Son yılların en önemli gündem maddelerinden biri de insanlar arasındaki gelir dağılımı adaletsizliği…
Türkiye’de her dönemde gündemde olan gelir dağılımındaki dengesizlik sorunu bu gün; küresel ekonomik ve politik istikrarsızlılar nedeniyle daha yaşamsal bir hal aldı.
Bu, üzerinde büyük bir duyarlılıkla üzerinde durulması gereken bir konu...
Zaten gelir dağılımında yapısal bir sorun vardı.
Salgın, savaş nedeniyle bu görüntü daha da bir insanları sıkıştırmaya başladı.
Yani gelir dağılımındaki bozukluğa küresel kriz de eklenince yoksulluk sorunu daha açık ortaya çıktı.
Kuşkusuz yoksulluk bir neden değil bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu anlamda gelir dağılımı ile yoksulluk arasında sıkı bir ilişki söz konusudur...
* * *
Siyasi kaygılar, ekonomik krizler eğitimde ve sağlıkta fırsat eşitliğinin sağlanamaması, hızlı nüfus artışı ve göç olgusu gelir dağılımındaki bozukluğun artmasına neden olarak yoksulluğun boyutunu daha da genişletmekte yani.
Günümüzde yaşanan yoksulluk sorununun ekonomik yönünün yanında sosyolojik ve psikolojik yönü de ortaya çıkmıştır.
Bu durum, sorun çözmede ekonomik önlemlerin yeterli olmayacağı; bunun yanında sosyal kalkınma programları ve insana yapılan yatırımlara gereksinimi ortaya çıkarmıştır.
İktidar makro ekonomik alanda büyümeyi sağlamaya çalışırken aynı zamanda bu konu üzerine de eğilmiş bulunmakta ve çeşitli kararlar alarak sosyal politikalar geliştirmekte.
* * *
Yoksulluk, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de göz ardı edilemeyecek sosyolojik bir gerçeklik olarak karşımızda yani.
Sorun büyümekte ne yazık hele ki dünya ekonomisinin yavaşladığı bugünlerde...
Türkiye’de en varsıl yüzde 10’luk kesim ile en yoksul yüzde 10 arasındaki gelir uçurumu tam 12.6 kat.
Bu fark ile Türkiye, 34 OECD ülkesi arasında beşinci, Avrupa’nın ise en kötüsü ne yazık ki!
Türkiye’de dolardaki rekor artış ile siyasi belirsizlik, güvenlik endişeleriyle tüm makroekonomik göstergelerde kötüleşme yaşanırken gelir dağılımı adaletsizliğinde de sıkıntılar artıyor.
Ne ki, yoksullukla ilgili her dönemde, her toplumda, her birey için geçerli olabilecek ortak ölçütler bulabilmek oldukça güç.
Yoksulluk tanımının içeriği yaşanan mekâna ve zamana göre değişebildiği gibi, aynı zaman diliminde farklı ülkelerde farklı ölçütlere göre de kişiler varsıl yahut yoksul olarak tanımlanabilmekte..
* * *
Kuşkusuz gelir dağılımı adaletsizliği başka, gelir eşitsizliği başka kavramlardır.
Eşitsizlik ile yoksulluk arasında fark vardır.
Eşitsizlik, insanların yaşam standartları arasındaki farkları ortaya koyarken; yoksulluk, yaşamlarını insanca koşulların altında bir seviyede yaşamak zorunda kalanları işaret eder...
Eşitsizlik salt gelirin adaletsiz paylaştırılmasıyla ilgili değildir.
Servetin adaletsiz paylaştırılması; sağlık ve eğitim hizmetlerine erişim olanaklarındaki farklılıklar; bölgelere, dinlere ve ırklara göre yapılan ayrımcılıklar da eşitsizlik kavramının bileşenleri arasındadır.
Dünyada insanı en çok düşündüren, yoran, boğuşturup çarpıştıran, kamplara bölen kavgaların kökü; yeme, içme ve gelir dağılımı sorunudur.
