Eğri oturup doğru konuşmak lazım. Türkiye’nin Kürt meselesi diye bir sorunu yoktur. Sorun PKK sorunudur. Öcalan da, geçmişteki eylemlerine bakılırsa PKK Terör Örgüt Lideridir.

Öcalan’ı Gazi Meclisine çağırarak konuşturmak da, Meclis kürsüsünde PKK yı muhatap alarak konuşturmaktır. Öcalan’ın meclis kürsüsüne davet edilmesi hadisesi, bize şunu göstermiştir. Yirmi iki yıldır iktidar da bulunan bir partinin, bugüne kadar PKK ile yaptım dediği mücadele, sınır ötesi operasyonlar,algıdan başka bir şey değilmiş. Hükümetin lazım oldukça terörü bitiriyoruz, bitirdik, 150 kişiye kadar düştü, ayakkabı numaralarına kadar teröristleri tespit ettik gibi beyanları, sırf halkın oyunu devşirmek için söylenmiş gibi… Malesef hükümet, bugüne kadar PKK terörü karşısında havanda su dövmekten başka bir şeyler yapmamış gibi…

Geçmişte terör elebaşları ile Oslo’da, Dolmabahçe sarayında, bir tarafta HDP milletvekilleri İdris Baluken, Figen Yüksekdağ ve Sırrı Süreyya Önder, diğer tarafta Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı ve halen Bursa milletvekili Efgan ALA ve Kamu Güvenliği müsteşarı ile oturup çözüm süreci ve açılım adı altında 10 maddelik mutabakat metni hazırlayarak pazarlıklar yapılmadı mı? bu süreçlerin yürütülmesi içinde onbeş günde bir HDP li millet vekillerini, otuzbin kişinin katili APO dan görüş ve talimatlar aldırılmadı mı? Güneydoğu da kentlerin ve yolların altyapısına bombalar döşeyen belediyelere “aman çözüm süreci sekteye uğramasın diye Türk polisi ve Askerinin elini ve kolları bağlanmadı mı? Geçmişte açılım süreci adı altında Diyarbakır da PKK lı dediğimiz HDP milletvekilleri ve ŞivanPerverle, Mesut Barzani ile kolkola mitingler düzenlenip kürtçe şarkılar eşliğinde miting yapılmadı mı? Madem ki meydanlar da ilan ettiğimiz bu parti milletvekillerinin PKK PYD ile bağlantısı var, sen devlet başkanı olarak yasal prosedürü işletip bu partiyi niye kapatmıyorsun? Bu milletin paralarını bu vatan haini ilan ettiğimiz milletvekillerine niye aktarıyoruz? Halkın huzuruna çıktığımız da PKK lı dediğimiz milletvekillerine meclis koridorlarında sempatik selamlar veriyor ve belki de meclis lokantasında aynı masada yemekler yemiyor musunuz?İsim olarak gayet güzel, ama içeriği tamamen bölücülere siyasi ve ekonomik tavizleri içeren “B.M ikiz yasalarının 2003 yılında meclis te onaylayarak kabul eden gene sizler değilmisiniz? Yukarıda yazdığımız soruların doğru veya yanlış olduğunu görmek isteyenler ellerine telefonlarını alıp internete girer. “Dolmabahçe görüşmeleri” çözüm süreci, açılım süreci, BM İkiz yasaları” şeklinde yazarlar. Bu yazdıklarımızın daha fazlasını oradan görebiliriz.

Onun içindir ki, bir vatandaş olarak siyasilerin bugünkü söylediklerinin değerlendirmesini, geçmişteki söylem ve hizmetlerine bakarak değerlendirmeliyiz. Şuanda siyasiler vaatler yaparak önümüze yem atıyorlar, bizler de bu yemi ,ulufe ve lütuf olarak değerlendirmeyelim. Bizim de içinde bulunduğumuz savaş arafesinde, iktidarın bazı bölgelerden oy devşirme sevdası, suyu bulandırıp balık avlamaya benzer.Unutmayalım ki, Mevlana Celaleddin’in dediği gibi, “av sırasında, avcının kuşu avlamak için, tuzağa attığı arpa daneleri bir himmet değildir…

Son olaylar bize göstermiştir ki, Türk siyaset tarihinde at izi iti izine karışmıştır. Bir toplumda at izi iti izine karışıyorsa, sosyal hayatta gerilmeler başlar, ortalığı kaos ve kargaşa sarar… vatandaşın adalete olan inancı zayıflar..adaletin hüküm sürmediği bir ülke de batmaya mahkumdur. Evetbazıı zamanlar da insanoğlunun istemeyerek de olsa yaptığı hatalar hoş görülebilir. Ancak önemli olan hatadan dönmekdir. Siyasilerin ağızlarından “açılım ve çözüm süreci” adı altında güya iyi niyet göstergesi olarak kabul edilmesi gerektiği iddia edilen” Öcalan’ın gazi Meclis te konuşturulması” gafletinden geri adım atıldığını göremiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanından da, bugüne kadar aksi bir demeç duymadık. Anlaşılıyor ki, bu konuyu iktidar, sahibinin sesi ile dillendiriyor. (SON)