Çok eski çağlarda krallıkla yönetilen bir ülke varmış...
Fakat bu ülkede hukuk ve Yargıçlar da varmış...
Törelere göre bir vatandaş öldüğünde şehir merkezindeki dev çan bir kez çalınırmış.
Eşraftan biri öldüğünde çan iki kez, büyük bir devlet adamı ölürse üç kez çalınırmış.
Ülkenin kralı öldüğünde dört kez çalınırmış...
Gel zaman git zaman, şehirde bir olay olur, iş mahkemeye intikal eder.
Davanın sanığı olarak mahkeme huzuruna çıkarılan kişinin masumiyeti bütün vatandaşlar tarafından, yargıçlar tarafından da bilindiği halde aklanması beklenilen bu davadan sürpriz bir karar çıkar.
Sanık para cezasına çarptırılmıştır...
Sanık, “Hayır” falan diyerek itiraz etse de, karar aynen kalır.
Mahkeme biter, herkesin dağılacağı esnada dev çanın sesi duyulur. Çan bir kez, iki üç, derken dördüncü de kralın öldüğünde çalınan sayıya gelmesine karşın, çanın çalması sürer ve sayı altıya çıkar!
Herkes bunun ne anlama geldiğini öğrenmek için çanın bulunduğu meydana koşar.
Birde bakarlar ki, çanı haksız yere mahkûm edilen adam çalmaktadır.
Sorarlar;
“Ne demek beş, altı kez çalmak? Kraldan büyük kim var bu ülkede?”
Yanıt, şaşırtıcı olduğu kadar da anlamlıdır da...
Çanı çalan kişi:
“Adalet öldü, adalet” der..!
‘Yaşam’dan alıntı...
Kıssadan Hisse:
Adalet, her devirde, her dinde ve her felsefede en çok sözü edilen konu olmuştur hep.
İslam dininde ve felsefesinde de böyledir...
Adalet ve aynı anlamı anlatan sözcükler ile onun karşıtı olan cebir ve zulüm kavramlarına Kur’an-ı Kerim’de, hadislerde ve dolayısıyla tefsirlerde ve diğer dinî eserlerde çokça yer verilmiştir.
Adalet çok geniş anlam taşıyan bir kavramdır; tasavvufla, hukukla, felsefeyle, sosyoloji, psikoloji gibi bilim dallarıyla ilgili anlamlar kazanmıştır.
Özellikle ahlak ile ilgili bir terimdir; ahlaki bir erdemdir...
Hatta denilebilir ki, İslam kültüründe ahlak adalettir, adalet ahlaktır...
Sözcük anlamı; eşit olmak, eşit kılmak, denklik, denge, doğru davranmak, hakka göre hüküm vermek olan adalet, bir şeyi yerli yerince yapmak yahut herkese ve her şeye hak ettiği şekilde davranmaktır.
Adaletin zıddı, haksızlık yapmak ve doğru yoldan sapmak gibi anlamlara gelen zulüm kavramıdır.
Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir yani.
Haklı ile haksızın ayırt edilmesi adaletle sağlanır.
Bu anlamda herhangi bir durumun adil (adaletli) olup olmadığından söz edilebilir.
Adalet kavramı temelde hukuk kurallarına uygunluğu içerir.
Öte yandan, adalet insanların toplum içindeki davranışlarıyla ilgili olduğundan ahlak ve din kurallarıyla da ilişkilidir.
Adalet; kısaca haklılık ve hakka uygunluktur.
Öznel anlamda adalet, herkesin hakkını tanıma konusunda değişmez ve kesin istektir.
Nesnel anlamda adalet, karşıt çıkarlar arasında hakka (hukuka) uygun bir denkliktir, eşitlik düşüncesidir...
Ama her eşitlik adalet değildir...
Mevlânâ Celâleddin Rumi’ye göre, Adalet, ağaçlara su vermektir.
Zulüm ise dikeni sulamaktır...
Adalet, bir nimeti yerine koymaktır, her su isteyen tohumu sulamak değil..!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
Adalet ve zulüm..!
