Erbakan Hoca, zaman zaman biz üç defa bu ülkeyi Rahatlatan tedbirlerle gelerek işleri rayına oturttuk şeklinde beyan da bulunur. Hele kırkıncı yıl kutlamaları için tertiplenmiş toplantıların da diğer bir husus olan 20/Temmuz/1974 Kıbrıs Barış harekâtını mutlaka zikreder. Çünkü bu hareketin manevi gücü Milli görüş olmuştur.

Maneviyatçı parti olmasının gereğini tatbikatın, maddi arenasında da ispat etmekten içtinap etmemiş bir anlayış ortaya koymuştur. Kumandanlarımıza itminan ve inşirah verebilmesi, maneviyatçılığın pek görünür hâlidir. Nitekim merhum Deniz Kuvvetleri kumandanı Or. Amiral Kemal Kayacanın: Sayın Baş bakan vekili, bizi yoldan geri çevirmeyeceğinize söz verir misiniz? Şeklinde ki sorusuna aldığı cevaptan dolayı yaptığı espriyi iyi okumamız lâzımdır. Diyor ki merhum amiral: “Biz Karadenizliyiz, takalarla da bu çıkarmayı yaparız ve bir selâm ve de görev yerine hızla azimet!” Bu mutmain kılınmış bir komutanın aldığı vazifeyi, başarma merkezine kilitlenmesi olarak vasıflandırılmalıdır. Şimdi biz birinci kurtarışı 530. sahifede Bitmeyen Mücadeleyi hatırlatalım: Milli görüş tarihi içinde Erbakan ve arkadaşları 1973’de MSP adı ile siyasi hay atlarını sürdürürken, CHP ile yaptığı koalisyonda,12/Mart/1971 darbesi döne mi ardından perişan olmuş, ekonomiyi derleyip toplamış, uçurumun kenarından çekip almıştır. Bu hengâmede ekonomik kurul başkanlığı Muhterem Erbakan’a verilirken, kerhen verilmiş değil, yaparsa bu yapar denmiş ve o da en mükemmel şekilde yapmıştır. IMF temsilcisi Emil Noel, bu zatla pazarlık yapamayacağını, bu pazarlıkta Türkiye’yi kazıklayamayacağını anlamış ve beni kovdu demek suretiyle toplantıdan kaçmıştır. Bu arada da Kıbrıs ’da,1877’den sonra yani doksan yedi yılın ardından silahlı kuvvetlerimizin, gözbebeğimiz subay ve erlerimizin, şanlı bayrağımızı Kıbrıs semalarında dalgalandırması hafızalarda olup, her sene yapılan anma törenleriyle şehit ve gazileri rahmetle minnetle yâd ederken, Milli Görüş ve temsilcileri bundan ayrı bir iftihar duyma hakkını kendilerinde bulmaktadır. Bu hususta Milli Görüş o kadar adildir ki, o harp kabinesi üyesi olup, çıkarma lehinde oy kullanma basiretini gösteren, Sayın Deniz Baykal ve Önder Sav’ın birçok fikrini benimsemeseler bile oylarını maneviyatçı MSP’lilerle aynı paralelde yani çıkarma yapılsın demek suretiyle kullanmaları, onların burada olduğu gibi, farklı yâd etmeyi unutmazlar. Sayın Rahşan Ecevit’in; 37. hükümetin Enerji ve tabii kaynaklar bakanı Sayın Cahit Kayra’nın hatıratında yer alan ve Rahşan hanımın sözlerini aktaran sat ırları çok dikkat çekicidir. CHP-MSP koalisyonu bozulduğunda ve Başbakan Er b a k a n (531.) Ecevit ve arkadaşlarının, Ecevitlerin evine gelişlerinde, Sayın Başbakanın olağanüstü neşeli halinin, Rahşan Hanım’ın dikkatini çektiğini bu neşeyi ne borçlu olduğunu sorması, verilen cevaptan koalisyonun bozulmuş olduğunu öğrendiğinde de, eşine "Bülend Bey iyi yapmamışsınız, bu koalisyon ülkemizin iyi bir şansıydı” dediğini kaydediyor, Sayın Kayra. Böylece de, MSP/CHP koalisyonunun başka mahfillerce bozulduğunu, düşünen bir akıl bulabilir. Muhterem okurlarım şimdi ise; CHP’nin Erbakan ve arkadaşlarına hükümet kurma teklifi üzerine yetkili kurullarda uzun uzun görüşmeler yapılmış ve koalisyona karar alınmış ve CHP ile hükümet kurulması prensip olarak kabul edilmiş, ancak çok detaylı bir protokol yapılması hususuna da ehemmiyet verilmişti. Çünkü dönem Karaoğlan adıyla tesmiye olunan Bülent Ecevit, devletin 2.kurucusu İsmet Paşayı genel başkanlıktan düşürmüş bundan bir karizma çıkarmış adamın, başta basın olmak üzere çok kimsenin tuttuğu biriydi. Nitekim Kıbrıs çıkarmasının daha ilk günün de, BM’lerin ateşkes kararı karşısında, ateşkes kabulünde pek acul davranması kofluğu gösteriyorsa da, basın ve sevdikleri hemen hemen işi hümanizmaya çekip, insan kanı akma sın diye böyle yapıyor savunmasına geçiyordu. Hâlbuki kavgada yumruksa yılmaz, savaş başladı mı taraflar karşılıklı öldürme yolundadır ve kendi insanını da, bu ölme halinden kurtarmaya çalışılır. Fiemanillah. Devam edecek