Tarihi günler, temmuz ayında ve bunaltıcı sıcak eşliğinde sürüp gidiyor. Darbe girişimleri, savaş ve zaferleri derken, Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı önemli bir günün idraki içindeyiz yine…Adını, bu tarihi kongrenin başlangıç tarihinden alan Bursa’daki 23 Temmuz İlkokulu’nda öğrenime başlayan bir vatandaş olarak, bu günü es geçmek içimden gelmedi.
Aslında muradım bir başka ve de güncel konuya değinmekti.
Erzurum Kongresi tam 105 yaşında
Doğal olarak yine bu önemli saydığım konuya da bir parantez açacağım ama önce bu tarihi kongrenin 105. Yılında önemine kısa bir bakış diyorum. Başkanlığını, ilk kez sivil olarak Gazi Mustafa Kemal’in yaptığı kongrede alınan önemli kararlar vardı. Manda ve himaye reddedilerek, ilk kez ulusal bağımsızlığın koşulsuz olarak gerçekleştirilmesine karar verildi. Bunun ardından, ilk kez milli sınırlardan söz edildi hem de Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalandığı zamanda. Türk vatanı olan toprakların parçalanamayacağı açıklandı ve ilk defa geçici bir hükümetin kurulacağından bahis açıldı. Yani BAĞIMSIZLIK vurgusu, tüm dünyanın duyacağı biçimde dile getirilmiş oldu. Nokta… Gelelim günümüze…Bağımsızlık, öteden beri en değerli kavramlardan biridir. Elde edilmesi için çaba ister ve de bunun korunması, elde edilmesinden de büyük zorluklar taşır. Şimdi buradan ışık hızı ile “Bağımsız/ ÖZERK/ Türkiye Futbol Federasyonu’nun” özgürce yapıldığı söylenemeyecek ve sürpriz bir ismin başkan seçildiği genel kuruluna dönelim.
Yeni TFF Başkanı Hacıosmanoğlu’nun karnesi!
Bu satırlarda daha öncede görüşlerimi belirttim bu ilginç genel kurul toplantısına dair. Hatta, “ Özerk bir kurum için bu bir seçim değil, sadece seçin toplantısıdır” demiştim, diğer bağımsız ve sözünü esirgemeyen ülkemizin değerli spor, pardon futbol yazarları gibi…Genel kurul kararı alındıktan sonraki ilk günlerde, başkan adaylarını hatırlayalım. Benim duyabildiklerim, Samsunspor eski Başkanı İsmail Uyanık, TFF’yi UEFA’da yıllardır temsil eden Servet Yardımcı…Göksel Gümüşdağ. Bir ara mevcut başkan, başarılarına yenilerini katmak için(!) sahaya sürülmek istendi sanırım, ama sonra da vazgeçildi. Bu arada neler oldu ki, önce İsmail Uyanık sert ifadeler ile adaylığını geri çekti. Sonra da Servet Yardımcı, hakkında çıkarılan yıpratıcı iddiaları öne sürerek hem adaylıktan çekildi, hem de UEFA ve FİFA nezdindeki temsil yetkilerinden de feragat ettiğini yana yakıla açıkladı. Acaba ne oldu da, bu önemli görev, yıllar önce, futbolumuzda pek de rastlanmayan iki olayda, Trabzonspor Başkanlığı koltuğunda oturan İbrahim Hacıosmanoğlu’na nasip oldu ? Hangi güç, hangi düşünce ile bu önemli/önemsiz SEÇİN genel kulununda tek aday olarak onu belirledi? Fenerbahçe’nin Rize maçından dönerken Trabzon sınırlarında otobüsünün kurşunlanmasında adı geçen bir ismi, bu gücün dışında kim bir göreve layık görebilirdi sizce ? Hem de Hacıosmanoğlu’nun bu olaydan önce de, bir maç sonunda öfkesinden dolayı hakemleri soyunma odasında hapsetmesi ülkedeki futbolseverleri hem güldürmüş, hem de üzmüşken. Demek ki, önemli bir makama gelmek için, böyle pekiyi notları ile dolu bir karne ve onları koltuklarına oturtacak sınırsız bir güç gerekiyormuş. Geç de olsa öğrenmiş olduk ! Bu arada bu hapsetme olayının ayrıntısına da hatırladık. Maçın yan hakemi Adil Sinem’in açtığı davada, dönemin Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu ile birlikte, kulübün 11 eski yöneticisi toplamda 47 bin 500 lira manevi tazminata mahkûm edilmiş. Olayla ilgili açılan ceza davasında da yöneticiler 8’er ay 10’ar gün hapis cezası almış ve cezalar yine ertelenmiş. Şimdi, acaba ne demek gerekir bu başkan tercihi için? Türk futbolu ancak, böylesine delikanlı, mert ve sert başkanlar ile kurtarılabilir aynen onları atayan o sınırsız güç sahibi gibi!!! Başka sözüm yok.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Tek seçicinin gölgesi TFF üzerine de düştü!
