Hastalık insanlık tarihi kadar eskidir ve hastalığın ortadan kaldırılması için yapılan cerrahi tedavi de insanlığın başlangıcından beri vardır. Berber cerrahlar, Ortaçağıntıp pratisyenleriydi; kan alma , amputasyon,(Organ kesme) sülük tedavisi, diş çekme görevleri arasındaydı.1215 yılına kadar cerrahi işlemler rahipler tarafından yapılmaktaydı çünkü bu kişiler toplumun en eğitimli kısmıydı. Peki berberlerle rahiplerin ilgisi nereden geliyordu? Katolik kilisesinin koyduğu standartlara göre rahiplerin kafalarının üst kısmında kel bir bölge bırakmaları gerekiyordu. Bu nedenle her kilisede bir berber bulunuyordu. Bu kişiler saç kesme dışında kesici aletleri kullanma becerilerinden dolayı diş çekme, kan alma, kupa çekme, apse patlatma gibi tedavi pratiklerini de uyguluyorlardı. Papa III. Honorius zamanında cerrahlık işleri rahip sınıfından alınıp berberlere verildi.Doktorlar, çoğunlukla 15. yüzyıl ve sonrasında, çalıştıkları üniversiteler tarafından akredite edilmiş ve lisanslandırılmış olsa da, diğer yandan berber cerrahların ne diploması nede çalışmaları için lisansları vardı. Bu nedenle cerrahlık yapmak isteyenler önce Ticaret loncasına başvuruyor sonra da berber cerrahların yanında çıraklığa başlıyorlardı. Berber cerrahlar, usta çırak ilişkisi ile eğitilirler ve mesleklerini öğrenebilmek için yıllar boyunca çıraklık yaparlardı. Bu çıraklık süresi Avrupa ülkeleri için 7 yılı bulabilmekteydi. Buna karşın bu dönemde berber cerrahların operasyonları çoğunlukla hijyen ve mahremiyet ortamından uzaktı. Bu yüzdendir ki bir operasyon başarılı dahi olsa sonrasında gelişen enfeksiyondan dolayı ölüm oranları problem yaratmaktaydı ve mahremiyetin sağlanmadığı halka açık ortamlarda gerçekleştirilen operasyonlardan dolayı insanların tedavi için gelme oranları düşüktü.Kısacası, vücudun dışı berber cerrahlara, içi ise daha eğitimli ve saygın olan hekimlere aitti.
Savaş alanlarında da cerrahlara çok iş düşüyordu. Barutun icadı ve 14. yüzyıl başlarında bunun savaşlarda kullanılması cerrahinin bir bilim dalı olarak gelişmesine neden oldu.Berber cerrahlarının rolü, savaşlarda dahada belirgin hale geldi. 1415'te Fransa'da ve 1618 ve 1648'deki Otuz Yıl Savaşları'nda yaptıkları başarılı ameliyatlarla kendilerini kabullendirdiler. Savaş zamanlarında ameliyatlarda organ kesen ve yara diken berber cerrahlar barış zamanlarında ise saç, sakal traşı yaparak para kazanıyordu. Bu dönemdeki önemli isimlerden biri Fransız cerrah AmbroisePare’dir. İlk kez bir cerrahi kitabı yazmıştır.Ambroise Pare, işe berber olarak başlamış ve Avrupa Rönesansının en ünlü cerrahı olmuştur.Pare yaraları hastaların canını yakan dağlama yöntemi yerine acı dindiren merhemlerle tedavi etme yolunu seçti, antiseptik teknikler kullanıyor, kan durdurma yöntemi olarak damarları dağlamak yerine kesiyidikmeyi tercih ediyordu. Avrupa’da gezgin cerrahlar, seyyar satıcılar gibi kentten kente gezerlerdi. Bunlar arasında fıtık ameliyatı, katarakt ameliyatı, ve mesane taşı çıkarma (litotomi) ameliyatlarında deneyim kazanmış çok başarılı cerrahlar vardı. Mesela mesanedeki bir taşı makatın kenarına atılan küçük bir kesiden çıkarabilmek için cerrahın hastanın dayanabileceği bir iki dakikadan fazla zamanı yoktu. Üstelik de bu işi göz kararı yapması gerekiyordu. Elbette ki bu işleme hastalar taşa bağlı enfeksiyon, kanama ve ağrıdan bezip, ne olacaksa olsun noktasına geldiklerinde razı oluyorlardı. Bu işlemlerde başarısızlığın yanı sıra kanama ve enfeksiyondan hasta ölümlerde çok fazlaydı.
