TÜRK DÜNYASINDA ‘ORTAK DİL’ KONUSUNDA NEREDEYİZ? (2)
Yazının Giriş Tarihi: 16.11.2021 16:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.11.2021 16:50
Türk Dünyası’nda ortak bir yazı dili için en önemli adımlardan birisi, ortak bir alfabenin olmasıdır.
Bu açıdan bakıldığında 1926 yılında Bakü’de düzenlenen “Bakü Türkoloji Kurultayı”nın önemi daha iyi anlaşılacaktır.
Bakü Kurultayı’nda tartışılan konuların başında alfabe konusu gelmekteydi.
Bir grup Latin Alfabesi temelli bir Türk Alfabesi taraftarıyken bir taraf mevcut kullanılmakta olan Arap Alfabesi’ni ıslah etme taraftarıydı.
Bu kurultayı, Sovyet Rusya da destekliyordu...
Anadolu Türklüğü henüz Latin Alfabesi’ne geçmiş değildi.
Türkistan Türklerinin Latin Alfabesine geçmesi demek bir noktada Anadolu ile Türkistan’ın bağlarını koparmak demekti.
Sovyet siyasi taktiklerinin bir ürünü olan Bakü Kurultayı’nda, “yeni alfabenin”, “Türk şivelerinin fonetik yapısına her bakımdan yanıt verebilecek seviyede olması” kararının çıkması ve Latin alfabesine geçişin her cumhuriyetin kendi iç işi sonucuna ulaşılmasının ardından, Türk Cumhuriyetlerinin hepsinde yazıda Latinleşme çalışmaları başlatılmıştı.
Rusya, Türkistan Türklerine karşı başlattığı asimilasyon politikası neticesinde Rus/Kiril harflerini onlara dayatmak niyetindeydi.
Bunun yapılabilmesi için öncelikle kutsal sayılan ve bırakılmasına Türkler tarafından hiddetle karşı çıkılan Arap Alfabesi’nin yavaş-yavaş terk edilmesi gerekmekteydi.
İşte Sovyet Rusya’nın kurultayı desteklemekteki mantığı bu çizgide şekillenmişti.
1925-28 yıllarında Azerbaycan Latin harflerine geçti.
1928 yılında Türkiye de Latin alfabesini kabul etti.
1928-30 yıllarında Sovyetler Birliği’ndeki diğer Türk Cumhuriyetleri de Latin alfabesine geçirildiler.
Aynı cumhuriyetler 1937-40 arasında Sovyet baskısıyla yeniden alfabe değiştirmek zorunda kalarak Rus/Kiril alfabesini kabul ettiler.
Çin’deki Uygur ve Kazak Türkleri de 1954-74 arasında değişik bir Latin alfabesi kullandılar.
* * *
Özellikle 1990’larda Türkiye’den ve tüm Türk Dünyası’ndan aydınların çalışmalarıyla bazı kararlar alınmış olsa da bu kararların birçoğu uygulamaya konulamadı.
Alınan bu kararlardan belki de en önemlisi “34 Harfli Ortak Türk Alfabesi”ne geçilmesi kararıydı.
Ancak aydınlar tarafından kabul edilen bu kararlar siyasi olarak destek görmemiş ve zaman içerisinde özellikle Özbekistan ve Türkmenistan’ın bu karardan caymaları ve farklı bir alfabeyle yollarını sürdürmeleri bu kararı da havada bırakmıştır.
Tüm bu yaşananlara karşın günümüzde Türk Cumhuriyetleri teker-teker Latin alfabesine geçmekte ya da geçmeye hazırlanmaktadırlar. Kazakistan ve Kırgızistan’ın da Latin alfabesine geçişlerini tamamlamalarıyla birlikte Türk Dünyası’nda yazı birliği büyük ölçüde tamamlanacaktır.
* * *
Günümüzde Türk Cumhuriyetleriyle gelişen ilişkiler neticesinde, siyasi-sosyal-ekonomikbirlik fikri birçok platformda gündeme gelmektedir.
Özellikle TİKA, TÜRKSOY, Türk Keneşi ve Yunus Emre Enstitüsü; Kazakistan-Türkiye Ahmet Yesevi Üniversitesi ve Kırgızistan-TürkiyeManas Üniversitesi gibi kurumlar aracılığıyla bütün Türk DünyasındaTürkiye Türkçesi öğretilmekte ve yine bu kurumlar aracılığıyla birlik olma fikri sürekli gündemde tutulmakta, ortak değerler yeniden gün yüzüne çıkarılmaktadır.
Ortak değerler etrafında birleşmenin önemini iyi kavrayan birey ve kurumlarla daha da güçlü şekilde tartışılması gereken ortak alfabe ve yazı dili meselesi; her Türk için aynı zamanda bir vasiyeti yerine getirmenin onurunu da içerisinde barındırmaktadır.
Bugün birbirinden çok farklı coğrafyalarda yaşasa bile Türk milleti, dili sayesinde bir araya gelebilmekte, ortak bir hissiyata sahip olabilmektedir.