Tarihi günler, temmuz ayında ve bunaltıcı sıcak eşliğinde sürüp gidiyor. Darbe girişimleri, savaş ve zaferleri derken, Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı önemli bir günün idraki içindeyiz yine…Adını, bu tarihi kongrenin başlangıç tarihinden alan Bursa’daki 23 Temmuz İlkokulu’nda öğrenime başlayan bir vatandaş olarak, bu günü es geçmek içimden gelmedi.
Aslında muradım bir başka ve de güncel konuya değinmekti.
Erzurum Kongresi tam 105 yaşında
Doğal olarak yine bu önemli saydığım konuya da bir parantez açacağım ama önce bu tarihi kongrenin 105. Yılında önemine kısa bir bakış diyorum. Başkanlığını, ilk kez sivil olarak Gazi Mustafa Kemal’in yaptığı kongrede alınan önemli kararlar vardı. Manda ve himaye reddedilerek, ilk kez ulusal bağımsızlığın koşulsuz olarak gerçekleştirilmesine karar verildi. Bunun ardından, ilk kez milli sınırlardan söz edildi hem de Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalandığı zamanda. Türk vatanı olan toprakların parçalanamayacağı açıklandı ve ilk defa geçici bir hükümetin kurulacağından bahis açıldı. Yani BAĞIMSIZLIK vurgusu, tüm dünyanın duyacağı biçimde dile getirilmiş oldu. Nokta… Gelelim günümüze…Bağımsızlık, öteden beri en değerli kavramlardan biridir. Elde edilmesi için çaba ister ve de bunun korunması, elde edilmesinden de büyük zorluklar taşır. Şimdi buradan ışık hızı ile “Bağımsız/ ÖZERK/ Türkiye Futbol Federasyonu’nun” özgürce yapıldığı söylenemeyecek ve sürpriz bir ismin başkan seçildiği genel kuruluna dönelim.
Yeni TFF Başkanı Hacıosmanoğlu’nun karnesi!
Bu satırlarda daha öncede görüşlerimi belirttim bu ilginç genel kurul toplantısına dair. Hatta, “ Özerk bir kurum için bu bir seçim değil, sadece seçin toplantısıdır” demiştim, diğer bağımsız ve sözünü esirgemeyen ülkemizin değerli spor, pardon futbol yazarları gibi…Genel kurul kararı alındıktan sonraki ilk günlerde, başkan adaylarını hatırlayalım. Benim duyabildiklerim, Samsunspor eski Başkanı İsmail Uyanık, TFF’yi UEFA’da yıllardır temsil eden Servet Yardımcı…Göksel Gümüşdağ. Bir ara mevcut başkan, başarılarına yenilerini katmak için(!) sahaya sürülmek istendi sanırım, ama sonra da vazgeçildi. Bu arada neler oldu ki, önce İsmail Uyanık sert ifadeler ile adaylığını geri çekti. Sonra da Servet Yardımcı, hakkında çıkarılan yıpratıcı iddiaları öne sürerek hem adaylıktan çekildi, hem de UEFA ve FİFA nezdindeki temsil yetkilerinden de feragat ettiğini yana yakıla açıkladı. Acaba ne oldu da, bu önemli görev, yıllar önce, futbolumuzda pek de rastlanmayan iki olayda, Trabzonspor Başkanlığı koltuğunda oturan İbrahim Hacıosmanoğlu’na nasip oldu ? Hangi güç, hangi düşünce ile bu önemli/önemsiz SEÇİN genel kulununda tek aday olarak onu belirledi? Fenerbahçe’nin Rize maçından dönerken Trabzon sınırlarında otobüsünün kurşunlanmasında adı geçen bir ismi, bu gücün dışında kim bir göreve layık görebilirdi sizce ? Hem de Hacıosmanoğlu’nun bu olaydan önce de, bir maç sonunda öfkesinden dolayı hakemleri soyunma odasında hapsetmesi ülkedeki futbolseverleri hem güldürmüş, hem de üzmüşken. Demek ki, önemli bir makama gelmek için, böyle pekiyi notları ile dolu bir karne ve onları koltuklarına oturtacak sınırsız bir güç gerekiyormuş. Geç de olsa öğrenmiş olduk ! Bu arada bu hapsetme olayının ayrıntısına da hatırladık. Maçın yan hakemi Adil Sinem’in açtığı davada, dönemin Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu ile birlikte, kulübün 11 eski yöneticisi toplamda 47 bin 500 lira manevi tazminata mahkûm edilmiş. Olayla ilgili açılan ceza davasında da yöneticiler 8’er ay 10’ar gün hapis cezası almış ve cezalar yine ertelenmiş. Şimdi, acaba ne demek gerekir bu başkan tercihi için? Türk futbolu ancak, böylesine delikanlı, mert ve sert başkanlar ile kurtarılabilir aynen onları atayan o sınırsız güç sahibi gibi!!! Başka sözüm yok.