Sevdiklerimizin aramızdan ayrılması hepimizi kuşkusuz derinden üzer...

Bu anlarda yaşadıklarımızı çoğu kez anlatmakta, ifade etmekte güçlük çekeriz.

Hele ki sevdiklerimizin ölüm yıldönümünde ne söyleyeceğimizi, ne diyeceğimizi bilemeyiz...

Çünkü acılarımız, hüzünlerimiz artar, anılar gözümüzde canlanır.

Ne kadar hüzünlensek de ölüm kaçınılmaz bir sondur oysa...

‘İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn’

Biz kuşkusuz (her şeyimizle) Allah'a aidiz ve kuşkusuz O'na döneceğiz,

Allah'tan gelindiğimize ve yine dönüşün Allah'a olacağına inanırız...

* * *

Tatar Türleri Milli davasının, sosyal, kültürel çabalarının yılmaz savunucusu, Bursa Tüm Tatar Türkleri Sosyal ve Kültürel Dayanışma Derneği Başkanı Şükrü Öner’i geçen yıl Ramazan Bayramı’nda 11 Nisan günü yitirmiştik...

Bir bayram günü adeta ‘Şaka’ yaparcasına aramızdan ayrılmıştı, emaneti teslim etmişti Yüce Yaratana...

Aramızdan ayrılışından bir yıl kadar önce amansız bir hastalığa yakalanıp, önemli bir operasyon geçirmişti başından.

Daha sonra tedavi süreci başlamıştı...

Sıkça kontrollere gidiyor, tedaviyi aksatmamaya özen gösteriyordu.

Ne ki bu amansız hastalığa karşı sürdürülen tedavi bağışıklık sistemini de zayıflatmıştı.

Eskisinden çok daha korunaklı, özenli ve dikkatli olması gerekiyordu.

Azami özeni gösterse de Allah’ın çizdiği yazgı, kaçınılmaz son bir bayram günü gerçekleşti.

Ailesini, dostlarını, sevenlerini yasa boğdu...

Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun inşallah...

* * *

Şükrü Öner bir Dava Adamı olarak gönüllerimizde yaşamakta bu gün...

O’nun Kırım Tatar Türkleri yaşamı boyunca önemli bir meselesi olmuştu, zamanının, maddiyatının önemli bir kısmını bu uğurda harcadı.

Kırım Tatar Türklerini, Türk tarihini iyi bilirdi.

Dernek çalışmalarıyla Romanya, Kırım ve dünyanın pek çok ülkesindeki Tatar Türkleri ile iletişim halindeydi.

Önemli toplantılarda, dost sohbetlerinde uzun-uzun Tatar Türklerinin tarihini anlatırdı.

Kafamıza takılan küçücük bir soru sorsak 3 bin yıl öncelerinden yahut da Attila, Mete Han’lardan başlardı anlatmaya...

Son aylarda rahatsızlığı ilerledikçe bu sohbetlerden, O’nu dinlemekten uzak kalmıştı tüm dostları...

Birlikte sosyal, kültürel amaçlı yahut spor karşılaşmaları nedeniyle her yıl Romanya’ya, 2014 yılında Kırım’ın Ruslar tarafından ilhakına kadar Kırım’a gidip gelmiştik.

Romanya’da her yıl yinelenen Tatar Türk festivaline Bursa’dan Mehter tıkımıyla dernek olarak katılım sağlardık.

Orada her yinelenen Festival’e Bursa’dan sporcu gençlerle katılıp Kırım Tatar Türkleri’nin ünlü Kuşak Güreşi karşılaşmalarında yer alırdık.

* * *

Matbaacı kardeşiyle birlikte 1986 yılında yayımlamaya başladığı Öner Sanat dergisinde Tatar Türklerinin tarihi, kültürü, sosyal durum ve gelenek-görenekleriyle ilgili yazılar yazardı.

Hem Tatar Türkleri dünyası ve hem de Bursa Sanat ve kültürüne yaptığı katkı yadsınamaz.

Derginin ismini yine birlikte onun önerisiyle ‘ÖNERTÜRK’ olarak değiştirmiş ve aktüel bir dergiye dönüştürmüştük.

Şimdi O’nun anısına çalışmalarımızı sürdürüyoruz...

Rahatsızlığı başlamadan önce Romanya vatandaşlığını aldığı için Romanya ile ilgili planlar yapıyor, yaşamının yarısını artık orada geçirmek istediğini, orada Öner dergisini Romence-Türkçe yeniden çıkarmak istediğini söylüyordu.

Yani rahatsızlığına kadar Tatar Türkleri davasını hiç bırakmadı...

Nur içinde yatsın, Allah mekânını cennet eylesin inşallah...