Taht-ı Osmaniye geçen Ahmed-i evvel,ilk iş olarak Saray dâirelerini önemli şekilde yeniletti. Saray da, hayli zamandır bulunanları olduğu gibi, Eski Saraya nakl etti. Kı lıç kuşanma merasimi sonrasında 6 yaşlarında olduğu hâlde sünnet-i hitanı yapıldı. Sadrazamı Macaristana, Şark tarafına da, Çağalazâdeyi yolladı.(1013h./1604m.) İr an askerleri, Kars ve Ahıska üzerinde yaptığı seferde oraları harap eyledi, Şirvan ve Revanda aynı muameleye mâruz kılmayı istediyse de, Van ile Makü Kaleleri önünde tasavvuru akamete uğradı. Avrupa devletleriyle yeni anlaşmalar yapılırken , Mısır'da asker ocaklarının zorbalığıda kendini göstermeye başladı. Bununla birlik te Vüzera ile Ulema arasında beliren nefsaniyet ateşi nice adamın kanıyla ödendi. 1014h./1605m.) Macaristan sulh yolunun imzayla tamamlanmasına bakılırken,hudut Palangaları Almanların elinden geri alındı. Macaristan Beylerinden Buçakay adlı Sergerde Erdel Voyvodası ve Engürüs Kralı olarak nasb edildi. Bu hengâmede iki taraftan da sulh sözleri çıkmışsa da,memurların ve murahhasların uzlaşması kâbil olamamıştı. Vakit geçmekteyken, Anadolu Paşaları, Celâli belalarıyla uğraşırken, hudut taraflarına pekbakılamadığından zafer ve galibiyet günden güne İran tarafın da yüz gösterdi. Kaldı ki, Halep ve Şam vâlileri ve Dürzilerin Bey'i dahi isyana haz ırlanıp, Celâliler Anadolu Vâlisi Nasuh Paşayı yenmiş olduklarından, genç Padişah bizzat Bursaya gidip vezirlerin kandırmasıyla Sadrazamı Macaristan da, 12 senedir meydana gelen kötülüklerin yok edilmesi için Muahede kararlaştırılmasına meyd an vermeksizin, Sipahi askerine cebirle vazife yapmasını istemesi, bâis-i melâlet ve helâki oldu. Padişahın İstanbula avdeti esnasında Ocak askerleri zorbalığa kalkıp, Alayköşkü altına birikilmekle Sultan Ahmed kırmızı esvaplar giyip;askerlerin kum andan ve subaylarına son derece şiddet ve gazap ile yaklaştı. Asıl suçluları buldur up, bunların bâzılarını da idâm ettirdiğinden ortalık biraz sükûnet bulmuştu. *Macaristan Serdarı Murad Paşa(Kuyucu)yaptığı çalışmalarla Almanlara fırsat ta nımıyıp, nice haberleşme ve yazışma sonunda, Yerköy talebinden vazgeçilmesi, iki tarafında eşitliğe uygun olarak muamele edilmesi gibi mukavele yapılarak Zikvato rok kasabasında yirmi senelik bir mütareke imza olundu. Murad Paşanın bu meşgu liyeti bittiğinde kendisine Vezaret verildi. Celâliler hemen hemen bütün Anadoluyu zapt ederek, Kalenderoğlu, Kara Said, Kanlı ve Musullu Çavuş, Karaman, Sivas, Halep ve Urfa taraflarını, Canbulat Kürdistanı, Fahreddin Maanoğlu Cebeli Lübna nı benimsemiş olmalarıyla kuvvet ve ikdâmı(çalışma) büsbütün bu meseleye verer ek, hemen Ankara ve Konya'ya koşup, (1016h./1607m.) de, otuz binden fazla Celâli eşkıyasını kuyulara gömdürerek yok etti. Burdan yola çıkıp, Kilis ve Şam civarına indi. Burada Canbulad'ıda, Maanoğlunu da firara mecbur etti. Şam'ı refaha kavuş turup, Adana ve Silifkede hâinlik yapanları bucak bucak kovaladı. Bursa ve Kütah ya civarını vuran Kalenderoğlunu ve Kara Saidi Göksun Yayla Dağında lâyık oldu ğu cezaya uğrattı. O bunları yapmaktayken, gönderdiği adamları Bağdatıda bir gü zel temizlediler.