Hava Durumu

Tohumculukta doğru bilinen yanlışla..!

Yazının Giriş Tarihi: 19.06.2024 17:13
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.06.2024 17:13

Tohumculukla doğrudan ilgisi ve yeterli bilgisi olmayan birtakım kişiler yahut kuruluşlar sektörle ilgili araştırma verilerine dayanmayan ve bilimsel temelden uzak açıklamalarla insanların kafalarını karıştırmayı sürdürmekte. Çin Seddi’nin hangi ülkede ve ne zaman yapıldığı sorusunu bile bilmeyen kimi çokbilmişler sıra tohumculuk konusuna gelince de atıp-tutmaktalar. Genel kanı şu; “Türkiye gıda ve tohumculuk konusunda tamamen dışa bağımlı, yerli tohum yerine yabancı ve hatta GDO’lu tohumlar İsrail’den alınarak Türkiye tarımı yok edildi…” Bu kanı genelde siyasi getirim adına işin gerçeğini bilenler tarafından bile yaygınlaştırılmakta...

* * *

Peki, gerçek ne? “Türkiye gıdada eskiden kendi kendine yeten bir ülkeyken şimdi dışarıdan saman, mercimek alıyoruz” yaklaşımı doğru mudur? Yaşanan hızlı kentleşme sonucu kırsalda gıda üreticisiyken kentlerde tüketici durumuna gelen ve yabancı turistlerle birlikte toplamda 150 milyona yaklaşan bir ülkeyiz. Çeyrek asır önce kırda yaşayanlar nüfusun yaklaşık yüzde 30-35’ini oluştururken, bu gün bu oran yüzde 15-20’lere düşmüş durumda ve daha da düşmesi beklenmekte… Kentlerin genişlemesi ve büyümesi kuşkusuz tarım arazilerini azaltıyor.

* * *

Tohumculuk konusunda doğru bilinen pek çok yanlış dolaşımda... Türkiye’de son 20 yılda dış satımını sekiz kat artıran bir ülke... Türkiye bu gün 100 ülkeye tohum satmakta... Hedef küresel tohum ticaretinde dünyada ilk 5 ülke arasına girmek... Dışa bağımlılık, gibi bir şey söz konusu değil... Şeker pancarı, patates, mısır ve ayçiçeği ile birkaç kışlık sebze türüne biraz daha fazla odaklandığımızda -ki en büyük çaba bu yönde- yüzde 100 kendimize yeterliyiz, diyebiliriz yakın gelecekte... Türkiye, tohumculuk sektöründeki potansiyelini harekete geçirmek, avantajlarını en iyi şekilde değerlendirmek ve küresel tohum endüstrisinde daha çok söz sahibi olmak için uluslararası üretim ve ticaret kurallarına uymak zorunda. Bu kurallar çerçevesinde İsrail’den de tohum aldık ama biz de onlara sattık da... Şimdi ticareti tamamen kestik bilineceği gibi...

* * *

Evet, Türkiye tohumculuk konusunda hiç kuşku yok ki, dünden daha ileri bir aşamada. Tarımda üretim artışı en başta sertifikalı tohum kullanımının yaygınlaşması ve modern yetiştirme tekniklerinin kullanılmasıyla sağlanıyor. Verim, sertifikalı tohumda en az yüzde 25, hibrit çeşitlerde yüzde 100 artıyor. Kayıt altına alınmış, tarımsal-teknolojik hastalık ve zararlara dayanıklılık gibi özellikleri belirlenmiş sertifikalı tohumların kullanılması ile mısırda, şekerpancarında, buğdayda, pamukta ve diğer bazı yem bitkilerinde önemli verim artışları sağlandığını rakamlar ortaya koymakta. Hibrit tohumlar hiçbir zaman laboratuar ortamında, yapay koşullarda elde edilmiyor, bunlar doğal ortamda saflaştırılıyor. Türkiye’de bu gün kullanılan toplam tohumun yüzde 40’ı sertifikalı tohumdan oluşuyor. Türkiye’de son yılarda bu tür tohum üretimi hıza artmaktadır. 2002’de 145 bin ton olan üretim, 2017’de 1 milyon 49 bin tona yükselmiştir ve 2023 rakamının 2 milyon tona ulaştığının altını çizmek gerekir. Tohumda dış satımın dış alımı karşılama oranı da son çeyrek yüzyılda yüzde 20’lerden yüzde 73’e çıktığı gerçeğini görmek, bilmek gerekir. Buna fide, fidan ve süs bitkileri eklendiğinde bu oranın yüzde 90’ın üzerine çıktığı gerçeğini kim gizleyebilir?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.