Muş’un Varto İlçesi’nde yaşanan ilk deprem sabaha karşı vurdu bölgeyi.
Mart ayında gerçekleşen bu zelzele sırasında 14 kişi öldü, 75’i de yaralandı.
Tam 6.9 şiddetinde gelen ikincisiyse Ağustos ayında, gündüz vakti yaşanacaktı.
Varto’da ayakta kalan bir tane ev yoktu!
Toplam 2 bin 394 ölü ve bin dört yüz seksen dokuz yaralı vardı ortada.
Devlet günlerce hatta, haftalarca gelemedi bölgeye.
Ortalıkta kesif bir ceset kokusu…
Cemal Süreyya şu şiiri yazdı sonra:
………………….
Afyon Garı’ndaki küçük kızı anımsa, hani,
Trene binerken pabuçlarını çıkarmıştı;
Varto depremini düşün, yardım olarak Batı'dan
Gönderilmiş bir kutu süttozunu ve sutyeni.
Adam süttozuyla evinin duvarlarını badana etmişti,
Karısıysa saklamıştı ne olduğunu bilmediği sutyeni,
Kulaklık olarak kullanmayı düşünüyordu onu kışın;
Tanrım gerçekten çocukluk günlerinizde mi?..
Eşiklere oturmuş bir dolu insan
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni
………………..
Varto depreminin ardından, molozların altından 4 yaşında bir oğlan çocuğu çıkarıldı sonra.
Ağlamaktan şişmiş gözleri, o gözlerden akan yaşların tozdan çamur olmuş izleri, ışığı görünce “Anaa, anaa” diye bağıran sözleriyle pek çok Bursalının yakından tanıdığı bir kişi olacaktı büyüyünce bu çocuk:
“Sınav Okulları Yönetim Kurulu Başkanı Gıyasettin Bingöl’dü sözünü ettiğim kişi!..”
Kimi zaman büyük felaketler büyük başarıları da getirir beraberinde.
İnsanın Hızır’la, Musa arasında geçtiği anlatılan hikayeye inanası geliyor böyle durumlarda!
O gün Gıyasettin Bingöl kurtarılmayıp ölseydi, bu gün 3 oğlu hayatta değildi.
Yasir, Londra’yı hiç göremeyecekti.
Geçmişte kentimizde on binlerce öğrenci yetiştiren dershaneler, bu gün binlerce çocuğun eğitim gördüğü okulların hiç biri olmayacaktı.
Kardeşi Kubbettin BKM’yi açacaktı belki ama abisi sağ olmadığı için ilk iflasından sonra O’nu batmaktan kurtaracak kimse bulunmayacak ve diğer abisi Şaban’ın Sori Kafe’sinde belki de kasaya bakıp, çay dağıtacaktı bu gün!
Tam 9 kardeşin arasından okuyan tek kişiydi Gıyasettin Bingöl.
Erzurum’dan sonra Bursa’ya, Uludağ Üniversitesi’ne okumaya geldi.
Sonra kitapçı dükkanları açtı.
Battı çıktı, battı çıktı, en sonunda da dershanecilikten yürüdü gitti.
Şimdilerde bir üniversite kurmaya hazırlanıyor.
Kim bilir, Elazığ’da enkaz altından çıkarılan Yüsra bebek büyüyünce hangi hayatlara dokunacak?
Ecevit, Bahçeli ve Mesut Yılmaz’ın kurduğu koalisyon hükümeti iktidardaydı o yıl.
Hiç birini ilk anda felaket alanında göremediğimiz gibi, deprem için gelen 500 milyon doların da memur maaşlarının ödenebilmesi için kullanıldığını öğrenecektik daha sonra!
Ak Parti Hükümeti Cumhurbaşkanıyla, bakanlarıyla tam kadro sahadaydı son depremin hemen ardından.
Türkiye’nin dört bir yanından yardımlar ve arama kurtarma ekipleri aktı afet bölgesine.
Oraya destek gönderenlerin arasında biri var ki, insani duyarlılığı son derece yüksekti bence.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek sözünü ettiğim kişi.
Şu paylaşımı yaptı sosyal medyadan:
“Depremde yaşam alanlarını kaybeden küçük dostlarımız da var. Sahibini bulamayan bu küçük kediyi Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak sahipleneceğiz. Ekiplerimiz arıyor, görenlerin iletişime geçmesini rica ederim.”
