Türk takımlarının Avrupa kupalarına katılma yolunda play off maçları sürüyor. Ülkemizde futbola bu kadar yatırım yapılmasına rağmen ligimizin şampiyon olan takımı da dahil olmak üzere ön eleme maçları oynuyor. Ligimizin son şampiyonu Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi ile arasında aşması gereken Young Boys engeli bulunuyor. Gel gelelim Sarı Kırmızılılar İsviçre Ligi’nde ilk 5 maçta galibiyeti dahi bulunmayan Young Boys’a deplasmanda 3-2 mağlup oldu. Teknik Direktör Okan Buruk da hatayı içeride aramak yerine maç sonu açıklamasında alınan skorla ilgili hakemi suçladı. Kampa yetişmeyen transferler, sezon öncesi iyi bir performans gösteren Zaha’nın garip açıklamalarla küstürülmesi, hoca tarafından yeni transferlerin kadroya geç dahil edilmesi gibi birçok sebep apaçık ortadayken hakemi suçlamak çok da inandırıcı değil. Özellikle Buruk’un hakemin çok zaman geçirdiğine yönelik söylemi çok enteresan. Hakem iyi ki zaman geçirmiş yoksa ilk yarı skor daha da açılabilirdi. İkinci yarıda bambaşka bir mantalite ile sahaya çıkan Galatasaray'da özellikle Okan Buruk’un cezasından dolayı kulübede bulunan İrfan Saraloğlu zamanında yaptığı değişikliklerle maçı kurtaran isim oldu. Galatasaray’ın İstanbul’da rakibini yenip rahat turu geçeceğini düşünsem de bu maçtan ileriye doğru iyi sinyaller almadım.
Geçen sezon ligimizin ikincisi olan ve çok yüksek bir galiyet ortalaması elde eden Fenerbahçe ise, daha lig sezonunu bile yeni açmış Lille eşlemesinde elenerek yoluna UEFA Avrupa Ligi’nde devam edecek. 2007 yılından beri süren Şampiyonlar Ligi’ne iki takım gönderememe geleneğimiz bu sezon da sürdü. Lille maçı sonrası Mourinho’nun "Avrupa Ligi'nde kendi seviyemizde takımlarla karşılaşacağız" açıklaması hocanın hem kariyerine hem de Fenerbahçe yönetiminin “Rüya Takım kurduk” sözüne ters düşüyor. Ortada "Rüya Takım" göremesek de, Mourinho'nun Avrupa'da kendini gösterme hırsı takımın lehine olabilir. 30 Ağustos'ta rakibi belli olacak Fenerbahçe, Avrupa'daki ilk maçını 25 veya 26 Eylül'de oynayacak. Bu süre de Mourinho'ya takımın oturması için yeterli zamanı sağlayacaktır.
Ligimizde sezona en iyi başlayan takım olan Beşiktaş ise Lugano ile deplasmanda 3-3 berabere kaldı. Beşiktaş'ın oyununda sezon başından beri Rafa Silva adeta bir altın gibi parlarken Gedson Fernandes de iyi bir takımla sahaya çıkınca ritmini buldu. Siyah Beyazlıların en çok beklentisi olan El Musrati de golü bulsa da galibiyet için yeterli olmadı. Buradan bakıldığı zaman Beşiktaş'ın en büyük eksiğinin hem savunma hattı hem de yedek kulübesinin verimsizliği olduğu net olarak gözüküyor. Özellikle kulübedeki oyuncuların yetersiz olması Beşiktaş'ın başını çok ağrıtacak gibi duruyor. Siyah Beyazlılar öne geçtiği maçlarda dahi değişikliklerden sonra skoru korumakta zorlanabilir.
Avrupa'da Konferans Ligi'nde mücadele eden temsilcilerimiz Trabzonspor ve Başakşehir'e ise bu sezon ülke puanı adına çok iş düşüyor. Hiçbir şekilde ligimizle mukayese edilmeyecek takımlarla oynayacak iki temsilcimiz de ilk maçlarında golsüz berabere kalsalar onlardan beklentimiz çok büyük. İki takımımız da gruplara kalmalı ve kupada gidebilecekleri maksimum noktaya ulaşmalı. Ama takım dikine oynadığında saha kenarından tepki gösteren teknik direktörlerle çok da ilerleyebilecek gibi gözükmüyorlar.
Bütün temsilcilerimizi bir bütün olarak ele aldığımızda ise içeride birbirimizi aşağı çekmek yerine takımlarımız Türk futbolu adına birer lokomotif olmalı. Türk takımlarımızın yarısı kadar kadro maliyeti olan takımları yenmek için hesap kitap dahi yapmamalıyız. Ülkemiz; İngiltere, Almanya, İspanya, İtalya ve Fransa'nın ardından en yüksek kadro değerlerine sahip 6. ülkesi konumunda bulunuyor. Maliyet sıralamasında ilk 10'a bile giremeyen İsviçre takımlarını nasıl yeneriz diye hesap yapıyorsak bu işte bir terslik var demektir. Eğer bu hesap kitabı yapıyorsak hata dışarıda değil içeridedir.
