Saltanatın kılıcı yine Sultan Mehmed'e geçtiğinde, her taraftan tebrikler yağıyor, elçiler gelip hediyeler getiriyorlardı. Trabzon Rum imparatoru hemen vergisini ödemeye hazır olduğunu bildirirken, Kostantaniye imparatoru ipe sapa gelmez sözlerle bir takım meseleler anlatmaya çalışıyorlardı. Bu mânasız ifadelerin yanında küstahlığa yakın hâlleri Genç Padişah tarafından uygun şekilde çözüldü. Seslendi: Bunları huzurdan alın! Karamanoğlu yine her zamanki gibi fitnelerinin birinin hesabını verememişse de, her zamanki af edilmesi de gecikmemişti. Sultan 2. Mehmed babasının defni için daha Bursa'dan çıkmamışken Yeniçeri tarafından önü kesilip, Cül ûs bahşişi istemek üzere bağırış, çığırışa başladılar. Yüz verilmedi. Ocak reisleri tespit olunup, cezaları verildi. Ne var ki, bu yeniçeri tâifesi her padişah cülûsunda bu harekâtı tekrarlamaktan vazgeçmediler. Padişah ilk işlerinden biri olarak Kostantaniyenin Boğazının iki yakasına adı Boğazkesen, diye bilinen hisarı yaptırmak için o tarafa yürümek oldu. Bu yürüyüş esnasında Osmanlı askeri ile oralarda otlamakta olan koyun sürüsünün çobanları ve kırda dolaşmakta olan ahali arasında bir münakaşa çıktı. Bu münakaşa alıp yürürken, ahali ve çobanlar arasında kavga oldu. Ahali bunun üzerine kapıları kapattı. Genç Padişah da bu yaklaşım karşısında eskiden beri düşünülen ve de kendisinin en birinci vazifesi saydığı, Kostantaniye'yi alma ve Müjde-i Peygamberiye nâil olmak arzusunu bu kavga olayı açıklamaya bir vesiledir diye düşündü. (856h./1452m.) İmparator ise, her zamanki gibi geçiştirme yolunu tutacak olursa, kendisine hükümetinin hile ve desiselerine artık son vermesi zamanı geldiğini söylemeye karar verdiğini bildirecekti. Bunu da derhal uygulamaya koydu. Gönderdiği haber, ya Kaleyi versin, Ya da Bahar' da savaşa hazır olsun. Şeklindeydi. Mora hükümdarlarını Bizans'a imdattan alıkoymak için o suya bir ordu sevk etti. Kendisi de, Edirne'ye lâzım gelen savaş malzemelerini hazırlamak üzere geçti.(32)
(34) Ecnebi mühendisler getirterek,12 kantar gülle atar, 30/40 çift hayvanla çekilir, o güne kadar misli görülmemiş büyüklükte toplar döktürüp, Gelibolu'dan da, Don anma getirtti. Bizans imparatoru ise, etrafından istimdada başladı. Savaşın kapıda olduğunu ahaliye de haber verdi. Öte tarafta da, ahali Rum ve Katolik mezhep taraftarlığıyla birbirine girmekte, gafiller devletlerinden yüz çevirmekte iken, Osmanlı askeri ise, Surları kuşatıp,asker ve başıbozuk kalabalığıyla Yedikule'den, Ayvansa ray'a kadar olan sahra çadırdan görünmez oldu. İki yüz bini aşan kalabalık toplan dı. Hemen iki taraftan gece ve gündüz şiddetli savaşlar olup, Galata'dan, Balıkpaz arına zincir gerilmiş olduğundan, Osmanlı gemileri Kapudan-ı Derya Baltaoğlunun çalışmaları ile Dolmabahçeden, kızak üzerinde Okmeydanına tırmandırılarak Bal at önlerine indirilerek velhasıl 53 gün sonunda Osmanlı askeri, Topkapı ve Eğri kapıdan şehre girdi. Kostantin Osmanlının şehre girdiğini görünce, Topkapı da Arap askerine saldırarak helak oldu. (857h./1453m.)
