O kuşlar işte. Boz renkli, aşkın sembolü kuşlar. Çok enteresan. Eşlerden biri ölünce diğer kuş bir daha asla başka bir eş ile çiftleşmezmiş. Zaten fazla da yaşamazmış. Zaten kumruların ömrü de yaklaşık bir yılmış. Bu kuşların çıkardıkları sesler aslında aşka davetmiş. Bunlar bir defada sadece iki yumurta yaptığından neslin devamı için sürekli çiftleşirlermiş.
Bu kumrular cinslerine göre aşka davet şarkıları söylerlermiş. Erkek dişisinin peşine düşer ve bir kez çiftleştikten sonra bir daha asla birbirlerini bırakmazlarmış.
Marmara bölgesinde yaşayanların sesleri genelde hepimizin kulağındadır. Kimi yerlerde Yusufçuk - Yusufçuk diyorlarmış gibi gelir kulağımıza. Bu genelde Güney Marmara bölgesinde yaşayan kumrularda böyle algılanırmış. Trakya ve İstanbul tarafında yaşayanlar ise başka bir şey söylerlermiş. İstanbul kumrularının ses ahenklerini bir dinleseniz, sanki açık açık ÜSKÜDAR’A GİDELİM- PEYNİR EKMEK YİYELİM diyorlar diye yemin bile edebilirsiniz.
Marmara Adası kumrularına gelince...
Bunları dinlediğinizde başka şeyler anlarsınız. Marmara Adası’nın kumruları resmen Rumca serenat yaparlar birbirlerine. İnanmazsanız size hikâyelerini anlatabilirim.
Vaktiyle, hatta daha ilkçağlarda Marmara'da birbirini çok seven bir çift yaşarmış. Genç bir karı-koca. Birbirlerine çılgın gibi âşıklarmış. Henüz çocukları da yokmuş. Ama evde gelinin bir kayınvalidesi varmış. Gelin-kaynana birbirlerini severlermiş. Ama kayınvalide çok eli sıkı, çok cimri imiş. Gelin de merhametli mi merhametli. Yardımlaşmayı çok severmiş. Nasıl geçinecek şimdi bunlar? Neyse böyle yuvarlanıp gidiyormuş evlerinde hayat.
Bir gün evde ekmek bitmiş. Gelin hamur yoğurmaya başlamış. Kayınvalide de bahçedeki fırını yakmış. Ekmekler mayalanıncaya kadar fırın da kızar. Ekmekleri atarız. Sonra bir hafta rahat ederiz diye düşünmüş. Gelinin hazırlayıp mayalanmaya bıraktığı ekmekleri saymış 19 tane ekmek olmuş. ''Eh, iyi. Bizi bir hafta idare eder” demiş içinden. Sonra eve girmiş. Gelin biraz sonra ekmekleri fırına atmış. Ekmekler pişmeye başlayınca etrafa mis gibi kokular yayılmaya başlamış. Zaten gelin de çok marifetli imiş. Yaptığı her iş elinden çok güzel çıkarmış. Ekmekler pişince gelin fırını açmış. Tam o sırada küçük bebeği kucağında çok yoksul bir kadın belirmiş bahçe kapısında. ''Çok açız'' demiş. Gelin kayınvalidesinden korkmuş ama yine de dayanamamış, aç olduğunu söyleyen kadına bir ekmecik verivermiş. Kadın da mutlu olmuş, gelin de.
Ekmekleri içeri taşıdıktan sonra kayınvalide ekmekleri saymış. Aaaa! 18 tane. Daha önce 19’du...
Geline demiş ki: Fırında bir ekmek kaldı galiba. Onu da al da orada ziyan olmasın. Gelin. ''Yok anne'' demiş. Ekmekler bu kadar.
-Yok ben saydım 19 taneydi.
-Yok anne 18 taneydi…
-Yok 19’du.
-Yok 18’di.
