Hava Durumu

KABAĞIN SAHİBİ!...

Yazının Giriş Tarihi: 19.04.2020 17:49
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.04.2020 17:49

Bundan sonra her türlü süsten, gösterişten arınarak, varlıktan vazgeçecektir.

Fakat iş yamalı bir hırka giymekle olmamaktadır.

Her türlü görünür süslerden de arınması gereklidir...

Saç, sakal, bıyık, ne varsa hepsinden.

Derviş, usule uygun hareket eder, soluğu berberde alır.

Berberden kendisini tıraş etmesini ister.

Berber dervişin saçlarını kazımaya baslar.

Derviş aynadan durumu izlemektedir.

Başının bir kısmı tamamen kazınmıştır.

Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri.

Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atar ve şaklabanlık yaparak:

"Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım!" diye kükrer.

Dervişlik bu... Sövene dilsiz, vurana elsiz olması gerektir.

Kuralı bozmaz derviş, hiç ses etmez, usulca kalkar yerinden.

Berber mahcup olur ama korkmuştur da. Sesini çıkartamaz.

Kabadayı Dervişin kalktığı koltuğa oturur, berber tıraşa baslar.

Tıraş sırasında da devamlı olarak dervişi aşağılayıp alay etmeye devan eder;

"Kabak aşağı, kabak yukarı..."

Tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar.

Henüz birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelerek kabadayıya çarpar.

Kabadayı orada yığılır kalır. Ölmüştür…

Görenler çığlığı basarlar. Berber ise şaşkındır. Bir bu kötü manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyarî sorar:

- Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?

Derviş mahzun ve düşünceli bir şekilde yanıt verir:

- Vallahi asla gücenmedim ona. Hatta hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki kabağın bir sahibi var. "O" gücenmiş olmalı!..

 

Kıssadan hisse:

İnsan kendi haddini bilmelidir.

İnsanın, kendini tanıması, görmesi, bilmesi, farketmesi, anlaması çok önemlidir.

Kendini tanıyan insan aslında haddini bilendir.

Haddini aşmayandır…

İslâm'ın inananlara kazandırmaya çalıştığı bir ahlak anlayışı vardır. Buna göre¸ Müslüman kendi hatalarıyla uğraşır¸ başkalarının eksik ve kusurlarının peşine düşmez.

Çünkü herkes kendi sınavını başarmakla meşgul olduğundan¸ sırasında başkalarının yapıp ettiklerini takip ederek¸ onlara lâf yetiştirerek zamanını boşa harcamaz.

Bir insan başkalarıyla alay ediyor¸ aşağılıyor ve çeşitli hareketlerle onu eğlence konusu yaparak küçümsüyorsa¸ bu hareketin altında yatan temel neden kendisini beğenmesidir; kibirdir, haddini bilmemektir.

Çünkü nefsini yukarıda görüp karşısındakini aşağıda görmekte¸ bundan kendisine bir eğlence çıkarmak istemekte ve gönlünü eğlendirmektedir.

Oysa yüce dinimizin en çok köreltmeye çalıştığı hususlardan birisi bencillik, kendini beğenmektir.

İslâm alçakgönüllülüğü öne çıkarır ve insana bütün bir kâinatta ne kadarlık bir yer işgal ettiğini ve sonunda öleceğini hatırlatarak sınırlarını bilmesini öğütler.

İnsanları küçük görmek; sözle olabileceği gibi, çeşitli hâl ve hareketlerle, kaş-göz işaretleriyle de olabilir.

Yaratıcımız bunu şu ifadeyle yasaklamıştır:

“İnsanları arkasından çekiştirip (gıybet yapıp) kaş-göz işaretiyle alay eden herkesin vay hâline!” (el-Hümeze,1)

Peygamber Efendimiz(S.A.V) de şöyle buyurmuştur:

Allah Teâlâ bana, Birbirinize karşı öylesine alçakgönüllü olun ki, hiç kimse diğerine karşı haddi aşıp zulmetmesin. Yine hiç kimse, bir başkasına karşı böbürlenip üstünlük taslamasın’ diye vahyetti” (Müslim, Cennet, 64; Ebû Dâvûd, Edeb, 40)

Kibrin şeytanın cennetten kovulmasına neden olduğunu, insanı da mahvedeceğini bilmemiz gerekiyor.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.