Çok eski çağlarda krallıkla yönetilen bir ülke varmış...
Fakat bu ülkede hukuk ve Yargıçlar da varmış...
Törelere göre bir vatandaş öldüğünde şehir merkezindeki dev çan bir kez çalınırmış.
Eşraftan biri öldüğünde çan iki kez, büyük bir devlet adamı ölürse üç kez çalınırmış.
Ülkenin kralı öldüğünde dört kez çalınırmış...
Gel zaman git zaman, şehirde bir olay olur, iş mahkemeye intikal eder.
Davanın sanığı olarak mahkeme huzuruna çıkarılan kişinin masumiyeti bütün vatandaşlar tarafından, yargıçlar tarafından da bilindiği halde aklanması beklenilen bu davadan sürpriz bir karar çıkar.
Sanık para cezasına çarptırılmıştır...
Sanık, “Hayır” falan diyerek itiraz etse de, karar aynen kalır.
Mahkeme biter, herkesin dağılacağı esnada dev çanın sesi duyulur. Çan bir kez, iki üç, derken dördüncü de kralın öldüğünde çalınan sayıya gelmesine karşın, çanın çalması sürer ve sayı altıya çıkar!
Herkes bunun ne anlama geldiğini öğrenmek için çanın bulunduğu meydana koşar.
Birde bakarlar ki, çanı haksız yere mahkûm edilen adam çalmaktadır.
Sorarlar;
“Ne demek beş, altı kez çalmak? Kraldan büyük kim var bu ülkede?”
Yanıt, şaşırtıcı olduğu kadar da anlamlıdır da...
Çanı çalan kişi:
“Adalet öldü, adalet” der..!
‘Yaşam’dan alıntı...
Kıssadan Hisse:
Adalet, her devirde, her dinde ve her felsefede en çok sözü edilen konu olmuştur hep.
İslam dininde ve felsefesinde de böyledir...
Adalet ve aynı anlamı anlatan sözcükler ile onun karşıtı olan cebir ve zulüm kavramlarına Kur’an-ı Kerim’de, hadislerde ve dolayısıyla tefsirlerde ve diğer dinî eserlerde çokça yer verilmiştir.
Adalet çok geniş anlam taşıyan bir kavramdır; tasavvufla, hukukla, felsefeyle, sosyoloji, psikoloji gibi bilim dallarıyla ilgili anlamlar kazanmıştır.
Özellikle ahlak ile ilgili bir terimdir; ahlaki bir erdemdir...
Hatta denilebilir ki, İslam kültüründe ahlak adalettir, adalet ahlaktır...
Sözcük anlamı; eşit olmak, eşit kılmak, denklik, denge, doğru davranmak, hakka göre hüküm vermek olan adalet, bir şeyi yerli yerince yapmak yahut herkese ve her şeye hak ettiği şekilde davranmaktır.
Adaletin zıddı, haksızlık yapmak ve doğru yoldan sapmak gibi anlamlara gelen zulüm kavramıdır.
Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir yani.
Haklı ile haksızın ayırt edilmesi adaletle sağlanır.
Bu anlamda herhangi bir durumun adil (adaletli) olup olmadığından söz edilebilir.
Adalet kavramı temelde hukuk kurallarına uygunluğu içerir.
Öte yandan, adalet insanların toplum içindeki davranışlarıyla ilgili olduğundan ahlak ve din kurallarıyla da ilişkilidir.
Adalet; kısaca haklılık ve hakka uygunluktur.
Öznel anlamda adalet, herkesin hakkını tanıma konusunda değişmez ve kesin istektir.
Nesnel anlamda adalet, karşıt çıkarlar arasında hakka (hukuka) uygun bir denkliktir, eşitlik düşüncesidir...
Ama her eşitlik adalet değildir...
Mevlânâ Celâleddin Rumi’ye göre, Adalet, ağaçlara su vermektir.
Zulüm ise dikeni sulamaktır...
Adalet, bir nimeti yerine koymaktır, her su isteyen tohumu sulamak değil..!