1934’te Seçim Yasası’nda yapılan değişiklik ile bundan tam 86 yıl önce kadınlar, en demokratik haklarına kavuştular!..
Evet, seçme ve seçilme hakkı elde ettiler…
Ama nasıl?
Kimler seçilme hakkı elde etti?
1934’den birkaç yıl öncesine kadar kadınların seçme ve seçilme haklarını özgürce kullandığını söylemek olanaklı mı?
Daha bir kaç yıl öncesine kadar başörtülü kadınlar kamusal alanda yasaklı değiller miydi?
Başörtülü diye 21 yıl önce Merve Kavakçı meclisten kovulmadı mı?
Kavakçı, vekil statüsünü resmen kazanmak için gerekli tüm bürokratik işlemleri yaptırıp, TBMM'ye kaydolmasına karşın Meclis albümü için başörtüsüyle fotoğraf çektirmediği için sorun çıkartılmadı mı?
Nasıl oluyordu bu ‘Türk kadınının seçme ve seçilme hakkı kazanma’ olayı?
Evet, 1934 salt kadın haklarının geliştirilmesinin temelinin atıldığı yıl olmuştur.
Ama bu mücadele sonrasında da sürmüştür…
* * *
1999 seçimlerinde iki başörtülü kadın aday TBMM'ye girmeye hak kazanmıştı; MHP'den Nesrin Ünal ve Fazilet Partisi'nden Merve Kavakçı.
O dönemde, kamuda başörtüsü yasağı olduğundan, gözler de bu iki milletvekilinin başörtüsü konusunda nasıl bir tavır alacaklarına çevrilmişti.
MHP'li Ünal Genel Kurul çalışmalarına başörtüsünü çıkararak katılacağını açıkladı.
Kavakçı ise, başörtüsüyle milletvekili yemini edeceğini söyledi.
O dönemin Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan da Kavakçı'ya sahip çıkarak, "Nasıl isterse öyle hareket edecektir" dedi.
Ama yemin ettirilmedi bilineceği üzere…
Daha 6-7 yıl olmadı mı kadınların başörtüsüyle meclise seçilebilmeleri hakkını elde edebilmeleri bu ülkede?
86 yıl nere, 7 yıl nere?
Bugün Mecliste bulunabiliyor başörtülü kadınlarımız ama buralara nasıl ve hangi mücadelelerle gelindi?
* * *
Nüfusun yarısını oluşturan kadınların karar alma süreçlerine katılamaması, siyasette eşit oranda temsil edilememesi, herşeyden önce bir demokrasi sorunu değil miydi yıllarca?
Bilindiği gibi, demokrasinin temel unsurlarından olan eşit temsil ve katılımın kadınlar açısından yaşama geçirilememesi, bir kadın erkek eşitsizliği sorunu olmasının ötesinde, aynı zamanda bir demokrasi sorunuydu.
Ancak, demokrasi tüm siyasal tartışmaların odak noktasını oluşturduğu halde, kadınların eksik temsili konusunda göz ardı edilmiş, kadınsız demokrasi doğal karşılanmamış mıdır uzun süre?..
* * *
Bilindiği gibi, İnsan Hakları Bildirgelerinde, Anayasalarda herkes için eşit haklar ilkesi kabul edildiği halde, kadın erkek eşitsizliği günümüzde de farklı alanlarda ve boyutlarda sürmektedir.
Yerel yönetimler kadınların siyasal yaşamda yer almaları açısından daha uygun olmasına ve çok sayıda kadının da bu konuda aday olmak istemesine ve kimi partilerde kadın kotası da uygulanmasına karşın, henüz bu konuda arzu edilen seviye yakalanabilmiş değildir.
Bu gün hala il ve ilçe belediye başkan ve belediye meclis üye sayısı kadın hemen bütün partilerde çok az sayıdadır.
Kadının salt eğitimli olması ve ekonomik bağımsızlığı olması bile siyasal yaşama katılabilmesi için yeterli olmamaktadır.
Bu nedenle, gerçek demokrasinin yaşama geçirilebilmesi için, birçok ülkede görüldüğü gibi Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasalarında her iki cinsin eşit temsilini sağlayacak şekilde değişiklik yapılması gerekmektedir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
KADININ SİYASETTEKİ DURUMU?