Çok büyük bir duyarlılık bu şimdiye dek hiç kimsenin göremediği!
Sadece insanlar değil, o bölgede yaşayan hayvanlar da depremzede sonuçta.
Muhittin Böcek’e alkış!
Bursa’da en hızlı hareket eden kurumlarsa Büyükşehir ve Nilüfer Belediyesi oldu.
Başkan Alinur Aktaş imkanları yıldırım hızıyla devreye sokarak Bursa’dan, Elazığ ve Malatya’ya adeta Hızır gibi yetişti hemen.
İlk etapta 10 bin kişiye sıcak yemek çıkaracak mutfak, tırlar dolusu gıda, hijyen ve temizlik malzemesi, su, ısıtıcı, çadır ve battaniye gönderildi Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden.
Depremi yaşayanlara destek olmak için psikologlar, çocuklara oyuncak yollanması da çok hoştu.
Siyasi parti örgütlerinin arasında göz dolduranıysa CHP Nilüfer İlçe Başkanlığıydı hiç kuşkusuz.
Başkan Fırat Yılmaz, Nilüfer’de yaşayanların ayni bağışlarını toplayıp organize ederek başarılı bir yönetici profili çizdi geçen hafta kentimizde.
Deprem bizim bölgemize de gelecek, belki yarın, belki yarından da yakın!
Batıdakilerin biraz daha eli yüzü düzgün…
En kötü yapılaşma Yıldırım İlçesi’nde ve Osmangazi’de, Demiryolu altında.
Önceki dönemde görev yapan Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali, ilçesinde gerçekleştirmeyi planladığı “kentsel dönüşüm” hamlesini yüzdü yüzdü kuyruğuna getirdi.
Yıldırım’ın yeni başkanı Oktay Yılmaz’a düşen görevse hiç durmaksızın, hemen, derhal bu hamleyi tamamlayacak adımları atmasıdır.
Aynı şey Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar için de geçerli elbette.
Anadolu’nun her köşesi kıpır kıpır hareketli.
Korkarım büyük felaket sandığımızdan daha yakın!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
MEHMET Ali YILMAZ
DEPREMİN ARDINDAN
Muş’un Varto İlçesi’nde yaşanan ilk deprem sabaha karşı vurdu bölgeyi.
Mart ayında gerçekleşen bu zelzele sırasında 14 kişi öldü, 75’i de yaralandı.
Tam 6.9 şiddetinde gelen ikincisiyse Ağustos ayında, gündüz vakti yaşanacaktı.
Varto’da ayakta kalan bir tane ev yoktu!
Toplam 2 bin 394 ölü ve bin dört yüz seksen dokuz yaralı vardı ortada.
Devlet günlerce hatta, haftalarca gelemedi bölgeye.
Ortalıkta kesif bir ceset kokusu…
Cemal Süreyya şu şiiri yazdı sonra:
………………….
Afyon Garı’ndaki küçük kızı anımsa, hani,
Trene binerken pabuçlarını çıkarmıştı;
Varto depremini düşün, yardım olarak Batı'dan
Gönderilmiş bir kutu süttozunu ve sutyeni.
Adam süttozuyla evinin duvarlarını badana etmişti,
Karısıysa saklamıştı ne olduğunu bilmediği sutyeni,
Kulaklık olarak kullanmayı düşünüyordu onu kışın;
Tanrım gerçekten çocukluk günlerinizde mi?..
Eşiklere oturmuş bir dolu insan
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni
………………..
Varto depreminin ardından, molozların altından 4 yaşında bir oğlan çocuğu çıkarıldı sonra.
Ağlamaktan şişmiş gözleri, o gözlerden akan yaşların tozdan çamur olmuş izleri, ışığı görünce “Anaa, anaa” diye bağıran sözleriyle pek çok Bursalının yakından tanıdığı bir kişi olacaktı büyüyünce bu çocuk:
“Sınav Okulları Yönetim Kurulu Başkanı Gıyasettin Bingöl’dü sözünü ettiğim kişi!..”
Kimi zaman büyük felaketler büyük başarıları da getirir beraberinde.
İnsanın Hızır’la, Musa arasında geçtiği anlatılan hikayeye inanası geliyor böyle durumlarda!
O gün Gıyasettin Bingöl kurtarılmayıp ölseydi, bu gün 3 oğlu hayatta değildi.
