Küçük kız yolda yürürken hüzünlü bir yabancı rastlayınca onu gülümseyerek selamladı.
Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine neden oldu. Bu ruh hali içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini anımsadı.
Hemen bir mesaj yolladı ona...
Arkadaşı ise bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı.
Garson kız ilk kez böyle bir bahşiş alıyordu.
Akşam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe başında oturan yoksul adamın şapkasına bıraktı.
Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki...
İki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti.
İlk kez severek yedikleriyle karnını doyurduktan sonra, bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak tuttu.
Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titreşen köpek yavrusunu görünce, kucağına alıverdi hemen...
Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu.
Sıcak odada sabaha kadar koşuşturdu durdu...
Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sarmıştı.
Bir yangın başlıyordu...
Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce yoksul adam uyandı, sonra bütün apartman halkı.
Anneler, babalar, her kes dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar...
Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan bir tebessümün sonucuydu... Alıntı: (DH Form)
Kıssadan Hisse:
Tebessüm, kana en hızlı karışan ilaçtır, demiş (Charlie Chaplin)
Yaşarken her zaman gülerek yaşa, ölürken ise tebessüm ile öl.
İnsanlara tebessüm etmeniz de bir sadakadır, demiş Sevgili peygamberimiz (SAV)
Tam unuttuğunu sanırsın, karşına çıkar tebessüm eder ve yine bağlar seni kendine. Yine inanırsın yalan olduğunu bilsen bile, demiş tebessüm için (Cemal Süreya)
Gülmek için mutlu olmayı beklersek, ömrümüz tebessüm etmeden sona erer, der (Voltaire)
İnsanların birbirlerini ziyaret etmeleri, karşılaştıklarında birbirlerine tebessüm etmeleri, birbirlerine zaman ayırıp Allah için ilgilenmeleri öylesine büyük bir gereksinim ki, özellikle günümüzde…
Dünyevileşmeye koşut olarak ilişkilerin buz kestiği bu zamanlarda özellikle birilerinin Allah için sizi ziyaret ettiğini, içtenlikle sizi kucakladığını, yoğun bir ilgiyle sizi gündemine aldığını bir düşünün…
Rahmetli Babamı yitirdiğimiz gün başsağlığı için gelenler arasında bulunan Orta Okul Türkçe öğretmenim Ayşe hanımın sevgili eşi ve sonradan bir siyasi partide birlikte siyaset yaptığımız emekli Öğretmen Musa Hocamın beni sıkıca sararak ve içtenlikle; ‘Allah rahmet eylesin, acını paylaşıyorum kardeşim) dediğini 35 yıldır unutamıyorum.
Bu içtenliğin beni o an için nasıl etkilediğini anlamak için yaşamak gerekir.
Hani derler ya, acılar paylaşıldıkça azalır, sevinçlerse çoğalır...
Ne kadar doğruymuş...
Küçücük bir tebessüm, sıcacık bir bakış insanı mutlu eder.
Kimi zamanlar ve mekânlar vardır, insanların kaynaşmaları, birbirlerine sırt vererek güç oluşturmaları, diğer zamanlardan ve mekânlardan daha bir ayrıdır.
Allah için birbirimize tebessüm edelim, zaman ayıralım, birbirimize bir tebessümü çok görmeyelim.
Evet, sorunlarımız olabilir, çekimiz, senedimiz, fatura ödemelerimiz olabilir.
Bütün bunları bir tarafa bırakarak dalıp gittiğimiz dünyadan şöyle bir sıyrılalım...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
KÜÇÜK BİR TEBESSÜM...
Küçük kız yolda yürürken hüzünlü bir yabancı rastlayınca onu gülümseyerek selamladı.
Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine neden oldu. Bu ruh hali içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini anımsadı.
Hemen bir mesaj yolladı ona...
Arkadaşı ise bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı.
Garson kız ilk kez böyle bir bahşiş alıyordu.
Akşam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe başında oturan yoksul adamın şapkasına bıraktı.
Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki...
İki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti.
İlk kez severek yedikleriyle karnını doyurduktan sonra, bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak tuttu.
Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titreşen köpek yavrusunu görünce, kucağına alıverdi hemen...
Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu.
Sıcak odada sabaha kadar koşuşturdu durdu...
Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sarmıştı.
Bir yangın başlıyordu...
Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce yoksul adam uyandı, sonra bütün apartman halkı.
Anneler, babalar, her kes dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar...
Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan bir tebessümün sonucuydu...
Alıntı: (DH Form)
Kıssadan Hisse:
Tebessüm, kana en hızlı karışan ilaçtır, demiş (Charlie Chaplin)
Yaşarken her zaman gülerek yaşa, ölürken ise tebessüm ile öl.
İnsanlara tebessüm etmeniz de bir sadakadır, demiş Sevgili peygamberimiz (SAV)
Tam unuttuğunu sanırsın, karşına çıkar tebessüm eder ve yine bağlar seni kendine. Yine inanırsın yalan olduğunu bilsen bile, demiş tebessüm için (Cemal Süreya)
Gülmek için mutlu olmayı beklersek, ömrümüz tebessüm etmeden sona erer, der (Voltaire)
İnsanların birbirlerini ziyaret etmeleri, karşılaştıklarında birbirlerine tebessüm etmeleri, birbirlerine zaman ayırıp Allah için ilgilenmeleri öylesine büyük bir gereksinim ki, özellikle günümüzde…
Dünyevileşmeye koşut olarak ilişkilerin buz kestiği bu zamanlarda özellikle birilerinin Allah için sizi ziyaret ettiğini, içtenlikle sizi kucakladığını, yoğun bir ilgiyle sizi gündemine aldığını bir düşünün…
Rahmetli Babamı yitirdiğimiz gün başsağlığı için gelenler arasında bulunan Orta Okul Türkçe öğretmenim Ayşe hanımın sevgili eşi ve sonradan bir siyasi partide birlikte siyaset yaptığımız emekli Öğretmen Musa Hocamın beni sıkıca sararak ve içtenlikle; ‘Allah rahmet eylesin, acını paylaşıyorum kardeşim) dediğini 35 yıldır unutamıyorum.
Bu içtenliğin beni o an için nasıl etkilediğini anlamak için yaşamak gerekir.
Hani derler ya, acılar paylaşıldıkça azalır, sevinçlerse çoğalır...
Ne kadar doğruymuş...
Küçücük bir tebessüm, sıcacık bir bakış insanı mutlu eder.
Kimi zamanlar ve mekânlar vardır, insanların kaynaşmaları, birbirlerine sırt vererek güç oluşturmaları, diğer zamanlardan ve mekânlardan daha bir ayrıdır.
Allah için birbirimize tebessüm edelim, zaman ayıralım, birbirimize bir tebessümü çok görmeyelim.
Evet, sorunlarımız olabilir, çekimiz, senedimiz, fatura ödemelerimiz olabilir.
Bütün bunları bir tarafa bırakarak dalıp gittiğimiz dünyadan şöyle bir sıyrılalım...