(1017h./1608m.) Kuyucu Murad Paşa doksan yaşında hasta bir kişi iken, hayvan üstüne kendini urgan ile bağlatır ve Şakiyi kovalar, bulduğu yerde de hayatını bitirirdi. Yüzbinden fazla sayıda haydutu ya toprağa gömmüş, ya da İran'a kaçmağa zorlamıştı. Bursaya gidip, Vezirlerin Sadrazamı kandırmalarıyla Paşa tedb irlerini alarak, şenlik içinde İstanbul'a dönüşünde Avrupanın her tarafından, Gürcis tan ve Maveraün nehr ülkelerinden gelen elçileri güzel karşılayıp, Devletin Avrupa tarafında bazı vergileri hafifleterek gönüllerini okşadı. Bu davranışı Garp cephesini teskin edip, Şark âlemine sefer, olacağını anlamak kâbildir. Tedbir oldur ki,bir tara fa çatılırken diğer yön de, sulh ve sükûn içinde olmak tercihtir. İstanbuldan yola çık ıp eşkıyanın geri kalan kısmını tedip için kararlıydı. Ancak rakiplerinin çevirdiği fe sat dolabı biran önce İran hududuna gitmesi için arka arkaya ferman çıkarıldı.(1018h./1609m.) Davut Paşa, İçel Mutasarrıfı Musullu Çavuşu ve Saruhan Mutasa rrıfı Yusuf Paşayı ve onların hempalarını(adamlarını)kesip biçmeyi becererek, devle ti hâkim kılıp,ahaliyi ve ülkeyi huzura ve de ihyaya muvaffak oldu. Takvimler( 1019 h. / 1610m.)târihini gösterirken, Toskana ve Malta korsanları, Kıbrıs ve İstanköy ve de Orduluk Yalılarını incittiğinden o tarafa hemen donanma gönderildi. Düşman ın haylice gemileri yakılıp, gark edildi. O işin hâllinden sonra, Murad Paşa büyük b ir hızla, İran taraflarına adetâ dalarak Tebriz'i alıverdi.(1020h./1611m.) Diyarıbekir Vâlisi Nasuh Paşa İstanbulda Kırkbin altun takdim ederek ve orduyu kendisinin besleyeceğini taahhüt ederek sadareti avlamak yolunda gezdiği duyuldu. Sadareti büyük bir muvaffakiyetle taşıyıp, devlete hayırlı hizmetler yapan Asırlık Sadrazam, Nasuh Paşayı asker üzerindeki taahhüdünü yerine getirmeye icbar etti. Askerin ihtiyacatı giderilince, kabak Şah Abbasa patladı. Üzerine gelen Osmanlı as kerinden kurtuluş,savuşmaktı. O da onu yerine getirdi. Böylece birçok yer Osmanlı ya kalırken,tazminat hususunda Abbas'ın elçileri, gidip geldiler ancak Sadrazam on lara muhatap olmayıp, Dersaadete yani İstanbula yönlendirdi. Bu arada Davud Paşa yeni zaferlere bayrak açmak üzere yola çıkarken,kalp sekte si onu cihandan ve zaferlerinden alıkoydu. Müdebbir kimse olup, Târikat-ı Nakşib endiye bağlı, olup Evradını elinden düşürmediği bilinir. Cenazesi büyük saygı ve ke der içinde İstanbula götürüldü. Davud Paşa'nın başlattığı seferin hârekâtı Nasuh Paşanın kumandasında bir müdd et sürdürüldü ise de, Şah Abbasın senede iki yüz, yük ipek verme teklifi üzerine su lh yapıldı. Aynı günlerde de, Hollanda yâni Felemenk devletiyle yeniden ticaret ant laşması gerçekleştirildi.