Bayram öncesi bir arkadaşım uyardı ve” “Dikkat ettin mi, bu yıl Ramazan Bayramı’nın son günü Nisan biiirr diye ifade ettiğimiz dünya şaka gününe denk geliyor. Bakalım neler göreceğiz bu günde?” gibi bir cümle kurdu. İlk anda ciddiye almadım. Ama, arife ve de bayramın ilk günlerindeki gelişmelere bakınca, bunun ancak şaka gününe uygun olabileceği kanısına vardım!

Örnekler mi ?Bayramın son günü değil ama, hemen başında ve üç gün içinde öyle gelişmeler ve izahı olmayanların mizahına rastladım ki, hem güldüm, hem de düşündüm.Çünkü bayram öncesi, bu kez toplumsal bir olayda, uzun süre sonra ilk kez gençler öne çıkmıştı. Mitinglere katıldılar ve önemli bir bölümü göz altına alındı. Bu durumda da acıları, zorlukları yansıtan espriler, aforizmalar öne çıktı ve öfkenin şiddetini azaltmaya da yetti. Ama izah yerine mizah bence ülkemizdeki son gelişmeleri anlatmak için çok da yerindeydi. Doğal olarak söz edilen en önemli kelime Silivri oluyor. İstanbul’un batısındaki bu ilçedeki cezaevinin adı, günümüzde üzerinde en fazla durulan konuşulan konuların merkezi…Şu anda parti başkanları, belediye başkan ve yetkilileri ile, doğal hak olan gösteri yürüyüşüne katılan ve geleceğimiz olan gençler burada ikamet ediyor!. İşin içine gençler girince de, izahı olmayanların mizahı bol miktarda konu ediliveriyor. Toplumun önemli bir bölümünü acı bir gülümsemeye götüren olayların alt yapısı da hazırdı aslında. Çünkü halkın çok önemli bir bölümü, yıllar önce yaşadıkları bayramlardaki konumlarını arar haldeydi. Ne gezmeye çıkılabiliyor, ne de dışarıda bir aile fertleri ile yemek yenebiliyordu. Buna bir de yakın geçmişteki eylemler ve buna katılan eylemci gençlerin üç yüz kadarı Silivri’de tutuklu olunca da bayram renkleniverdi !

Bu garip durumun izahını yapamayanlar, mizahını yaparak konunun altını kalın çizgiler ile çizdiler. Artık bunlardan küçük bir demet vermenin zamanı.

İlk örnek çok çarpıcı…Polis miting bitiminde yolda yakaladığı bir gence kimlik sormuş. O da göstermiş ve iki isimli bu gencin adı Taha Muhammed imiş!!! Buna karşın göz altına alınmış bu gencimiz ! Öte yandan Saraçhane mitinglerine katılan ve polis müdahalesinde kaçan bir genç yakalanmış. Gerekçe de yüzüne siyah bir maske takmasıymış. Genç göz altındayken fotoğrafını çıkarıp yetkilileri bilgilendirmiş ve “Ben maske takmadım, polis benim siyah sakalımı maske sanmış.” açıklamasını yapmış. Bu açıklama kabul edilmiş ama gencin bayramı tutuklu olarak geçirmesi de kaçınılmaz olmuş !. Buna benzer bir aforizma daha…tutuklulardan biri cezaevindeki kütüphane sorumlusundan bir kitap istemiş. Yetkili gayet serinkanlı biçimde “O kitap bizde yok ama yazarı burada” demiş! Şaka gibi değil mi ? Bence şakanın dibi…Bir de konaklama sorunu varmış Silivri’de…Çünkü tutuklu ve hükümlülerin sayısı, kapasitenin çok üzerinde olmuş. Doğal olarak, bu da tutukluların en büyük sıkıntısıymış. Uyumak en önemli sorun haline gelmiş.Genç insanlar bunları pek de önemsemez ama bir konu çok daha can sıkıcı. Çünkü hükümlülerin bazısı gençlere kötü sözler ile moral bozarken, dışarıda aileler çocuklarını arıyor ama bulamıyormuş. Bu kadar kalabalık ortamda kim kimi bulabilir ki ? Yerde yatan gençlerin giysileri kirlenmiş ama ailelerin getirdiği temiz giysiler de, hapishane personelinin bir bölümü bayram tatilinde olduğu için onlara verilememiş. Bazı ebeveynler çocuklarına hiç ulaşamamış. Onların bayramı da böyle kutlanmış ! Ama gençler, iyi ki bu tür durumlardan bile mizah çıkarabiliyor. Büyük bölümü de bunu başarmış. Neyse gülerken düşündüren bu toplum gerçeğini ve de göz altında tutulan gençlerin izahı olmayanı mizaha çeviren bu davranışlarını bir tarafa bırakarak, gerçeklere bir bakalım derim. Eylemcilerin şanslı olmayan bir kesiminin, cezaevi mücadelesi sürerken, memur,emekli ve emekçilerin bayramı nasıl geçmiş olabilir diye bir düşünelim. Yılan hikâyesine dönen “emekli ikramiyesi” ve bin liralık artışın bedeli bile bayram bitti ama henüz bizlere ulaşamadı. Bir garip saptama da, üç, dört günlük bayram tatili sırasında yapılmış.H er zaman ülkeyi üzüntüye boğan trafik kazaları bu kez bizlere “Nisan biiirrr…” yapmış sanki! Böyle bir gerçeğe sevinilmez ama, bu yıl bayramdaki trafik kazalarının sayısı ve ölüm vakaları hissedilir biçimde azalmış. Buna sevinelim mi, yoksa, ülkenin batısında yaşayan binlerce ailenin, baba ocağına parasızlık nedeni ile gidemeyişine mi üzülelim.Tatil planları olanları, cepleri yeterince dolu ailelere hiç hesaba katmıyorum zaten..Onların keyfi her zamanki gibi yerinde ve gözümüz yok onlarda. En iyisi, izah yerine mizah yaparak, trafik canavarı bu kez işsiz kaldı demek galiba. Lütfen affola…