Osmanlı Padişahı Kayser'in Sarayına ayak basarak, Kostantaniyye'nin fethi müyesser oldu. Bu Rum imparatorluğunun inkırazı (yıkılması) bütün Avrupayı halecana verdi. Padişah-ı Sahip, tedbiri Rumlara bir Patrik tâyin etti. Patriğe her türlü taltif ve ihsan ile firar edenleri şehre dönmeğe, Silivri ve Galata ve de diğer Rum şehirleri bütün teslimiyette olduklarından, ortalığa sükûnet geldiğinde Çandarlı Halil Paşayı Kayserle çevirdiği fesada vukuf kesbettiğinden katletti. (858h./1454m.) Sırp Kralının bir müddetten beri ortaya koyduğu bağımsız davranışını çekemeyerek, Sırbistan’a girdi ve İsteraviçe yâni Seferice hisar da bulunan hazine ve mülkünü zapt etti. Semendireyi muhasara edip, kendisini Macaristan’a kaçmaya mecbur bırakmakla İstanbul civarına binlerce Sırp esir alıp, iskân eyledi. Sırp Kralı Yanko Hünyadi ile ittifaka Asakir-i Osmaniyeyi Alacahisar'da basıp, Şehirköyü ve Vidin ve Travni havalisine kadar olan toprakları ayak altına aldıkları duyulduğunda kısa zamanda birer birer bütün şehirleri ve kaleleri aldı. Adalardan başka, Atina ve Gör des şehirleri feth olunub, fakat Moton ve Kuron ve de İnebahtı limanları, Venedikliler elinde kaldı. (864h./1459m) İşte ittifaksızlık bu milleti dahi rabıta-i riayete sok tu. Ceneviz elçileri, Galatanın istirdadını dâva edip, İsfendiyaroğulları aralarında anlaşmazlık çıkmasıyla, Sultan Mehmed Hân, Anadolu'ya geçip donanması, Cenev izden Amasra İskelesini alırken, bizzat umûma Kastamonu vilayetini feth edince Sinop şehri de, teslim oldu. (865h./1460m.) Kayser'e hanedanından ayrılıp, Trabzon' da yerleşen Komnenos familyası, Akkoyunlu Uzun Hasan ile hısımlık peyda etme sine dayanıp, bir kimsenin tedib edilmesinden sarf-ı nazar ettiğinde Padişah evvelâ, Koyulhisarı zapt ve Erzuruma hücum ile Uzun Hasan'ı Sulh istemeye icbar ve ondan Trabzon'u muhasara ve zapteyledi. Biçâre Komnenosun devleti ol Türkmen 'in hamlığına yandı. Ancak Uzun Hasan durmayıp, el altından Papa ve daha bâzı Av rupa hükümetleriyle muhabereye ve onlarla ittifak yapmaya çalışıyordu. Rumeliye müracaatta Eflak Voyvodası Drakul, yâni Kara Şeytan adıyla anılan gaddarın, zulüm ve isyanı duyulup, yine ordu sevk olundu ise de, üzerine giden askeri kırarak, beş bin kadarını yalnız kazıkta telef ettiğinden Padişah, birden üzerine inip memleketi yeniden ve tamamen ele geçirdi ve de zalim Drakula'yı, Macaristana kadar ko valadı. Donanma, Moldavya'yı almaktayken, Bosna'ya geçip Kral teslimiyet göstermişken (867h./1463M.) Sultan Mehmed, bütün aldığı yerlerini hükümdar hanedanını yok kılmak adedine bağlı olduğundan Ulemanın muhalefetine rağmen yalnız