Hibrit tohum ile GDO’lu tohum birbirine karıştırılmamalıdır..!
Yazının Giriş Tarihi: 22.07.2024 22:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.07.2024 22:24
Ülkemizde kimilerinde yanlış bir algı var...
‘Türkiye gıda ve tohumculuk konusunda tamamen dışa bağımlı, yerli tohum yerine yabancı ve hatta GDO’lu tohumlar İsrail’den alınarak Türkiye tarımı yok ediliyor…’ deniliyor. Bu kanı genelde siyasi getirim adına işin gerçeğini bilenler tarafından bile yayılmaktadır.
Peki, gerçek ne?
“Türkiye gıdada eskiden kendi kendine yeten bir ülkeyken şimdi dışarıdan saman, mercimek alıyoruz” yaklaşımı doğru mudur? Yaşanan hızlı kentleşme sonucu kırsalda gıda üreticisiyken kentlerde tüketici durumuna gelen ve toplamda 90 Milyona dayanan bir ülkeyiz. Bir de bu rakama yılda ülkemize gelen 50 Milyonu aşan yabancı turisti ekleyelim.
Çeyrek asır önce kırda yaşayanlar nüfusun yaklaşık yüzde 30-35’ini oluştururken, bu gün bu oran yüzde 10’lara düşmüş durumda ve daha da düşmesi gerekiyor… Kentlerin genişlemesi ve büyümesi kuşkusuz tarım arazilerini azaltıyor.
Yani kırsalda terk edilen ve işlenmeyen araziler üretimden düşüyor, hem de kentler düz ve ova denilen alanlara yayılıyor.
Bunlar doğru...
Tüm bu gelişmelere karşın Türkiye’de gıda ve tohum konusunda çeyrek asır öncesine göre önemli gelişmelerin olduğu geçeğini de görmek gerekiyor.
* * *
Peki, Türkiye bu gün tohumculukta ne durumda?
Türkiye tohumculuk konusunda hiç kuşku yok ki, dünden daha ileri bir aşamada.
Tarımda üretim artışı en başta sertifikalı tohum kullanımının yaygınlaşması ve modern yetiştirme tekniklerinin kullanılmasıyla sağlanıyor.
Verim, sertifikalı tohumda en az yüzde 25, hibrit çeşitlerde yüzde 100 artıyor.
Dünya tohum piyasasında Türkiye ise yüzde 2'lik pay ile 11. sırada yer almaktadır
Kayıt altına alınmış, tarımsal-teknolojik hastalık ve zararlara dayanıklılık gibi özellikleri belirlenmiş sertifikalı tohumların kullanılması ile mısırda, şekerpancarında, buğdayda, pamukta ve diğer bazı yem bitkilerinde önemli verim artışları sağlandığını rakamlar ortaya koymakta.
İki yahut daha fazla aynı cins tohumun laboratuar ortamında saflaştırılması sonucu elde edilmiş, ekildiğinde geleneksel tohuma göre daha yüksek verim gücüne sahip olan Hibrit tohumlar bu gün mısırda, domateste, biberde, ayçiçeğinde, salatalıkta verimliliği önemli ölçüde artırıyor. Hibrit tohumlar hiçbir zaman laboratuar ortamında, yapay koşullarda elde edilmez, bunlar doğal ortamda saflaştırılıyor. Bu gün kullandığımız tohumların yüzde 97'si bu topraklarda üretilmektedir.
* * *
Türkiye'de kullanılan tohumların yüzde 40'ı sertifikalı tohumluk ki bu oranı artırmak üzerine çok ciddi çalışmalar vardır.
Türkiye bu gün dünya'nın 117 ülkesine tohum satmaktadır. Türkiye’de son yılarda sertifikalı tohum üretimi hıza artmaktadır. En önemlisi ise, tohumda dış satımın dış alımı karşılama oranı da son çeyrek yüzyılda yüzde 20’lerden yüzde 75’e çıktığı gerçeğini görmek, bilmek gerekir. Buna fide, fidan ve süs bitkileri eklendiğinde bu oranın yüzde 90’ın üzerine çıktığını kim gizleyebilir?
Türkiye dünyada bu konuda 10. sırada bulunmaktadır, hedef ilk 5’tir...
Bir de genetiği ile oynanmış GDO’lu üretimden söz edilmektedir. 2010 yılında çıkarılan Biyogüvenlik Yasası’na göre Türkiye’de GDO’lu tohumların üretilmesi ve dış alımı yasaktır. Bizde üretilen tohumluklar doğal ve genetiği değiştirilmeden ıslah edilmektedir.
Salt Biyogüvenlik Kuruluyem sanayiinde kullanılmak üzere (Dünyaca kabul edilebilir oranla içeren) GDO’lu mısır ve soyadış alımına izin verilmektedir. Hibrit tohum ile GDO’lu tohum birbirinden farklıdır...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
Hibrit tohum ile GDO’lu tohum birbirine karıştırılmamalıdır..!
