Planlı Bursa nasıl bu hale geldi ?

Yazının Giriş Tarihi: 12.03.2025 18:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.03.2025 18:01

Başlığa bakan her okurum, farklı bir yorum yapacaktır şüphesiz…Yaşı 70-80 arasında olanlar da “Biz Bursa’yı 1961 yılında yapılan Piccinato Planı’nın kısa süre sonra bir kenara atılması ile elimizden kaçırdık” diyeceklerdir. Daha genç olanların, bu ünlü planın en önemli parçası olan Organize Sanayi Bölgesi’nin neden “Yalakçayır” bölgesinde yapılarak, çalışanların, şehrin doğusu ve ortasından her gün batıya gidişlerine hayret ederek “O plan da yetersizmiş” diyeceklerdir. Ama işin gerçeği bu değil tabii…İtalyan plancı işi bittiğinde 70 bin lira parasını alarak ülkesine dönmüş ve Roma’yı Roma yapan adam olarak yaşamını sürdürmüştür. Söz konusu planın ayrıntısına girmeden, bir yanlış veya eksiği vurgulamak isterim. İtalyan plancı her gün yaşanacak bu göçü düşünerek, Organize Sanayi Bölgesi çalışanlarının oturması için, fabrikaların tam karşısında konut yapımını önermiş ve planına koymuş. “ Bin elli konutlar” planın bitiminden çok sonra yapılarak işte böyle doğmuş. Ama, buradaki konutlaşma hamlesi de zaten o kadarla ve yetersiz kalmış.

Yine 1961 dönelim. Batı’da inşa edilecek Organize Sanayi Bölgesi’nin yanı sıra, doğuda da, Türkiye’nin ilk Küçük Sanayi Çarşısı yapılmış Piccinato Planı çerçevesinde…Çünkü, bu çarşının hemen yanında, daha önce planlanan kooperatif evleri yapılarak meydana çıkıyordu o tarihlerde…Çünkü bu evleri birinde 1963 yılından itibaren aile olarak biz de oturduk.

Şimdi de bu konuya neden değindiğim kısmına geliyorum bu makalenin.Aynı gazete de makale yazarlığı yaptığımız ve sayfa komşum olan Ersel Peker, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yaptığı basın toplantısından aldığı notlarını makalesinde paylaşmış, ben de göz atmıştım. Orada gördüm. Ersel, bu planlama işinin, eksik ve yanlış taraflarına şu anki duruma bakarak, haklı şekilde, her gün şehrin doğusunda oturan emekçi kesiminin, batıya yani Sanayi Bölgesi’ne yaptığı seferlere ve doğal olarak trafik rezaletine parmak basmış. Bozbey’in de bundan yakındığını söylemeye çalışmış. Ama işin doğrusu yukarıda anlattığım gibiydi. 1961 sonrası göreve her gelen belediye başkanları, baskılara dayanamayarak, Organize Sanayi Bölgesi dışında, bu kez hem doğuda, hem de batıda sanayi bölgeleri kurdular. Çok katlı binaları da daha değerli arsaların bulunduğu kentin ortasına ve batıda yeni oluşan Bademli ve Nilüfer’de kurdular. Özellikle batıdaki yeni yerleşimin kaderini değiştirip, az katlı küçük ama villa tipi konutlar yerine, çok katlı olanları inşa ederek, söz konusu bölgedeki nüfus yoğunluğunu artıran bir şekle soktular Bursa’yı… Üstelik bu durumu yaratanlar arasında belediye başkanları, siyasilerin yakınları da baş roldeydi ! Şimdi kimsenin bu durumdan şikâyet etmeye yüzü olmamalı. Şu anki Bursa tablosunu anlatmaya, anlamaya gelirsek…Doğuda oturan emekçi kesim, Organize ve diğer sanayi bölgelerine her gün kilometrelerce yol kat ederek adeta, İstanbul-Bursa- İzmir hattını geçerek iş yerlerine ulaşıyor. Akşam saatlerinde de, toplu taşım araçları ve binek otolar ile doğuya veya şehrin orta ve güney bölgelerindeki evlerine dönüyorlar. İş dünyasının ve halâ şehrin alış veriş merkezi özelliğini sürdüren Kapalıçarşı ve yanındaki diğer işletme sahipleri de, bu kez tam ters biçimde, akşam üzeri, özel otoları ile, bu kez tek güzergahtan batıya akın ediyor. Trafik sıkışıklığı, egzozların yarattığı hava kirliliği, densiz sürücülerin klaksonları da bu işin tuzu biberi. Özetle akşam vakti geldiğinde, batıda çalışan emekçiler doğudaki evlerine giderken, karşılarına şehrin ortasındaki işyerini kapatıp, Bursa’nın yeni gözdesi Nilüfer ve Bademli’ye, hatta Mudanya’ya doğru araçları ile akın akın yol alıyorlar. Tam bir kargaşa hali… Bundan 60 yıl önce, çok ünlü ve öngörülü bir şehir plancısını Bursa’ya getirmeyi başaran o zamanın yetkilileri, bu başarılarını planlamada gösterememiş ve arkalarından gelen diğerleri de bu olumsuz geleneği sürdürmüş! Ama mutlaka bir nedeni de vardır bu durumun…

Ersel Peker meslektaşım, yukarıda söz ettiğim makalesinde, Bozbey’in bir planlama üzerinde çalıştığını belirterek, Bursa Çevre Düzeni Planı’ndan söz ediyordu sanırım. Aslında uzun bir süreden beri, büyük kentlerde, bu tür planlar en az 20 yıllık yapılıyor. Bursa’da bu şehirlerin içindeydi. Ersel’in söz ettiği plan, Bozbey’in şimdi yaptığı yeni bir icraat değil. Geçmiş dönem başkanı Alinur Aktaş’ın yapmakta geciktiği ve bir türlü, akademik odaların ön görülerini hayata geçiremediği için,planın kabulü ile işlerliği bu günlere kaldı. Bahsettiğim, 2020-2040 Bursa Çevre Düzeni Planı yani…Aslında çok derinlikli. Bırakın konut alanlarını belirlemeyi, yirmi yıl sonraki nüfus, su ihtiyacı, hava kirliliği ve arkeolojik alanlar ele alınarak yapılan bir plan. Şu anda hangi yıldayız? Galiba 2025!!! Yani 4-5 yıllık bir gecikme ve yeni başkanın kucağında kalmış bir planın devreye giremediğinden söz ediyoruz. Ama böyle konulara ilgi duyan ve gücü olan siyasileri bulmak zor olduğu için, vaktimizi, birbirimizi eleştirmek için harcıyoruz Bursalılar olarak… Bu konunun deprem tehlikesi ortada dururken bile , yine de geniş kesimlerin gündemine girmesini ne yazık ki beklemiyorum! Durum böyle, hayati önemi olan “plan” şimdiden oldu “pilav..” İsteyen kaşık kaşık yiyebilir bu pilavdan !

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Yeni Marmara Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.