musannifin, nâmıyla anılan Ali Bestami'nin cevaz vermesiyle adı geçeni öldürdürttü. Yabçe makarıyla, bütün Bosna ve Hersek toprakları feth oldu. (868h./1464m.) Venedikle, Mora'da olan şehirlerinden etrafı mesalihine el uzatıp Osmanlı askerinin, bunları men etmesi yoluna(36) Şapac kasabasında, Böğürdelen Kalesini bina edip, Macar ve Hırvat ve de Dalmaçya diyarlarını yağma edip, İşkodrayı sıkıştıra rak ondan tahsili istiklâli kuran, Buğdan Voyvodası İstefana, hücum edilmişse de,(880h./1475m.) kışının, Osmanlı ormanlar içinde kalıb, mağlup oldu. Diğer taraftan Kapdan-ı Derya Gedik Ahmed Paşa Karadenize çıkıp, Kefeyi ve bütün Kırım sah ilini Cenevizliden aldı. (sahife37) Âli Cengiz'in dahili ihtilâlin de, karındaşlarından kaçıp, Kefe'ye sığınmış olan Mengli Giray, eline düştüğünde kendisini İstanbul'da Kırım Hânı tâyin edip, emrine askerde verdi. Böylece de, Kırım; Osmanlı kabzai pençesine dâhil olmuş oluyordu. Bahar geldiğinde Sultan Fâtih, Buğdan'a gidip Ak kirman'ı ele geçirdi. İstefan ise, hezimete uğramıştı. (881h./ Mihaloğulları; Macar ve Hırvat Beldelerini hâk ile yeksan edip, Alman ordularına galip gelmeleriyle bu diyarlar, hemen baştanbaşa bir çöl oldu. Venedik donanması, Anadolu sahiline indiğinde, Osmanlı kuvvetleri Bosna tarafından çıkıp, Venedik'e doğru vilayetleri ateşe verdi. (882 h./ Macar hükümeti ve ahalisinin müttefiki olan Napoli krallığı, Bar ışa rağbet gösterdiklerinden Venedik'te artık her teklife rıza gösteriyordu. Sultan Fâtih, Arnavutluğun kuzey tarafını ve İşkodrayı muhasaraya bir ordusu da, İnebahtıyı tazyike başladı. Bunlar yapılırken, Mora'da ve İşkodra'da aldığı yerleri terke ve otuz bin altun masrafla, Senede onbin altun vergi ödemesi şartıyla (883h./1479 m.)de, Venedik Cumhuriyeti on altı Sene cenkden sonra, Sulh yapmaya nâil oldu. Artık Akıncı birliklerimiz, Macar ve Hırvat topraklarında atlarını ve arzularını istedikleri gibi koşturuyorlardı. Donanmamız ise; Yunan adalarından Zanta ve Aya Mavriyi, İtalya sahillerinde Puvatya arazisini alırken, Otranto'ya da çıkmıştı. Mısır Sultanları bir müddetten beri, Dulkadiriye topraklarında kalabalık bir nüfusla istediklerini yapmaya başlamışlardı. Onların sahile yaklaşmalarını önlemek için Sultan Fâtih, Budak Bey'i Maraş'tan uzaklaştırıp, yerine karındaşı Alaüd Devleyi, Dulkadiriye ve Bozoklu aşiretlerine hükümdar olarak tâyin etti. (884h./ 1480m.) Rodos Adasını almaya giden donanma meyus olarak döndüğünde, bizzat Padişah yeniden ordu tanzim edip başına geçti o meyus dönüşün tesirini ortadan kaldırmak için. Ne var ki; Gebze'ye geldiğinde Emr-i Hak vâki oldu. Ömrü son buldu.(885h./ 1481m.).