1096'da berberler ilk resmi organizasyonlarını Fransa'da kurdular. İngiltere’de berberler ve cerrahlar loncası 1210'larda, akademik cerrahlar ile berber cerrahları birbirinden ayırabilmek için, Paris'teki College de Saint Come et Saint Damien, birincisinin uzun cübbe ikincisinin ise kısa cübbe giymesini kararlaştırdı. 16. Yüzyılda yapılan bir anlaşma ile cerrahlar berberlik yapmama ve berberlerde yapacakları cerrahi işlemlerin diş hekimliği ile sınırlı kalması konusunda anlaştılar. Daha sonra Fransa eğitim gören tüm doktorların ameliyatlara girme zorunluluğu getiren bir yasa çıkartınca berberlerin cerrahlık yapma alanlarıda kapatılmış oldu.
18. yüzyılda ise, özellikle de İtalya'dan yayılan bir akım, berberlik ile cerrahiyi birbirinden ayırmaya başladı. İtalya'da cerrahi, berberlik ile pek ilişkili değildi; çünkü Bolonya, Salerno ve Padua'daki tıp okulları, hekim adaylarına üst düzey cerrahi eğitimi vermekteydi ve cerrahinin sınırlarını zorlayan araştırmalara imza atmaktaydı. Bu çalışmalar her geçen gün gelişip, bunlara bağlı olarak tıbbi prosedürler karmaşıklaştıkça; hekimlerin alandaki yetkinliği berberlerinkinin çok ötesine geçti. Böylece cerrahi, tekrardan tıbbi bir alan olmaya doğru kaymaya başladı. 1540 yılında Cerrahlar Birliği ile Berberler Birliği birleşerek Berber-Cerrahlar Birliği'ni kurmuşlardı. Ancak cerrahinin karmaşık bir uzmanlık alanı olmaya başlamasıyla birlikte, 1745 yılında İngiliz hekimler, berber-cerrahlar üzerine giderek artan bir baskı uygulamaya başladılar. Bu baskı, belli bir noktadan sonra iki birliğin yeniden ayrılmasına neden oldu. 1800 yılında Cerrahlar Birliği'ne "kraliyet odası" statüsü verildi ve böylece, Londra'da bulunan Cerrahî Kraliyet Okulu kurulmuş oldu.18'inci yüzyıldan itibaren berberlik ile cerrahi, tamamen ayrı bir şekilde yollarına devam ettiler.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
KENAN TEZ
CERRAHLARDAN ÖNCE BERBERLER VARDI
Hastalık insanlık tarihi kadar eskidir ve hastalığın ortadan kaldırılması için yapılan cerrahi tedavi de insanlığın başlangıcından beri vardır. Berber cerrahlar, Ortaçağıntıp pratisyenleriydi; kan alma , amputasyon,(Organ kesme) sülük tedavisi, diş çekme görevleri arasındaydı.1215 yılına kadar cerrahi işlemler rahipler tarafından yapılmaktaydı çünkü bu kişiler toplumun en eğitimli kısmıydı. Peki berberlerle rahiplerin ilgisi nereden geliyordu? Katolik kilisesinin koyduğu standartlara göre rahiplerin kafalarının üst kısmında kel bir bölge bırakmaları gerekiyordu. Bu nedenle her kilisede bir berber bulunuyordu. Bu kişiler saç kesme dışında kesici aletleri kullanma becerilerinden dolayı diş çekme, kan alma, kupa çekme, apse patlatma gibi tedavi pratiklerini de uyguluyorlardı. Papa III. Honorius zamanında cerrahlık işleri rahip sınıfından alınıp berberlere verildi.Doktorlar, çoğunlukla 15. yüzyıl ve sonrasında, çalıştıkları üniversiteler tarafından akredite edilmiş ve lisanslandırılmış olsa da, diğer yandan berber cerrahların ne diploması nede çalışmaları için lisansları vardı. Bu nedenle cerrahlık yapmak isteyenler önce Ticaret loncasına başvuruyor sonra da berber cerrahların yanında çıraklığa başlıyorlardı. Berber cerrahlar, usta çırak ilişkisi ile eğitilirler ve mesleklerini öğrenebilmek için yıllar boyunca çıraklık yaparlardı. Bu çıraklık süresi Avrupa ülkeleri için 7 yılı bulabilmekteydi. Buna karşın bu dönemde berber cerrahların operasyonları çoğunlukla hijyen ve mahremiyet ortamından uzaktı. Bu yüzdendir ki bir operasyon başarılı dahi olsa sonrasında gelişen enfeksiyondan dolayı ölüm oranları problem yaratmaktaydı ve mahremiyetin sağlanmadığı halka açık ortamlarda gerçekleştirilen operasyonlardan dolayı insanların tedavi için gelme oranları düşüktü.Kısacası, vücudun dışı berber cerrahlara, içi ise daha eğitimli ve saygın olan hekimlere aitti.
