Bazı tehlikelerin çevremizde olduğunu bilsek de aslında güvende olduğumuzu düşünürüz.
Ama birdenbire ortaya çıkan, kolayca ve hızla yayılabilen ölümcül bir virüsbu temel güvenlik duygusuna şiddetli bir darbe indirdi.
Bütün dünya salgına karşı mücadele içinde…
En varsılından en yoksuluna kadar ülkeler çeşitli önlemler alarak vakaları önlemeye, hastalananları da tedavi etmeyi sürdürüyor.
Her ülkede değişik oranlarda kayıplar da sürmekte.
Bütün dünyada ekonomik, sosyal ve kültürel yaşam durdu…
Bunun ne kadar da süreceği belirsiz.
İşte bu belirsizliğe bir desokağa çıkmayasağı ile birlikte Televizyon ile sosyal medyada çokça görülen yalan-yanlış paylaşımlar da eklenince insanlar evlerinde ruh sağlığısorunları yaşamaya başladı.
* * *
Kuşkusuz evde olma hali, hareket ve özgürlük alanının kısıtlanması, sınırlı sosyallik, iletişimin azalması, sevdiklerimiz, yakınlarımız, ailemiz, eşimiz ile sosyal-fiziksel mesafemizin artması, fiziksel temasın azalması ile birlikte dokunma, sarılma gereksinimlerimizin giderilmemesi insan davranışlarını etkilenmekte ve insanları daha çabuk öfkelendirmeye yöneltebilmekte.
Sosyal medyanın kullanım sıklığı da insanları sürekli salgın hakkında doğru yanlış birçok bilgiye maruz bırakmakta…
Konu hakkında paylaşılan görseller ve yazılan yazılar insanlar üzerinde yüksek düzeyde stres, korku, panik ve endişeuyandırmakta.
* * *
Uzmanlar bu konuda en bilinen bir gerçek vaka ile insanları uyarmakta ve yol göstermekte.
İşyerinde büyük bir buzluğun içinde kapalı unutulan ve donarak öleceğine inandığı için aslında soğuktan değil amakorkudan ölen birinden söz edilir.
Ertesi gün iş arkadaşları tarafından ölü bulunan kişi aslında donarak değil, korkudan ölmüştür.
Çünkü buzluk kapalıdır ve çalışmamaktadır.
Yani adam aslında donduğu için değil donacağına inandığı için korkudan ölmüştür.
Sonuç olarak bilmemiz gerekir ki, virüs nedeniyle ölmek olası olduğu gibi korkudan ölmek de olasıdır.
O nedenle uzmanlar bu virüs konusunda korkuyu yenebilecek yolların bulunması gerektiğini belirtiyorlar uzmanlar.
* * *
Bir yandan kaygı ve korku,bizleri virüs hakkında daha çok bilgi edinmemize, dolayısıyla önlem alma ve kendimizi koruma yollarını araştırmamıza yöneltmesi açısından olumlu bir durum.
Öte yandan virüsün henüz bir tedavisinin bulunamaması ve bu nedenle her gün birçok ülkede ölümlerin arttığını duyuyor olmamız ve bunun ülkemizde de görülmüş olması ciddi anlamda ölüm korkusu oluşturabilir.
Eğer salgın çok uzarsa ve etkili ve yeterli bir mücadele verilmezse, bazı kalıcı psikolojik sonuçlar ortaya çıkabilir en azından.
Bunun önüne geçebilmemiz ve psikolojimizi koruyabilmemiz için salgına karşı farkındalığımızı arttırmamız gerektiği öneriliyor.
Yapılması gerekenin tevekkül ile birlikte yaşama dört elle sarılmak ve tüm önlemlere harfiyen uymak olması gerektiği belirtiliyor.
Konunun uzmanlarına göre virüs ülkemiz ve dünyadaki yayılımını bir süre daha sürdürecek.
Bağışıklık sistemimizi güçlü tutmaya ve temizliğimize özen göstermeliyiz.
Yaşam biçimimizi, adetlerimizde bulunan öpüşme, tokalaşma selamına ara vermeliyiz.
Sosyal medyada yayınlanan olumsuz yazılardan yahuyalan haberlerden kaçınmalıyız.
Yani virüse karşı kişilerle aramızda sosyal mesafeyi korurken aynı zamanda korkuya karşı da sosyal medyada da mesafe koymalıyız.
Koronavirüstendeğil ama korkudan ölmeyelim!..
Uzmanların biraz da uyarısı bu…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
KORONAVİRÜSDEN DEĞİL AMA KORKUDAN ÖLMEYELİM!..
