Bilimin ışığında çözülmeyecek bir hastalık veya evrensel bir sorun bulunmamakta. Bilimi öncü kabul eden, bilim insanlarını yücelten bir toplum asla geri kalmayacaktır.
Bu bağlamda, ırkçılığın aşısının üretilme vakti geldi de geçmedi mi?
Irkçılık kavramının ilk ortaya çıkış tarihini kesin olarak söyleyemeyiz ancak ne zaman yaygınlaştığını, evrensel bir konsept haline geldiğini ifade edebiliriz. Son dört yüz yıl içerisinde, kolonileşmenin hız kazanması ve yeni coğrafyaların keşfedilmesi ile ırkçılık güç kazandı.
Kolonileşme denince aklımıza ilk olarak siyahiler ve de kızıl derililer gelmekte. Buna ek olarak Kanada yerlilerini, Aborjinleri ve Maorileri de unutmamak gerek.
Irkçılığı bu kadar yaygınlaştıran, evrensel hale getiren insanlık suçu işlemiş düşmanları hepimiz tanıyoruz. Ancak gözden kaçırılan detaylar, küçük de olsa ırkçılığın yayılmasına yardımcı olabiliyor.
Ülkemiz ırkçılık konusunda, birçok ülkeye göre daha duyarlı ve hassas. Lâkin, günlük hayatta mizah unsuru altında yapılan yorumlar, bilinçsiz de olsa ırkçılığın önünü açmakta.
Birkaç örnek vererek akıllarda canlanmasına yardımcı olalım.
Ülkemizde çok sık duyulan ‘esprilerden’ birisi siyahi birisini gördüklerinde ‘saatçi’ yakıştırması yapmaları. Kendilerince mizah değeri olan bu yakıştırma, ırkçılıktan öte bir şey değil.
Çekik göz üzerine yapılan yorumlar, Hindistan ve temizlik konseptli espriler ve de ağza alınmayacak niceleri…
Fotoğrafta yazan:Irkçılık pandemik bir hastalıktır.
Kara vebadan, koleradan, koronadan daha tehlikeli bir hastalık varsa o da ırkçılıktır.
Irkçılık pandemik bir hastalıktır, tüm kıtalarda görülür, her ülkeye bulaşmıştır.
Irkçılık, tüm salgın hastalıklardan daha fazla can almıştır, almaya devam etmektedir.
Irkçılık, yüzyıllardır aşısı bulunamayan, öldürücülük oranı çok yüksek, iyileşme ihtimalinin çok düşük olduğu bir hastalıktır.
Kara veba salgını Avrupa nüfusunun %30- %60 oranında yok etti, ancak ırkçılık birçok milletin ebediyen bu dünyadan yok olmasına sebep oldu.
Bu dünya daha kaç yüzyıl dayanır, insanlığın sonu ne zaman gelir, bunlar hep merak edilen sorular.
Lâkin, ırkçılığın aşısı bulunmadıkça, sevgi ve kardeşliğin tohumları serpilmedikçe insanlığın yeryüzündeki misafirliğinin süresi günden güne azalacaktır…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
UMUT ALINTAŞ
IRKÇILIK AŞISI
Bilimin ışığında çözülmeyecek bir hastalık veya evrensel bir sorun bulunmamakta. Bilimi öncü kabul eden, bilim insanlarını yücelten bir toplum asla geri kalmayacaktır.
Bu bağlamda, ırkçılığın aşısının üretilme vakti geldi de geçmedi mi?
Irkçılık kavramının ilk ortaya çıkış tarihini kesin olarak söyleyemeyiz ancak ne zaman yaygınlaştığını, evrensel bir konsept haline geldiğini ifade edebiliriz. Son dört yüz yıl içerisinde, kolonileşmenin hız kazanması ve yeni coğrafyaların keşfedilmesi ile ırkçılık güç kazandı.
Kolonileşme denince aklımıza ilk olarak siyahiler ve de kızıl derililer gelmekte. Buna ek olarak Kanada yerlilerini, Aborjinleri ve Maorileri de unutmamak gerek.
Irkçılığı bu kadar yaygınlaştıran, evrensel hale getiren insanlık suçu işlemiş düşmanları hepimiz tanıyoruz. Ancak gözden kaçırılan detaylar, küçük de olsa ırkçılığın yayılmasına yardımcı olabiliyor.
Ülkemiz ırkçılık konusunda, birçok ülkeye göre daha duyarlı ve hassas. Lâkin, günlük hayatta mizah unsuru altında yapılan yorumlar, bilinçsiz de olsa ırkçılığın önünü açmakta.
Birkaç örnek vererek akıllarda canlanmasına yardımcı olalım.
Ülkemizde çok sık duyulan ‘esprilerden’ birisi siyahi birisini gördüklerinde ‘saatçi’ yakıştırması yapmaları. Kendilerince mizah değeri olan bu yakıştırma, ırkçılıktan öte bir şey değil.
Çekik göz üzerine yapılan yorumlar, Hindistan ve temizlik konseptli espriler ve de ağza alınmayacak niceleri…
Fotoğrafta yazan:Irkçılık pandemik bir hastalıktır.
Kara vebadan, koleradan, koronadan daha tehlikeli bir hastalık varsa o da ırkçılıktır.
Irkçılık pandemik bir hastalıktır, tüm kıtalarda görülür, her ülkeye bulaşmıştır.
Irkçılık, tüm salgın hastalıklardan daha fazla can almıştır, almaya devam etmektedir.
Irkçılık, yüzyıllardır aşısı bulunamayan, öldürücülük oranı çok yüksek, iyileşme ihtimalinin çok düşük olduğu bir hastalıktır.
Kara veba salgını Avrupa nüfusunun %30- %60 oranında yok etti, ancak ırkçılık birçok milletin ebediyen bu dünyadan yok olmasına sebep oldu.
Bu dünya daha kaç yüzyıl dayanır, insanlığın sonu ne zaman gelir, bunlar hep merak edilen sorular.
Lâkin, ırkçılığın aşısı bulunmadıkça, sevgi ve kardeşliğin tohumları serpilmedikçe insanlığın yeryüzündeki misafirliğinin süresi günden güne azalacaktır…