Genel olarak, gürültü olarak adlandırılan her türlü ses insan sağlığını fizyolojik ve psikolojik olarak etkilediği bilinmekte.

İstenmeyen bu sesler sinir, saldırganlık, hipertansiyon, yüksek stres, kulak çınlaması yahut kulak uğuldaması, duyma kaybı, uyku bozuklukları gibi pek çok sonuç doğurabilmekte.

Gürültü ve görüntü kirliliği insan sağlığı açısından son derece önemli bir konu yani...

Çevre ve hava kirliliği de insan sağlığı açısından son derece sakıncalı..

Hava kirliliği; solunum yolu, kalp, cilt, göz ve sinir sistemi hastalıklarına neden olabiliyor.

Hava kirliliğinin insan sağlığı üzerinde yarattığı etkiler kısa ve uzun vadeli olarak ikiye ayrılıyor.

Kısa vadeli etkiler alerjik reaksiyon şeklinde ortaya çıkıyor ve geri dönüşümü olabiliyor.

Ama uzun vadeli olanlarındaysa gere dönüş pek olası olmuyor.

Perinatal bozukluklar, bebek ölümleri, solunum bozuklukları, alerji, maligniteler, kardiyovasküler bozukluklar, oksidatif stres artışı, endotel disfonksiyonu, zihinsel bozukluklar, uzmanlara göre kalıcı olabiliyor.

* * *

Ve insan eliyle gerçekleştirilen bu görüntü ve gürültü kirliliğine karşı yine insanların önlem alması gerekiyor.

Çevre kirliliğini önlemek için birey ve toplum olarak neler yapılabilir?

Ekolojik farkındalığın yaratılması ve duyarlılığın arttırılması, çöplerimizi kesinlikle doğaya atmamalı, kağıt, cam, plastik gibi atıkların geri dönüşümünü sağlamalıyız.

Ev ve fabrika bacalarından çıkan gazlar hava kirliliğine yol açtığı için filtre kullanmalıyız.

Yeşil alanları arttırarak orman tahribatını önlemeliyiz.

Bu konuda merkezi otorite ile birlikte yerel yönetimlere büyük iş düşmekte.

Son yıllarda çokça yerel yönetimin evlere dönüşüm için büyük poşetler ve karton çöp kutuları verip, periyodik olarak bunların alınması uygulaması yaygınlaştı.

Biraz daha duyarlılık geliştirerek daha temiz bir çevrede yaşamayı sağlayabiliriz.

* * *

Biraz daha sorumluluk üstlenmek ve duyarlılık...

Söz gelimi sakin bir Pazar günü kent caddelerinde insanlar gezerken birden bire bir düğün konvoyunun kentin merkezinde, o düğünle hiç ilgisi olmayan insanlara yaşattığı korna sesinden hangimiz rahatsız değiliz?

Yahut bir seçim kampanyası döneminde bir siyasi parti seçim aracının hoparlöründen çıkan cırtlak bir marştan!..

Ya da bir Pazar yerinde gözümüzün önündeki portakalları, elmaları görmüyormuşuz gibi “Haydi portakala gel, elmaya gel” bağırtısının!
Bunlardan hangimiz rahatsız değiliz?

Bunları önlemek elimizde değil mi?

* * *

Yasal düzenlemeler olsa da, belediyeler kimi kararlar alsa da uygulamada önleyici etkin müdahaleler olmadığı için bu çirkinlikler sürmekte.

Artık çağımız dijital iletişim çağı…

Hoparlörü sonuna kadar açılmış parti araçlarıyla caddelerde insanları rahatsız etmenin ne âlemi var?

Afiş ve pankartlarla çevreyi kirletmenin yahut!

Zaman-zaman kimi siyasi partiler ve kurumlar ortak kararlarla duyarlı davransalar da bunu tam olarak engellemek olası olsa gerek.

Gıdaların plastik ambalajlarda taşınması, korunması konusunda insan sağlığına verdiği zararlar açık ancak plastiğin tümden insan yaşamını da kolaylaştıran bir nesne olduğu da kuşkusuz görülmesi gereken bir gerçek.

O nedenle plastiği de bilinçli kullanımının yolunu ve dönüşümün sağlanmasına yardımcı olmamız gerek.