Hava Durumu

İnancın ölçüsü...

Yazının Giriş Tarihi: 01.09.2024 20:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.09.2024 20:04

Atatürk Amasya ziyaretindedir...

Vali Konağı'nda yörenin ileri gelenleri ile söyleşmektedir...

Bir ara tam karşısında oturan birine takılır gözleri.

Yaşı ellinin üzerinde olan bu adam, beline kadar inen sakalıyla Atatürk'ün dikkatini çeker.

Atatürk, yanındaki Valinin kulağına eğilip sorar;
- Kimdir bu?
Vali yanıt verir;
- Efendim, kendisi Şıh'tır. Yörede çok hatırlısı vardır.
Atatürk Şıh
'ı yanına çağırır ve;
- Bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda değildir. Şunu rica etsem de, en azından Peygamber efendimizinki gibi kısaltsan,
der ve eliyle de boyun altı hizasını gösterir.
Şıh;
- Emrin olur, Paşam, diyerek yerine çekilir.
Aradan zaman geçer, bir akşam Atatürk Amasya'daki Şıh'ı hatırlar ve Vali'yi telefonla arayıp durumu sorar.

Vali, nasıl söyleyeceğini bilememekle birlikte, Şıh'ın sakal boyunda en küçük bir kısalma bile olmadığını, aksine kimselere el sürdürmediğini anlatır.

Atatürk telefonu kapatır, kâğıdı, kalemi eline alır ve az sonra nazırını çağırıp, yazdığı yazıyı Amasya Valiliği'ne tebliğ etmesini ister.

Ertesi gün Amasya'dan bir haber gelir ki, Şıh Efendi Atatürk’ü görmek üzere Ankara'ya yola çıkmıştır...
Şıh gelir, Atatürk’ün karşısına çıkar.

Sakal tamamen kesilmiş, sinekkaydı bir traş olunmuş, saçlar kısaltılmış, kılık kıyafet baştan sona değiştirilmiş, bambaşka bir görünüme bürünülmüştür.

Atatürk'ün mesai arkadaşları bu değişimi anlayamaz ve Atatürk’e sorarlar;
- Aman Paşam, o Şıh ki sakalına el dahi sürdürmezdi, siz ne ettiniz de kökünden kesmesini sağladınız?
Atatürk gülümser, sonra da yanındakilere dönüp;
- Dün akşam Amasya Valiliği'ne bir yazı gönderdim ve Şıh'ı Afyon'a Vali atadığımı bildirdim, der.
Ardından da yeni bir yazı hazırlayıp, nazırına bu yazıyı da Şıh'a vermesini söyler.

Yazıda şöyle yazmaktadır;
- İnancın ölçüsünün sakalda olmadığını anladığına sevindim. Valilik konusuna gelince, bugün koltuk uğruna kırk yıllık sakalından vazgeçebilen, yarın başka şeyler için milletinden bile vazgeçebilir. Seni böyle bir ikileme mahkûm bırakmayalım..! Kal sağlıcakla...

(Kişisel Gelişim Formu’ndan alıntı)

Kıssadan Hisse:

Dünyada kimi erdemler vardır, Vatan sevgisi, Allah sevgisi, Hakka-Hukuk’a bağlılık, inanç, aşk, sevgiliye bağlılık gibi...

Bunlar uğruna çok şeylerden vazgeçebiliriz...

Hatta çoğu kez her şeyden vazgeçtiğimiz zamanlar dönem-dönem olmuştur.

Bu dönemlerde kendi duygularımızı ifade edebilmek için zorlansak da her şeyden vazgeçtiğimizi söyleriz...

Yani kimi zamanlar vazgeçebileceğimiz durumlar olur.

Evet, vazgeçilecek-geçilemeyecek anlar olur yaşamımızda...

Ne ki, öyle kavramlar, erdemler vardır ki bunlar için hiçbir şeyden vazgeçilemez.

Kişisel çıkarlar için ilkelerden vazgeçmek etik ve ahlaki olarak doğru olmaz.

Peki, ne zaman vazgeçip ne zaman ısrarcı olmamız gerekir?

Dahası aradaki farkı nasıl anlayacağız?

Yaşamda emek harcadığımız her şey bizim için değerlidir.

Uzun bir yol kat ettiğimiz, bir yere getirdiğimiz her iş, her durum, her ilişki bizim için paha biçilemezdir.

Ne ki, kimi durumlar ve kişiler, anlar olur ki, bize zarar verdiğini bilsek bile verdiğimiz emeği düşünüp bırakamayız.

İlkelerden vazgeçilmez yani...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.