Ramazan ayının Arefe’den önceki son günü bu gün...
Yarından sonra bayram...
Nasip ve kısmet olursa bir Ramazan bayramını daha yaşayacağız, eski coşkuyu hissedemezsek de kimilerimiz...
Bayramlar mı eskidi, bizler mi yaşlandık, diye sorulur bir şarkıda.
Oysa ne bayramlar eskidi, ne de biz yaşlandık..!
Eskiden yakın uzak demeden tüm akraba ve eş dost birbirleriyle bayramlaşmaya giderdi.
Bayramlaşmaya gidilecek kişiyi öncesinde arayıp haber vermeye gerek duyulmaz, çat kapı gidilebilirdi.
Özellikle yaşça büyük kişiler mutlaka ziyaret edilir, hal hatır sorulur, gündelik konularda bayram sohbetleri edilirdi.
Kabir ziyaretleri yapılır, dualar edilirdi...
Oysa bu gün bayramlar bir tatil, dinlence vesilesi sayılır oldu...
Dolayısıyla da o masum coşku azaldı..!
* * *
Çocukluğumuzun o masum heyecanıyla hissedemez olduk bayramları.
Eskiden başucumuza koyarak, giymek için sabahın olmasını iple çektiğimiz günler geride kaldı birçok çocuk için...
Yokluktan değil, günlük giysilerimiz çoğumuzun bayramlığı gibi artık...
Ayakkabılarımız, elbisemiz, ceketimiz yeni, son moda değil mi çoğumuzun?
Günlük yaşantımızda hangimizin pantolonu yamalı, hangimizin çorapları, pabuçları delik?
El öper, beklerdik, nineler, dedeler günün koşullarına uygun harçlık verirdi. Çikolatalar, oyuncaklar falan alırdık...
Şimdi kaç gün geçmekte çukulatasız?
Ama eski bayramlardaBilgisayar oyunu nedir bilmeyen biz, dönme dolaplarda dünyanın en mutlu insanı olmaz mıydık?
* * *
Annelerimiz için bayramların anlamı daha farklıydı.
Bir hafta önceden bayram temizliğine başlanır, perdeler, halılar yıkanır, evin her yeri yıllardır temizlenmemişçesine elden geçerdi.
Bayrama iki gün kala da yemek işine girişirdi anneler.
Yemek vaktinde gelene yemek, yemek vakti dışında gelene tatlı, çay, kahve, çerez ikram edilirdi mutlaka...
Evler ve yürekler her an konuk ağırlamaya hazır olurdu yani...
İşte bu ruhu yitirdik sanki biraz..!
Bir şey eksik ama, tam ne olduğu pek anlaşılamayan bir şey..!
Yoksa bayramların eskidiği falan yok, eksiklik bizim bayramlara eski anlamlarını koyamayışımızda değil mi?
* * *
Kuşkusuz herkes için aynı şeyi söylemek doğru olmaz...
Kimilerimiz için her şeyden uzaklaşıp büyük bir kargaşa ve kalabalık içerisinde tatil anlamına gelse de, bayram havasının yaşandığı evler de var elbette hiç kuşkusuz.
Bayramların asıl sevincini yaşayanların çocuklar olduğu gerçeği pek değişmişe benzemese de yine bir eksikliğin olduğu muhakkak...
Biraz hüzün, biraz sevinç, en çok da paylaşmak ve sevginin bir arada olabilmenin tadına varabilmektir bayram aslında...
Ama nasıl..!?
Gazze başta olmak üzere pek çok yerde çocukların aynı derece bayram hazzını yaşayabilmeleri olanaklı olabilir mi hiç?
* * *
Ramazan Bayramı, inananlar için manevi arınma ve yeniden doğuşun bir sembolüdür, öyle olmalı aslında.
Oruç tutma, ibadet etme ve Allah’a yakınlaşma gibi uygulamalar, bireylerin ruhsal ve ahlaki gelişimine katkıda bulunur.
Ramazan Bayramı, aile ve toplum bağlarının güçlendiği önemli bir dönemdir.
Toplumsal dayanışma ve duygudaşlık duyguları pekişir...
Bayramı eskisi gibi hissedemiyorsak, hepimiz bir parça kabahatli değil miyiz bunda?
Ramazan bayramımız kutlu olsun...
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Yeni Marmara Gazetesi
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
Bayramlar eskimedi..!
