Demokrasi ve sandık…

Yazının Giriş Tarihi: 08.04.2025 18:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.04.2025 18:37

Gelinen yakın sürece kadar “Sandık her şey değil” diyenlerin bu kez ekonomideki kimi sorunlar nedeniyle erken seçim istemeleri ve sandığı önemser görünmeleri aslında ülke için iyi bir gelişme saymak gerekiyor ama o kadar da iyimser olmamak da gerekiyor..!

Çünkü onlarca kez sandıktan çoğunlukla çıkan Başkan Erdoğan için bu gün hala ‘Darbe, Cunta’ suçlamaları yapılabiliyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ardından CHP’nin Olağanüstü Kurultayla kendini yenilediği savıyla yapılan açıklamalarda seçimle işbaşında olan ve daha genel seçimlerin üzerinden 2 yıl, yerel seçimlerin üzerinden bir yıl geçmişken CHP, ‘Erken seçimden’ söz ediyor...

Yenilen pehlivan güreşe doymazmış’ ya işte öyle bir şey..!

Kimi yazar-çizer ve sanatçı takımından kimi zibidiler de bu koroya eşlik ediyor..!

Oysa CHP’nin geçmişi anımsandığında ‘Darbe ve Cunta’ sözcüklerinin kimlerin üzerine yapıştığı çok daha güzel anlaşılmıyor mu?

* * *

Milli egemenlik, Atatürk'ün Milli Mücadele'nin ilk günlerinden itibaren ortaya koyduğu, ısrarla vurguladığı bir temel ilke…

Bilindiği üzere her seçimde farklı uygulamaların yapıldığı tek partili seçimler dönemi 1927 yılı seçimleri ile başlamış, 1946 seçimlerine kadar sürmüştür.

1946 çok partili seçimlerin nasıl yapıldığı da traji-komiktir bir durumdur...

Açık oylama ve gizli sayım’ şeklinde gerçekleşen seçimde ortaya çıkan iradenin ne kadar ‘Milli İrade’ olduğunun da sorgulanması gerekmez mi?

1950 seçimleriyle çok partili seçimlerde ortaya çıkan Milli irade’nin de 60 Askeri müdahalesiyle ortadan kaldırıldığı ve Başbakan ile iki bakanın idam edildiği ortadadır.

Sonrasında da her on yılın Askeri müdahale ve darbe girişimleriyle geçtiğini biliyoruz.

Ama kimi dangalaklar hala Atatürk’ün ardına gizlenerek ve O’nu istismar ederek yapılanları, O’nun ile ilişkilendirebilmekte değiller midir?.

Ama bu kesim, CHP’nin son kurultayının basına kapalı olması durumunu açıklayamamaktadırlar nedense..!

* * *

Milli” ve “Egemenlik” sözcüklerinin birleşmesinden oluşan “Milli Egemenlik”, devlet içinde en üstün buyurma gücü olarak tanımladığımız egemenliğin, millete ait olduğunu ifade eder.

Ancak, “Milli egemenlik” kavramının Atatürk’ün düşünce ve eyleminde izlemiş olduğu aşamaları da dikkatli bir gözle izlemek gerekmektedir.

Daha Birinci Dünya Savaşı yıllarında vatanı kurtarmak için harekete geçen Mustafa Kemal’in, “Milli Hâkimiyet” ilkesini bu uğraşın bir parçası olarak görmeye başlayıncaya kadar birkaç aşamadan geçtiğini biliyoruz.

Ve ardından 1920’de benimsenen ve Cumhuriyetin esasları arasında sayılan “Milli egemenlik” ilkesinin uzun vadede, Türkiye’de demokrasinin kurulmasına hizmet etmiş midir, etmemiş midir?

Önemli olan budur…

1946 Çok partili ‘komik’ seçimlerin ardından yapılan seçimler sürekli müdahalelerle karşılaşmışsa da 2002’den bu yana ve en son yapılan 2023 genel ve 2024 yerel seçimleri Cumhuriyetin demokrasi ile taçlanmasının ileri aşamaları olduğu gerçeğini görmek gerekir...

Cumhuriyetin tek başına fazla bir anlam taşımadığı açıktır.

Önemli olan Cumhuriyeti Demokrasi ile taçlandırmaktır...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Yeni Marmara Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.