Bu izah üzerine nasıl olursa olsun vefat edeceğini anlayınca Mikerinos,kendisi için çok sayıda lambalar yaptırmış,bunları her gece sabahlara kadar yaktırmış,g ece ve gündüz aynı işretle hayatını sürdürmüştü. Geniş havzalarda,genç ormanlarda zevk ve sefaya yumulmuştur. Mikerinos, bunu bir maksat üzerine uygulamıştır: Kahin, kendisinin 6 seneden fazla yaşamayacağını söylediği için Mikerinos, geceleri de hesaba dahil ederek,yani bir günü iki gün gibi saymak,kahinin yalancılığını çıkarmak için bu tarzı uygulamıştır.

Fakat; Yunan tarihçilerinin şu rivayetleri,asar-ı atika yani, eski eserler keş fiyatı asla birbirine uygun değildir. Abideler üzerindeki isimlerden ki, Keops’dan sonraki Dideyfri isimli bir Fravun’un hüküm sürdüğü anlaşılır. Çünkü, Ceyze’nin, biraz kuzey tarafında bu Fravunun da yaptırdığı bir ehramın keşfi gerçekleştirilmiş tir. Fakat bu Fravunun dönemi o kadar fazla ehemmi yet arz etmediğinden unutulmuştur. Maspero diyor ki :"ihtimal ki, Dideyfri, Keops’un oğlu, Kefron’un büyük kardeşi idi. İşte Kefron, Keops’un biraderidir diye dol aşan rivayet,buradan kaynaklanmıştır. Dideyfri uzun müddet ömür sürmediği için, Keops’dan sonra Kefro nun hükümdar olduğu, buna bağlı olarak Dideyfri’nin büyük kardeşi olduğu zannedilmektedir.

Fakat eski eserler üzerindeki keşif ve araştırmalar ortaya koymaktadır ki, Yunanlı tarihçilerin beyanlarını dibten, tepeye kadar cerh etmektedir. Gerek Keops gerekse Kefron Yunanilerin ifade ettikleri gibi mabedleri kapatmamışlardır. Gerek bu Fravunların gerekse ailelerinin aldıkları unvanların dinle irtibatı, ne derecelere geldiği, itikatlarına bağlılığı göstermektedir. Hatta keşfolunan bir kitabe üzerinde, Keops’un mabedler yaptırdığı resimlenmiş olarak vardır. Bundan dolayı Heredot’un söyledikleri ortada dolaşan rivayetlerden alınma ifadelerden başka bir şey değildir. Benzer rivayetler şimdilerde de,keşfedilen Mısır’ın eskiden beri gelen romanlarında da bulunmaktadır. O d evir romancıları da şahıslar olarak, Ramses, Minafet ah, gibi isimleri romanlara seçerlerdi.

İşte Yunan tarihçilerinin, 4.sülale hakkında yazdıkları hep bu romanların(70) müteselsilen devamlı yazdıklarıdır. Bütün bunlarla beraber, Keops’un ehramı bina etmek üzere Mısır’ da binlerce ameleyi istihdam ettiği doğrudur. Yine Mısırlıların, bu fravunlar idaresine isyan ettikleri de hakikattir. Çünkü halkın parça parça ettiği Kefron’un heykeli,bir ara kuyuya atılmış. Bu heykel eski eser aramaları yapıldığı bir zaman diliminde atıldığı kuyudan çıkarılmıştır. Mikerinos’un dindarlığı hakkındaki rivayet,daha sonra yapılan araştırmalarda kendini göstermiştir. Mikerinos’un cesedi son zamanlara kadar yaptırdığı ehram içinde muhafaza olunmuştur. Lahdi ise, Mısır’dan İngiltere’ye nakle çalışılır iken Portekiz sahillerinde mahvolmuştur. Bu lahdin, Mısır’ın sanat eseri olarak güzellikte örnek bir eser olduğu bilinir.

5.sülale, 4.sünün devamından ibarettir. Bu sülaleden gelen fravunlar, Asya üzerinden gelen kabilelerin mütemadi hücumlarına karşı koymuşlar, Tur’u sina, civarındaki maden ocaklarını tam kapasite ile işletmeyi başarmışlardır. Mısırın dış münasebetlerini pekgüzel yürüten içidarelerinde de gösterdikleri gayret,eski fravunların devamı olduklarını göstermiştir. Hükümraniliklerini, kendileri için ehram inşası,yeni,yeni şehirler kurmakla geçirmişlerdir. Bütün bu fravunlar, Seleflerinin yaptıkları işleri devam ettirmekle Mısırın şan ve şevketini devamlı kılma gayreti içinde olmuşlardır.

Altıncı Sülale: Mısır’da hükümdarlığın 5.sülaleden, 6. Sülaleye intikali haylice sıkıntılı cereyan etmiştir. O zamana kadar abidelerin üzerinde iki hükümdarın ismi görülürdü. Tetey’i üzerine riayeti bunlar başlangıç ta, makam-ı hükümdari için diğerine münazaat da bulunmuşlarsa da, muhafızlar tarafından telef edilmişlerdir. Fiemanillah.