında... Maçı da sahaya bırakmadan kendi oynayıp başarı ile kazanıyor .Bursalı kendi maçını kendi oynuyor hem de futbolcuya bile bırakmadan…Dilerim bu bitmeyen sevgi hiç bitmez ve de bir aksiliğe yol açmaz.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Maçı kendi oynayan şehir
Bu sezon Bursaspor maçlarını biri dışında ekranda izlemeyi tercih ediyorum. Daha derinlikli bir yorum yapabilme olanağı yakalamak ve de beş altı yıldan beri futbol ile arama mesafe koyduğum için oluştu bu durum... Zaten, maç ve futbol performansına yorum getirecek değilim şimdi de…Bundan ısrarla kaçınıyorum, çünkü siyasetten bile yavan geliyor artık…Özellikle yaygın mecraların, ekrandaki yorumcularının kurduğu cümleler ve uzmanlık gösterileri, benzeri pek görülmemiş ve çok yaygın bir yoksulluk döneminde, beni futboldan iyice uzaklaştırıyor. Kendim ve ülkem kadar kentimi de sevdiğim için, sadece Bursaspor maçları ve ulusal karşılaşmaları baştan sona izliyorum.
Geçtiğimiz cumartesi günü yine şehrimizde bir Bursaspor maçı vardı. Dikkat ettiyseniz yaygın kanallar da, bu maçların peşine takılıyor artık… Öncelikli neden, taraftarın çok büyük bir toplulukla maç izlemesi ve bunun sonucu reklam gelirleri! Yine de yaygın kanalların bu ilgisini sadece reklama bağlamak da istemem. Profesyonel futbol şubesi olan hiçbir kulübün çizgisi ve ona toplumun ilgi ve sevgisi Bursaspor ve de Bursa’da yaşandığı gibi olamaz. Olmayan müzesi yerine, kulüp tesislerinde, Türkiye İkinci Ligi Şampiyonluk Kupası, Türkiye Kupası ve de şimdiki adı ile Süper Lig Şampiyonluğu Kupası, ona ilaveten, profesyonel İkinci ligde de ikinci takımı ile yer alan ve orada da şampiyon olarak Süper Lig’e yükselen ama, bir kulübün iki ayrı takımı aynı ligde oynama olanağından yoksun olduğu için bu ligde yer alamayıp, sonra da dağılan bir takıma sahipti Bursaspor…Ve de bu ilginç ve garip kupaya da sahip olan tek kulüptür Bursaspor... Önce bunları hatırlayalım. Şimdi de futboldan, bir devre arası kadar uzaklaşarak şehrin tamamına bir göz atalım. Cumhuriyet’in kuruluş ve gelişme aşamasında, tüm yenilik ve inkılapların, kamuoyuna bizzat kurucu baba Atatürk’ün ağzından ülkeye açıklanan şehirdir Bursa…Şunu da unutmayalım, Atatürk bunları açıklarken, Bursa’nın işgalden kurtuluş yılı 1922’den ölümüne kadar, yani 16 yılda tam 18 ziyareti yapmıştır şehrimize... Bunun dışında bazen siyaset sahnesindeki hamleleri, kimi zaman önemli yatırımların öncüsü olma özelliği ile de dikkati çekmiştir Bursa…Türkiye İkinci Ligi oluşturulurken, İstanbul, Ankara ve İzmir’in Mahalli Profesyonel liglerinde yer alan takımların ve de müessese kulübü olarak onlar ile lige katılan müessese kulübü olarak lige alınan Adana Demirspor dışında, amatör beş kulübün birleşmesi yolu ile bu lige alının ilk örnektir Bursaspor….Bursa da kulübü gibi bazı önemli ilklere imza atılan şehirdir. Bunları biraz açıvereyim hemen… Osmanlı’nın İmparatorluğa giden yoldaki ilk payitahtı… Osmanlı’nın Devlet’ten İmparatorluğa