Gelin diyememiş aç bir kadın ile bebeğine verdim. Korkmuş. Kayınvalide ısrar:
-Yok 19’du. Seni akşama oğluma söyleyeceğim.
Gelin daha çok korkmuş. Allaha yalvarmış: ''Allahım beni bir kuş yap buradan uçayım. Akşama kocamın önünde mahcup olmayayım.''
O an Allah gelinin duasını kabul etmiş ve onu bir kumru yapmış.
Akşam kocası eve gelince kayınvalide olan biteni oğluna bir güzel anlatmış.
-Ekmekler 19’du demiş.
Ama evinden ayrılmayan kumru gelin çatıdan,
-18’di demiş.
O zamanlar Marmara’da Rumca konuşulduğu için gelin:
-DEKOHTO- DEKOHTO diyormuş. Kayınvalide ısrarla
-DEKANÂ- DEKANÂ diyormuş.
Dekohto 18 demekmiş.
Dekana 19 demekmiş.
O zaman gelinin kocası ''Allahım beni de bir kuş yap, eşimden ayrılmayayım. Hep onun yanında olayım '' diye dua etmiş.
- - -
İşte masal bu ya... O zamandan beri Marmara'nın kumruları hiç başka bir şey demezler. Devamlı DEKOHTO... DEKOHTO diye birbirlerine kur yaparlar.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Sevgili okurlar.
Yarın bayram.
Bayramda kimsenin kafasını siyaset ile ekonomi ile, başka üzücü haberlerle meşgul etmeyelim. Bazen zor geçen hayatımızı, problemleri hatırlatmayalım dedim. Size birbirini çok seven insanları düşündürmek istedim... İşinizle, ailenizle; sevdiklerinizle birlikte anımsatmak istedim.
Ne korona, ne pahalılık...
Bayram günü mutluluk duyun.
Sevgi duyun.
Bayram günü kumrular gibi olun diyorum.
Sevgilerimle.
Bayramınız kutlu olsun...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
M. MERAL IŞIK
MARMARA'NIN KUMRULARI
Bilimsel adı: Streptopelia decaokto.
Hani insanlar için deriz ya ''kumrular gibi''.
O kuşlar işte. Boz renkli, aşkın sembolü kuşlar. Çok enteresan. Eşlerden biri ölünce diğer kuş bir daha asla başka bir eş ile çiftleşmezmiş. Zaten fazla da yaşamazmış. Zaten kumruların ömrü de yaklaşık bir yılmış. Bu kuşların çıkardıkları sesler aslında aşka davetmiş. Bunlar bir defada sadece iki yumurta yaptığından neslin devamı için sürekli çiftleşirlermiş.
Bu kumrular cinslerine göre aşka davet şarkıları söylerlermiş. Erkek dişisinin peşine düşer ve bir kez çiftleştikten sonra bir daha asla birbirlerini bırakmazlarmış.
Marmara bölgesinde yaşayanların sesleri genelde hepimizin kulağındadır. Kimi yerlerde Yusufçuk - Yusufçuk diyorlarmış gibi gelir kulağımıza. Bu genelde Güney Marmara bölgesinde yaşayan kumrularda böyle algılanırmış. Trakya ve İstanbul tarafında yaşayanlar ise başka bir şey söylerlermiş. İstanbul kumrularının ses ahenklerini bir dinleseniz, sanki açık açık ÜSKÜDAR’A GİDELİM- PEYNİR EKMEK YİYELİM diyorlar diye yemin bile edebilirsiniz.
Marmara Adası kumrularına gelince...
Bunları dinlediğinizde başka şeyler anlarsınız. Marmara Adası’nın kumruları resmen Rumca serenat yaparlar birbirlerine. İnanmazsanız size hikâyelerini anlatabilirim.