(1021h./1612m.) Avusturya devletinin tahrik ve teşvikiyle Buğdan ve Eflâkde ihtilâl teşebbüsü olmuş ise de,onlar tehdid ve devlet işlerinden el çektirilerek yerlerine yeni Voyvodalar nasb olundu. (1022h./1613m.) İtalya dona nmasının, Mora, İstanköy, Menteşe ve İçel sahillerini hiçrahat bırakmamakta oldu ğu görüldü. Cezasını Malta adasını tahrip etmekle verdik. Karadeniz sahillerini tah rip eden Kazak kayıkları da, Tensarayı ağzında imha edildi. İş bu olaylarda kötülük lerin basiretle önünün alınması güzel tedbire muvaffak olunamaması Nasuh Paşa' nın katledilmesine sebep teşkil etti. O insaf ve kanun bilir kişilerden olmadığından kısa zamanda toplamış olduğu hazinesi ömrünün bitirilmesinin yanında müsadere ed ilerek neticelendi. İran'a elçilik ile gönderilmiş bulunan İncili Çavuş mukavele ger eği alınması icab eden vergiden bir şey getirmedi. Bu vaziyet karşısında ordu yine Şark istikametin de hareketlendi. (1023/1024h./1614m.) Ordunun başında bulunan lar ihtilafları hasebiyle çokağır davrandılar. Nahcıvan seferinin bir yılı bulması so nrasında ele geçti. Öte yandan, Van vâlimiz dört defa İran askerini perişan eylediği gibi Nihavend Kalesi de, bize râm oldu. Fiemanillah
Kaynak: İlk Başvekil Ahmed Vefik Paşa'nın: Fezleke-i Osmaniye Tarihi Hazırlıyan: Metin Hasırcı
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
METİN HASIRCI
ONSEKİZİNCİ KISIM SULTAN 1. AHMED HÂN
Taht-ı Osmaniye geçen Ahmed-i evvel,ilk iş olarak Saray dâirelerini önemli şekilde yeniletti. Saray da, hayli zamandır bulunanları olduğu gibi, Eski Saraya nakl etti. Kı lıç kuşanma merasimi sonrasında 6 yaşlarında olduğu hâlde sünnet-i hitanı yapıldı. Sadrazamı Macaristana, Şark tarafına da, Çağalazâdeyi yolladı.(1013h./1604m.) İr an askerleri, Kars ve Ahıska üzerinde yaptığı seferde oraları harap eyledi, Şirvan ve Revanda aynı muameleye mâruz kılmayı istediyse de, Van ile Makü Kaleleri önünde tasavvuru akamete uğradı. Avrupa devletleriyle yeni anlaşmalar yapılırken , Mısır'da asker ocaklarının zorbalığıda kendini göstermeye başladı. Bununla birlik te Vüzera ile Ulema arasında beliren nefsaniyet ateşi nice adamın kanıyla ödendi. 1014h./1605m.) Macaristan sulh yolunun imzayla tamamlanmasına bakılırken,hudut Palangaları Almanların elinden geri alındı. Macaristan Beylerinden Buçakay adlı Sergerde Erdel Voyvodası ve Engürüs Kralı olarak nasb edildi. Bu hengâmede iki taraftan da sulh sözleri çıkmışsa da,memurların ve murahhasların uzlaşması kâbil olamamıştı. Vakit geçmekteyken, Anadolu Paşaları, Celâli belalarıyla uğraşırken, hudut taraflarına pekbakılamadığından zafer ve galibiyet günden güne İran tarafın da yüz gösterdi. Kaldı ki, Halep ve Şam vâlileri ve Dürzilerin Bey'i dahi isyana haz ırlanıp, Celâliler Anadolu Vâlisi Nasuh Paşayı yenmiş