giden yolu açan ilk 6 padişahın kabrine ev sahipliği yapan da Bursa’dır., İtilaf devletlerinin Anadolu topraklarını işgal ettiği günün hemen ardından, O günkü Millet Meclisi’nde kürsüye siyah örtünün örtülmesine yol açan tek şehirdir aynı zamanda...Cumhuriyet döneminde de ilkleri var kadim şehrimizin... Türk-İş Konfederasyonunun kurulduğu yerdir. Türkiye’de ilk yasal grevin yapıldığı kenttir aynı zamanda… Türkiye’nin ilk Organize Sanayi Bölgesi’nin oluşturulduğu ve de aynı yıllarda ülkemizde festival adı ile yapılan şenliklerin ilk uygulayıcısı da Bursa’dır. Bilmem anlatabildim mi bu şehri önemini yansıtacak özellikleri ile…Şimdi asıl konuya gelelim. Dikkatli bir TV izleyicisi ve de gazete okuyucusu iseniz söyleyeceklerimi daha iyi anlayabilirsiniz. Türkiye dendiğinde, yayın organlarının ilk sırası, İstanbul, Ankara ve İzmir olarak yapılır. Son yıllarda onlara Antalya , Gaziantep, Trabzon ve hatta Mersin bile eklendi. Tüm haberler bu saydığım şehirlere dair verilir, hatta, meteoroloji bültenlerinde bile isimleri daha önce anılır bu illerin…Sanki, kendi başına bir köşeye çekilmiş ve kendi içinde sevinç ve üzüntüleri yaşar gibi bir Bursa var karşımızda. Hemen hiçbir konuda, buna politika dahil, hiçbir gelişme ile anılmayan bu kadim şehrimiz ve övünç kaynağı Bursamız, ancak trafik kazaları ve de bazı absürt gelişmeler ile anılır oldu yurt sathında… Hatta öğrenci sayısı 40 binleri aşan üniversitesi bile hiç anılmaz Bursa’nın… Çevresindeki daha küçük illere, uluslar arası hava yolculuğu olanağı tanınırken, Bursa, sanayi ve ticaretteki gücüne karşın hep ES geçilir oldu.Şimdi bu gelişmeleri toparlayayım. İşte bu durum, belki de stadyuma kombinesi ile gelen yaklaşık 30 bin kişi ve bazen bu rakam 40 bine de çıkıyormuş bu durumu farkında olmadan tribünlerden oynadıkları maç ile tüm yurda “Biz Bursayız, biz varız bu alanda, hangi ligde oynarsak oynayalım, biz lideriz, birinciyiz arkadaş” demek istiyor gibi, belki de bunun özlemini duyuyor bilinç altında. Bu benim gözlemim…Son maçta da bu görüldü. Yeni ve bir semtin kulübü olduğundan olsa gerek,akibin kim olduğunu anlamak için oldukça zorlandım. Ama tribünlere bakınca, bu durumun önemi olmadığı, tek hedefin seyircinin kendini göstermek olduğunu bir kez daha anladım. Çünkü hakemin ilk düdüğü sonrasında, maç bitinceye kadar, hiç susmadan, ses ve gövdeleri ile harekete hiç ara vermeden 90 dakikayı tamamlayan bu taraftar topluluğu, sanki sahadakilerden bile daha dinamik biçimde maçını oynadı ve sonrasında mutlu, mesut biçimde evlerine döndü… Hele Ankara-İzmir yolu güzergahında, maç bitiminde görülen,çok büyük bir kervandır maç sonrası yaşanan görüntü… Taraftar maçını oynuyor, yorgun ama mutlu biçimde evine dönüyor ve işte Bursa budur diyor bilinç altında... Maçı da sahaya bırakmadan kendi oynayıp başarı ile kazanıyor .Bursalı kendi maçını kendi oynuyor hem de futbolcuya bile bırakmadan…Dilerim bu bitmeyen sevgi hiç bitmez ve de bir aksiliğe yol açmaz.