Yaşadığımız deprem ve yıkılan ve yok olmak üzere olan şehirlerimiz…Bu felaket kanaat önderlerine, ülke ve kent yönetimlerine talip olanlara, dilerim farklı bir bakış açısı getirir de bunun sonucu olarak, her gelir grubunun sağlam ve depreme dayanıklı bir konuta sahip olması sağlanabilir. İstanbul kaynaklı bir haberde “sabit taksitli konut projesi” adı verilen bir girişim gözüme çarptı.
Geç de olsa umutlandım. Nedenini de kısa değil uzun biçimde anlatacağım!
Bu sisteme benzer bir model ile ve sahip olduğumuz bir kooperatif evinde yıllarca oturmuş biri olarak çok heyecanlıyım. Çünkü; yoksulluk ve açlık sınırı altında geliri olan ve en az dört kişiden oluşan bir aile, bu tür bir kolaylık olmadan ev sahibi yapılamaz. Önce TOKİ bir açıklama yaptı bu yönteme benzer bir model ile Türkiye genelinde yapılacak konutlara dair… 2022 yılının son aylarında yapılmış bir haber ya da müjde idi bu verilen. O günlerden sonra nasıl bir adım atıldı, kaç konut yapılarak hak sahiplerine teslim edildi, şu anda bilgi sahibi değiliz. Ama ödeme koşulları ve başvuru sahiplerinin aylık geliri belirlenmişti. Haberin bir bölümü de şöyleydi:
“Başvuruda bulunabilmek için toplam hane halkı gelirinin İstanbul için net 18 bin, diğer şehirlerde ise 16 bin liranın altında olması gerekecek. Hak sahiplerine konutlar yüzde 10 peşinat ve 240 ay vade ile satılacak. Kalan borç bakiyesi ve aylık taksitler, her yılın ocak ve temmuz aylarında olmak üzere iki kez, bir önceki 6 aylık dönemdeki memur maaş artış oranı dikkate alınarak idarece tespit edilen oranda artırılacak.”
Proje yurt genelinde 250 bin konut ve 50 bin işyeri olarak planlanmış. Ama biraz gecikince araya Kahramanmaraş depremi girdi. Şu anda bu girişim hangi aşamada bilemiyoruz. Buna karşın şimdi örneğini vereceğim bir başka örneği ve iki proje arasındaki farkı saptayabiliriz.
KİPTAŞ sistemi ve ilk örnekler
İstanbul’da TOKİ benzeri bir proje gözüme çarptı. İBB bünyesindeki KİPTAŞ, Genel Müdürü Ali Kurt’un şöyle bir açıklaması var:
“Devletimiz bu konuda adımlar atmaktadır, ancak sosyal konutlar kesinlikle sabit taksit seçeneği ile vatandaşlara sunulmalı. Biz KİPTAŞ olarak, bu dönemde toplam 2 bin 96 bağımsız birimden oluşan 4 farklı projede sabit taksit uyguladık. Toplam 241 bin 776 adet başvuru aldık ve hepsini normal süreden erken teslim ettik. Yani sabit taksitle sosyal konut üretilebileceğini test etmiş olduk. En son teslim ettiğimiz projemizden olan Tuzla Aydınlık Evler’de,
13 Aralık 2021’de temel attığımızda asgari ücret 4 bin 250 TL iken biz 3 bin 360 TL sabit taksitle, 120 ay vadede satışa sunduk ve projemizi 13 ayda teslim ettik. Ve bugün asgari ücretin 8 bin 506 TL olduğu düşünüldüğünde 3 bin 363 TL sabit taksitin ne kadar önemli olduğu anlaşılacaktır.”
Amacım, Devlet kurumu TOKİ ideal bir iş yapmıyor, bu konuyu iyi yönetemiyor demek falan değil. Ortaya somut bir örnek çıktığında, hele bu günümüzde, bu sistem takdir görmeyecek de, ne görecek ?
Altmışlı yıllarda acaba sosyal devlet mi vardı ?
Aslında, makalemin girişinde söz ettiğim ve ailem ile yıllarca oturduğumuz sosyal konutun projesini anlatmaktı.