Yarın 5 Aralık 2020…
1934’te Seçim Yasası’nda yapılan değişiklik ile bundan tam 86 yıl önce kadınlar, en demokratik haklarına kavuştular!..
Evet, seçme ve seçilme hakkı elde ettiler…
Ama nasıl?
Kimler seçilme hakkı elde etti?
1934’den birkaç yıl öncesine kadar kadınların seçme ve seçilme haklarını özgürce kullandığını söylemek olanaklı mı?
Daha bir kaç yıl öncesine kadar başörtülü kadınlar kamusal alanda yasaklı değiller miydi?
Başörtülü diye 21 yıl önce Merve Kavakçı meclisten kovulmadı mı?
Kavakçı, vekil statüsünü resmen kazanmak için gerekli tüm bürokratik işlemleri yaptırıp, TBMM'ye kaydolmasına karşın Meclis albümü için başörtüsüyle fotoğraf çektirmediği için sorun çıkartılmadı mı?
Nasıl oluyordu bu ‘Türk kadınının seçme ve seçilme hakkı kazanma’ olayı?
Evet, 1934 salt kadın haklarının geliştirilmesinin temelinin atıldığı yıl olmuştur.
Ama bu mücadele sonrasında da sürmüştür…
* * *
1999 seçimlerinde iki başörtülü kadın aday TBMM'ye girmeye hak kazanmıştı; MHP'den Nesrin Ünal ve Fazilet Partisi'nden Merve Kavakçı.
O dönemde, kamuda başörtüsü yasağı olduğundan, gözler de bu iki milletvekilinin başörtüsü konusunda nasıl bir tavır alacaklarına çevrilmişti.
MHP'li Ünal Genel Kurul çalışmalarına başörtüsünü çıkararak katılacağını açıkladı.
Kavakçı ise, başörtüsüyle milletvekili yemini edeceğini söyledi.
O dönemin Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan da Kavakçı'ya sahip çıkarak, "Nasıl isterse öyle hareket edecektir" dedi.
Ama yemin ettirilmedi bilineceği üzere…
Daha 6-7 yıl olmadı mı kadınların başörtüsüyle meclise seçilebilmeleri hakkını elde edebilmeleri bu ülkede?
86 yıl nere, 7 yıl nere?
Bugün Mecliste bulunabiliyor başörtülü kadınlarımız ama buralara nasıl ve hangi mücadelelerle gelindi?
* * *
Nüfusun yarısını oluşturan kadınların karar alma süreçlerine katılamaması, siyasette eşit oranda temsil edilememesi, herşeyden önce bir demokrasi sorunu değil miydi yıllarca?
Bilindiği gibi, demokrasinin temel unsurlarından olan eşit temsil ve katılımın kadınlar açısından yaşama geçirilememesi, bir kadın erkek eşitsizliği sorunu olmasının ötesinde, aynı zamanda bir demokrasi sorunuydu.
Ancak, demokrasi tüm siyasal tartışmaların odak noktasını oluşturduğu halde, kadınların eksik temsili konusunda göz ardı edilmiş, kadınsız demokrasi doğal karşılanmamış mıdır uzun süre?..
* * *
Bilindiği gibi, İnsan Hakları Bildirgelerinde, Anayasalarda herkes için eşit haklar ilkesi kabul edildiği halde, kadın erkek eşitsizliği günümüzde de farklı alanlarda ve boyutlarda sürmektedir.
Yerel yönetimler kadınların siyasal yaşamda yer almaları açısından daha uygun olmasına ve çok sayıda kadının da bu konuda aday olmak istemesine ve kimi partilerde kadın kotası da uygulanmasına karşın, henüz bu konuda arzu edilen seviye yakalanabilmiş değildir.
Bu gün hala il ve ilçe belediye başkan ve belediye meclis üye sayısı kadın hemen bütün partilerde çok az sayıdadır.
Kadının salt eğitimli olması ve ekonomik bağımsızlığı olması bile siyasal yaşama katılabilmesi için yeterli olmamaktadır.
Bu nedenle, gerçek demokrasinin yaşama geçirilebilmesi için, birçok ülkede görüldüğü gibi Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasalarında her iki cinsin eşit temsilini sağlayacak şekilde değişiklik yapılması gerekmektedir.