Vaktiyle, hatta daha ilkçağlarda Marmara'da birbirini çok seven bir çift yaşarmış. Genç bir karı-koca. Birbirlerine çılgın gibi âşıklarmış. Henüz çocukları da yokmuş. Ama evde gelinin bir kayınvalidesi varmış. Gelin-kaynana birbirlerini severlermiş. Ama kayınvalide çok eli sıkı, çok cimri imiş. Gelin de merhametli mi merhametli. Yardımlaşmayı çok severmiş. Nasıl geçinecek şimdi bunlar? Neyse böyle yuvarlanıp gidiyormuş evlerinde hayat.
Bir gün evde ekmek bitmiş. Gelin hamur yoğurmaya başlamış. Kayınvalide de bahçedeki fırını yakmış. Ekmekler mayalanıncaya kadar fırın da kızar. Ekmekleri atarız. Sonra bir hafta rahat ederiz diye düşünmüş. Gelinin hazırlayıp mayalanmaya bıraktığı ekmekleri saymış 19 tane ekmek olmuş. ''Eh, iyi. Bizi bir hafta idare eder” demiş içinden. Sonra eve girmiş. Gelin biraz sonra ekmekleri fırına atmış. Ekmekler pişmeye başlayınca etrafa mis gibi kokular yayılmaya başlamış. Zaten gelin de çok marifetli imiş. Yaptığı her iş elinden çok güzel çıkarmış. Ekmekler pişince gelin fırını açmış. Tam o sırada küçük bebeği kucağında çok yoksul bir kadın belirmiş bahçe kapısında. ''Çok açız'' demiş. Gelin kayınvalidesinden korkmuş ama yine de dayanamamış, aç olduğunu söyleyen kadına bir ekmecik verivermiş. Kadın da mutlu olmuş, gelin de.
Ekmekleri içeri taşıdıktan sonra kayınvalide ekmekleri saymış. Aaaa! 18 tane. Daha önce 19’du...
Geline demiş ki: Fırında bir ekmek kaldı galiba. Onu da al da orada ziyan olmasın. Gelin. ''Yok anne'' demiş. Ekmekler bu kadar.
-Yok ben saydım 19 taneydi.
-Yok anne 18 taneydi…
-Yok 19’du.
-Yok 18’di.
Gelin diyememiş aç bir kadın ile bebeğine verdim. Korkmuş. Kayınvalide ısrar:
-Yok 19’du. Seni akşama oğluma söyleyeceğim.
Gelin daha çok korkmuş. Allaha yalvarmış: ''Allahım beni bir kuş yap buradan uçayım. Akşama kocamın önünde mahcup olmayayım.''
O an Allah gelinin duasını kabul etmiş ve onu bir kumru yapmış.
Akşam kocası eve gelince kayınvalide olan biteni oğluna bir güzel anlatmış.
-Ekmekler 19’du demiş.
Ama evinden ayrılmayan kumru gelin çatıdan,
-18’di demiş.
O zamanlar Marmara’da Rumca konuşulduğu için gelin:
-DEKOHTO- DEKOHTO diyormuş. Kayınvalide ısrarla
-DEKANÂ- DEKANÂ diyormuş.
Dekohto 18 demekmiş.
Dekana 19 demekmiş.
O zaman gelinin kocası ''Allahım beni de bir kuş yap, eşimden ayrılmayayım. Hep onun yanında olayım '' diye dua etmiş.
- - -
İşte masal bu ya... O zamandan beri Marmara'nın kumruları hiç başka bir şey demezler. Devamlı DEKOHTO... DEKOHTO diye birbirlerine kur yaparlar.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Sevgili okurlar.
Yarın bayram.
Bayramda kimsenin kafasını siyaset ile ekonomi ile, başka üzücü haberlerle meşgul etmeyelim. Bazen zor geçen hayatımızı, problemleri hatırlatmayalım dedim. Size birbirini çok seven insanları düşündürmek istedim... İşinizle, ailenizle; sevdiklerinizle birlikte anımsatmak istedim.
Ne korona, ne pahalılık...
Bayram günü mutluluk duyun.
Sevgi duyun.
Bayram günü kumrular gibi olun diyorum.
Sevgilerimle.
Bayramınız kutlu olsun...