Altmışlı yılların başındayız... Genelde kamuda çalışan emekçi büyüklerimiz, İşçi Sigortaları Kurumu desteğinde, Sigortalı İşçiler Yapı Kooperatifi’ni kuruyor. Başvurdukları İşçi Sigortaları Kurumu (şimdiki SGK), yaklaşık 230 haneli kooperatif için önce arsayı temin ediyor. Sonra da maliyeti hesaplıyor. Her bir konutun inşa bedeli 25 bin lira, 20 yıl vadeli bir ödeme planı yapıldığı için, 15 bin lira da faiz olarak hesaplanıyor. Borç toplam 40 bin lira…Sonra da kurum inşaatı bizzat başlatıyor. Arsa alımı sırasında üyelerden 3 bin 500 lira bir peşinat tahsil ediyor. Binalar, biraz da çekirdek aile için yapıldığı ve bitişik nizamda olduğu için çabuk bitiyor. Yani iki, iki buçuk yılda evler teslim ediliyor. Sonra ödemeler başlıyor. O dönemde Devlet “sabit kur” sistemi uyguladığı için, döviz artışları ödemeleri etkilemiyor. Ayda önce 185, sonra da 200 TL taksit ödeniyor. Ailede tek çalışan olsa da,dört- beş yüz lira aylıkla geçinen küçük aileler bu işin altından kalkmayı başarıyor. Sonra ne mi oluyor?Aradan geçen 12-13 yıldan sonra, kalan borç bir kalemde ödenecek seviyeye geliyor (artan ücretler nedeni ile). Borcunu kapatan üye kalan ödemeyi toptan yaparak tapusuna kavuşuyor. İşte altmışlı yıllarda bu örnekte gördüğümüz “Sosyal Devlet” ve onun ürünü kooperatif ve dar gelirliyi sosyal konuta kavuşturma projesi…Şimdi de KİPTAŞ’ın benzer bir örneği gibi devreye sokmaya çalıştığı “Sabit Taksitle Sosyal Konut Projesi...” Gerisini getirecek cümleler ve yorum her birimiz için farklı olabilir. Bu sistem depremzedeler için tam sırası ve çok uygun denebilir…Bundan böyle alt gelir grupları için kalıcı bir proje de olabilir… Devlet bu konuda uluslar arası fonlardan veya bankalardan kredi de alabilir. Yerel yönetimler aracılığı ile hemen her yerde bu tür konutlar yapılabilir. Tüm bunlar için gerekli olan, böyle bir anlayış ile vatandaşın sahip olduğu barınma hakkını Devlet’ten istemesi ve alması gerekiyor bana göre.Yorum yine size ait.
Bir tren kazası ve gereksiz bir istifa!
Komşumuz Yunanistan’ın Larissa kentinde elim bir tren kazası yaşanmış. Görevlinin yanlış rota vermesi ile ortaya çıkan kazada 46 kişi can vermiş. Olayın ardından hiçbir açıklamaya gerek görmeyen Ulaştırma Bakanı Karamanlis anında istifa etmiş. Başbakan ise “mutlaka sebebini bulacağız” diye ortaya atılmış. Bu elim kaza üzerine Selanik ve Atina’da sokaklar karışmış. Gel de şaşırma ! Ne var bundaki, adı üzerinde kaza işte …Bu da Yunanistan’ın kaderi olsa gerek! Eğer “kader planınız” yoksa haliniz duman.Yine de aklım almadı bu işi. Bizde 301 kişi maden ocağında kaza ile can verir, işin fıtratında var denir kimse sesini çıkarmaz. Birkaç tutuklama ve hapis ile olay kapatılır. Yakın geçmişte Mekece, Çorlu ve Ankara’daki kazaları gibi henüz bitmeyen mahkeme safhası yaşanır. Geride gözü yaşlı aileler ve de olaydan hiç etkilenmeyen yöneticiler kalır. Tren kazası mı..? Argoda bir deyim vardır; “Allah tren kazası vermesin” derler. Vay Yunanistan’ın haline !