Peygamber müjdesiyle bildirilen Kostantaniyanın, İslambol veya İstanbul'a fethi mümkün kılıp Fetheden Yüce bir Peygamberin sözlerini gerçekleştiren Yedinci Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmed bahtiyar olmasında kim olsun diyorum. Fiemanillah. İlk Başvekil Ahmet Vefik Paşayı da rahmetle analım. Kaynak: Fezlek-i Osmaniye. Hazırlıyan Metin Hasırcı.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
METİN HASIRCI
İSTANBULU FETİH BAŞLIYOR SULTAN 2. MEHMED FATİH:
Saltanatın kılıcı yine Sultan Mehmed'e geçtiğinde, her taraftan tebrikler yağıyor, elçiler gelip hediyeler getiriyorlardı. Trabzon Rum imparatoru hemen vergisini ödemeye hazır olduğunu bildirirken, Kostantaniye imparatoru ipe sapa gelmez sözlerle bir takım meseleler anlatmaya çalışıyorlardı. Bu mânasız ifadelerin yanında küstahlığa yakın hâlleri Genç Padişah tarafından uygun şekilde çözüldü. Seslendi: Bunları huzurdan alın! Karamanoğlu yine her zamanki gibi fitnelerinin birinin hesabını verememişse de, her zamanki af edilmesi de gecikmemişti. Sultan 2. Mehmed babasının defni için daha Bursa'dan çıkmamışken Yeniçeri tarafından önü kesilip, Cül ûs bahşişi istemek üzere bağırış, çığırışa başladılar. Yüz verilmedi. Ocak reisleri tespit olunup, cezaları verildi. Ne var ki, bu yeniçeri tâifesi her padişah cülûsunda bu harekâtı tekrarlamaktan vazgeçmediler. Padişah ilk işlerinden biri olarak Kostantaniyenin Boğazının iki yakasına adı Boğazkesen, diye bilinen hisarı yaptırmak için o tarafa yürümek oldu. Bu yürüyüş esnasında Osmanlı askeri ile oralarda otlamakta olan koyun sürüsünün çobanları ve kırda dolaşmakta olan ahali arasında bir münakaşa çıktı. Bu münakaşa alıp yürürken, ahali ve çobanlar arasında kavga oldu. Ahali bunun üzerine kapıları kapattı. Genç Padişah da bu yaklaşım karşısında eskiden beri düşünülen ve de kendisinin en birinci vazifesi saydığı, Kostantaniye'yi alma ve Müjde-i Peygamberiye nâil olmak arzusunu bu kavga olayı açıklamaya bir vesiledir diye düşündü. (856h./1452m.) İmparator ise, her zamanki gibi geçiştirme yolunu tutacak olursa, kendisine hükümetinin hile ve desiselerine artık son vermesi zamanı geldiğini söylemeye karar verdiğini bildirecekti. Bunu da derhal uygulamaya koydu. Gönderdiği haber, ya Kaleyi versin, Ya da Bahar' da savaşa hazır olsun. Şeklindeydi. Mora hükümdarlarını Bizans'a imdattan alıkoymak için o suya bir ordu sevk etti. Kendisi de, Edirne'ye lâzım gelen savaş malzemelerini hazırlamak üzere geçti.(32)
(34) Ecnebi mühendisler getirterek,12 kantar gülle atar, 30/40 çift hayvanla çekilir, o güne kadar misli görülmemiş büyüklükte toplar döktürüp, Gelibolu'dan da, Don anma getirtti. Bizans imparatoru ise, etrafından istimdada başladı. Savaşın kapıda olduğunu ahaliye de haber verdi. Öte tarafta da, ahali Rum ve Katolik mezhep taraftarlığıyla birbirine girmekte, gafiller devletlerinden yüz çevirmekte iken, Osmanlı askeri ise, Surları kuşatıp,asker ve başıbozuk kalabalığıyla Yedikule'den, Ayvansa ray'a kadar olan sahra çadırdan görünmez oldu. İki yüz bini aşan kalabalık toplan dı. Hemen iki taraftan gece ve gündüz şiddetli savaşlar olup, Galata'dan, Balıkpaz arına zincir gerilmiş olduğundan, Osmanlı gemileri Kapudan-ı Derya Baltaoğlunun çalışmaları ile Dolmabahçeden, kızak üzerinde Okmeydanına tırmandırılarak Bal at önlerine indirilerek velhasıl 53 gün sonunda Osmanlı askeri, Topkapı ve Eğri kapıdan şehre girdi. Kostantin Osmanlının şehre girdiğini görünce, Topkapı da Arap askerine saldırarak helak oldu. (857h./1453m.)