Bazı tehlikelerin çevremizde olduğunu bilsek de aslında güvende olduğumuzu düşünürüz.
Ama birdenbire ortaya çıkan, kolayca ve hızla yayılabilen ölümcül bir virüsbu temel güvenlik duygusuna şiddetli bir darbe indirdi.
Bütün dünya salgına karşı mücadele içinde…
En varsılından en yoksuluna kadar ülkeler çeşitli önlemler alarak vakaları önlemeye, hastalananları da tedavi etmeyi sürdürüyor.
Her ülkede değişik oranlarda kayıplar da sürmekte.
Bütün dünyada ekonomik, sosyal ve kültürel yaşam durdu…
Bunun ne kadar da süreceği belirsiz.
İşte bu belirsizliğe bir desokağa çıkmayasağı ile birlikte Televizyon ile sosyal medyada çokça görülen yalan-yanlış paylaşımlar da eklenince insanlar evlerinde ruh sağlığısorunları yaşamaya başladı.
* * *
Kuşkusuz evde olma hali, hareket ve özgürlük alanının kısıtlanması, sınırlı sosyallik, iletişimin azalması, sevdiklerimiz, yakınlarımız, ailemiz, eşimiz ile sosyal-fiziksel mesafemizin artması, fiziksel temasın azalması ile birlikte dokunma, sarılma gereksinimlerimizin giderilmemesi insan davranışlarını etkilenmekte ve insanları daha çabuk öfkelendirmeye yöneltebilmekte.
Sosyal medyanın kullanım sıklığı da insanları sürekli salgın hakkında doğru yanlış birçok bilgiye maruz bırakmakta…
Konu hakkında paylaşılan görseller ve yazılan yazılar insanlar üzerinde yüksek düzeyde stres, korku, panik ve endişeuyandırmakta.
* * *
Uzmanlar bu konuda en bilinen bir gerçek vaka ile insanları uyarmakta ve yol göstermekte.
İşyerinde büyük bir buzluğun içinde kapalı unutulan ve donarak öleceğine inandığı için aslında soğuktan değil amakorkudan ölen birinden söz edilir.
Ertesi gün iş arkadaşları tarafından ölü bulunan kişi aslında donarak değil, korkudan ölmüştür.
Çünkü buzluk kapalıdır ve çalışmamaktadır.
Yani adam aslında donduğu için değil donacağına inandığı için korkudan ölmüştür.
Sonuç olarak bilmemiz gerekir ki, virüs nedeniyle ölmek olası olduğu gibi korkudan ölmek de olasıdır.
O nedenle uzmanlar bu virüs konusunda korkuyu yenebilecek yolların bulunması gerektiğini belirtiyorlar uzmanlar.
* * *
Bir yandan kaygı ve korku,bizleri virüs hakkında daha çok bilgi edinmemize, dolayısıyla önlem alma ve kendimizi koruma yollarını araştırmamıza yöneltmesi açısından olumlu bir durum.
Öte yandan virüsün henüz bir tedavisinin bulunamaması ve bu nedenle her gün birçok ülkede ölümlerin arttığını duyuyor olmamız ve bunun ülkemizde de görülmüş olması ciddi anlamda ölüm korkusu oluşturabilir.
Eğer salgın çok uzarsa ve etkili ve yeterli bir mücadele verilmezse, bazı kalıcı psikolojik sonuçlar ortaya çıkabilir en azından.
Bunun önüne geçebilmemiz ve psikolojimizi koruyabilmemiz için salgına karşı farkındalığımızı arttırmamız gerektiği öneriliyor.
Yapılması gerekenin tevekkül ile birlikte yaşama dört elle sarılmak ve tüm önlemlere harfiyen uymak olması gerektiği belirtiliyor.
Konunun uzmanlarına göre virüs ülkemiz ve dünyadaki yayılımını bir süre daha sürdürecek.
Bağışıklık sistemimizi güçlü tutmaya ve temizliğimize özen göstermeliyiz.
Yaşam biçimimizi, adetlerimizde bulunan öpüşme, tokalaşma selamına ara vermeliyiz.
Sosyal medyada yayınlanan olumsuz yazılardan yahuyalan haberlerden kaçınmalıyız.
Yani virüse karşı kişilerle aramızda sosyal mesafeyi korurken aynı zamanda korkuya karşı da sosyal medyada da mesafe koymalıyız.
Koronavirüstendeğil ama korkudan ölmeyelim!..
Uzmanların biraz da uyarısı bu…