Şükür ki pek çoğunu gündüz geldikleri için kaçırdığımız halde, kapımızı hala çalabilen "tanrı misafirleri" var, susamış çocuklar veya yol soran kadınlar..
Öyle güvenlik kulübesi, inzibatı, kontrolü olmayan bir sokakta, bir evdeyiz.
Etrafı giderek daralan bir çemberle sarmış devasa trolleri andıran yüksek güvenlikli sitelerin gölgesinde, bilmem ne kadar dayanır bizim küçük sokak...
"Misafir araç, seyyar satıcı ve dilenci giremez" yazılı o sitelerin girişinde.
Demek, misafirle dilenci, dilenciyle satıcı arasında bir benzerlik varmış ki hepsine birden yasak.
"Dostun evi nerede?" diye bir soru.
Şimdi bu güvenlikli sitelerde özenle büyütülen çocuklar, on yıl sonra, Büyükanneleri veya Halalarını dilenci mi yoksa seyyar satıcı mı, hiç bilemeyecekler, çünkü onlara hiç misafir gelmeyecek...
Nasibin kalkması gibi bir şeydir oysa bu...
Kapı çaldı...
Ben tam o sırada, Soma faciasında babasını kaybetmiş dokuz yaşındaki bir çocuğun kaleme aldığı mektubu okuyordum.
Babası madenden çıkamayanlardan, Allah rahmet eylesin.
Cebinden 2 lira, 1 çakmak 1 de tarak çıkmış.
Bunları diyor dokuz yaşındaki oğlu, bunları beş yaşındaki kardeşim ve henüz annemin karnında taşımakta olduğu diğer kardeşimle birlikte...
Hatıra olarak saklayacağız.
2 lira, 1 çakmak, 1 tarak.
Erkeklerin ateş ve tarak taşıması sünnettendir.
Helal kazanç için dökülen alın terini de cihat saymıştır Hz.Muhammed Mustafa(s). Mahşere helal 2 lirayla çıkacak bu kardeşimizin hali ibret alınacak bir yüksek değerdir.
Acınacak olansa kendi halimiz...
Devam ediyor oğlu: "Üstünden çıkan elbiseleri yoksullara verdik"...
Demek ki bu mektubu yazan çocuk yoksul değil.
Peki, kimdir yoksul olan?
Yoksullara dağıtılmış birkaç parça üst başını düşünüyorum müteveffa babanın...
Cebinden ancak 2 lira, 1 tarak ve 1 çakmak çıkabilmiş o babadan daha da yoksulları var ki, onlara düşmüş demek ki pay...
Babasına mektup yazan o çocuğun zihnindeki "yoksul’u düşünmeye çalışıyorum.
O kadar dibe inmek gerekiyor ki onu bulmak için.
Bulmak zorundayım.
Bulmak zorundayız...
Şu çocuğun asil ifadesiyle soralım:
Hangimiz daha yoksuluz?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
MUSTAFA SEVİM
HANGİMİZ (DAHA) YOKSULUZ ?
"Bir yoksuldur" dedi kalbim.
Şükür ki pek çoğunu gündüz geldikleri için kaçırdığımız halde, kapımızı hala çalabilen "tanrı misafirleri" var, susamış çocuklar veya yol soran kadınlar..
Öyle güvenlik kulübesi, inzibatı, kontrolü olmayan bir sokakta, bir evdeyiz.
Etrafı giderek daralan bir çemberle sarmış devasa trolleri andıran yüksek güvenlikli sitelerin gölgesinde, bilmem ne kadar dayanır bizim küçük sokak...
"Misafir araç, seyyar satıcı ve dilenci giremez" yazılı o sitelerin girişinde.
Demek, misafirle dilenci, dilenciyle satıcı arasında bir benzerlik varmış ki hepsine birden yasak.
"Dostun evi nerede?" diye bir soru.
Şimdi bu güvenlikli sitelerde özenle büyütülen çocuklar, on yıl sonra, Büyükanneleri veya Halalarını dilenci mi yoksa seyyar satıcı mı, hiç bilemeyecekler, çünkü onlara hiç misafir gelmeyecek...
Nasibin kalkması gibi bir şeydir oysa bu...
Kapı çaldı...
Ben tam o sırada, Soma faciasında babasını kaybetmiş dokuz yaşındaki bir çocuğun kaleme aldığı mektubu okuyordum.
Babası madenden çıkamayanlardan, Allah rahmet eylesin.
Cebinden 2 lira, 1 çakmak 1 de tarak çıkmış.
Bunları diyor dokuz yaşındaki oğlu, bunları beş yaşındaki kardeşim ve henüz annemin karnında taşımakta olduğu diğer kardeşimle birlikte...
Hatıra olarak saklayacağız.
2 lira, 1 çakmak, 1 tarak.
Erkeklerin ateş ve tarak taşıması sünnettendir.
Helal kazanç için dökülen alın terini de cihat saymıştır Hz.Muhammed Mustafa(s). Mahşere helal 2 lirayla çıkacak bu kardeşimizin hali ibret alınacak bir yüksek değerdir.
Acınacak olansa kendi halimiz...
Devam ediyor oğlu: "Üstünden çıkan elbiseleri yoksullara verdik"...
Demek ki bu mektubu yazan çocuk yoksul değil.
Peki, kimdir yoksul olan?
Yoksullara dağıtılmış birkaç parça üst başını düşünüyorum müteveffa babanın...
Cebinden ancak 2 lira, 1 tarak ve 1 çakmak çıkabilmiş o babadan daha da yoksulları var ki, onlara düşmüş demek ki pay...
Babasına mektup yazan o çocuğun zihnindeki "yoksul’u düşünmeye çalışıyorum.
O kadar dibe inmek gerekiyor ki onu bulmak için.
Bulmak zorundayım.
Bulmak zorundayız...
Şu çocuğun asil ifadesiyle soralım:
Hangimiz daha yoksuluz?