Osmanlı Padişahı Kayser'in Sarayına ayak basarak, Kostantaniyye'nin fethi müyesser oldu. Bu Rum imparatorluğunun inkırazı (yıkılması) bütün Avrupayı halecana verdi. Padişah-ı Sahip, tedbiri Rumlara bir Patrik tâyin etti. Patriğe her türlü taltif ve ihsan ile firar edenleri şehre dönmeğe, Silivri ve Galata ve de diğer Rum şehirleri bütün teslimiyette olduklarından, ortalığa sükûnet geldiğinde Çandarlı Halil Paşayı Kayserle çevirdiği fesada vukuf kesbettiğinden katletti. (858h./1454m.) Sırp Kralının bir müddetten beri ortaya koyduğu bağımsız davranışını çekemeyerek, Sırbistan’a girdi ve İsteraviçe yâni Seferice hisar da bulunan hazine ve mülkünü zapt etti. Semendireyi muhasara edip, kendisini Macaristan’a kaçmaya mecbur bırakmakla İstanbul civarına binlerce Sırp esir alıp, iskân eyledi. Sırp Kralı Yanko Hünyadi ile ittifaka Asakir-i Osmaniyeyi Alacahisar'da basıp, Şehirköyü ve Vidin ve Travni havalisine kadar olan toprakları ayak altına aldıkları duyulduğunda kısa zamanda birer birer bütün şehirleri ve kaleleri aldı. Adalardan başka, Atina ve Gör des şehirleri feth olunub, fakat Moton ve Kuron ve de İnebahtı limanları, Venedikliler elinde kaldı. (864h./1459m) İşte ittifaksızlık bu milleti dahi rabıta-i riayete sok tu. Ceneviz elçileri, Galatanın istirdadını dâva edip, İsfendiyaroğulları aralarında anlaşmazlık çıkmasıyla, Sultan Mehmed Hân, Anadolu'ya geçip donanması, Cenev izden Amasra İskelesini alırken, bizzat umûma Kastamonu vilayetini feth edince Sinop şehri de, teslim oldu. (865h./1460m.) Kayser'e hanedanından ayrılıp, Trabzon' da yerleşen Komnenos familyası, Akkoyunlu Uzun Hasan ile hısımlık peyda etme sine dayanıp, bir kimsenin tedib edilmesinden sarf-ı nazar ettiğinde Padişah evvelâ, Koyulhisarı zapt ve Erzuruma hücum ile Uzun Hasan'ı Sulh istemeye icbar ve ondan Trabzon'u muhasara ve zapteyledi. Biçâre Komnenosun devleti ol Türkmen 'in hamlığına yandı. Ancak Uzun Hasan durmayıp, el altından Papa ve daha bâzı Av rupa hükümetleriyle muhabereye ve onlarla ittifak yapmaya çalışıyordu. Rumeliye müracaatta Eflak Voyvodası Drakul, yâni Kara Şeytan adıyla anılan gaddarın, zulüm ve isyanı duyulup, yine ordu sevk olundu ise de, üzerine giden askeri kırarak, beş bin kadarını yalnız kazıkta telef ettiğinden Padişah, birden üzerine inip memleketi yeniden ve tamamen ele geçirdi ve de zalim Drakula'yı, Macaristana kadar ko valadı. Donanma, Moldavya'yı almaktayken, Bosna'ya geçip Kral teslimiyet göstermişken (867h./1463M.) Sultan Mehmed, bütün aldığı yerlerini hükümdar hanedanını yok kılmak adedine bağlı olduğundan Ulemanın muhalefetine rağmen yalnız musannifin, nâmıyla anılan Ali Bestami'nin cevaz vermesiyle adı geçeni öldürdürttü. Yabçe makarıyla, bütün Bosna ve Hersek toprakları feth oldu. (868h./1464m.) Venedikle, Mora'da olan şehirlerinden