Hayata dair umudumuz kalmadığında bize yol gösterir, önderlik eder, tutunacak dal sağlar.
Ne güzel şeydir edebiyat,
Bu hayatın keşmekeşliğinden bunaldığımızda bize ütopik bir çerçeveden bakma olanağı sunar, masallar aleminde zihnimizi dinlendirir, enginlik depolar.
Ne güzel şey sanat, edebiyat, şiir ve bizlere bu zenginliği sunan yazarlar, şairler, üstadlar.
Bizlere bu sanat zenginliğini sunan üstadlara, mutluluk sunabilmiş miydi hayat? Dizeleri ile ufkumuzu genişleten şairlere, satırları ile içimizi ısıtan yazarlara adil davranmış mıydı hayat? Toz pembe pencerelerden bakmamızı sağlayan usta kalemler, toz pembe bir hayat mı yaşamışlardı?
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Bu güzel dizeleri günümüze aktaran büyük usta Cahit Sıtkı, 70’ini görebilmiş miydi? Yaşlandığı yılları, hayalini kurduğu, olgunlaştığı ve emeklilik yıllarının tadını çıkarabilmiş miydi?
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Hayata isyan, hayattan kurtuluş nârası niteliğinde yazdığı bu dizelerden seneler geçmesine rağmen yaşamını sürdüren Sezai Karakoç ise Cahit Sıtkı Tarancı’nın tam zıttı bir örnek.
Biz hayat için çalışır,çabalar, planlar yaparken; hayatın bizler için öncesinden planlar yaptığını göz ardı ediyoruz.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Otuz beş yaşına gelip hayatın zorluklarını idrak eden, gerçekleri öğrenen ve olgunlaşan usta şair, hamlıktan pişmeye adım atmıştı. Yolun yarısı eder demişti, bir sonraki 35 senede ise pişmeden yanmaya geçmeyi hedeflemişti.
Usta şair, hamdı, pişti ancak yanmaya ömrü yetmedi.
İşte hayat, biz geleceğimiz için planlar yaparken, bunları gerçekleştirmemiz için bizlere her zaman izin vermiyor, olanak sağlamıyor.
‘’Uzatma dünya sürgünümü’’ diyen usta şairin sürgünü uzuyor, 87 yaşında aramızda varolmaya devam ediyor. Dünyadan çekip gitme planı gerçekleşmiyor ve de hayatın beklenmedik planları bizleri yine ters köşeye yatırıyor.
‘’Hayat, biz gelecek için planlar yaparken başımızdan geçenlerdir’’ demişti John Lennon.
Biz geleceğimiz, hedeflerimiz için planlamalar yaparken hayat gelir geçer ve planlar sadece birer düşünce olarak zihinlerde kalır.
İşte ne güzel şeydir edebiyat,
Üstadlardan örnekler gösterir, yol gösterir, önderlik eder.
İşte ne güzel şeydir edebiyat,
Bulunduğumuz anın kıymetini bilmemizi hatırlatır, yardımcı olur, yoldaş olur.
Gerçekleşmeyecek planlara kafa yorup, yaşadığınız anın tadını kaçırmayın. Mutluluğu, huzuru ertelemeyin. Belki daha yaş 35 olmayabilir, ancak yolun yarısı bitmiş ve sona yaklaşmış olabiliriz...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
UMUT ALINTAŞ
PLANLANMIŞ HAYAT VE CARPE DİEM
Ne güzel şeydir edebiyat,
Hayata dair umudumuz kalmadığında bize yol gösterir, önderlik eder, tutunacak dal sağlar.
Ne güzel şeydir edebiyat,
Bu hayatın keşmekeşliğinden bunaldığımızda bize ütopik bir çerçeveden bakma olanağı sunar, masallar aleminde zihnimizi dinlendirir, enginlik depolar.
Ne güzel şey sanat, edebiyat, şiir ve bizlere bu zenginliği sunan yazarlar, şairler, üstadlar.
Bizlere bu sanat zenginliğini sunan üstadlara, mutluluk sunabilmiş miydi hayat? Dizeleri ile ufkumuzu genişleten şairlere, satırları ile içimizi ısıtan yazarlara adil davranmış mıydı hayat? Toz pembe pencerelerden bakmamızı sağlayan usta kalemler, toz pembe bir hayat mı yaşamışlardı?
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Bu güzel dizeleri günümüze aktaran büyük usta Cahit Sıtkı, 70’ini görebilmiş miydi? Yaşlandığı yılları, hayalini kurduğu, olgunlaştığı ve emeklilik yıllarının tadını çıkarabilmiş miydi?
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Hayata isyan, hayattan kurtuluş nârası niteliğinde yazdığı bu dizelerden seneler geçmesine rağmen yaşamını sürdüren Sezai Karakoç ise Cahit Sıtkı Tarancı’nın tam zıttı bir örnek.
Biz hayat için çalışır,çabalar, planlar yaparken; hayatın bizler için öncesinden planlar yaptığını göz ardı ediyoruz.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Otuz beş yaşına gelip hayatın zorluklarını idrak eden, gerçekleri öğrenen ve olgunlaşan usta şair, hamlıktan pişmeye adım atmıştı. Yolun yarısı eder demişti, bir sonraki 35 senede ise pişmeden yanmaya geçmeyi hedeflemişti.
Usta şair, hamdı, pişti ancak yanmaya ömrü yetmedi.
İşte hayat, biz geleceğimiz için planlar yaparken, bunları gerçekleştirmemiz için bizlere her zaman izin vermiyor, olanak sağlamıyor.
‘’Uzatma dünya sürgünümü’’ diyen usta şairin sürgünü uzuyor, 87 yaşında aramızda varolmaya devam ediyor. Dünyadan çekip gitme planı gerçekleşmiyor ve de hayatın beklenmedik planları bizleri yine ters köşeye yatırıyor.
‘’Hayat, biz gelecek için planlar yaparken başımızdan geçenlerdir’’ demişti John Lennon.
Biz geleceğimiz, hedeflerimiz için planlamalar yaparken hayat gelir geçer ve planlar sadece birer düşünce olarak zihinlerde kalır.
İşte ne güzel şeydir edebiyat,
Üstadlardan örnekler gösterir, yol gösterir, önderlik eder.
İşte ne güzel şeydir edebiyat,
Bulunduğumuz anın kıymetini bilmemizi hatırlatır, yardımcı olur, yoldaş olur.
Gerçekleşmeyecek planlara kafa yorup, yaşadığınız anın tadını kaçırmayın. Mutluluğu, huzuru ertelemeyin. Belki daha yaş 35 olmayabilir, ancak yolun yarısı bitmiş ve sona yaklaşmış olabiliriz...