Ülkemizde kimilerinde yanlış bir algı var...
‘Türkiye gıda ve tohumculuk konusunda tamamen dışa bağımlı, yerli tohum yerine yabancı ve hatta GDO’lu tohumlar İsrail’den alınarak Türkiye tarımı yok ediliyor…’ deniliyor. Bu kanı genelde siyasi getirim adına işin gerçeğini bilenler tarafından bile yayılmaktadır.
Peki, gerçek ne?
“Türkiye gıdada eskiden kendi kendine yeten bir ülkeyken şimdi dışarıdan saman, mercimek alıyoruz” yaklaşımı doğru mudur? Yaşanan hızlı kentleşme sonucu kırsalda gıda üreticisiyken kentlerde tüketici durumuna gelen ve toplamda 90 Milyona dayanan bir ülkeyiz. Bir de bu rakama yılda ülkemize gelen 50 Milyonu aşan yabancı turisti ekleyelim.
Çeyrek asır önce kırda yaşayanlar nüfusun yaklaşık yüzde 30-35’ini oluştururken, bu gün bu oran yüzde 10’lara düşmüş durumda ve daha da düşmesi gerekiyor… Kentlerin genişlemesi ve büyümesi kuşkusuz tarım arazilerini azaltıyor.
Yani kırsalda terk edilen ve işlenmeyen araziler üretimden düşüyor, hem de kentler düz ve ova denilen alanlara yayılıyor.
Bunlar doğru...
Tüm bu gelişmelere karşın Türkiye’de gıda ve tohum konusunda çeyrek asır öncesine göre önemli gelişmelerin olduğu geçeğini de görmek gerekiyor.
* * *
Peki, Türkiye bu gün tohumculukta ne durumda?
Türkiye tohumculuk konusunda hiç kuşku yok ki, dünden daha ileri bir aşamada.
Tarımda üretim artışı en başta sertifikalı tohum kullanımının yaygınlaşması ve modern yetiştirme tekniklerinin kullanılmasıyla sağlanıyor.
Verim, sertifikalı tohumda en az yüzde 25, hibrit çeşitlerde yüzde 100 artıyor.
Dünya tohum piyasasında Türkiye ise yüzde 2'lik pay ile 11. sırada yer almaktadır
Kayıt altına alınmış, tarımsal-teknolojik hastalık ve zararlara dayanıklılık gibi özellikleri belirlenmiş sertifikalı tohumların kullanılması ile mısırda, şekerpancarında, buğdayda, pamukta ve diğer bazı yem bitkilerinde önemli verim artışları sağlandığını rakamlar ortaya koymakta.
İki yahut daha fazla aynı cins tohumun laboratuar ortamında saflaştırılması sonucu elde edilmiş, ekildiğinde geleneksel tohuma göre daha yüksek verim gücüne sahip olan Hibrit tohumlar bu gün mısırda, domateste, biberde, ayçiçeğinde, salatalıkta verimliliği önemli ölçüde artırıyor. Hibrit tohumlar hiçbir zaman laboratuar ortamında, yapay koşullarda elde edilmez, bunlar doğal ortamda saflaştırılıyor. Bu gün kullandığımız tohumların yüzde 97'si bu topraklarda üretilmektedir.
* * *
Türkiye'de kullanılan tohumların yüzde 40'ı sertifikalı tohumluk ki bu oranı artırmak üzerine çok ciddi çalışmalar vardır.
Türkiye bu gün dünya'nın 117 ülkesine tohum satmaktadır. Türkiye’de son yılarda sertifikalı tohum üretimi hıza artmaktadır. En önemlisi ise, tohumda dış satımın dış alımı karşılama oranı da son çeyrek yüzyılda yüzde 20’lerden yüzde 75’e çıktığı gerçeğini görmek, bilmek gerekir. Buna fide, fidan ve süs bitkileri eklendiğinde bu oranın yüzde 90’ın üzerine çıktığını kim gizleyebilir?
Türkiye dünyada bu konuda 10. sırada bulunmaktadır, hedef ilk 5’tir...
Bir de genetiği ile oynanmış GDO’lu üretimden söz edilmektedir. 2010 yılında çıkarılan Biyogüvenlik Yasası’na göre Türkiye’de GDO’lu tohumların üretilmesi ve dış alımı yasaktır. Bizde üretilen tohumluklar doğal ve genetiği değiştirilmeden ıslah edilmektedir.
Salt Biyogüvenlik Kurulu yem sanayiinde kullanılmak üzere (Dünyaca kabul edilebilir oranla içeren) GDO’lu mısır ve soya dış alımına izin verilmektedir. Hibrit tohum ile GDO’lu tohum birbirinden farklıdır...