etrafı mesalihine el uzatıp Osmanlı askerinin, bunları men etmesi yoluna(36) Şapac kasabasında, Böğürdelen Kalesini bina edip, Macar ve Hırvat ve de Dalmaçya diyarlarını yağma edip, İşkodrayı sıkıştıra rak ondan tahsili istiklâli kuran, Buğdan Voyvodası İstefana, hücum edilmişse de,(880h./1475m.) kışının, Osmanlı ormanlar içinde kalıb, mağlup oldu. Diğer taraftan Kapdan-ı Derya Gedik Ahmed Paşa Karadenize çıkıp, Kefeyi ve bütün Kırım sah ilini Cenevizliden aldı. (sahife37) Âli Cengiz'in dahili ihtilâlin de, karındaşlarından kaçıp, Kefe'ye sığınmış olan Mengli Giray, eline düştüğünde kendisini İstanbul'da Kırım Hânı tâyin edip, emrine askerde verdi. Böylece de, Kırım; Osmanlı kabzai pençesine dâhil olmuş oluyordu. Bahar geldiğinde Sultan Fâtih, Buğdan'a gidip Ak kirman'ı ele geçirdi. İstefan ise, hezimete uğramıştı. (881h./ Mihaloğulları; Macar ve Hırvat Beldelerini hâk ile yeksan edip, Alman ordularına galip gelmeleriyle bu diyarlar, hemen baştanbaşa bir çöl oldu. Venedik donanması, Anadolu sahiline indiğinde, Osmanlı kuvvetleri Bosna tarafından çıkıp, Venedik'e doğru vilayetleri ateşe verdi. (882 h./ Macar hükümeti ve ahalisinin müttefiki olan Napoli krallığı, Bar ışa rağbet gösterdiklerinden Venedik'te artık her teklife rıza gösteriyordu. Sultan Fâtih, Arnavutluğun kuzey tarafını ve İşkodrayı muhasaraya bir ordusu da, İnebahtıyı tazyike başladı. Bunlar yapılırken, Mora'da ve İşkodra'da aldığı yerleri terke ve otuz bin altun masrafla, Senede onbin altun vergi ödemesi şartıyla (883h./1479 m.)de, Venedik Cumhuriyeti on altı Sene cenkden sonra, Sulh yapmaya nâil oldu. Artık Akıncı birliklerimiz, Macar ve Hırvat topraklarında atlarını ve arzularını istedikleri gibi koşturuyorlardı. Donanmamız ise; Yunan adalarından Zanta ve Aya Mavriyi, İtalya sahillerinde Puvatya arazisini alırken, Otranto'ya da çıkmıştı. Mısır Sultanları bir müddetten beri, Dulkadiriye topraklarında kalabalık bir nüfusla istediklerini yapmaya başlamışlardı. Onların sahile yaklaşmalarını önlemek için Sultan Fâtih, Budak Bey'i Maraş'tan uzaklaştırıp, yerine karındaşı Alaüd Devleyi, Dulkadiriye ve Bozoklu aşiretlerine hükümdar olarak tâyin etti. (884h./ 1480m.) Rodos Adasını almaya giden donanma meyus olarak döndüğünde, bizzat Padişah yeniden ordu tanzim edip başına geçti o meyus dönüşün tesirini ortadan kaldırmak için. Ne var ki; Gebze'ye geldiğinde Emr-i Hak vâki oldu. Ömrü son buldu.(885h./ 1481m.).
Peygamber müjdesiyle bildirilen Kostantaniyanın, İslambol veya İstanbul'a fethi mümkün kılıp Fetheden Yüce bir Peygamberin sözlerini gerçekleştiren Yedinci Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmed bahtiyar olmasında kim olsun diyorum. Fiemanillah. İlk Başvekil Ahmet Vefik Paşayı da rahmetle analım. Kaynak: Fezlek-i Osmaniye. Hazırlıyan Metin Hasırcı.