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
TEK ÇARE SABİT TAKSİTLİ SOSYAL KONUT
Yaşadığımız deprem ve yıkılan ve yok olmak üzere olan şehirlerimiz…Bu felaket kanaat önderlerine, ülke ve kent yönetimlerine talip olanlara, dilerim farklı bir bakış açısı getirir de bunun sonucu olarak, her gelir grubunun sağlam ve depreme dayanıklı bir konuta sahip olması sağlanabilir. İstanbul kaynaklı bir haberde “sabit taksitli konut projesi” adı verilen bir girişim gözüme çarptı.
Geç de olsa umutlandım. Nedenini de kısa değil uzun biçimde anlatacağım!
Bu sisteme benzer bir model ile ve sahip olduğumuz bir kooperatif evinde yıllarca oturmuş biri olarak çok heyecanlıyım. Çünkü; yoksulluk ve açlık sınırı altında geliri olan ve en az dört kişiden oluşan bir aile, bu tür bir kolaylık olmadan ev sahibi yapılamaz. Önce TOKİ bir açıklama yaptı bu yönteme benzer bir model ile Türkiye genelinde yapılacak konutlara dair… 2022 yılının son aylarında yapılmış bir haber ya da müjde idi bu verilen. O günlerden sonra nasıl bir adım atıldı, kaç konut yapılarak hak sahiplerine teslim edildi, şu anda bilgi sahibi değiliz. Ama ödeme koşulları ve başvuru sahiplerinin aylık geliri belirlenmişti. Haberin bir bölümü de şöyleydi:
“Başvuruda bulunabilmek için toplam hane halkı gelirinin İstanbul için net 18 bin, diğer şehirlerde ise 16 bin liranın altında olması gerekecek. Hak sahiplerine konutlar yüzde 10 peşinat ve 240 ay vade ile satılacak. Kalan borç bakiyesi ve aylık taksitler, her yılın ocak ve temmuz aylarında olmak üzere iki kez, bir önceki 6 aylık dönemdeki memur maaş artış oranı dikkate alınarak idarece tespit edilen oranda artırılacak.”
Proje yurt genelinde 250 bin konut ve 50 bin işyeri olarak planlanmış. Ama biraz gecikince araya Kahramanmaraş depremi girdi. Şu anda bu girişim hangi aşamada bilemiyoruz. Buna karşın şimdi örneğini vereceğim bir başka örneği ve iki proje arasındaki farkı saptayabiliriz.
KİPTAŞ sistemi ve ilk örnekler
İstanbul’da TOKİ benzeri bir proje gözüme çarptı. İBB bünyesindeki KİPTAŞ, Genel Müdürü Ali Kurt’un şöyle bir açıklaması var:
“Devletimiz bu konuda adımlar atmaktadır, ancak sosyal konutlar kesinlikle sabit taksit seçeneği ile vatandaşlara sunulmalı. Biz KİPTAŞ olarak, bu dönemde toplam 2 bin 96 bağımsız birimden oluşan 4 farklı projede sabit taksit uyguladık. Toplam 241 bin 776 adet başvuru aldık ve hepsini normal süreden erken teslim ettik. Yani sabit taksitle sosyal konut üretilebileceğini test etmiş olduk. En son teslim ettiğimiz projemizden olan Tuzla Aydınlık Evler’de,
13 Aralık 2021’de temel attığımızda asgari ücret 4 bin 250 TL iken biz 3 bin 360 TL sabit taksitle, 120 ay vadede satışa sunduk ve projemizi 13 ayda teslim ettik. Ve bugün asgari ücretin 8 bin 506 TL olduğu düşünüldüğünde 3 bin 363 TL sabit taksitin ne kadar önemli olduğu anlaşılacaktır.”
Amacım, Devlet kurumu TOKİ ideal bir iş yapmıyor, bu konuyu iyi yönetemiyor demek falan değil. Ortaya somut bir örnek çıktığında, hele bu günümüzde, bu sistem takdir görmeyecek de, ne görecek ?
Altmışlı yıllarda acaba sosyal devlet mi vardı ?