Türkiye’deki bu durumu Hazine ve Maliye Bakanı da aslında;
“Dövizi düşürmek için yüksek faiz artışı yapabilirdik. Ama o zama
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
GELİR DAĞILIMI ADALETSİZLİĞİ VE YAŞAM PAHALILIĞI…
Son yılların en önemli gündem maddelerinden biri de insanlar arasındaki gelir dağılımı adaletsizliği…
Türkiye’de her dönemde gündemde olan gelir dağılımındaki dengesizlik sorunu bu gün; küresel ekonomik ve politik istikrarsızlılar nedeniyle daha yaşamsal bir hal aldı.
Bu, üzerinde büyük bir duyarlılıkla üzerinde durulması gereken bir konu...
Zaten gelir dağılımında yapısal bir sorun vardı.
Salgın, savaş nedeniyle bu görüntü daha da bir insanları sıkıştırmaya başladı.
Yani gelir dağılımındaki bozukluğa küresel kriz de eklenince yoksulluk sorunu daha açık ortaya çıktı.
Kuşkusuz yoksulluk bir neden değil bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu anlamda gelir dağılımı ile yoksulluk arasında sıkı bir ilişki söz konusudur...
* * *
Siyasi kaygılar, ekonomik krizler eğitimde ve sağlıkta fırsat eşitliğinin sağlanamaması, hızlı nüfus artışı ve göç olgusu gelir dağılımındaki bozukluğun artmasına neden olarak yoksulluğun boyutunu daha da genişletmekte yani.
Günümüzde yaşanan yoksulluk sorununun ekonomik yönünün yanında sosyolojik ve psikolojik yönü de ortaya çıkmıştır.
Bu durum, sorun çözmede ekonomik önlemlerin yeterli olmayacağı; bunun yanında sosyal kalkınma programları ve insana yapılan yatırımlara gereksinimi ortaya çıkarmıştır.
İktidar makro ekonomik alanda büyümeyi sağlamaya çalışırken aynı zamanda bu konu üzerine de eğilmiş bulunmakta ve çeşitli kararlar alarak sosyal politikalar geliştirmekte.
* * *
Yoksulluk, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de göz ardı edilemeyecek sosyolojik bir gerçeklik olarak karşımızda yani.
Sorun büyümekte ne yazık hele ki dünya ekonomisinin yavaşladığı bugünlerde...
Türkiye’de en varsıl yüzde 10’luk kesim ile en yoksul yüzde 10 arasındaki gelir uçurumu tam 12.6 kat.
Bu fark ile Türkiye, 34 OECD ülkesi arasında beşinci, Avrupa’nın ise en kötüsü ne yazık ki!
Türkiye’de dolardaki rekor artış ile siyasi belirsizlik, güvenlik endişeleriyle tüm makroekonomik göstergelerde kötüleşme yaşanırken gelir dağılımı adaletsizliğinde de sıkıntılar artıyor.
Ne ki, yoksullukla ilgili her dönemde, her toplumda, her birey için geçerli olabilecek ortak ölçütler bulabilmek oldukça güç.
Yoksulluk tanımının içeriği yaşanan mekâna ve zamana göre değişebildiği gibi, aynı zaman diliminde farklı ülkelerde farklı ölçütlere göre de kişiler varsıl yahut yoksul olarak tanımlanabilmekte..
* * *
Kuşkusuz gelir dağılımı adaletsizliği başka, gelir eşitsizliği başka kavramlardır.
Eşitsizlik ile yoksulluk arasında fark vardır.
Eşitsizlik, insanların yaşam standartları arasındaki farkları ortaya koyarken; yoksulluk, yaşamlarını insanca koşulların altında bir seviyede yaşamak zorunda kalanları işaret eder...
Eşitsizlik salt gelirin adaletsiz paylaştırılmasıyla ilgili değildir.
Servetin adaletsiz paylaştırılması; sağlık ve eğitim hizmetlerine erişim olanaklarındaki farklılıklar; bölgelere, dinlere ve ırklara göre yapılan ayrımcılıklar da eşitsizlik kavramının bileşenleri arasındadır.
Dünyada insanı en çok düşündüren, yoran, boğuşturup çarpıştıran, kamplara bölen kavgaların kökü; yeme, içme ve gelir dağılımı sorunudur.
Türkiye’deki bu durumu Hazine ve Maliye Bakanı da aslında;
“Dövizi düşürmek için yüksek faiz artışı yapabilirdik. Ama o zama