Yasir, Londra’yı hiç göremeyecekti.
Geçmişte kentimizde on binlerce öğrenci yetiştiren dershaneler, bu gün binlerce çocuğun eğitim gördüğü okulların hiç biri olmayacaktı.
Kardeşi Kubbettin BKM’yi açacaktı belki ama abisi sağ olmadığı için ilk iflasından sonra O’nu batmaktan kurtaracak kimse bulunmayacak ve diğer abisi Şaban’ın Sori Kafe’sinde belki de kasaya bakıp, çay dağıtacaktı bu gün!
Tam 9 kardeşin arasından okuyan tek kişiydi Gıyasettin Bingöl.
Erzurum’dan sonra Bursa’ya, Uludağ Üniversitesi’ne okumaya geldi.
Sonra kitapçı dükkanları açtı.
Battı çıktı, battı çıktı, en sonunda da dershanecilikten yürüdü gitti.
Şimdilerde bir üniversite kurmaya hazırlanıyor.
Kim bilir, Elazığ’da enkaz altından çıkarılan Yüsra bebek büyüyünce hangi hayatlara dokunacak?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ekranda görünce zihnim beni körfez depremine götürdü.
Ecevit, Bahçeli ve Mesut Yılmaz’ın kurduğu koalisyon hükümeti iktidardaydı o yıl.
Hiç birini ilk anda felaket alanında göremediğimiz gibi, deprem için gelen 500 milyon doların da memur maaşlarının ödenebilmesi için kullanıldığını öğrenecektik daha sonra!
Ak Parti Hükümeti Cumhurbaşkanıyla, bakanlarıyla tam kadro sahadaydı son depremin hemen ardından.
Türkiye’nin dört bir yanından yardımlar ve arama kurtarma ekipleri aktı afet bölgesine.
Oraya destek gönderenlerin arasında biri var ki, insani duyarlılığı son derece yüksekti bence.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek sözünü ettiğim kişi.
Şu paylaşımı yaptı sosyal medyadan:
“Depremde yaşam alanlarını kaybeden küçük dostlarımız da var. Sahibini bulamayan bu küçük kediyi Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak sahipleneceğiz. Ekiplerimiz arıyor, görenlerin iletişime geçmesini rica ederim.”
Çok büyük bir duyarlılık bu şimdiye dek hiç kimsenin göremediği!
Sadece insanlar değil, o bölgede yaşayan hayvanlar da depremzede sonuçta.
Muhittin Böcek’e alkış!
Bursa’da en hızlı hareket eden kurumlarsa Büyükşehir ve Nilüfer Belediyesi oldu.
Başkan Alinur Aktaş imkanları yıldırım hızıyla devreye sokarak Bursa’dan, Elazığ ve Malatya’ya adeta Hızır gibi yetişti hemen.
İlk etapta 10 bin kişiye sıcak yemek çıkaracak mutfak, tırlar dolusu gıda, hijyen ve temizlik malzemesi, su, ısıtıcı, çadır ve battaniye gönderildi Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden.
Depremi yaşayanlara destek olmak için psikologlar, çocuklara oyuncak yollanması da çok hoştu.
Siyasi parti örgütlerinin arasında göz dolduranıysa CHP Nilüfer İlçe Başkanlığıydı hiç kuşkusuz.
Başkan Fırat Yılmaz, Nilüfer’de yaşayanların ayni bağışlarını toplayıp organize ederek başarılı bir yönetici profili çizdi geçen hafta kentimizde.
Deprem bizim bölgemize de gelecek, belki yarın, belki yarından da yakın!
Batıdakilerin biraz daha eli yüzü düzgün…
En kötü yapılaşma Yıldırım İlçesi’nde ve Osmangazi’de, Demiryolu altında.
Önceki dönemde görev yapan Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali, ilçesinde gerçekleştirmeyi planladığı “kentsel dönüşüm” hamlesini yüzdü yüzdü kuyruğuna getirdi.
Yıldırım’ın yeni başkanı Oktay Yılmaz’a düşen görevse hiç durmaksızın, hemen, derhal bu hamleyi tamamlayacak adımları atmasıdır.
Aynı şey Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar için de geçerli elbette.
Anadolu’nun her köşesi kıpır kıpır hareketli.
Korkarım büyük felaket sandığımızdan daha yakın!