olduklarından, genç Padişah bizzat Bursaya gidip vezirlerin kandırmasıyla Sadrazamı Macaristan da, 12 senedir meydana gelen kötülüklerin yok edilmesi için Muahede kararlaştırılmasına meyd an vermeksizin, Sipahi askerine cebirle vazife yapmasını istemesi, bâis-i melâlet ve helâki oldu. Padişahın İstanbula avdeti esnasında Ocak askerleri zorbalığa kalkıp, Alayköşkü altına birikilmekle Sultan Ahmed kırmızı esvaplar giyip;askerlerin kum andan ve subaylarına son derece şiddet ve gazap ile yaklaştı. Asıl suçluları buldur up, bunların bâzılarını da idâm ettirdiğinden ortalık biraz sükûnet bulmuştu. *Macaristan Serdarı Murad Paşa(Kuyucu)yaptığı çalışmalarla Almanlara fırsat ta nımıyıp, nice haberleşme ve yazışma sonunda, Yerköy talebinden vazgeçilmesi, iki tarafında eşitliğe uygun olarak muamele edilmesi gibi mukavele yapılarak Zikvato rok kasabasında yirmi senelik bir mütareke imza olundu. Murad Paşanın bu meşgu liyeti bittiğinde kendisine Vezaret verildi. Celâliler hemen hemen bütün Anadoluyu zapt ederek, Kalenderoğlu, Kara Said, Kanlı ve Musullu Çavuş, Karaman, Sivas, Halep ve Urfa taraflarını, Canbulat Kürdistanı, Fahreddin Maanoğlu Cebeli Lübna nı benimsemiş olmalarıyla kuvvet ve ikdâmı(çalışma) büsbütün bu meseleye verer ek, hemen Ankara ve Konya'ya koşup, (1016h./1607m.) de, otuz binden fazla Celâli eşkıyasını kuyulara gömdürerek yok etti. Burdan yola çıkıp, Kilis ve Şam civarına indi. Burada Canbulad'ıda, Maanoğlunu da firara mecbur etti. Şam'ı refaha kavuş turup, Adana ve Silifkede hâinlik yapanları bucak bucak kovaladı. Bursa ve Kütah ya civarını vuran Kalenderoğlunu ve Kara Saidi Göksun Yayla Dağında lâyık oldu ğu cezaya uğrattı. O bunları yapmaktayken, gönderdiği adamları Bağdatıda bir gü zel temizlediler.(1017h./1608m.) Kuyucu Murad Paşa doksan yaşında hasta bir kişi iken, hayvan üstüne kendini urgan ile bağlatır ve Şakiyi kovalar, bulduğu yerde de hayatını bitirirdi. Yüzbinden fazla sayıda haydutu ya toprağa gömmüş, ya da İran'a kaçmağa zorlamıştı. Bursaya gidip, Vezirlerin Sadrazamı kandırmalarıyla Paşa tedb irlerini alarak, şenlik içinde İstanbul'a dönüşünde Avrupanın her tarafından, Gürcis tan ve Maveraün nehr ülkelerinden gelen elçileri güzel karşılayıp, Devletin Avrupa tarafında bazı vergileri hafifleterek gönüllerini okşadı. Bu davranışı Garp cephesini teskin edip, Şark âlemine sefer, olacağını anlamak kâbildir. Tedbir oldur ki,bir tara fa çatılırken diğer yön de, sulh ve sükûn içinde olmak tercihtir. İstanbuldan yola çık ıp eşkıyanın geri kalan kısmını tedip için kararlıydı. Ancak rakiplerinin çevirdiği fe sat dolabı biran önce İran hududuna gitmesi için arka arkaya ferman çıkarıldı.