Ramazan ayının Arefe’den önceki son günü bu gün...
Yarından sonra bayram...
Nasip ve kısmet olursa bir Ramazan bayramını daha yaşayacağız, eski coşkuyu hissedemezsek de kimilerimiz...
Bayramlar mı eskidi, bizler mi yaşlandık, diye sorulur bir şarkıda.
Oysa ne bayramlar eskidi, ne de biz yaşlandık..!
Eskiden yakın uzak demeden tüm akraba ve eş dost birbirleriyle bayramlaşmaya giderdi.
Bayramlaşmaya gidilecek kişiyi öncesinde arayıp haber vermeye gerek duyulmaz, çat kapı gidilebilirdi.
Özellikle yaşça büyük kişiler mutlaka ziyaret edilir, hal hatır sorulur, gündelik konularda bayram sohbetleri edilirdi.
Kabir ziyaretleri yapılır, dualar edilirdi...
Oysa bu gün bayramlar bir tatil, dinlence vesilesi sayılır oldu...
Dolayısıyla da o masum coşku azaldı..!
* * *
Çocukluğumuzun o masum heyecanıyla hissedemez olduk bayramları.
Eskiden başucumuza koyarak, giymek için sabahın olmasını iple çektiğimiz günler geride kaldı birçok çocuk için...
Yokluktan değil, günlük giysilerimiz çoğumuzun bayramlığı gibi artık...
Ayakkabılarımız, elbisemiz, ceketimiz yeni, son moda değil mi çoğumuzun?
Günlük yaşantımızda hangimizin pantolonu yamalı, hangimizin çorapları, pabuçları delik?
El öper, beklerdik, nineler, dedeler günün koşullarına uygun harçlık verirdi.
Çikolatalar, oyuncaklar falan alırdık...
Şimdi kaç gün geçmekte çukulatasız?
Ama eski bayramlarda Bilgisayar oyunu nedir bilmeyen biz, dönme dolaplarda dünyanın en mutlu insanı olmaz mıydık?
* * *
Annelerimiz için bayramların anlamı daha farklıydı.
Bir hafta önceden bayram temizliğine başlanır, perdeler, halılar yıkanır, evin her yeri yıllardır temizlenmemişçesine elden geçerdi.
Bayrama iki gün kala da yemek işine girişirdi anneler.
Dolmalar sarılır, tepsi-tepsi baklavalar yapılırdı.
Yemek vaktinde gelene yemek, yemek vakti dışında gelene tatlı, çay, kahve, çerez ikram edilirdi mutlaka...
Evler ve yürekler her an konuk ağırlamaya hazır olurdu yani...
İşte bu ruhu yitirdik sanki biraz..!
Bir şey eksik ama, tam ne olduğu pek anlaşılamayan bir şey..!
Yoksa bayramların eskidiği falan yok, eksiklik bizim bayramlara eski anlamlarını koyamayışımızda değil mi?
* * *
Kuşkusuz herkes için aynı şeyi söylemek doğru olmaz...
Kimilerimiz için her şeyden uzaklaşıp büyük bir kargaşa ve kalabalık içerisinde tatil anlamına gelse de, bayram havasının yaşandığı evler de var elbette hiç kuşkusuz.
Bayramların asıl sevincini yaşayanların çocuklar olduğu gerçeği pek değişmişe benzemese de yine bir eksikliğin olduğu muhakkak...
Biraz hüzün, biraz sevinç, en çok da paylaşmak ve sevginin bir arada olabilmenin tadına varabilmektir bayram aslında...
Ama nasıl..!?
Gazze başta olmak üzere pek çok yerde çocukların aynı derece bayram hazzını yaşayabilmeleri olanaklı olabilir mi hiç?
* * *
Ramazan Bayramı, inananlar için manevi arınma ve yeniden doğuşun bir sembolüdür, öyle olmalı aslında.
Oruç tutma, ibadet etme ve Allah’a yakınlaşma gibi uygulamalar, bireylerin ruhsal ve ahlaki gelişimine katkıda bulunur.
Ramazan Bayramı, aile ve toplum bağlarının güçlendiği önemli bir dönemdir.
Toplumsal dayanışma ve duygudaşlık duyguları pekişir...
Bayramı eskisi gibi hissedemiyorsak, hepimiz bir parça kabahatli değil miyiz bunda?
Ramazan bayramımız kutlu olsun...