Hava Durumu

EĞER DOĞRU İSE… (1)

Yazının Giriş Tarihi: 10.11.2020 16:43
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.11.2020 16:43

Masama oturdum, uzun ve yarışmalı bir günün akşamında, ara sıra elime alıp karıştırdığım telefonumda FACE’ime göz gezdirdiğimde, bir takipçimin “her şey çok güzel olacak” başlığı altında bir paylaşım ve yazıyı görünce,  bayağı şaşırdım. Bir o kadar da afalladım. Paylaşımda Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş’ın bir resmi ve arkasında kurtarma ekipleri, resmin üstünde de bir yazı, Sayın Mansur Yavaş’ın arkasında basın ordusu ve kameralar olmadan ve enkaz üstünde, kurtarma ekiplerinin sağ çıkardığı çocukları kucağına alıp pozlar vermeden, günde 12 bin ekmek çıkaran seyyar fırın ile yedi bin kişiye yemek çıkarabilecek seyyar mutfak ve sokak hayvanları için mama götürdüğü yazıyordu.

Eğer doğru ise, bugüne kadar gördüğümüz ve zihinlerimizde yer eden siyasetçi figürünü yeniden çek etmek zorundayız. Zira bundan önce ve hali hazırdaki politikacı tiplemeleri, her ne olursa olsun yapılan olumlu hizmetleri sahiplenme ve alabildiğince istismar ile seçmenin gözünü boyayarak siyasi ranta çevirmeye yönelik olduğunu görüyoruz.

Her şeyi ve hatta felaketlerden dolayı dahi siyasilerin rant kavgası yaptıklarını İzmir depreminde de gördük. Depremde yıkılan binanın enkazı başında bir bakanın kamp kurup eline balyoz kürek dahi olmadan, ekiplerin sağ çıkardığı çocukları eline alıp kameralar karşısına geçip poz vermesi gözyaşı dökmesi de felaketi istismar değil mi? Yürütme mevkiinde olanların felaketler karşısında gözyaşı dökme lüksleri yoktur. Onların görevi, gözlerin yaş dökmemesi için gerekli tedbirleri ve düzenlemeleri yapmaktır. Maalesef ilahi kanunlara uymadan tevekkül ve kaderciliğe yapışan doğu toplumlarında, kendi tedbirsizliğimizden dolayı başımıza gelen kötü hadiselerden dersler çıkarmıyoruz. Haşa Cenabı Hakk’ın bir garez ve kini var gibi bütün felaketleri İslam alemi üzerine mi gönderiyor? İzmir de meydana gelen 6,6’lık depremler, Allah’a iman etmeyen Japonya’da her hafta meydana geliyor, ama oralarda yedi kuvvetindeki depremler bile normal sayılıyor, binalar yıkılmıyor, hayat normal olarak devam ediyor.

Belediyelerin ve hükümetin felaketzedelerin acil ihtiyaçlarını gidermeleri için maddi ve manevi yardımda bulunmaları bir lütuf değil sadece erdemli bir davranış olarak değerlendirilmelidir. Zira felaketzedelere gönderilen kamu kuruluşlarının yardımları, milletten toplanan paralardır. Bir yerde kamu kurumlarının görevidir. O kurumun başındakilerin cebinden çıkan bir para değildir. Ama hayırsever bir vatandaşın, sofrasındaki bir kap yemekten kısarak, felaketzedelere gönderdiği küçük bir meblağ lütuf ve iyiliktir. Kamu bütçe imkânlarını kullanarak siyasi iradenin gönderdiği yardım paraları, avcının kurduğu tuzak üzerine serpiştirdiği arpa taneleri gibidir. Avcı yakalayıp etinden istifade etmek istediği kuşları avlayabilmek maksadıyla tuzak kurar ve kurduğu o tuzağın üzerine de kuşları oraya çekmek için arpa ve mısır gibi yemler serpiştirir. Onun iyilik gibi görünen bu hareketi kuşun etine tamah olup, sonuç da kuşun canına mal olur.  Siyasetçinin de üzerine düşen görevi yerine getirmeden, gerekli önlemleri almadan felaketzedelerin yanındaymış, onlara iyilik yapıyormuş gibi kameralar karşısında arzı endam etmeleri, seçmeni avlamak için önüne atılan yem misalidir. Bir iyilik ve lütuf değildir.

Toplumları ayakta tutan,  insanlardan yardımlaşma ve iyilik duygusudur. Bu duygu yerinde ve düzgün bir şekilde kullanıldığında birlik ve beraberlik tohumları yeşerir. Mutlu ve sağlıklı bir toplum yapısı oluşur.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.