Dillerini yitirmedikleri sürece Türk devlet ve toplulukları arasındaki bugünkü uzaklık, salt coğrafyadan ibaret kalacaktır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
TÜRK DÜNYASINDA ‘ORTAK DİL’ KONUSUNDA NEREDEYİZ? (2)
Türk Dünyası’nda ortak bir yazı dili için en önemli adımlardan birisi, ortak bir alfabenin olmasıdır.
Bu açıdan bakıldığında 1926 yılında Bakü’de düzenlenen “Bakü Türkoloji Kurultayı”nın önemi daha iyi anlaşılacaktır.
Bakü Kurultayı’nda tartışılan konuların başında alfabe konusu gelmekteydi.
Bir grup Latin Alfabesi temelli bir Türk Alfabesi taraftarıyken bir taraf mevcut kullanılmakta olan Arap Alfabesi’ni ıslah etme taraftarıydı.
Bu kurultayı, Sovyet Rusya da destekliyordu...
Anadolu Türklüğü henüz Latin Alfabesi’ne geçmiş değildi.
Türkistan Türklerinin Latin Alfabesine geçmesi demek bir noktada Anadolu ile Türkistan’ın bağlarını koparmak demekti.
Sovyet siyasi taktiklerinin bir ürünü olan Bakü Kurultayı’nda, “yeni alfabenin”, “Türk şivelerinin fonetik yapısına her bakımdan yanıt verebilecek seviyede olması” kararının çıkması ve Latin alfabesine geçişin her cumhuriyetin kendi iç işi sonucuna ulaşılmasının ardından, Türk Cumhuriyetlerinin hepsinde yazıda Latinleşme çalışmaları başlatılmıştı.
Rusya, Türkistan Türklerine karşı başlattığı asimilasyon politikası neticesinde Rus/Kiril harflerini onlara dayatmak niyetindeydi.
Bunun yapılabilmesi için öncelikle kutsal sayılan ve bırakılmasına Türkler tarafından hiddetle karşı çıkılan Arap Alfabesi’nin yavaş-yavaş terk edilmesi gerekmekteydi.
İşte Sovyet Rusya’nın kurultayı desteklemekteki mantığı bu çizgide şekillenmişti.
1925-28 yıllarında Azerbaycan Latin harflerine geçti.
1928 yılında Türkiye de Latin alfabesini kabul etti.
1928-30 yıllarında Sovyetler Birliği’ndeki diğer Türk Cumhuriyetleri de Latin alfabesine geçirildiler.
Aynı cumhuriyetler 1937-40 arasında Sovyet baskısıyla yeniden alfabe değiştirmek zorunda kalarak Rus/Kiril alfabesini kabul ettiler.
Çin’deki Uygur ve Kazak Türkleri de 1954-74 arasında değişik bir Latin alfabesi kullandılar.
* * *
Özellikle 1990’larda Türkiye’den ve tüm Türk Dünyası’ndan aydınların çalışmalarıyla bazı kararlar alınmış olsa da bu kararların birçoğu uygulamaya konulamadı.
Alınan bu kararlardan belki de en önemlisi “34 Harfli Ortak Türk Alfabesi”ne geçilmesi kararıydı.
Ancak aydınlar tarafından kabul edilen bu kararlar siyasi olarak destek görmemiş ve zaman içerisinde özellikle Özbekistan ve Türkmenistan’ın bu karardan caymaları ve farklı bir alfabeyle yollarını sürdürmeleri bu kararı da havada bırakmıştır.
Tüm bu yaşananlara karşın günümüzde Türk Cumhuriyetleri teker-teker Latin alfabesine geçmekte ya da geçmeye hazırlanmaktadırlar. Kazakistan ve Kırgızistan’ın da Latin alfabesine geçişlerini tamamlamalarıyla birlikte Türk Dünyası’nda yazı birliği büyük ölçüde tamamlanacaktır.
* * *
Günümüzde Türk Cumhuriyetleriyle gelişen ilişkiler neticesinde, siyasi-sosyal-ekonomik birlik fikri birçok platformda gündeme gelmektedir.
Özellikle TİKA, TÜRKSOY, Türk Keneşi ve Yunus Emre Enstitüsü; Kazakistan-Türkiye Ahmet Yesevi Üniversitesi ve Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi gibi kurumlar aracılığıyla bütün Türk Dünyasında Türkiye Türkçesi öğretilmekte ve yine bu kurumlar aracılığıyla birlik olma fikri sürekli gündemde tutulmakta, ortak değerler yeniden gün yüzüne çıkarılmaktadır.
Ortak değerler etrafında birleşmenin önemini iyi kavrayan birey ve kurumlarla daha da güçlü şekilde tartışılması gereken ortak alfabe ve yazı dili meselesi; her Türk için aynı zamanda bir vasiyeti yerine getirmenin onurunu da içerisinde barındırmaktadır.
Bugün birbirinden çok farklı coğrafyalarda yaşasa bile Türk milleti, dili sayesinde bir araya gelebilmekte, ortak bir hissiyata sahip olabilmektedir.
Dillerini yitirmedikleri sürece Türk devlet ve toplulukları arasındaki bugünkü uzaklık, salt coğrafyadan ibaret kalacaktır.