Bir gün, bir adam ellerini açıp yalvardı:
‘Allah’ım! Sesini duymak istiyorum, bana bir mucizeni göster..!
Tam o sırada bir çayırkuşu adamın bahçesinde en son şarkısını söylüyordu.

Ama adam çayırkuşuna hiç kulak vermedi ve yakarmayı sürdürdü...
‘Allah’ım, bana bir mucizeni göster!’
Az sonra hava aniden kapandı, gök gürültüsü ve şimşekle birlikte kuvvetli bir yağmur başladı...
Fakat adam bunlara hiç aldırış etmedi, yakarmayı sürdürdü;
‘Allah’ım! Bir mucizeni bana göster..!’
O böyle yalvarırken, sağanak yağmur sona ermiş ve güneş bütün ihtişamıyla ışıklarını adamın evine kadar taşımaya başlamıştı...
Fakat adam bu manzaraya aldırış bile etmedi..!
Her gün gördüğü bir şey değil miydi bu?
Yalvarmayı sürdürdü adam;
‘Bana bir mucizeni göster Allah’ım!’
Böyle yalvarırken, yakınlardaki evlerden birinden yeni doğmuş
bir bebeğin ağlayışları geliyordu kulağına ama o bunu da fark etmedi.
Üzüntüsünden ağladı, ağladı...
‘Yanıt ver bana Allah’ım! Bir mucizeni göster, burada olduğunu bilmemi sağla!’
Tam o an, bir kelebek gelip adamın koluna konmuştu.
Ama o görmemekte, duymamakta ve bilmemekte ısrar ediyordu, öbür eliyle kelebeği iteleyip kovdu..!

Sonra da;

‘Allah’ım! Neden, neden bana bir yanıt vermiyorsun?" diye ağlayıp, yakınmayı sürdürdü..!

(İslam-tr.org’ alıntı.)

Çıkarım:

Rabbimiz duyular ötesi bir varlık olduğu için O var olan duyularımızla kavranamaz.

Bu neden Allah'ın varlığı gözle görülür, elle tutulur şekilde kanıtlanamaz.

Bu konuda ortaya konulan deliller salt insanı uyarmak ve düşünmesini sağlamak içindir...

Yağmurun toprağın imdadına, güneşin gözlerin yardımına koşmalarından, ta havanın kanı temizlemesine kadar, bu âlem bir yardımlaşma hareketiyle âdeta dolup taşmaktadır.

Kâinattaki nezafet ve temizlik, başlı başına bir kanıt değil midir?

Toprağı temizleyen bakteriler, böcekler, karıncalar ve nice yırtıcı kuşlar; rüzgâr, yağmur ve kar; denizlerde buzullar ve balıklar; gezegenimizde atmosfer, uzayda kara delikler; bünyemizde kanımızı temizleyen oksijen ve ruhumuzu sıkıntılardan kurtaran manevi esintiler... Hep birer kanıt değiller midir?

Herhangi bir insanın siması, en ince ayrıntısına kadar kendisinden önce geçmiş milyarlarca insandan hiçbirisine birebir benzememektedir.

Bu kural, kendisinden sonra gelecekler için de aynen geçerlidir.

Allah’ın yarattığı şeyler arasında bir uyum ve ahengin varlığını görürüz.

Yaratılıştaki bu mükemmellik, düzenlilik ve uyumluluk güzelliği tanımlayıcı niteliklerdir.

Kusursuzluk salt semada değil, bakmasını bilenler için Yüce Allah’ın sanatlı bir şekilde yarattığı her şeyde kendisini gösterir.

Güzellik, eşyanın özüne ilahi irade tarafından yerleştirilmiştir.

‘O, yarattığı her şeyi güzel yapmıştır.’ (Secde, 32/7.)

Kur'an-ı Kerim'in Vahiy yoluyla indirilmiş olduğunu kanıtlayan bütün deliller, aynı zamanda Allah’ın varlığını da kanıtlamaktadır.

Kur'an'ın Allah kelamı olduğuna yönelik yüzlerce kanıt vardır.

O nedenle sürekli yakınma yerine, çevremizdeki varlıkları, güzellikleri fark ederek O’nun varlığını çok kolay anlayabiliriz.

Yaratılan her şey Allah’a aynadır...