Bütün temsilcilerimize başarılar dilerim. Umarım hepsi çıkacakları maçlarda galibiyete ulaşırlar.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
MURAT CILIZ
Temsilcilerimiz Avrupa arenasında
Türk takımlarının Avrupa kupalarına katılma yolunda play off maçları sürüyor. Ülkemizde futbola bu kadar yatırım yapılmasına rağmen ligimizin şampiyon olan takımı da dahil olmak üzere ön eleme maçları oynuyor. Ligimizin son şampiyonu Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi ile arasında aşması gereken Young Boys engeli bulunuyor. Gel gelelim Sarı Kırmızılılar İsviçre Ligi’nde ilk 5 maçta galibiyeti dahi bulunmayan Young Boys’a deplasmanda 3-2 mağlup oldu. Teknik Direktör Okan Buruk da hatayı içeride aramak yerine maç sonu açıklamasında alınan skorla ilgili hakemi suçladı. Kampa yetişmeyen transferler, sezon öncesi iyi bir performans gösteren Zaha’nın garip açıklamalarla küstürülmesi, hoca tarafından yeni transferlerin kadroya geç dahil edilmesi gibi birçok sebep apaçık ortadayken hakemi suçlamak çok da inandırıcı değil. Özellikle Buruk’un hakemin çok zaman geçirdiğine yönelik söylemi çok enteresan. Hakem iyi ki zaman geçirmiş yoksa ilk yarı skor daha da açılabilirdi. İkinci yarıda bambaşka bir mantalite ile sahaya çıkan Galatasaray'da özellikle Okan Buruk’un cezasından dolayı kulübede bulunan İrfan Saraloğlu zamanında yaptığı değişikliklerle maçı kurtaran isim oldu. Galatasaray’ın İstanbul’da rakibini yenip rahat turu geçeceğini düşünsem de bu maçtan ileriye doğru iyi sinyaller almadım.
Geçen sezon ligimizin ikincisi olan ve çok yüksek bir galiyet ortalaması elde eden Fenerbahçe ise, daha lig sezonunu bile yeni açmış Lille eşlemesinde elenerek yoluna UEFA Avrupa Ligi’nde devam edecek. 2007 yılından beri süren Şampiyonlar Ligi’ne iki takım gönderememe geleneğimiz bu sezon da sürdü. Lille maçı sonrası Mourinho’nun "Avrupa Ligi'nde kendi seviyemizde takımlarla karşılaşacağız" açıklaması hocanın hem kariyerine hem de Fenerbahçe yönetiminin “Rüya Takım kurduk” sözüne ters düşüyor. Ortada "Rüya Takım" göremesek de, Mourinho'nun Avrupa'da kendini gösterme hırsı takımın lehine olabilir. 30 Ağustos'ta rakibi belli olacak Fenerbahçe, Avrupa'daki ilk maçını 25 veya 26 Eylül'de oynayacak. Bu süre de Mourinho'ya takımın oturması için yeterli zamanı sağlayacaktır.
Ligimizde sezona en iyi başlayan takım olan Beşiktaş ise Lugano ile deplasmanda 3-3 berabere kaldı. Beşiktaş'ın oyununda sezon başından beri Rafa Silva adeta bir altın gibi parlarken Gedson Fernandes de iyi bir takımla sahaya çıkınca ritmini buldu. Siyah Beyazlıların en çok beklentisi olan El Musrati de golü bulsa da galibiyet için yeterli olmadı. Buradan bakıldığı zaman Beşiktaş'ın en büyük eksiğinin hem savunma hattı hem de yedek kulübesinin verimsizliği olduğu net olarak gözüküyor. Özellikle kulübedeki oyuncuların yetersiz olması Beşiktaş'ın başını çok ağrıtacak gibi duruyor. Siyah Beyazlılar öne geçtiği maçlarda dahi değişikliklerden sonra skoru korumakta zorlanabilir.
Avrupa'da Konferans Ligi'nde mücadele eden temsilcilerimiz Trabzonspor ve Başakşehir'e ise bu sezon ülke puanı adına çok iş düşüyor. Hiçbir şekilde ligimizle mukayese edilmeyecek takımlarla oynayacak iki temsilcimiz de ilk maçlarında golsüz berabere kalsalar onlardan beklentimiz çok büyük. İki takımımız da gruplara kalmalı ve kupada gidebilecekleri maksimum noktaya ulaşmalı. Ama takım dikine oynadığında saha kenarından tepki gösteren teknik direktörlerle çok da ilerleyebilecek gibi gözükmüyorlar.
Bütün temsilcilerimizi bir bütün olarak ele aldığımızda ise içeride birbirimizi aşağı çekmek yerine takımlarımız Türk futbolu adına birer lokomotif olmalı. Türk takımlarımızın yarısı kadar kadro maliyeti olan takımları yenmek için hesap kitap dahi yapmamalıyız. Ülkemiz; İngiltere, Almanya, İspanya, İtalya ve Fransa'nın ardından en yüksek kadro değerlerine sahip 6. ülkesi konumunda bulunuyor. Maliyet sıralamasında ilk 10'a bile giremeyen İsviçre takımlarını nasıl yeneriz diye hesap yapıyorsak bu işte bir terslik var demektir. Eğer bu hesap kitabı yapıyorsak hata dışarıda değil içeridedir.
Bütün temsilcilerimize başarılar dilerim. Umarım hepsi çıkacakları maçlarda galibiyete ulaşırlar.