Savaş alanlarında da cerrahlara çok iş düşüyordu. Barutun icadı ve 14. yüzyıl başlarında bunun savaşlarda kullanılması cerrahinin bir bilim dalı olarak gelişmesine neden oldu.Berber cerrahlarının rolü, savaşlarda dahada belirgin hale geldi. 1415'te Fransa'da ve 1618 ve 1648'deki Otuz Yıl Savaşları'nda yaptıkları başarılı ameliyatlarla kendilerini kabullendirdiler. Savaş zamanlarında ameliyatlarda organ kesen ve yara diken berber cerrahlar barış zamanlarında ise saç, sakal traşı yaparak para kazanıyordu. Bu dönemdeki önemli isimlerden biri Fransız cerrah AmbroisePare’dir. İlk kez bir cerrahi kitabı yazmıştır.Ambroise Pare, işe berber olarak başlamış ve Avrupa Rönesansının en ünlü cerrahı olmuştur.Pare yaraları hastaların canını yakan dağlama yöntemi yerine acı dindiren merhemlerle tedavi etme yolunu seçti, antiseptik teknikler kullanıyor, kan durdurma yöntemi olarak damarları dağlamak yerine kesiyidikmeyi tercih ediyordu. Avrupa’da gezgin cerrahlar, seyyar satıcılar gibi kentten kente gezerlerdi. Bunlar arasında fıtık ameliyatı, katarakt ameliyatı, ve mesane taşı çıkarma (litotomi) ameliyatlarında deneyim kazanmış çok başarılı cerrahlar vardı. Mesela mesanedeki bir taşı makatın kenarına atılan küçük bir kesiden çıkarabilmek için cerrahın hastanın dayanabileceği bir iki dakikadan fazla zamanı yoktu. Üstelik de bu işi göz kararı yapması gerekiyordu. Elbette ki bu işleme hastalar taşa bağlı enfeksiyon, kanama ve ağrıdan bezip, ne olacaksa olsun noktasına geldiklerinde razı oluyorlardı. Bu işlemlerde başarısızlığın yanı sıra kanama ve enfeksiyondan hasta ölümlerde çok fazlaydı.
1096'da berberler ilk resmi organizasyonlarını Fransa'da kurdular. İngiltere’de berberler ve cerrahlar loncası 1210'larda, akademik cerrahlar ile berber cerrahları birbirinden ayırabilmek için, Paris'teki College de Saint Come et Saint Damien, birincisinin uzun cübbe ikincisinin ise kısa cübbe giymesini kararlaştırdı. 16. Yüzyılda yapılan bir anlaşma ile cerrahlar berberlik yapmama ve berberlerde yapacakları cerrahi işlemlerin diş hekimliği ile sınırlı kalması konusunda anlaştılar. Daha sonra Fransa eğitim gören tüm doktorların ameliyatlara girme zorunluluğu getiren bir yasa çıkartınca berberlerin cerrahlık yapma alanlarıda kapatılmış oldu.
18. yüzyılda ise, özellikle de İtalya'dan yayılan bir akım, berberlik ile cerrahiyi birbirinden ayırmaya başladı. İtalya'da cerrahi, berberlik ile pek ilişkili değildi; çünkü Bolonya, Salerno ve Padua'daki tıp okulları, hekim adaylarına üst düzey cerrahi eğitimi vermekteydi ve cerrahinin sınırlarını zorlayan araştırmalara imza atmaktaydı. Bu çalışmalar her geçen gün gelişip, bunlara bağlı olarak tıbbi prosedürler karmaşıklaştıkça; hekimlerin alandaki yetkinliği berberlerinkinin çok ötesine geçti. Böylece cerrahi, tekrardan tıbbi bir alan olmaya doğru kaymaya başladı. 1540 yılında Cerrahlar Birliği ile Berberler Birliği birleşerek Berber-Cerrahlar Birliği'ni kurmuşlardı. Ancak cerrahinin karmaşık bir uzmanlık alanı olmaya başlamasıyla birlikte, 1745 yılında İngiliz hekimler, berber-cerrahlar üzerine giderek artan bir baskı uygulamaya başladılar. Bu baskı, belli bir noktadan sonra iki birliğin yeniden ayrılmasına neden oldu. 1800 yılında Cerrahlar Birliği'ne "kraliyet odası" statüsü verildi ve böylece, Londra'da bulunan Cerrahî Kraliyet Okulu kurulmuş oldu.18'inci yüzyıldan itibaren berberlik ile cerrahi, tamamen ayrı bir şekilde yollarına devam ettiler.