(1018h./1609m.) Davut Paşa, İçel Mutasarrıfı Musullu Çavuşu ve Saruhan Mutasa rrıfı Yusuf Paşayı ve onların hempalarını(adamlarını)kesip biçmeyi becererek, devle ti hâkim kılıp,ahaliyi ve ülkeyi huzura ve de ihyaya muvaffak oldu. Takvimler( 1019 h. / 1610m.)târihini gösterirken, Toskana ve Malta korsanları, Kıbrıs ve İstanköy ve de Orduluk Yalılarını incittiğinden o tarafa hemen donanma gönderildi. Düşman ın haylice gemileri yakılıp, gark edildi. O işin hâllinden sonra, Murad Paşa büyük b ir hızla, İran taraflarına adetâ dalarak Tebriz'i alıverdi.(1020h./1611m.) Diyarıbekir Vâlisi Nasuh Paşa İstanbulda Kırkbin altun takdim ederek ve orduyu kendisinin besleyeceğini taahhüt ederek sadareti avlamak yolunda gezdiği duyuldu. Sadareti büyük bir muvaffakiyetle taşıyıp, devlete hayırlı hizmetler yapan Asırlık Sadrazam, Nasuh Paşayı asker üzerindeki taahhüdünü yerine getirmeye icbar etti. Askerin ihtiyacatı giderilince, kabak Şah Abbasa patladı. Üzerine gelen Osmanlı as kerinden kurtuluş,savuşmaktı. O da onu yerine getirdi. Böylece birçok yer Osmanlı ya kalırken,tazminat hususunda Abbas'ın elçileri, gidip geldiler ancak Sadrazam on lara muhatap olmayıp, Dersaadete yani İstanbula yönlendirdi. Bu arada Davud Paşa yeni zaferlere bayrak açmak üzere yola çıkarken,kalp sekte si onu cihandan ve zaferlerinden alıkoydu. Müdebbir kimse olup, Târikat-ı Nakşib endiye bağlı, olup Evradını elinden düşürmediği bilinir. Cenazesi büyük saygı ve ke der içinde İstanbula götürüldü. Davud Paşa'nın başlattığı seferin hârekâtı Nasuh Paşanın kumandasında bir müdd et sürdürüldü ise de, Şah Abbasın senede iki yüz, yük ipek verme teklifi üzerine su lh yapıldı. Aynı günlerde de, Hollanda yâni Felemenk devletiyle yeniden ticaret ant laşması gerçekleştirildi.(1021h./1612m.) Avusturya devletinin tahrik ve teşvikiyle Buğdan ve Eflâkde ihtilâl teşebbüsü olmuş ise de,onlar tehdid ve devlet işlerinden el çektirilerek yerlerine yeni Voyvodalar nasb olundu. (1022h./1613m.) İtalya dona nmasının, Mora, İstanköy, Menteşe ve İçel sahillerini hiçrahat bırakmamakta oldu ğu görüldü. Cezasını Malta adasını tahrip etmekle verdik. Karadeniz sahillerini tah rip eden Kazak kayıkları da, Tensarayı ağzında imha edildi. İş bu olaylarda kötülük lerin basiretle önünün alınması güzel tedbire muvaffak olunamaması Nasuh Paşa' nın katledilmesine sebep teşkil etti. O insaf ve kanun bilir kişilerden olmadığından kısa zamanda toplamış olduğu hazinesi ömrünün bitirilmesinin yanında müsadere ed ilerek neticelendi. İran'a elçilik ile gönderilmiş bulunan İncili Çavuş mukavele ger eği alınması icab eden vergiden bir şey getirmedi. Bu vaziyet karşısında ordu yine Şark istikametin de hareketlendi. (1023/1024h./1614m.) Ordunun başında bulunan lar ihtilafları hasebiyle çokağır davrandılar. Nahcıvan seferinin bir yılı bulması so nrasında ele geçti. Öte yandan, Van vâlimiz dört defa İran askerini perişan eylediği gibi Nihavend Kalesi de, bize râm oldu. Fiemanillah
Kaynak: İlk Başvekil Ahmed Vefik Paşa'nın: Fezleke-i Osmaniye Tarihi Hazırlıyan: Metin Hasırcı