Aslında, makalemin girişinde söz ettiğim ve ailem ile yıllarca oturduğumuz sosyal konutun projesini anlatmaktı.
Altmışlı yılların başındayız... Genelde kamuda çalışan emekçi büyüklerimiz, İşçi Sigortaları Kurumu desteğinde, Sigortalı İşçiler Yapı Kooperatifi’ni kuruyor. Başvurdukları İşçi Sigortaları Kurumu (şimdiki SGK), yaklaşık 230 haneli kooperatif için önce arsayı temin ediyor. Sonra da maliyeti hesaplıyor. Her bir konutun inşa bedeli 25 bin lira, 20 yıl vadeli bir ödeme planı yapıldığı için, 15 bin lira da faiz olarak hesaplanıyor. Borç toplam 40 bin lira…Sonra da kurum inşaatı bizzat başlatıyor. Arsa alımı sırasında üyelerden 3 bin 500 lira bir peşinat tahsil ediyor. Binalar, biraz da çekirdek aile için yapıldığı ve bitişik nizamda olduğu için çabuk bitiyor. Yani iki, iki buçuk yılda evler teslim ediliyor. Sonra ödemeler başlıyor. O dönemde Devlet “sabit kur” sistemi uyguladığı için, döviz artışları ödemeleri etkilemiyor. Ayda önce 185, sonra da 200 TL taksit ödeniyor. Ailede tek çalışan olsa da,dört- beş yüz lira aylıkla geçinen küçük aileler bu işin altından kalkmayı başarıyor. Sonra ne mi oluyor?Aradan geçen 12-13 yıldan sonra, kalan borç bir kalemde ödenecek seviyeye geliyor (artan ücretler nedeni ile). Borcunu kapatan üye kalan ödemeyi toptan yaparak tapusuna kavuşuyor. İşte altmışlı yıllarda bu örnekte gördüğümüz “Sosyal Devlet” ve onun ürünü kooperatif ve dar gelirliyi sosyal konuta kavuşturma projesi…Şimdi de KİPTAŞ’ın benzer bir örneği gibi devreye sokmaya çalıştığı “Sabit Taksitle Sosyal Konut Projesi...” Gerisini getirecek cümleler ve yorum her birimiz için farklı olabilir. Bu sistem depremzedeler için tam sırası ve çok uygun denebilir…Bundan böyle alt gelir grupları için kalıcı bir proje de olabilir… Devlet bu konuda uluslar arası fonlardan veya bankalardan kredi de alabilir. Yerel yönetimler aracılığı ile hemen her yerde bu tür konutlar yapılabilir. Tüm bunlar için gerekli olan, böyle bir anlayış ile vatandaşın sahip olduğu barınma hakkını Devlet’ten istemesi ve alması gerekiyor bana göre.Yorum yine size ait.
Bir tren kazası ve gereksiz bir istifa!
Komşumuz Yunanistan’ın Larissa kentinde elim bir tren kazası yaşanmış. Görevlinin yanlış rota vermesi ile ortaya çıkan kazada 46 kişi can vermiş. Olayın ardından hiçbir açıklamaya gerek görmeyen Ulaştırma Bakanı Karamanlis anında istifa etmiş. Başbakan ise “mutlaka sebebini bulacağız” diye ortaya atılmış. Bu elim kaza üzerine Selanik ve Atina’da sokaklar karışmış. Gel de şaşırma ! Ne var bundaki, adı üzerinde kaza işte …Bu da Yunanistan’ın kaderi olsa gerek! Eğer “kader planınız” yoksa haliniz duman.Yine de aklım almadı bu işi. Bizde 301 kişi maden ocağında kaza ile can verir, işin fıtratında var denir kimse sesini çıkarmaz. Birkaç tutuklama ve hapis ile olay kapatılır. Yakın geçmişte Mekece, Çorlu ve Ankara’daki kazaları gibi henüz bitmeyen mahkeme safhası yaşanır. Geride gözü yaşlı aileler ve de olaydan hiç etkilenmeyen yöneticiler kalır. Tren kazası mı..? Argoda bir deyim vardır; “Allah tren kazası vermesin” derler. Vay Yunanistan’ın haline !